Buradasınız
Kim Bu “Türediler”?
İşçilerin çektiği sıkıntılar, yaşadığı zorluklar saymakla bitmez. Bu düzen patronlar sınıfının çıkarları üzerine kuruludur. Makbul olan zengin, paralı ve nüfuzlu olan kişilerdir. Siyasi iktidarlar da onlara hizmet eder. Siyasi iktidarlar, emeğiyle geçinen milyonları, yani sıradan insanları güdülecek koyun olarak görürler. Aslında işçi ve emekçileri insan yerine dahi koymazlar. Bugünkü iktidarın yaptığı gibi, yeri gelir “ayak takımı” der, işçilerin her türlü hakkını ayaklar altına alırlar. Yeri gelir “ayaklar baş olmaz” diyerek, hakkını arayan işçiye “terörist” muamelesi yaparlar. Nitekim Emeklilikte Yaşa Takılanların (EYT) başına da aynı şey geldi.
Bugün işçilere “köle gibi çalış, durmadan çalış, ölene kadar çalış!” diyen AKP iktidarı, ömrünü çalışarak tüketen işçilere mezarda emekliliği reva görüyor. Ancak prim gün sayısını doldurduğu halde emekli olamayan, emekli olabilmek için yaş bekleyen, emeklilikte yaşa takılanlar, yani EYT’liler, mezarda emekli olmayı reddediyorlar. Fakat iktidar sahipleri bu durumdan rahatsız oldular. Fıtratlarında olan işçi düşmanlığını hemen gösterdiler. Cumhurbaşkanı, Türkiye’nin “ekonomik kurtuluş savaşı verdiği böyle bir dönemde” emeklilikte yaşa takılanların taleplerinin devlete yük olduğunu söyledi. Bununla da kalmadı, “bir de bunlar türedi!” diyerek EYT’lileri aşağıladı. Oysa 1999’da 17 Ağustos depreminin yaraları henüz sarılmamışken apar topar çıkarılan bir yasayla emeklilik yaşı kademeli olarak arttırılmıştı. O günden beri EYT’liler var. Sayıları 6 milyon 300 bini bulan EYT’liler “biz zaten buradaydık” diyerek “biz mikrop muyuz da türeyelim?” diye soruyorlar.
Türedi, “nereden geldiği, nasıl oluştuğu belirsiz olan, kendisinden umulmayan bir biçimde sivrilmiş ve hakkı olmayan bir duruma gelmiş, yerden bitme, bir diğer anlamıyla sonradan görme olan”dır. Oysa yıllarını çalışarak geçirmiş, emekli olma hakkı dâhil birçok hakkı elinden alınmış, 20 senedir mağduriyet yaşayan milyonlarca EYT’linin bu tanımla uzaktan yakından alakası yoktur. Payına açlık, yokluk, yoksulluk düşen işçi sınıfı “hak!” deyince türedi, “ekmek!” deyince nankör olurken, işçilerin ürettiği zenginliği yağmalayarak yükselen “yerden bitmeler” ise vatanın, milletin en hayırlı evlatları, en saygıdeğer kişileri oluyor! İşin aslı şu ki, türedi tanımını en çok da bu zatlar hak ediyor!
Türkiye’nin ilk burjuvaları, Cumhuriyetin ilk yıllarında devlet teşvikleriyle, ihaleleriyle beslenip büyüyen çevrelerdi. Kapitalizmin gelişmesi yolunda devlet eliyle atılan adımlarla milli patronlar, yerli sermayedarlar türedi. Türkiye’nin en zengin sermaye şirketlerinin sahibi olan Koçlar, Sabancılar bu dönemde türeyen ve devletin sunduğu ekonomik imkânlardan sonuna kadar yararlanarak palazlanan patronlar oldu. Kapitalizmin gelişmesiyle birlikte yeni sermaye çevreleri türedi. TÜSİAD, MESS, TİSK gibi geleneksel patron örgütlerinin yanına MÜSİAD, TUSKON gibi yeni güçlü patron örgütleri eklendi. Bu yeni sermaye çevreleri AKP dönemiyle birlikte şaha kalktı. AKP, iktidara geldiğinden beri işçilerin boğazından geçen lokmayı küçültüyor ve patronlara yediriyor. “Türkiye’nin zenginleri” listesinin başını çekenler, AKP ile duyduğumuz “yeni yetmeler”, iktidara yaslanarak sınıf atlayanlar, AKP döneminin en çok kazananları oldu. “Hiçbir dönemde işverenlere böyle imkânlar sunulmadı” diyen Ali Koç haksız değil. AKP ile birlikte kuralsız, esnek, güvencesiz çalışmanın alabildiğine arttığı, taşeron cennetine dönüşen Türkiye’de, sömürü, yağma, patronlara verilen teşvikler tavan yaptı.
