Buradasınız
Asgari Ücret: Refahtan Pay Değil Derinleşen Yoksulluk!
Asgari Ücret Tespit Komisyonu yaptığı üç toplantının ardından Temmuz ayından itibaren geçerli olacak asgari ücreti belirledi. 20 Haziranda belirlenen zamla birlikte asgari ücret brüt 13 bin 414, net 11 bin 402 lira oldu. Bu rakamların belirlenmesinin ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, “Yaptığımız bu artışla yüzde 34 gibi enflasyon oranının hayli üzerinde refah payı içeren oranla ara zammı gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Geçtiğimiz yılın ikinci yarısına göre asgari ücreti yüzde 107 arttırmış bulunuyoruz. 2001 yılına göre 61 kat arttı. Reel olarak yüzde 312 artış sağlandı. Böylece çalışan kesimi enflasyona ezdirmediğimiz gibi refahtan pay vermiş bulunuyoruz” dedi.
Bu sözlere bakılırsa asgari ücret ve civarında ücret alan işçiler olarak refahtan payımızı alıyor, refah içinde yaşıyoruz. Yani hiçbirimiz alışverişi daha ucuza getirmek için market market dolaşmıyoruz, hiçbirimiz yememizden içmemizden, çocuğumuza verdiğimiz harçlıktan kısmıyoruz, hiçbirimiz gezmemizden tatilimizden ödün vermiyoruz. Hiçbirimiz borçlu değiliz, hiçbirimiz çocuklarımızın geleceğinden endişeli değiliz. Peki, gerçek durumumuz bu mu? Gelin sözde enflasyon altında ezilmeyen ve refah payı eklendiği söylenen asgari ücretin biz işçi ve emekçiler için ne anlama geldiğine bakalım:
Türk-İş, 2023 Mayıs ayında dört kişilik bir ailenin sadece mutfak harcamasını ifade eden açlık sınırının 10 bin 360 lira, mutfakla birlikte temel yaşam gereksinimlerini kapsayan yoksulluk sınırının ise 33 bin 750 lira olduğunu açıkladı. Öte yandan bekâr bir işçinin aylık yaşama maliyetiyse 13 bin 440 lirayı aşmış durumda! Asgari ücretin dört kişilik bir ailenin temel ihtiyaçlarını karşılaması gerekirken, açıklanan rakam tek bir kişinin temel yaşam maliyetinin bile çok altındadır. Yani bu ücretle tek bir kişi bile borçsuz yaşayamaz hale gelmiştir. Mesai veya ek iş yapmadan ayı kapatması mümkün değildir. Üstelik dört kişilik bir ailede asgari ücretle iki kişi bile çalışıyor olsa toplam gelir yine yoksulluk sınırının altında kalıyor! Ulaşımdan gıdaya, faturalardan kiraya, eğitimden sağlığa yaşamak için temel ihtiyaç haline gelmiş her şeye fahiş zamların gelmeye devam ettiği hesaba katıldığında işçilerin payına refah değil yine sefalet düştüğü sayılarla ortadadır.
TÜİK’in yılın ilk beş ayını baz alarak Mayıs ayında açıkladığı resmi enflasyon yüzde 15,26 iken, ENAG’a göre ilk beş aylık enflasyon oranı yüzde 38,96. TÜİK’in açıkladığı verilerin gerçekleri yansıtmadığı ortadayken bir de iktidarın seçim vaadi olan “bedava doğalgazın” TÜFE hesabına yani enflasyon sepetine eklenmediği ortaya çıktı! Böylece enflasyon daha düşük, asgari ücrete yapılan zam da enflasyonun üstündeymiş gibi gösterildi ve hatta refah payı da içerdiği iddia edildi. Fakat asgari ücrete yapılan zam görüldüğü gibi refah payı içermesi bir kenara gerçek enflasyonun altındadır.
Son 22 yılda asgari ücretin ulaştığı en yüksek düzeyde (2005 yılında) bu ücretle yaklaşık 18 gram altın alınabiliyorken şimdi ise bu 7,7 gram altına düşmüştür. Diğer yandan Türk-İş’in araştırmasında geçim şartlarının ağırlaşması nedeniyle emekçilerin öğün sayısında düşüş meydana geldiği, daha az ve sağlıksız beslendiği ortaya koyulmaktadır. Örneğin Kırmızı Et Sanayicileri ve Üretici Birliği (ETBİR) verilerine göre 2017 yılında yıllık kişi başı kırmızı et tüketimi 14 kilogram iken, 2022 yılında bu oran yarı yarıya azalarak 7 kilograma düşmüştür. Şimdi ise emekçiler neredeyse etin tadını unutmuş durumda. Beslenme ve barınma en büyük sorunlar olarak emekçilerin karşısına dikiliyor. Emekçi mahallelerinde ev kiraları uçuk fiyatlarda seyrediyor. Bir diğer nokta ise patronlardan ve işçilerden eşit oranda alınan vergiler! Yüksek enflasyonla birlikte alım gücü büyük bir hızla düşerken artan vergi yükü nedeniyle emekçiler daha fazla yoksullaşıyor. Bir yandan KDV ve ÖTV’deki artış, diğer yandan vergi dilimlerinin düşük tutulması nedeniyle yılsonuna kadar işçinin cebine giren para eriyor. İşçinin cebinden buharlaşan para patronların sermayesi olarak birikiyor.
