Buradasınız
Asıl Düşman Kim?
İşyerlerinde çeşitli haksızlıklara maruz kalan işçilerin önemli bölümü, bu durum karşısında öfkeleniyor ama hırsını kimden ve nasıl çıkaracağını bilemiyor. Ya susup sineye çekiyor ya da öfkesini yanlış hedefe yöneltiyor. Bugün olduğu gibi geçmişte de işçiler, onları öfkelendirecek nice sorunla, sıkıntıyla karşılaştılar. Kimi zaman sustular kimi zaman ise çeşitli tepkiler ortaya koydular. Zamanla gerçek düşmanlarını ve onlara karşı mücadelede etkili ve doğru yöntemleri öğrendiler.
Meselâ, 1800’lü yılların İngiltere’sinde Ned Ludd isimli bir işçi, çalışma koşullarının boğuculuğundan, işsizlik ve geleceksizlik korkusundan ötürü kendini kaybederek, eline geçirdiği bir çekiçle çorap dokuma tezgâhını paramparça etti. Üstelik işçi Ludd’un başından geçen bu olay, tekil bir örnek de değildir. O dönemde, çeşitli ülkelerde yaşayan on binlerce işçi, öfkesini çalıştığı fabrika ve atölyelerdeki makineleri kırarak göstermişti. Peki, ne olmuştu da işçiler zıvanadan çıkmıştı? Neden makineleri düşman bellemişlerdi?
Asırlar önce, 1800’lü yılların başında buharlı makinelerin üretime girmesiyle birlikte, fabrikalar kurulmaya ve buralarda çalışan işçilerin sayısı hızla artmaya başlamıştı. Oysa eskiden zanaatçı bir ayakkabının ya da ceketin tamamını kendisi yapıyordu. Makinelerin devreye girmesiyle, zanaatçı işini kaybederek fabrikanın yolunu tuttu. Üstelik işçiler giderek makinelerin vida, kol gibi bir parçası haline geliyordu. Artık kadınlar ve hatta çocuklar dahi çalıştırılıyordu, işsizlik korkunç boyutlara ulaşmıştı. Üretim katlanarak artıyordu. İşgünü 16 saate varacak şekilde uzatılmıştı. İşçilerin yaşama koşulları o denli ağırlaşmıştı ki henüz 40 yaşını dolduramadan ölüp gidiyorlardı. İşçilere göre yaşadıkları tüm sorunların temelinde makineler vardı. Bu yüzden makineleri parçalamaya, kullanılamaz hale getirmeye başladılar. Oysa düşman makineler değildi, makinelerin gelişmesi insanlığın önünde yeni bir çığır açıyordu; üretim artıyor ve çeşitleniyordu. Düşman; makineleri tüm insanlığın ortak çıkarları ve mutluluğunun hizmetine koşmayan sömürü düzeniydi, bu sömürü düzeninin efendileri patronlar sınıfıydı. İşçiler bunu zamanla kavrayarak mücadele yöntemlerini değiştirdiler.
Yıllar aktı gitti, asırlar geçti. Sermaye sınıfı da büyük deneyimler kazandı ve işçileri alt etmenin yeni yollarını buldu. Bugün işçi sınıfı dağınık ve örgütsüz, tam da bu sebeple kendi tarihinden, çıkarlarından, dostunun veya düşmanının kim olduğundan habersiz! Sınıf bilinci taşımayan işçiler, maalesef yaşadıkları haksızlıklara karşı doğru tepkiler ortaya koyamıyorlar. Yaşamlarındaki sorunların kaynağında kimlerin ya da neyin olduğunu kestiremiyorlar. Meselâ bugün ister Batı ülkelerinde ister Türkiye’de olsun, işsizliğin ve düşük ücretlerin sorumlusu olarak göçmen işçiler, Suriyeliler görülüyor. İşsizliğe, düşük ücretlere, yüksek ev kiralarına tepki göstermekte elbette haklılar. Ağacı kurt, insanı dert kemirir demiş eskiler. Ne işsizlik ne de yoksulluk çekilir derttir. Fakat bu tepkinin hedefi neresi olmalıdır, asıl düşman kimdir?
Kardeşler, insanlık ezelden beri bir yerden başka bir yere göç ediyor. Dünyada sadece 1820 ile 1913 yılları arasında 26 milyon insan göç etmiştir ve o dönemin nüfusuna göre bu rakam hayli fazladır. Amerikalı işçilerin ataları bir zamanların göçmenleridir. 1960’lı yıllardan itibaren yüz binlerce Türkiyeli işçi de Almanya’ya göç etmedi mi daha iyi bir yaşam için? Tüm insanlar daha mutlu bir yaşam sürmek, açlıktan ve yoksulluktan, haksız savaşların tahribatından kurtulmak ister. Yaşama tutunabilmek ister. Bu son derece doğaldır. Düşman makineler olmadığı gibi, savaşlardan ve yoksulluktan kaçabilmek için evlerini barklarını terk etmek zorunda kalan göçmen işçiler de değildir. İşsizliğin, yoksulluğun ve de savaşların tek sebebi kapitalist kâr düzenidir.
Hakikat budur! Ama işçiler gerçekleri görmesin isteniyor. Bu yüzden göçmen işçiler “yerli” işçilerin karşısına düşman olarak çıkartılıyor! Asıl düşman sömürü düzenidir, sermaye sınıfıdır. Öfkemizi kederde ve kaderde ortak olduğumuz göçmen sınıf kardeşlerimize değil, kapitalist sömürü düzenine yönlendirelim! Bu düzen değişirse, o zaman insanlar daha iyi bir yaşam umuduyla bir yerden bir yere göç etmek zorunda kalmazlar. Sömürü ortadan kaldırılır ve insanlığın elindeki üretici güçler daha da geliştirilir. Böylece tüm insanlık için mutlu bir yaşamın kapıları aralanır.
ÖĞÜTLER
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
Son Eklenenler
- DİSK, 3 Mayısta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Ankara’daki merkez binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜİK’in enflasyon sepetindeki maddelerin fiyat listesini 2 yıla yakın bir...
- Geçenlerde yeğenimle sohbet ederken “kolajenlerin içerisinde en kalitelisi hangisi bilgin var mı?” diye sordu. Ben de doğal olarak “bir sağlık sorunun mu var, neden kolajen kullanma gereği duyuyorsun?” diye sordum. O da yarı utanarak “hep güzel...
- Dünya genelinde yoksulluk ve baskılar büyüyor, emperyalist savaşın alevleri gün geçtikçe yayılıyor. Kapitalist sömürü düzeninin yarattığı sorunlar, krizler derinleşiyor. İşçi sınıfı ise kapitalist sömürüye karşı mücadele etmekten, birlik olup...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce işçi ve emekçi alanlara çıktı, ekonomik yıkımın bedelini ödemek istemediklerini haykırdı. Sendikaların ve demokratik kitle...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...
- 2021 yılı sonunda Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişiklikle birlikte MESEM’e (Mesleki Eğitim Merkezleri) kayıtlı kişi sayısında patlama yaşandı. Bugün MESEM’e kayıtlı, 300 bini ise 18 yaşından küçük, 1,5 milyon öğrenci var. MESEM’lerin daha...
- Bizler Gebze’den işçi ve öğrenciler olarak 1 Mayıs yaklaşırken sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz. Birçoğumuz 1 Mayıs’ı UİD-DER’in geçen sene Uğur Mumcu Kültür Merkezinde gerçekleşen 1 Mayıs etkinliği ile tanıdık. Bu tanışma...