Dikkat çekici şekilde büyüyen/türeyen “AKP zenginleri”nin adları, yolsuzluk, iş cinayetleri, doğa talanı ve her türlü hukuksuzluk listesinde baş sıradadır. Cengiz İnşaat, Limak, Kolin, Çalık, Torunlar gibi holdingler en önde gelen örneklerdir. Bu sömürücü sürüsünün başka bir ortak özelliği ise işçilerin örgütlü gücüyle terbiye edilmemiş, köpeksiz köyde değneksiz gezen, meydanı boş bulan, sonradan görme sermaye çevreleri olmasıdır.
Mücadele tarihimiz gösteriyor ki işçi sınıfının kökleri de, sere serpe gelişip büyüyen dalları da, nereden geldiği ve mücadeleyle birlikte nereye gideceği de bellidir. Esas türeyen, bir asalak sürüsü gibi işçi sınıfının yarattığı zenginliğe çöreklenen patronlar sınıfıdır. Ve er geç, hakkı olanı almak için ayağa kalkacak işçi sınıfının tokadını yiyecektir!
YÜREKLERİN GEZİNTİSİ
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
Son Eklenenler
- Geçen gün metal işçisi arkadaşımla bir araya geldik. Çayımızı içerken sohbet etmeye başladık. Konumuz toplu iş sözleşmesiydi.
- İlk kez UİD-DER’le 1 Mayıs’a gelen arkadaşımız, 1 Mayıs’ın daha önce duyduklarından, anlatılanlardan bambaşka bir şey olduğunu söyledi. Kadınlar, çocuklar, işçiler el ele halaylar çektik, hepimiz kardeş gibiydik.
- Merhaba, ben İzmir de yaşayan bir gencim. İstanbul’a UİD-DER’le 1 Mayıs’a katılmak için geldim. 1 Mayıs öncesi hazırlıklar için derneğe gittim. Çok sıcak bir ortam ve dayanışma duygusu sarmıştı her yeri.
- Sarayları süsleyen altın, sultanların ve soyluların yaşamında zenginliğin en önemli ölçüsü olmuştur. Fakat bu zenginliği üreten zamanın köleleri ve günümüzün işçileri için bu maden her zaman acı, gözyaşı ve ölüm getirmiştir. Altın madenlerinde...
- Çalıştığım işyerinde uzun yıllardır çalışan ve EYT yasası çıktıktan sonra SGK’ya başvurup emekli olanlar var. Malûm, emeklilik maaşı iktidar eliyle kuşa çevrildi. Bizim patron da sayıları azımsanmayacak kadar çok olduğu için EYT’li işçileri bir an...
- DİSK, 3 Mayısta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Ankara’daki merkez binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜİK’in enflasyon sepetindeki maddelerin fiyat listesini 2 yıla yakın bir...
- Geçenlerde yeğenimle sohbet ederken “kolajenlerin içerisinde en kalitelisi hangisi bilgin var mı?” diye sordu. Ben de doğal olarak “bir sağlık sorunun mu var, neden kolajen kullanma gereği duyuyorsun?” diye sordum. O da yarı utanarak “hep güzel...
- Dünya genelinde yoksulluk ve baskılar büyüyor, emperyalist savaşın alevleri gün geçtikçe yayılıyor. Kapitalist sömürü düzeninin yarattığı sorunlar, krizler derinleşiyor. İşçi sınıfı ise kapitalist sömürüye karşı mücadele etmekten, birlik olup...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce işçi ve emekçi alanlara çıktı, ekonomik yıkımın bedelini ödemek istemediklerini haykırdı. Sendikaların ve demokratik kitle...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....