Buradasınız
12 Eylül Röportajları-2
UİD-DER: 12 Eylül darbesi olduğunda nerede çalışıyordunuz?
Emekli-Sen üyesi İ. Şarman: Sular İdaresinde işçi olarak çalışıyordum. Darbe sabahı uyandığımızda radyodan marşların çalındığını duydum. Sokağa işe gitmek üzere çıktım fakat köşe başından geri çevrildim. Asker darbe yapıldığını söyledi. İşyerimizde DİSK/Genel-İş sendikası vardı. O dönemde çift sözleşme yapma hakkımız vardı. İşkolunda ve işyerinde ayrı ayrı sözleşmeler yapabiliyorduk. Dayanışma aidatı vererek hem işkolunda yapılan sözleşmelerden hem de işyerinde yapılan sözleşmelerden ayrı ayrı faydalanırdık. Çift sözleşme hakkı darbeden sonra yok edildi.
UİD-DER: Darbenin nedeni neydi?
İ. Şarman: Darbe topluma “kardeş kavgası” şeklinde yansıtıldı. Oysa darbenin arkasında kontrgerilla vardı. Maraş, Çorum, Malatya olayları ile darbeye zemin hazırlandı. Aslında iki temel sınıfın bitmeyen kavgasının sonucudur darbe. İşçilerle patronlar hem işyerinde hem de sokakta karşı karşıya gelirler. Fabrika içinde işçiler birbirleriyle tartışırlardı, fakat en sağdaki işçiyle en soldaki işçi arasında söylendiği gibi kardeş kavgası olmadı. 12 Eylül darbesinin asıl sebebi, 1970’li yıllarda Türkiye kapitalist sınıfının işçi sınıfına yenilmesidir. O yıllarda 15-16 Haziran işçi direnişi, 1 Mayıs, MESS ve DGM direnişleri ve Faşizme İhtar Eylemlerinde işçi sınıfının müthiş örgütlenmesi vardı. Bu örgütlenmenin kırılması gerekiyordu. Önce kardeş kavgası diye bir zemin hazırladılar, sonra darbeyi gerçekleştirdiler.
UİD-DER: Darbe ile birlikte işçi sınıfı hangi haklarını kaybetti?
İ. Şarman: Ekonomik haklarımızın tamamını kaybettik. 4 ilâ 6 ikramiye hakkı tanıyan sözleşmelerimizi kaybettik. İşçiler ürettikleri pastadan bugüne göre daha fazla bir pay alıyorlardı. Kapitalistler için asıl tehlike buydu. Muhtemelen şöyle düşünüyorlardı, “işçiler para alıyor ama hâlâ sokaktalar, demek ki dertleri başka”. Darbeden sonra hemen işçi haklarına saldırdılar. İşyerimizde birçok müdür görevden alındı, yerlerine yüzbaşılar veya binbaşılar atandı. İşyerinde “disiplin amirliği” gibi ilk defa duyduğumuz bir mekanizma çalıştırmaya başladılar. Bu mekanizmayla işçiler gizlice takip ediliyor, uydurma gerekçelerle keyfi ücret kesintileri yapılıyordu. Kestikleri cezaları da işe girişteki büyük panolara asarak herkese teşhir ediyorlardı. Bu baskıların amacı işçileri yıldırmak ve sindirmekti. Faşist askeri düzen, işçiye “bakın biz tepenizdeyiz, iki kişi dahi bir araya gelemezsiniz” mesajı veriyordu.
UİD-DER: Darbe sonrasında nasıl bir toplum yaratıldı?
İ. Şarman: Darbenin ana sebebi örgütlü toplumu tasfiye etmekti. Hataları ile sevapları ile darbe öncesine kadar Türkiye’de herkes örgütlenme yolundaydı. Mahallede, işyerinde örgütlenme vardı. Darbe bu örgütlenmeleri dağıttı. Örgütlü işçilere baskı uyguladılar. Kapitalistlerin darbe öncesinde arzuladığı her yasa darbeden sonra katmerleşerek geçti. Bugün geldiğimiz noktada ben karamsar değilim. Darbeden sonra işçiler 1984 yılında kıpırdanmaya başladılar. O yıllardan itibaren işçiler ne yapmalıyız diye birbirine yavaş yavaş sormaya başladılar. Ekonomik ve demokratik talepler sıralanmaya başlandı. Bahar Eylemeleri ölü toprağını atmaya vesile oldu. Patronlar o eylemlerden de ders çıkardı. 7 yıl sonra işçilerin yeniden ayağa dikilmeleri burjuvaziyi ürküttü. Ne yapalım diye düşündüler ve taşeronlaştırma, esnek çalışma, özelleştirme gibi saldırıları hayata geçirdiler.
