Buradasınız
Asgari Ücret Bir Kez Daha Sefalet Ücreti Oldu

Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı temsilcileri, 2025 yılı için belirledikleri asgari ücreti düzenledikleri ortak toplantıyla açıkladılar. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan tarafından yapılan açıklamada asgari ücret net 22 bin 104 lira olarak duyuruldu. Patronların ve siyasi iktidarın belirlediği bu rakamın bin lirası da asgari ücret desteği adı altında patronlara geri verilecek.
Açıklanan asgari ücretin anlamı işçi sınıfının bir yıl boyunca açlıkla, sefaletle boğuşması demektir. Kasım ayında dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 21 bin liraya, yoksulluk sınırı 70 bin liraya dayandı. Yalnızca gıda harcamasındaki yıllık ortalama artış yüzde 67 olarak gerçekleşti. Aynı ay yıllık enflasyon TÜİK’e göre bile yüzde 47 oranında gerçekleşmişken, gerçekte ise yüzde 90’a dayanmışken asgari ücrete yüzde 30 oranında zam yapmak işçilerin aklıyla dalga geçmektir. Ancak daha da önemlisi karşımızda ekonomik yıkımın bedelini milyonlarca işçiye ödetmeye kararlı, işçi düşmanı bir siyasi iktidar olduğunu ortaya koymaktadır. Açıklanan zam oranı gerçeklerle değil iktidarın Orta Vadeli Programında öngördüğü ama asla gerçekleşmeyeceği şimdiden belli olan hedef enflasyonla uyumludur. İktidar sözcülerinin döne döne anlattığı sözde “dezenflasyon” politikalarıyla da uyumludur. Nitekim Çalışma Bakanı Işıkhan, asgari ücreti açıklarken “mali disiplinin korunması ve enflasyonla mücadele sürecinin zarar görmemesi adına dengeli ve ölçülü bir şekilde hareket etmek durumundayız” demiştir. Sermaye sınıfının çıkarları ve mali disiplini uğruna işçileri sefalete, açlığa mahkûm etmekteki kararlılıklarını dile getirmiştir.
Gerçekte tüm ekonomik ölçü ve dengeyi yerle bir eden kendileridir. Sömürüde, açgözlülükte, yağma ve talanda sınır tanımayan politika ve uygulamalarıdır. Ekonomik yıkımın, enflasyonun, fahiş fiyatların, zam yağmurunun ve liranın değer kaybetmesinin tek sorumlusu kendileri olduğu halde faturayı işçi sınıfına kesiyorlar, sorumluluğu işçi ve emekçilere yüklüyorlar. Enflasyonu “işçi ücretlerinin” arttırdığı yalanını söyleyerek, enflasyondan yararlanarak metaların fiyatlarına fahiş zamlar yaparak servetlerine servet katan patronlara tek kelime etmiyorlar. Patronlara vergi affı getirirken, kamu kaynaklarını sınırsızca sermayenin talanına açarken sıra asgari ücretliye, emekliye, kamu emekçisine geldiğinde “mali disiplinden”, “tasarruftan” bahsetmekten utanmıyorlar.
Söz konusu toplantıda Bakan Işıkhan, Erdoğan’ın alın terinin hakkının verilmesi yaklaşımından, işçiyi, işvereni ve istihdamı aynı anda koruma kararlılığından dem vurdu. Demek ki sermaye sözcülerine göre işçiyi 22 bin lira ile sefalete mahkûm etmek, işçilerin grevlerini yasaklamak, direnişlerini polis, jandarma şiddetiyle bastırmaya çalışmak, eylemlere yasak getirmek “alın terinin hakkını vermek” oluyor! Demek ki onlara göre bizim hakkımız kölelik koşullarında çalışmak, açlığa talim etmek!
Kuşkusuz sermaye sınıfının bu pervasızlığı büyük oranda işçi sınıfının sendikal ve siyasal anlamda örgütsüzlüğünden kaynaklanıyor. Hayat pahalılığı, derinleşen yoksulluk, düşen reel ücretler karşısında Türkiye’nin dört bir yanında sendikalaşan, mücadele eden, grev ve direnişe çıkan işçilerin sayısında artış olsa da ne yazık ki işçi sınıfı örgütsüzdür. Grev ve direnişler arasındaki bağlar zayıftır. Sendika konfederasyonları yıl boyunca işçilerden gelen basıncın etkisiyle çeşitli mitingler, açıklamalar gerçekleştirdilerse de bunlar cılız ve etkisiz eylemler olmuştur. İktidarın dümenindeki rejim, örgütlenmek isteyen, hak mücadelesi veren işçilerin karşısına polis şiddetiyle, müftüyle, kaymakamla, mahkemelerle dikilmektedir.
2025 yılı sık sık vurguladığımız gibi işçiler için zorlu bir yıl olacak. Ucuz işçiliğin, kölece çalışmanın dayatıldığı, çalışma ve yaşam koşullarının ağırlaşacağı bir yıl bizi bekliyor. Fakat bir de madalyonun öbür yüzü var. İşçi mahallelerinde, işyerlerinde artan hoşnutsuzluk mücadeleden başka seçenek olmadığını her geçen gün daha çok hissettiriyor. Asgari ücretli işçiden grevdeki metal işçisine, emeklisinden sağlık çalışanına, gençlerden kadın emekçilere sorunlar ortaklaşıyor, birlikte çözüm üretme zorunluluğu kendini dayatıyor. İşçi sınıfının sermayenin ve iktidarın saldırılarına karşı durabilmesinin tek yolu birliğini ve örgütlülüğünü güçlendirmesidir. Sermaye sınıfının ve iktidarın saldırılarına, sefalet dayatmasına, baskı ve zorbalığına birlikte karşı duralım!
