Buradasınız
İki Fıkra ve Hal-i Pürmelâlimiz
Gebze’den bir inşaat işçisi
Bizim Temel uluslararası ekonomi toplantısına katılır. Toplantıda devletin topladığı verginin dağılımı tartışılmaktadır. Konuşmacıların biri Amerikalı, biri Avrupalı, biri de Temel’dir. Amerikalı söz alır:
-Bizim Amerika’da önce yere bir çizgi çizeriz ve sonra topladığımız vergileri havaya atarız. Çizginin soluna düşen paraları halka hizmet olarak geri veririz, sağ tarafta kalan devlete kalır, yatırım yaparız.
Avrupalı söz alır ve şöyle der:
-Bizim Avrupa’da da ona benzer bir uygulama yaparız. Önce yere bir daire çizeriz. Halktan toplanan vergileri havaya atarız. Dairenin dışında kalan halka hizmet olarak geri döner, dairenin içine düşenleri devlet harcamalarında kullanırız.
Sıra bizim Temel’e gelir ve başlar anlatmaya:
-Ula uşaklar ne güzel anlattunuz. İnanun bizum öyle bir uygulamamız yok. Bir kere öyle yere çizgi çizmezuk. Bizde hükümet halktan toplar vergileri. Atar havaya. Yere düşenleri kendi ceplerune atarlar. Havada kalanlar halka hizmet olarak geri döner. Ha uşaklar bir de dolayli dolaysuz vergilerun toplamiyla kazancimuzun yüzde yetmişini devlete geri veriyruk. Sonra dönüp tedaviye kendi cebimuzdan, ilaca kendi cebimuzdan, okula kendi cebimuzdan para veriyiruk.
Elbette bu bir fıkra ve yüzlerimizde tebessüm oluşturuyor. Amerikalı ve Avrupalı işçilerin de bizimle benzeri durumda olduğunu unutmazsak, vergi yükü altında ezilmemizi çok güzel anlatıyor.
Biz işçiler bu köhnemiş sistemde sabahın alacakaranlığından, gecenin kör karanlığına kadar dur durak bilmeden çalışırız. Tüm çarkları döndürür, makineleri işletiriz. Hünerli ellerimizle yoktan var ederiz. Düşük ücretlere, yok pahasına çalıştığımız halde yönetenlerin koyduğu ağır vergileri de ödemek zorunda kalırız. Patronlar ise tam tersi hiçbir şey üretmez, bizim ürettiklerimize el koyarak sermayelerini şişirdikçe şişirirler. Üstelik “bu sene kazanamadık, çok masrafımız oldu” yalanlarıyla, kabarık gider beyanlarıyla vergi ödemekten kaçarlar. Hükümet de bu duruma göz yumar, işçinin vergi yükünü daha da ağırlaştıran düzenlemeler yapar.
İşçilerin kazandığı tastamam ortadadır. İşçiler hiçbir şeyi kaçıramaz. Devlet en ağır vergiyi vurur işçinin sırtına. Başka bir fıkrayla durumun geldiği vahim boyutları anlatmak gerekirse aynen şöyle diyelim:
Zamanın birinde tüccarın biri mal satmak için padişahın çıkardığı ağır vergileriyle ünlü bir ülkeye gelir. Pazarda dolaştığı tezgâhlara, tanıştığı esnafa tek tek sorar:
-Nasılsınız, nasıl gidiyor işler?
Esnafın morali çok bozuktur. Gün geçmiyor ki padişah yeni bir vergi çıkarmasın. Üstelik vergiler çok ağırdır. Tüccara bu sebepten kazanamadıklarını anlatırlar. Padişaha lanet okurlar, küfrederler.
Akşama doğru elindeki malların tamamını satan tüccar, yorgunluk atmak için bir kahvehaneye girer. İçerdeki bir adamın yanına gelir ve masasına oturur. Sohbet açmak ve tanışmak için usuldendir, bu adama da sorar:
- Selamın aleyküm efendi. Nasılsın, nasıl gidiyor iş güç?