UİD-DER: İşçi sınıfı bugün ne yapmalı?
İ. Şarman: İlk önce işçiler evi kadar işyerine sahip çıkmalıdırlar. Bir gün gelecek bu fabrika bizim olacak diye düşünmelidirler. Bizler fabrikalara bu gözle bakardık. Grev ve eylemlerde asla makine kırılmazdı. Önemli olan şalteri indirmektir. İkinci olarak örgütüne, sendikasına sahip çıkacak. Üçüncüsü ise mücadelesi, dayanışması sadece işyerinde kalmayacak. Evine döndüğünde mahallesindeki sorunlara sahip çıkacak. Toplumun önderi gibi davranacak. Fakat işçilerin bu şekilde davranmaları oldukça zor. Kriz ve işsizlik işçileri mücadeleden ilk planda uzaklaştırıyor. Ama işçi ne olup bittiğini hem ailesine hem çevresine anlatmalı. 1980 öncesinde MESS grevleri oldukça uzun sürmüştü. Çalışan işçiler bir yevmiyelerini mücadeleci işçilere bağışlıyorlardı. Dayanışmayı ülke sınırları dışına çıkartmalıyız. Örneğin 1986’da gerçekleşen NETAŞ grevi bunu başarmıştı. Yurt dışındaki şube greve destek vermişti ve işçiler darbe sonrasında grevi kazandılar. Elbette sendika yöneticileri de mücadelede bedel ödemeye hazır olmalılar. Darbe sonrasında birçok hak kaybedildi. Kazanmak için bedel ödemeyi göze alacak mücadele gerekiyor.
Sabiha Gökçen Apronunda Eylem!
- Grevci Tarkett İşçileri: “Birliğimizi Güç Haline Getirelim!
- Grevdeki MKB Rondo İşçileriyle Söyleşi
- Durak Tekstil İşçileriyle Söyleşi
- Bursa’dan Bir Özel Okul Öğretmeniyle Söyleşi
- Malatyalı Kadın Tekstil İşçisi İle Deprem ve Kadın İşçiler Üzerine Söyleşi
- Nilgün Soydan ile Kemal Türkler Söyleşisi
- Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Gümüştekin ile Söyleşi
- İş Güvenliğimiz İçin 1 Mayıs’ta Sınıfımızın Saflarındayız
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Ekmekçioğulları İşçileri ve Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan’la Direniş Üzerine
- Söz Hakları İçin Direnen Ekmekçioğulları İşçilerinde
- Trelleborg İşçileriyle Grev Üzerine Söyleşi
- Cargill İşçileriyle Sohbet
Son Eklenenler
- İzmir Büyükşehir Belediyesinde 158 işçinin ücretsiz izne çıkarılması üzerine DİSK/Genel-İş Sendikası İzmir 1, 2, 3 ve 9 No’lu Şubeleri 3 Şubatta direnişe başladı. Sosyal-İş Sendikasının örgütlendiği Turkcell Global Bilgi’nin Siirt Şubesinde 4 işçi...
- Adalet Peşinde Aileleri Platformu, 6 Şubat depremlerinin 2’nci yılında Kadıköy İskelesi önünde anma programı düzenledi. 2 Şubatta düzenlenen anmada “Rant Uğruna Ölenlerin Hesabını Sormaya Geldik! Susmak İhanettir, Hesap Sormak Görevdir!” yazılı...
- Çalıştığım işyerinde 60 yaşlarında bir abiyle sohbet ediyorduk. “Ne zaman emekli olacaksın?” diye sordu. “60 yaşında emekli olacağım” dedim. “Ooo senin işin çok zor yahu, o yaşa kadar çalışılır mı?” dedi. “Ama sen de emeklisin, hâlâ çalışıyorsun”...
- Sırbistan’da Belgrad ve Novi Sad başta olmak üzere ülke genelinde kitlesel protestolar devam ederken bir yandan da öğrenciler dersleri boykot ederek üniversiteleri işgal ediyorlar. Yunanistan’da 2023'teki tren kazasının yıldönümünde işçiler,...
- Birleşik Metal-İş Gebze 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Kaynak Tekniği (Lincoln Electric) fabrikasında işçiler, 2024 Eylül ayından bu yana süren toplu sözleşme sürecinde, ücret ve sosyal haklarda anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı. Sabah...
- Bazen gün ağarmadan, bir bardak çay bile içmeden, bir tabak yemek yemeden yeri geldiğinde hoş bir sohbeti yarıda bırakarak gözümüz sürekli saatte, servis bekleriz. Hastanede, okulda, düğünde, misafirlikte bile bir telaşımız oluyor, işyerinin...
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...