- Cambaza Bak Cambaza, İşçiler Yemiyor, Yutmuyor Artık
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Asgari Ücret Zammından Sonra…
- Asgari Ücret Asgari Zam Gördü!
- Asgari Ücret Bir Kez Daha Sefalet Ücreti Oldu
- DİSK’ten Çalışma Bakanlığı Önünde Asgari Ücret Eylemi
- Türkiye’de Asgari Ücret Düşük Değilmiş!
- Doğru Bilgi ve Çözüm İçin Mücadele Saflarına
- “Beklenen Enflasyon Oranı” Oyunu
- Asgari Ücret Hep Siyah Duman!
- 2024 Yılı İçin Asgari Ücret Açıklandı: Biz Bu Tiyatroyu Çok İzledik!
- Başkasından Çözüm Bekleme, Derman Ellerimizde!
- Hem İşçilerin Onayını Alacak Hem de…
- Asgari Ücret: Geçinmek mi Açlıktan Ölmemek mi?
- Yeni Asgari Ücret Eski Tiyatro
- Asgari Ücret: Refahtan Pay Değil Derinleşen Yoksulluk!
- DİSK’ten Açıklama: Asgari Ücret Değil Toplu Sözleşme!
- Asgari Ücret, Sefalet Ücreti
- Asgari Ücret: Kim Haklı, Meşru Olan Ne?
- Dolan Kimin, Boşalan Kimin Küfesidir?
Son Eklenenler
- Dünyanın pek çok ülkesinde işçi ve emekçiler, gençler eşitlik ve özgürlük talepleriyle, daha iyi bir yaşam özlemiyle bir araya geliyor, meydanlara çıkıyor. Almanya’da yapılan görkemli eylemlere katılan insanlar bu eylemlerine “iyi insanların isyanı...
- Geçtiğimiz günlerde, sigorta girişleri 1 Ekim 2008’den sonra olanların, emekli olduktan sonra çalıştıkları takdirde emekli maaşlarının kesileceği gündeme geldi. Üç kuruşluk emekli maaşıyla değil geçinmek, zorunlu gıda harcamasını bile karşılamak...
- Gece vardiyasında çalıştığımız bir gün elektrik kesildi. Biz de karanlıkta ayrı ayrı beklemek yerine üretimdeki arkadaşlarla yan yana geldik. Haliyle sohbet etme şansımız oldu. Bir ablamız iş kazası geçirmiş ve işvereni dava etmiş. İş güvenliği...
- Kapitalizm altında sağlık sistemi bolca kâr elde edilen büyük bir rant kapısı haline getirildi. Sağlık sektörü patronları için durum böyleyken sağlık çalışanları açısından tablo uzun çalışma saatleri, can güvenliğinin olmadığı iş ortamı, ağır...
- Ben Tahran Üniversitesinde öğrenciyim. Üniversiteye bağlı bir yurtta kalıyorum. Örgütlü bir şekilde hareket etmediğimiz için her gün yeni bir felaket haberiyle uyanıyoruz. Geçtiğimiz ay 14 Şubat akşamı bir arkadaşımızı kaybettik. Hem yurt hem de...
- Sağlık çalışanları 14 Mart Tıp Bayramında Türkiye genelinde iş bıraktı, hastaneler ve İl Sağlık Müdürlükleri önlerinde, kent meydanlarında basın açıklamaları yaptı.
- Suriye’nin Lazkiye, Tartus, Humus ve Hama kentlerinde 6 Martta başlayan Alevilere yönelik saldırılarda yüzlerce kadın, erkek, çocuk katledildi. “Eski rejim kalıntılarının temizlenmesi” bahanesiyle gerçekleştirilen saldırılarda cihatçı çeteler evlere...
- İstanbul Şişli Belediyesi’nde DİSK/Genel-İş Sendikasına üye işçiler, ücretleri zamanında ödenmediği ve eksik ödendiği için 12 Martta belediye önünde eylem yaptı. İstanbul Tuzla’da bulunan Kuzey Star Tersanesi’nde taşeron şirkette çalışan DİSK/Limter...
- Almanya genelinde Birleşik Hizmet Sendikası Ver.di’nin çağrısıyla 10 Martta ülke genelindeki havalimanlarında 24 saatlik bir uyarı grevi gerçekleştirildi. Grev nedeniyle Frankfurt, Münih, Berlin ve Hamburg gibi en büyük ve en işlek havalimanlarında...
- Kış neredeyse geçiyor ve şu sıralar çevremdeki herkesten “hastalandım, bir türlü geçmiyor, öksürük devam ediyor” gibi şeyler duyuyorum. Ben de bu hastalığı yakın zamanda atlattım. Sonra kafama şu takıldı: Neden hastalıklar bu kadar uzun sürüyor? Bu...
- Hepimizin bildiği gibi sağlığa erişim bizim için neredeyse imkânsız hale gelmiş durumda. Sağlıklı kalmak, yoksullar için Fizan kadar, hatta uzay kadar uzak bir mesele haline geldi. Tıp teknolojisi hızla ilerliyor, ancak sömürü düzeni biz işçileri...
- Kocaeli’nin Kartepe ilçesinde Arslanbey Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Tezcan Galvaniz’de toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 11 Martta grev başladı. İzmir Narlıdere Belediyesi taşeron şirketi olan NAR-BEL’de...
- İşçilerin bilinç ve örgütlülük düzeyini yükseltmek için çalışan UİD-DER, bu amaçla işçi sınıfının saflarında mücadele eden sanatçıları ve eserlerini işçilere tanıtmaya devam ediyor. UİD-DER Web TV, bu kapsamda filmleriyle işçi sınıfını anlatan...