Buradasınız
Kavanozu Sallayan Kim?
Son dönemde dünya genelinde internet ve sosyal medyada yoğun rağbet gören bir teori var, karınca teorisi. Bu teorinin ne kadar bilimsel olduğu tartışmalıdır ama anlatı siyasal ve toplumsal alanla kesiştiği için ilgi görmektedir. Anlatı şöyle: “Gidin bir çölden 100 tane kırmızı ateş karıncası yakalayın. Daha sonra bir başka topraktan 100 tane siyah karıncayı alın ve bunların hepsini bir kavanozun içine koyun. İlk başta hiçbir şey olmayacaktır. Daha sonra kavanozu elinize alın, oldukça şiddetli bir şekilde sallayın ve tekrar yerine koyun. Kavanozun içinde bir anda karıncaların birbirleriyle savaştığı bir kaos ortamı göreceksiniz. Kırmızı karıncalar bunu yapan düşmanın siyah karıncalar olduğunu düşünürken siyah karıncalar bu kaosun nedeni olarak kırmızı karıncaları görmektedir. Oysa çok iyi bildiğiniz üzere kaosun asıl nedeni sizin ellerinizdir.” Bu anlatının sonunda şu önemli soru soruluyor: “Kavanozu sallayan kim?” Bu örneği bal gibi alıp bugün karşı karşıya kaldığımız sorunlara da uyarlayabiliriz. İşçi ve emekçiler, örgütlü olmadıkları ve yaratılan kaosun asıl sorumlusunu sorgulamadıkları sürece karıncaların durumuna düşler.
Dolayısıyla “Kavanozu sallayan kim?” sorusunu sormak büyük önem kazanıyor. Malum, bu aralar göçmenler hayatımızdaki tüm problemlerin kaynağı olarak gösteriliyor. Neredeyse her gün göçmenlere karşı nefret içeren yeni bir video gündeme düşüyor. Videonun kaynağını araştırdığımızda hiçlikle karşılaşıyoruz. Kimi zaman güncel kimi zaman eski videolar yeniymiş gibi anonim hesaplardan internete yükleniyor. Video gündem olduğunda paylaşan hesaplar kapatılıyor. O sebeple “kavanozu sallayan kim?” sorusunun cevabı bulunmadan atılan her adım dönüp emekçileri, mağdur insanları vuruyor.
Gözlerinizi kapatın ve tüm dikkatinizi toplayın: Kilometrelerce uzunlukta insan kuyrukları var ileride. Kafile ellerinde valizleriyle yol boyunca ilerliyor. Yorgun ve yoksul oldukları her hallerinden belli. Terli ve telaşlılar. Her biri arkasında bırakmış dünyasını, yıkıntılar içinde. Yaşadıkları şehirlere füzeler yağmış. Sevdiklerini, canlarını toprağa gömecek zamanları olmamış. Sadece üç beş parça elbise ve dehşetli hatıralarını alıp düşmüşler yollara. Doğup büyüdükleri, ekip biçtikleri yerler artık sadece savaş alanı. Suriyeli, Afgan, Ukraynalı savaş mağduru mülteciler bunlar. Kavanozu sallayan bu insanlar olamaz, zaten mağdur kendileri. Öyleyse “kavanozu sallayan kim?”
Şimdi bir kez daha kapatın gözlerinizi: Yemyeşil ve bereketli topraklar var ileride. Kilometrelerce uzunlukta akarsular besliyor bu toprakları. Derileri gece gibi karanlık, gözleri yıldızlardan parlak, her biri ceylanlar kadar atik ve aslanlar kadar güçlü insanların yaşadığı bir yer. Burası Afrika. Ama açlık sarmış her yanı. Sinekler üşüşüyor çocukların gözlerine. Kemikleri görünüyor insanların. Susuzluktan ölenler var. Elinde silahla gezen çeteler kocaman tarlaları koruyorlar. O da ne! Bir tarafta açlık var diğer tarafta ülke büyüklüğünde kakao tarlaları. Bir tarafta susuzluk var diğer tarafta ülke büyüklüğünde barajlar. Devasa küresel şirketlerin onlarca yıllığına kiraladığı araziler bunlar. Kimisinden maden, kimisinden gıda alınıyor. Egemenler sefa sürerken emekçiler sefalet çekiyor. Milyonlarca kara derili düşmüş yola. Doğup büyüdükleri, ekip biçtikleri yerler artık sadece savaş alanı. Kavanozu sallayan bu insanlar olamaz, zaten mağdur kendileri. Öyleyse “kavanozu sallayan kim?”
