Buradasınız
8 Saat İş, 8 Saat Uyku, 8 Saat Canımız Ne İsterse!
Avcılar’dan genç bir işçi

1886’nın 1 Mayıs güneşi, Amerika işçi sınıfının üzerinde bir başka parlıyordu. Amerika’nın sokaklarını inleten ve dünyanın geri kalanında duyulan, insanlığın ortak dilinde bir şarkı söyleniyordu: “8 saat çalışma, 8 saat dinlenme, 8 saat canımız ne isterse!” Ve o günden sonra güneş, çekilmez çalışma koşulları altında güneş ışığını hissedemeden yaşayan dünya işçi sınıfı için aynı anda doğacak, aynı parlaklıkla yürekleri ısıtacaktı. İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak ilan edilecek olan 1 Mayıs, dünya işçi sınıfını birbirine kenetleyerek, dünyayı yaratan bu muazzam gücün kapitalizmi de alaşağı edebileceği inancını yüreklere taşıyacaktı.
1 Mayıs’ı doğuran 1800’lü yılların işçileri, 16 saati aşan çalışma süreleri ve insanlık dışı çalışma koşulları altında kölelerden farksızdı. Uzun süreler boyunca ayakta çalıştığı için omurgaları kayan, ücretleri alabildiğine düşük olduğu için sağlıklı beslenemeyen çocuk işçilerin hali ise daha vahimdi. Havanın henüz aydınlanmadığı vakitte iş yoluna düşen işçiler, karanlık çökene kadar çalışıyor, aldıkları ücret ise yine ertesi gün çalışmaya mecal bulmak için karınlarına girecek iki lokmayı karşılamaya yetmiyordu. Böylesi ağır çalışma koşulları altında canı çıkan işçiler 40 yaşını görmeden ölüyorlardı. Avrupalı ve Amerikalı işçiler ise, kendilerine çizilen bu yaşamı kabul etmemiş, işgününün kısaltılması talebiyle can bedelli mücadeleler vermiştir. Nihayetinde 1 Mayıs’ı yaratan işçiler, patronlara taleplerini kabul ettirmeyi başarabilmişlerdir.
1800’lü yılların yaşam koşullarına karşı mücadele eden işçiler bir dizi kazanımla düze çıkmaya çalışsa da patronlar sınıfı işçi sınıfının yolunu yokuşa sürmekten vazgeçmemiş, saldırılarını arttırarak devam ettirmiştir. İşçi sınıfının örgütlülüğünü türlü yollarla bozarak, mücadeleyle elde edilen kazanımları bir bir tırpanlamıştır. Dünya genelinde artan insanlık dışı çalışma koşullarının Türkiye’deki yansıması da içler acısı. Bugün işçiler, 1800’lü yılları aratmayan ağır çalışma koşulları altında ezilmekte, uzun çalışma saatleri nedeniyle güneşe, ailelerine, sevdiklerine hasret kalmaktadır. Yasalarda 45 saatlik iş haftası tanımlanmış ve bir yılda yapılacak fazla mesailerin toplam süresi 270 saat olarak sınırlandırılmış. Oysa düşük ücretler sebebiyle fazla mesailere mecbur bırakılan işçiler, yasal üst sınırın çok daha üstünde sürelerle çalışmak zorundalar. Uzun iş saatlerinin davetiye çıkardığı iş kazaları, iş cinayetleri ise işçilerin, işçi ailelerinin yaşamlarını alt üst ediyor.
Her türlü baskının olduğu, yaşam şartlarının ağırlaştığı böyle bir dönemde 1 Mayıs’a doğru giderken, işçi sınıfının yüzlerce yıl önce yaşadığı sorunlar can yakmaya devam ediyor. Kapitalistler büyüyor, zenginliklerine zenginlik katıyor. Biz işçilerin ise uzun iş saatlerine fazla mesailer, vergilerine zam, gözyaşlarına kan katılıyor. Geçmiş işçi kuşaklarının yükselttiği talepler kulaklarımızı çınlatıyor. Geçmişin mücadeleci işçilerinin yaktığı ateş, bugünün işçilerinin içini ısıtmaya devam ediyor. Şimdi aynı sloganı haykırmanın zamanı! “8 saat çalışma, 8 saat dinlenme, 8 saat canımız ne isterse!”
1 Mayıs Ateşi
- Metal İşçisi Kadınlar Olarak 1 Mayıs’ta UİD-DER’leyiz
- Çocuklarımızın Geleceği İçin Haydi 1 Mayıs’a
- New York’lu İşçiler: Mayıs Ayında Kira Ödemiyoruz!
- Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın Örgütlülüğümüz!
- Dünyada 1 Mayıs: Yasaklara, Baskılara İnat Mücadele!