Asgari ücretin açıklanmasının ardından açıklamalar yapan patron örgütleri yapılan zamdan hoşnut olduklarını dile getirdiler. Patron örgütü TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol asgari ücret tutarıyla ilgili büyük bir özveri gösterdiklerini, bundan memnuniyet duyduklarını ifade ederek şöyle diyor: “Birliktelik ruhuna çok büyük önem veriyoruz ve bu birliktelik ruhunun ülkemize değer kattığını düşünüyoruz. Her ortamda ifade ediyorum, bugün de ifade edeceğim. Biz, devlet, işçi, işveren diye bir ayrıma inanmıyoruz.” En zengin 13 kişinin servetinin 44 milyon insanın yani ülke nüfusunun yarısından fazlasının toplam zenginliğine eşit olduğu bir ülkede, bu ayrıma inanmadığını iddia eden patron ve patron temsilcilerinin açıklanan asgari ücretten memnun olmaları şaşırtıcı değil elbette. Asgari ücret zammıyla birlikte patronlara 6 ayda 400 lira olarak verilen asgari ücret desteğinin 500 lira olarak devam edeceği de açıklandı. Dahası işçilere, emeklilere, hasta, yaşlı ve engellilere, öğrencilere gelince “kaynak yok” diyen devletin patronlara verdiği teşvikler, vergi indirimleri, imtiyazlar, ballı ihaleler, rant alanları bitip tükenmiyor. On milyonlarca emekçinin altında ezildiği vergi yükü her geçen gün ağırlaşırken, hükümet yandaşı büyük şirketlerin vergi borçları bir gecede siliniyor. Patronlar ve örgütleri memnun çünkü kesenin ağzı onlara daima açık, işçilik sudan ucuz, işçilerin hak aramasının önünde her türlü engel mevcut!
Siyasi iktidar seçimlere gidilen süreçte 2023’te ekonominin şahlanışa geçeceğini, enflasyonun tek haneli rakamlara düşeceğini söylüyordu. “Türkiye Yüzyılı”nın başladığı 2023’te tüm dertlerimiz, tasalarımız bitecekti. İstanbul gibi bir kentte ortalama ev kiralarının 10 bin lirayı geçtiği 2023 Türkiye’sinde asgari ücret 11 bin 402 lira olarak belirlendi ve bunun bize refah getirdiği ileri sürülüyor. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, bu tablo hangi partiye oy vermiş olursa olsun işçi ve emekçiler için derin yoksulluk tablosudur. Emekçilere tasarruf tavsiyesi verip kendileri için “itibardan tasarruf olmaz” diyenler, saraylarda lüks içinde yaşayanlar, işçilerin sırtından servetlerine servet katanlar, doğayı sınırsızca yağmalayanlar, devletin kaynaklarına çökenler emekçileri aldatmaya çalışıyorlar. Bizi birbirimize düşürmeye, ortak ve gerçek sorunlarımızı bir kenara koyup onların peşinden gitmemizi istemeye devam ediyorlar. Her geçen gün geçim sıkıntısıyla boğulan emekçiler olarak bu oyunları boşa çıkartmak ve yaşamımızı patronların ve iktidarın iki dudağı arasından çekip almak zorundayız. Öyleyse yoksullaştırma politikalarına, düşük ücretlere, işsizliğe, hayat pahalılığına, sendikal baskı ve yasaklara “Hayır” diyebilmek için örgütlenelim ve birliğimizi büyütelim!
- Asgari/Temel İhtiyaçları Gerçekten Karşılayacak Bir Asgari Ücret!
- Asgari Ücret Dört Kişilik Bir Ailenin İhtiyaçlarına Göre Hesaplansın!
- Asgari Ücreti İşçi Kurulları Belirlesin!
- Rejimin ve Sermayenin Saldırılarına Karşı Emek Cephesini Büyütelim!
Yüreğim
- Türkiye’de Asgari Ücret Düşük Değilmiş!
- Doğru Bilgi ve Çözüm İçin Mücadele Saflarına
- “Beklenen Enflasyon Oranı” Oyunu
- Asgari Ücret Hep Siyah Duman!
- 2024 Yılı İçin Asgari Ücret Açıklandı: Biz Bu Tiyatroyu Çok İzledik!
- Başkasından Çözüm Bekleme, Derman Ellerimizde!
- Hem İşçilerin Onayını Alacak Hem de…
- Asgari Ücret: Geçinmek mi Açlıktan Ölmemek mi?
- Yeni Asgari Ücret Eski Tiyatro
- Asgari Ücret: Refahtan Pay Değil Derinleşen Yoksulluk!
- DİSK’ten Açıklama: Asgari Ücret Değil Toplu Sözleşme!