Son bir kez kapatın gözlerinizi: İnsanların tüm renkleriyle bir arada olduğu Asya’dayız. Binlerce yıllık yollar baharat kokuyor. Mis gibi bir hava Everest’ten gelip insanları serinletiyor. Ne var ki buraları da parsel parsel bölmüş egemenler. Her biri “buralar benim” deyip silahlarla çevirmiş etrafı. Milyonlarca insanı dinine, rengine göre bölmüşler, birbirlerine kırdırıyorlar. Tüm dünyaya giysi üreten atölyelerde milyonlarca işçi sefalet koşullarında yaşıyor. Milyonlarca emekçinin doğup büyüdüğü, ürettiği, ekip biçtiği tarlalar artık sadece savaş alanı. Kavanozu sallayan bu insanlar olamaz, zaten mağdur kendileri. Öyleyse “kavanozu sallayan kim?”
Bu sefer gözlerimizi sonuna kadar açıp yaşadığımız dünyaya cesaretle bakalım. Hatta bu satırları bitirdikten sonra İşçi Dayanışması’nı baştan sona okuyup yeniden düşünelim. Bir yandan güzeller güzeli bir dünya ve bu dünyayı emeğiyle var eden, dönüştüren ve insanlığa hizmet eden emekçiler, öte tarafta ise sermayelerini büyütmek için her türlü kötülüğü yapabilecek sermaye sınıfı var. Açılmalı gözlerimiz! Koskoca dünyada çocuklarımıza barınacak yer bırakmayan sermaye sınıfını, kanlı temsilcilerini görmeli. Dünyanın iki sınıfa bölündüğünü görmeli. Bir yanda sömürülen milyarlarca emekçi, diğer yanda dünyanın tüm zenginliklerine el koyan bir avuç açgözlü sermaye sınıfı… Kavanozu sallayan apaçık ortada değil mi?
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
Son Eklenenler
- İzmir Büyükşehir Belediyesinde 158 işçinin ücretsiz izne çıkarılması üzerine DİSK/Genel-İş Sendikası İzmir 1, 2, 3 ve 9 No’lu Şubeleri 3 Şubatta direnişe başladı. Sosyal-İş Sendikasının örgütlendiği Turkcell Global Bilgi’nin Siirt Şubesinde 4 işçi...
- Adalet Peşinde Aileleri Platformu, 6 Şubat depremlerinin 2’nci yılında Kadıköy İskelesi önünde anma programı düzenledi. 2 Şubatta düzenlenen anmada “Rant Uğruna Ölenlerin Hesabını Sormaya Geldik! Susmak İhanettir, Hesap Sormak Görevdir!” yazılı...
- Çalıştığım işyerinde 60 yaşlarında bir abiyle sohbet ediyorduk. “Ne zaman emekli olacaksın?” diye sordu. “60 yaşında emekli olacağım” dedim. “Ooo senin işin çok zor yahu, o yaşa kadar çalışılır mı?” dedi. “Ama sen de emeklisin, hâlâ çalışıyorsun”...
- Sırbistan’da Belgrad ve Novi Sad başta olmak üzere ülke genelinde kitlesel protestolar devam ederken bir yandan da öğrenciler dersleri boykot ederek üniversiteleri işgal ediyorlar. Yunanistan’da 2023'teki tren kazasının yıldönümünde işçiler,...
- Birleşik Metal-İş Gebze 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Kaynak Tekniği (Lincoln Electric) fabrikasında işçiler, 2024 Eylül ayından bu yana süren toplu sözleşme sürecinde, ücret ve sosyal haklarda anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı. Sabah...
- Bazen gün ağarmadan, bir bardak çay bile içmeden, bir tabak yemek yemeden yeri geldiğinde hoş bir sohbeti yarıda bırakarak gözümüz sürekli saatte, servis bekleriz. Hastanede, okulda, düğünde, misafirlikte bile bir telaşımız oluyor, işyerinin...
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...