Buradasınız
Kıdem Farkı Yerine Dayanışma!

Kıdem farkının ücretlere yansıtılması talebi her toplu iş sözleşmesi döneminde gündeme gelir. Ücret zammı pazarlığında kıdem farkını talep eden işçiler “yıllarımı bu fabrikaya verdim, işe yeni başlayan bir işçiyle aynı ücreti mi alayım?” derler. Patronlar bu talebe genellikle itiraz etmezler. Sözleşme imzalanır, kıdem farkı alan eski işçilerle yeni işçiler arasında çok küçük bir ücret farkı meydana gelir. Aslında bu fark hiçbir yaraya merhem olmaz. O halde bir düşünelim; kıdemli işçilere mantıklı gelen bu talep gerçekte ne anlama gelir? Patronlar kıdem farkına acaba neden yeşil ışık yakarlar?
Toplu sözleşmede işçilerin en büyük gücü birliktir. Bir işyerinde her konuda dayanışma gösteren ve birlikte hareket eden işçileri hiçbir patron dize getiremez. Patronlarla ücret pazarlığı yapan işçiler, eğer birlik olmuşlarsa, gerçekten de çok güçlü ve avantajlı olurlar. Fakat patronlar işçilerin zayıf yönlerini iyi bilir ve bunları sonuna kadar kullanırlar, işçilerin birliğini dağıtmak için her şeyi yaparlar. İşçileri etnik kökenlerine, dillerine, mezheplerine, mesleklerine, kıdemlerine ve daha pek çok “kritere” göre bölerler. İşçiler arasına taşeron-kadrolu, sendikalı-sendikasız, eski-yeni gibi ayrımlar sokarlar. Genel olarak düşük ücrete mahkûm etmek için “kıdem farkı” gibi yöntemlerle bazı işçilerin ağzına bir parmak bal çalarlar.
“Kıdem farkı” gerçekte işçilerin arasına nifak sokan bir uygulamadır. Aynı işi yapan işçiler arasında bir fark daha yaratmanın, rekabeti körüklemenin bir yoludur. İşçiler, birbirlerinin hakkına sahip çıkmak ve ortak bir talep etrafında birleşmek yerine bölünürler. Eski işçi “ben daha eskiyim, daha fazla para almayı hak ediyorum” diye düşünür. Yeni işçi ise “eski işçilerin tuzu kuru, biz bu parayla nasıl geçinelim” diye düşünür, tepki duyar. İşçileri bölen patronlar artık fabrikada istedikleri ortamı yaratmışlardır. Patronların fikirleri farkında olmadan örgütsüz işçilere sirayet etmiştir. Eşit iş yapan ama eşit ücret almayan işçiler birbirinden soğumaya ve uzaklaşmaya başlamıştır.
Oysa aynı sektörde olan, aynı fabrikada çalışan ve hatta aynı işi yapan işçilerin ücreti neden kıdem yılına göre hesaplansın ki? Şunu düşünelim; aynı işi yapan üç çocuk sahibi 40’lı yaşlarda bir işçi neden sadece işe daha sonra girdiği için diğer işçilere göre daha düşük ücret alsın? Yıllarını o fabrikaya vermiş işçi tüm ücretlerin yükseltilmesi için mücadele etmek yerine, neden fabrikaya yeni gelen genç bir işçi ile arasında ücret farkı talebine odaklansın? Genç işçi de aile kurmak, çocuk yapmak ve hayatını idame ettirmek için paraya ihtiyaç duymaz mı? Hatta genç bir aile babası olamaz mı? Çarşı pazarda eski veya yeni işçi aynı harcamaları yapmaz mı? Bütün işçiler kıdemine bakılmaksızın aynı zamlara maruz kalmaz mı? Aynı vergileri ödemezler mi? O halde, neden biri diğerinden daha az ücret almaya mahkûm olsun? Ücretlerin genel olarak çok düşük olduğunu, yeni işçiye göre 50 lira-100 lira fazla almanın eski işçiyi kurtarmayacağını görerek, herkes için daha yüksek ücret ve ortak talepler uğrunda birleşmek daha doğru olmaz mı?
1980 öncesinde işçiler birliktiler, sınıf bilinci güçlüydü, DİSK/Maden-İş gibi mücadeleci sendikalarda örgütlüydüler. O dönem Maden-İş, işçilerin birliğini bölecek ve patronların ekmeğine yağ sürecek kıdem farkına karşı çıkıyordu. Kıdemi, yaşı, cinsiyeti, memleketi ne olursa olsun hiçbir işçi düşük ücrete mahkûm olmamalıdır. Eski-yeni, kadın-erkek, taşeron-kadrolu fark etmez bütün işçiler kendisi ve ailesine bakabilecek iyi bir ücret almalılar. İşçiler açısından bu ayrımların hiçbir önemi olmamalıdır. Biz işçiler aramızdaki yapay ayrımları bir kenara koyup birleştiğimizde, “birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için” diyebildiğimizde güçlü oluruz. İkramiye, yakacak, bayram paraları gibi sosyal haklar eski işçi kuşaklarının birbirine sahip çıkmasıyla, mücadele etmesiyle kazanılmıştır. İşçiler birbirine sahip çıktıkça, patronların karşısına dikilebilmiş, sorunları çözüm yoluna girmiştir. Ama kıdem farkı gibi suni ayrımlar öne çıktıkça patronlar işçileri sefalete itmiştir. Bilinçli işçiler patronların sadakalarına kanmazlar. Çalışmalarının, birlikte yaptıkları işin karşılığını örgütlü güçleriyle, hep birlikte talep ederler.
Borç Borçla Kapanır mı?
Tuzla Tersanesinde İş Cinayeti
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/