Buradasınız
Turizm İşçilerinin Derinleşen Sorunları
Antalya’dan bir otel işçisi
Ben Antalya’da beş yıldızlı bir turistik tesiste çalışan bir işçiyim. Üzerinde yeterince durulmadığını ve insanların turizm işçilerinin gittikçe derinleşen sorunlarından haberdar olmadığını düşündüğüm için bu mektubu sizlerle paylaşmaya karar verdim. Emeğin en uç noktalarda sömürüsüne sahne olan turistik tesislerde, biz işçiler bütün yasal haklarımızdan mahrum olarak çalışmaktayız. Otel yönetimleri patronların çıkarlarını kollamaktan öte hiçbir işlevi yerine getirmemekte ve yine bu çıkar doğrultusunda çalışanların bütün haklarını elinden almak için sonuna kadar çaba sarf etmektedirler. Bunu başardıkları kesin. Nitekim biz turizm işçileri, sezonluk personel olarak, yıllık izin ve tazminat gibi birçok haklarımızı almaksızın çalıştırılıyoruz.
Patronun daha fazla kâr elde etme amacı doğrultusunda ücretsiz izne gönderiliyor, yine aynı amaçla günde 12 hatta 13, 14 saat çalıştırılıyor ve en temel haklarımızdan olan fazla mesai ücretlerimizi dahi alamıyoruz. Normal koşullarda en az üç kişinin çalışmasını gerektiren işler, bir işçinin omuzlarına yükleniyor. Yani otel yönetimleri daha az çalışanla daha çok iş üretmenin ve bir işçiden karşılıksız alabilecekleri en çok verimi alarak daha fazla artı-değer yaratmanın peşinde koşuyorlar. Otel yönetimleri sürekli olarak bizlerden daha fazla fedakârlık isterlerken, konu biz işçilerin birtakım haklarına ve taleplerine gelince türlü oyunlarla çalışanların haklarını gasp etmeyi yöneticilik sayıyorlar.
Nihayetinde örgütsüz olan, birlikte hareket etmeyen turizm işçisi, deyim yerindeyse köle gibi çalıştırılmakta ve burjuva sınıfın kâr güdüsü için kullanılmaktadır. Örneğin herhangi bir turizm işçisi günde 12 saat çalıştırılmaya karşı geldiğinde –ki bu karşı geliş sadece 12 saat çalışmak istemediğini sözlü olarak ifade etmesinden ibarettir– anında işten çıkarılıyor. İşten çıkarılan işçi yeni bir işletmeye iş başvurusunda bulunduğunda, daha önce çalışmış olduğu otel yönetiminin kendisi hakkında olumsuz bilgi vermesi nedeniyle iş bulmakta zorluk çekiyor.
Sendikasızlaştırılan, patronlar sınıfına karşı silahsız kalan turizm işçisinin bütün hakları bir bir elinden alınıyor. Ahlâksızlığın ve insafsızlığın had safhaya ulaştığı sektörde işçiler daha bunun gibi binlerce sorunla her gün karşı karşıya kalıyorlar. Fakat işini kaybetme korkusuyla çaresizce boyun eğmek zorunda kalıyorlar. Dışarıda sıra bekleyen binlerce işsizin olduğu gerçeğini koz olarak kullanan otel yönetimleri, sadece ve sadece kendi konumlarını ve çıkarlarını koruma derdindeler. İşten çıkarılmakla tehdit edilen otel çalışanları tek çıkar yolun çaresiz boyun eğmekte olduğunu, bunun dışında yapabilecekleri hiçbir şeyin olmadığını düşünüyor ve her koşulda çalışmayı kabul ediyorlar.
Süregiden bu durum öyle trajik boyutlara ulaşmış durumda ki, ağır iş şartlarından yorgun düşen otel çalışanlarına, sağlıklı koşullarda yiyebilecekleri bir yemek bile fazla görülmektedir. Öyle ki o işletmenin ayakta durmasını sağlayan, otel misafirlerinin en iyi şekilde karşılanıp her türlü sorunlarının çözülmesi için seferber olan işçilere, yine otelde konaklayan misafirlerden kalan yemek artıkları reva görülmektedir. Otel yönetimi lüks otel restoranında açık büfelerden faydalanırken, otel çalışanları sağlıksız koşullarda karınlarını doyurmaya çalışıyorlar. Buna karşılık imza toplayan ve insanca koşullarda yemek yemek istediğini ifade eden çalışanlar, işten çıkarılma tehditleriyle karşılaşıyor, “provokasyon yapmak”la suçlanıyorlar.
Otel işçileri olarak sorunlarımızı sineye çekerek, susarak ya da tepkisiz kalarak çözemeyiz. Bizler ancak mücadele ettiğimizde bu zor çalışma koşullarından kurtulabiliriz. Bunun için sendikalarımızda ve diğer işçi örgütlerinde örgütlenmeli ve birbirimize güvenmeliyiz. Buna mecburuz.
Mücadele Günü 1 Mayıs
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
- Yamyam Fareler Gibi Olmamak İçin…
- “Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
- “Polonez İşçileri Kazanmış”
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- İyi ki Varsın UİD-DER
- Her Şeyin İçinde ve Her Şeyin Dışındayız
- Her Şey Karşıtıyla Vardır
- Çocuklar Öldürülmesin Şeker de Yiyebilsinler
Son Eklenenler
- Vezir Muhammed Nurtani… Tanıdık gelmiştir bu isim pek çoğunuza… Yine de hikâyesinin bildiğimiz kısmını bir kez daha paylaşalım sizinle: Afganistanlı göçmen işçi Vezir Muhammed Nurtani 10 Kasım 2023’te çalıştığı kaçak maden ocağında kalp krizi...
- Artık eski kuşak işçilerden sayılırım. Mücadele örgütümüz UİD-DER saflarında yaş alıp 60’a merdiven dayadığım için kendimi bahtiyar hissediyorum. İlk 1 Mayıs’a 1979 yılında, İzmir’de, ustamla birlikte katıldım. Katılım oldukça yüksekti. Kalabalıkta...
- TTL tütün işçileri, örgütlü oldukları Tekgıda-İş Sendikası ile birlikte, 41 gün önce “Bu işyerinde grev var” pankartını fabrikanın dört bir yanına asarak greve çıktılar. Grev çadırlarını fabrika önüne kurdular. Büyük çoğunluğu kadın olan işçi...
- DİSK, KESK, TMMOB ve TTB, 1 Mayıs’ı bu yıl İstanbul Kadıköy Meydanı’nda kutlama kararı aldıklarını basın açıklaması yaparak duyurdu.
- İzmir Çiğli Belediyesine bağlı Çibel’de çalışan işçiler Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Nisanda greve çıktı. İzmir Narlıdere Belediyesine bağlı Narbel’de de Genel-İş İzmir 4 No’lu Şube ile SODEMSEN arasında...
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....