- İyi günde beş akçe kazanıyorum. Allah padişahımıza zeval vermesin.
-Nasıl olur ya? Sabahtan beri bütün çarşıyı dolaştım. Sizin esnaf kan ağlıyor. Vergiler çok ağır, kazanamıyoruz diyorlar. Padişaha küfrediyorlar.
- Valla bizim işler iyi. Padişahımız dert görmesin.
- Duyduğuma göre yeni vergiler getirecekmiş padişah, o zaman işlerin sıkıntıya girmez inşallah.
- Of o zaman on akçe kazanırım.
- Bre deyyus sen benimle dalga mı geçiyorsun? Ne iş yapıyorsun ki sen?
- Mezarcıyım.
Bu iki fıkra bugün işçi sınıfının içinde bulunduğu durumu biraz tebessüm ettirerek anlatıyor bizlere. Fıkralar güldürüyor gerçekler ise maalesef ağlatıyor. Hem üç kuruşa sömürüyorlar emeğimizi, hem de vergilerle elimizde avucumuzda ne varsa gasp ediyor patronlar sınıfı. Saraylarda oturup üç kuruşumuza bile göz dikiyor sultanlar. İşçiler giderek daha da yoksullaşıyor. Çocuklarının isteklerini, ailelerinin ihtiyaçlarını karşılayamaz oluyorlar. Çıkışsızlık içinde kıvranan işçiler tıpkı Meclis hastanesi önünde kendini ateşe veren inşaat işçisi gibi yapmamaları gereken bir tercih yapmak zorunda kalabiliyor.
İşçi kardeşler, suçlu biz değiliz. Çözümü de kendimizi cezalandırmakta bulmamalıyız. İçinden geçtiğimiz bu karanlık dönemi yırtacak, bizi aydınlık yarınlara ulaştıracak güç ve kudret hünerli ellerimizdedir. Gün kenetlenme ve birlik olma günüdür. Birleşerek kazanacağımıza inanalım. Umutla ve dirençle kalın.
Ahmet Yıldız Bu Ortalamaya Girer mi?
Emekçinin Sırtındaki Vergi Yükü Büyüyor!
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
- “Geçmiş Olsun” Yerine “Rapor Almayın”
Son Eklenenler
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce işçi ve emekçi alanlara çıktı, ekonomik yıkımın bedelini ödemek istemediklerini haykırdı. Sendikaların ve demokratik kitle...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...
- 2021 yılı sonunda Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişiklikle birlikte MESEM’e (Mesleki Eğitim Merkezleri) kayıtlı kişi sayısında patlama yaşandı. Bugün MESEM’e kayıtlı, 300 bini ise 18 yaşından küçük, 1,5 milyon öğrenci var. MESEM’lerin daha...
- Bizler Gebze’den işçi ve öğrenciler olarak 1 Mayıs yaklaşırken sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz. Birçoğumuz 1 Mayıs’ı UİD-DER’in geçen sene Uğur Mumcu Kültür Merkezinde gerçekleşen 1 Mayıs etkinliği ile tanıdık. Bu tanışma...
- UİD-DER’li işçiler, grevlerinin 9. gününde Mersen işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “İşçiler Boyun Eğmiyor Mücadele Ediyor! Yaşasın Sınıf Dayanışması!” pankartı arkasında grev çadırına yürüyen UİD-DER’li işçiler hep birlikte “Yaşasın Sınıf...
- Emekçi kadın kardeşimiz, nasılsın? Pek sorulmaz nasıl olduğumuz, neler hissettiğimiz ve en önemlisi ne istediğimiz. Bu düzende bir rol biçilmiştir biz emekçi kadınlara ve ona uygun davranmamız, rolümüzü iyi oynamamız beklenir bizden. Hem de öyle...
- Bizler kamuda çalışan sağlık emekçisi kadınlarız. 1 Mayıs yaklaşırken içimizdeki heyecan ve umutla bir araya geldik ve sağlık emekçileri olarak “neler talep ediyoruz?” diye konuştuk. Kadınların oldukça yoğun çalıştığı bir sektörde olmamıza rağmen...