Buradasınız
“Kültür” Değil Dizginsiz Sömürü!
Ankara’dan bir inşaat işçisi
Merhaba kardeşler. Bundan üç ay kadar önce çalıştığım yerden, haksız bir şekilde işten atıldım. İşsiz kaldığım süre boyunca, iş bulmak için birçok yere başvurdum. Farklı sektörlerden iş görüşmelerine gittim. Hiçbirinden olumlu bir cevap alamadım. Yine bir gün komi alımı için iş görüşmesine gitmiştim. Patronla oturup çalışma şartları hakkında konuşmaya başladık. Söylediğine göre çalışma saati en az 10-12 saat, asgari ücret, bir hafta gündüz, 3-4 hafta gece vardiyası olarak çalışılacakmış. Ayrıca çıkış saati de belli olmayacakmış. Yani iş ne zaman biterse o zaman evine gidebilecekmişsin. Fazla mesai ücretini istediğimi adama söylediğimde, “ne mesai parası, fazla mesai parası diye bir şey yok, daha önce böyle bir uygulama bizde olmadı. Senin istediğin şartlar özel sektörde yok, devlet memuru olsan hadi neyse” diyerek bu tarz sektörlerin çalışma “kültürlerinin” böyle olduğunu ve önceki işçilerin bu şekilde çalıştığını söyledi.
TDK sözlüğünde kültür kelimesinin tanımı şöyle yapılıyor; Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü. Buradan da anlaşılacağı üzere, patronlar bizim örgütsüzlüğümüzü fırsat bilerek, dizginsiz sömürü ve ücretli köleliği çalışma hayatının maddi manevi değerleri haline getirmişler. Bu çalışma biçimi bu işin fıtratında var misali, bu işin kültürü bu diyerek de işçileri bu koşullarda çalışmaya zorluyorlar.
İnternet sitemize gelen işçi mektuplarından, hizmet sektöründe başka yerlerde de bu tarz uygulamaların olduğuna defalarca değinilmişti. Bütün bunlar bana UİD-DER’de katıldığım bir seminerde yapılan “bir iş yasaları var bir de işçi yasaları” vurgusunu hatırlattı. Bugünkü hukuk sisteminde yasalar doğal olarak patronların yönlendirmesiyle, patronların çıkarları doğrultusunda çalışan hükümetler tarafından yapılıyor. Ama işçi yasaları ise bütün bu haksızlıklara karşı grev, direniş, örgütlülük ve dayanışma gibi eylemleri içeriyor.
Patronlar sınıfının, adına “kültür” dedikleri bu aldatmacanın altında uzun çalışma saatleri, fazla mesai parasının olmaması, sık sık vardiya değişikliği, düşük ücret gibi uygulamalar yatıyor. Yani kısacası bizi insanlık dışı koşullara maruz bırakıyorlar. Onların kültüründe işçileri azgın sömürü koşullarında çalıştırmak varsa bizim kültürümüzde de bunlara boyun eğmemek vardır. İşsizliğe, yoksulluğa, işten atmalara, güvencesiz çalışmaya, insanlık dışı muamelelere karşı durmak vardır. Bunun için örgütlenip mücadele etmek, bizim kültürümüzde olan ve olması gereken değerlerdir. İşçi sınıfının mücadele kültürünü benimsemeli ve bunu yaymalıyız.
Bakandan Müjdeli Haber!
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- İyi ki Varsın UİD-DER
- Her Şeyin İçinde ve Her Şeyin Dışındayız
- Her Şey Karşıtıyla Vardır
- Çocuklar Öldürülmesin Şeker de Yiyebilsinler
- Bu Cesareti Nereden Alıyorlar?
- İlk Adımlarını Direnişte Atan, “Eylem” Adını Alan Çocuklarımız
- “Kim Uğraşacak Şimdi” Deme, Aradığın Çözüm Sende…
- “Hayal Vergisi” de İster misin?
- Bu Akşam Yemekte Tağşişli Gıda Var!
- “Bir Yemeklik Bamya”
- Kim Viral Olmalı?
- Sınıfına Ters Düşme!
- Asıl Hırsız Kim?
- Ruhumuzu Esir Alan Korkuyu Çıkarıp Atalım
- Konserve Yapmak Çözüm mü?
Son Eklenenler
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Rus yazar Tolstoy “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” der. Tolstoy’un bu ifadeleri özü itibariyle insanlaşmayı anlatır. İşçi sınıfı olarak, sömürücü efendilerden insanlık için insanlaşma...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı yıllık enflasyonunu yüzde 44,38, 12 aylık ortalama enflasyonu ise yüzde 58,51 olarak açıkladı. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 15,75...
- Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, 3 Ocakta basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ve Harb-İş üyesi işçilerin yaşadıkları ekonomik...
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...