- Asgari Ücret, Sefalet Ücreti
- Asgari Ücret: Kim Haklı, Meşru Olan Ne?
- Dolan Kimin, Boşalan Kimin Küfesidir?
- Asgari Ücret Açıklandı: Sefalet Baki, Algı Oyunları Sürüyor!
- Asgari Ücret, Zamlar ve İşçilerin Söz Hakkı
- Asgari Ücret Gerçeği: Reel Ücretler Düşüyor, İşçi Sınıfının Yoksulluğu Büyüyor!
- Metal, Petrokimya, Gıda ve Kargo İşçileri: Türk-İş Başkanı İşçilerin Değil Sermayenin Sözcüsüdür!
- Asgari Ücret Görüşmeleri Algı Oyunlarıyla Başladı
- Asgari Ücrete Zam Tartışmaları
Son Eklenenler
- İngiltere’de geçtiğimiz haftalarda üç çocuğun öldürülmesinin ardından bu cinayetlerden göçmenleri ve Müslümanları sorumlu tutan güruhlar sokaklara dökülmüştü. Ülkede göçmen ve Müslümanları hedef alarak ırkçı saldırılar başlatan faşist çetelere karşı...
- İstanbul Bakırköy Metro şantiyesinde Bayburt Group taşeronu Modüler Teknik firmasında çalışan DİSK Dev Yapı-İş üyesi inşaat işçileri ücretleri aylardır ödenmediği için 12 Ağustosta Bayburt Group önünde eyleme başladı.
- Herkesin dilinde olan basit, masum bir soru… Ama aynı zamanda soranın da cevaplayanın da belli düşünce kalıplarına hapsolduğunu gösteren bir soru: Senin memleket nere? Fabrikada yeni işe başlayan birine, sokakta, otobüste, parkta tanıştığımız birine...
- İki kız kardeş, 15 yaşındaki Esmanur Argun ve 18 yaşındaki ablası Elif Argun, Urfa Viranşehir’den tarım işçisi olarak Bursa’ya gelmişlerdi. İşe giderken onları taşıyan traktörün devrilmesi sonucu hayatlarını kaybettiler. Kısacık yaşamları gibi...
- Tekgıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan Polonez işçilerinin sendikalı çalışma hakkı ve işe iade talebiyle başlattıkları direniş sürerken 9 Ağustosta İstanbul Valiliği önüne giderek seslerini duyurmaya çalıştılar. Türk Harb-İş...
- Geçtiğimiz günlerde Cerrahpaşa Üniversitesine bağlı Murat Dilmener Hastanesinin su tesisatının patlaması üzerine, yeni doğan yoğun bakım ünitesinin tavanı çöktü. Solunum cihazına bağlı bir bebek hayatını kaybetti. Solunum cihazına bağlı olan ve...
- UİD-DER’e gelmeden önce de bu dünyada olup bitenlere karşı öfkeliydim. Bir şeyler yapmak istiyordum fakat ne yapacağımı bilmiyordum. Yani öfkemi doğru yerekanalize edebilmiş değildim. UİD-DER sayesinde kapitalist bir sistemde yaşadığımızı ve tüm...
- 31 Mart yerel seçimleri sonrası belediye işçilerine yönelik işten atma ve ücret gaspı saldırıları devam ediyor. İşten atılan işçiler işe iade talebiyle direnişe başlarken ücretleri gasp edilen, düşük ücret dayatılan işçiler de çeşitli eylemlerle hak...
- Sokak köpeklerinin katledilmesinin önünü açan yasa geçtiğimiz günlerde AKP’li ve MHP’li vekillerin oylarıyla Meclisten geçti. Yasa hazırlanırken ve oylanırken yaşananlara baktığımızda nasıl bir düzende yaşadığımızı daha iyi anlıyoruz. Yasa gündeme...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen deprem bölgelerinde barınma sorunu bile çözülmüş değil. Depremden sonra TOKİ, 18 ilde 674 bin 238 konut yapılmasını hedeflediğini açıklamıştı. Şimdiye kadar teslim edilen konut sayısı...
- İkinci Dünya Savaşının son aylarında ABD’nin Hiroşima’ya atom bombası atması ve yüzbinlerce insanın ölümüne neden olması insanlık tarihinin en büyük katliamlarından biri olarak acıyla hatırlanmaya devam ediyor. Bu büyük katliamın 79. yıldönümü olan...
- 28 Temmuz 1914’te dünyanın o güne kadar gördüğü en kanlı savaş başladı. Tam dört yıl süren ve 20 milyon insanın ölümüne, milyonlarcasının yaralanmasına ve sakatlanmasına, kentlerin yakılıp yıkılmasına yol açan bu savaş tarihe Birinci Dünya Savaşı...
- İspanya’da bir duvarda şöyle yazıyor: “El que nos roba es de aqui y rico no inmigrante y pobre.” Yani “Bizi soyanlar göçmen ve yoksul değil, buralı ve zengin.” Bu kısacık bir duvar yazısı içinde bulunduğumuz durumu çok çarpıcı bir şekilde anlatıyor...