- Sendikalardan 1 Mayıs Açıklamaları
- 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim!
- UİD-DER’li Kadınlar 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye
- Bugün 1 Mayıs Kardeş
- Birleşen İşçi Her Zaman Kazanır
- 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye
- 1 Mayıs’la Umudumuzu Yeniden Kuşandık
- Yaşasın 1 Mayıs!
- UİD-DER Kadın Komitesi: Korkuya Teslim Olmuyoruz, 1 Mayıs Ruhunu Yaşatıyoruz!
- 1 Mayıs Geliyor ve Bir Kahraman Lazım!
- 1 Mayıs Ruhuyla Mücadelemizi ve Dayanışmamızı Güçlendirelim!
- İşten Atmalara ve Ücretsiz İzinlere Hayır!
- Sendikalardan Çağrı: Güzel Günler İçin 1 Mayıs’a!
Son Eklenenler
- Türkiye işçi sınıfının unutulmaz önderi, DİSK’in kurucusu ve Maden-İş Genel Başkanı Kemal Türkler, katledilişinin 45. yılında Topkapı Mezarlığı’nda düzenlenen törenle anıldı.
- Katledilişinin 45’inci yılında Kemal Türkler’i ve lideri olduğu Maden-İş Sendikasının mücadeleci sınıf sendikacılığı anlayışını hatırlamak, belki de her zamankinden daha büyük önem taşıyor.
- Sınıf temelinde örgütlü olmak, işçi sınıfının gücüne inanmak demektir. “Bu işçiler değişmez” diyenlerin yanıldığını, İzmir’deki grev ve direnişlerde bir kez daha gördük.
- Geçtiğimiz günlerde evde bazı tadilat işleri yapmaya başladık. Eşim de ben de emekli olduğumuz için bu masraflar bütçemizin biraz üzerine çıktı. Ben de düşük limitli kredi kartımın limitini yükseltip, taksitlendirmeyle bu sorunu çözmeyi düşündüm.
- İngiltere’de işçi, emekçi ve öğrenciler, yaklaşık 22 aydır devam eden İsrail’in Gazze’deki saldırılarına karşı durmak, Filistin halkıyla uluslararası dayanışmayı büyütmek ve suç ortağı İngiltere hükümetinin barış eylemlerine yönelik baskılarını...
- Eşimiz, kardeşimiz ya da başka bir yakınımız dayanışmanın öneminin farkında olmayabilir. Eğer biz biliyorsak, bilmeyenlere sabırla öğretelim ve yol gösterelim! Unutmayalım ki işçinin işçiden başka dostu yoktur.
- Sağlık emekçileri, “Eziyet Yönetmeliği” olarak adlandırdıkları, hem sağlık emekçilerinin hem de hastaların hak kaybına uğratıldığı Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğine karşı 16 Haziran’da İl Sağlık Müdürlüğü önünde eylem yaptı. ASM’lere 6...
- Dünya egemenlerinin emperyalist paylaşım savaşlarında ölenlerin net sayısını telgraf telleri bildirmiyor artık. Bugün sosyal medyayla, telefonlarımıza düşen bildirimlerle çok kısa bir sürede alıyoruz dünyanın başka yerlerindeki saldırıların,...
- Amasya’nın Merzifon ilçesinde bulunan, Kristal-İş Sendikasının örgütlü olduğu GM Teknik Cam fabrikasında toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Temmuzda grev başladı. İzBB Belediyesinde işten atılan Belediye-İş Sendikası...
- Türk-İş’e bağlı Sağlık-İş ve KESK’e bağlı SES üyesi sosyal hizmet işçileri, 18 Temmuzda Bahçelievler Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü Ek Binası önünde ortak bir basın açıklaması düzenledi. Kamuda yürüyen toplu sözleşme süreçlerine dair gerçekleştirilen...
- Merhaba, ben İstanbul’da bir devlet hastanesinde temizlik personeli olarak çalışan bir kadın işçiyim. Bilindiği gibi senenin yarısı geride kalmasına rağmen toplu iş sözleşmemiz halâ imzalanmadı. Bu süreçte sendikalar meydanlarda mitingler yaptılar,...
- 14 Temmuz 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan yasa değişikliğiyle turizm sektöründe çalışan işçilerin hafta tatili hakkı fiilen gasp edildi.
- Ne acıdır, barış sözcüğü ağzımızdan çıkar çıkmaz yüreğimizde savaşın gölgesi belirir. Gözlerimiz dolar, sesimiz titrer, mahzunlaşırız çocuklar gibi. Oysa ne güzeldir kim bilir ağzımızdan taşan gülücüklerle, yüreğimizden kopan kardeşlik türküleriyle...