Buradasınız
İçimizdeki Dev
Bostancı’dan bir işçi
Korkunun temelinde yatan ve bizim içimizi ürperten şeylerin gizemi nedir? Neden korkarız karanlıktan ya da yüksekten düşmekten? Bazen kendimizden, bazen beraber çalıştığımız insanlardan neden korkarız? Elbette ki bu korkunun temelinde sistemin bize aşıladığı şeyler var. Bu yadsınamaz bir gerçekliktir.
Biz önce kendimize olan inancımızı kazanamadığımız için, yanımızdakine de “ona güvenilmez” gözüyle bakıyoruz. Kiminle konuşsam ya da konuşsak, fabrikasında beraber çalıştığı işçi arkadaşlarına güvenmediğini söylüyor. Kimi zaman da işçi arkadaşlarını yalakalıkla, ispiyonculukla ve korkmakla suçladıklarını biliyoruz. Bunları kendimize bahane yapıp bir şeyleri değiştirmekten korkuyoruz. Dövüşmekten, haklarımız için direnmekten korkuyoruz. Ama korkmak razı olmaktır! Her gün o karanlıkta kaybolmaya razı olmak bir önceki günden daha çok kaybetmek demektir.
Kaybetmeyenler ve korkuya baş eğmeyenler de oldu Türkiye işçi sınıfının tarihinde. Güvensizliği bir çırpıda yıkıp yerine kardeşliği ve dayanışmayı ortaya koyanlar da oldu. Çeşitli işyerleri ve illerden tek bir amaç uğruna yürüyenler de oldu, dövüşenler de. “Kadın halleriyle” süngülerin, tankların üzerine yürüyenler de oldu 1970’te, İstanbul’da. Şimdi sormak gerekiyor: Onlar hiç korkmadı mı? Bizim sıraladığımız gibi bahaneleri olmadı mı? Evet, oldu. Korkusuz insan olur mu? Ama onlar birbirlerine güvendiler. Güçlerinin örgütlülükten geldiğini bildiler. Bugün korkuyorsak, korkmamamız gerektiğini 15-16 Haziran direnişine, onun yarattığı etkiye bakarak anlayabiliriz. Bugün kaybediyorsak haklarımızı, dönüp 15-16 Haziran ruhuna baktığımızda bize lazım gelen bütün doğruları bulabiliriz. Yüzleşebiliriz kimliğimizle. Biz tek başına hiçbir şeyiz. Ama yan yana geldiğinde binler ve yüz binler ve yeri göğü inleten bir deviz.
Bu Pazar, UİD-DER Bostancı temsilciliğinde, görkemli tarihimizden bir sayfayı, 15-16 Haziran işçi eylemlerini, derneğimizin hazırladığı bir belgeselle izledik. Kimi zaman gurur duyduk işçi kardeşlerimizin isyanıyla, kimi zaman öfkelendik patronların saldırısına. Ama en çok içimizde uyuyan bir dev olduğunu fark ettik. Aslında bir yumruğumuzla bu köhne düzeni nasıl da bir çırpıda paramparça edebileceğimizi hissettik. Bugün de yapabiliriz. Baktığımızda, 15-16 Haziran’da İstanbul sokaklarında yürüyenlerin belki de bizim annelerimiz, babalarımız, amcalarımız olduklarını görebiliriz. Adını sanını bilmesek de, bizden biriydi orada dövüşenler. Patronları İstanbul’dan kaçıran, bizim gibi işçilerdi. Oradaki o militan ruha, oradaki o örgütlülüğe ve kardeşliğe bugün daha çok ihtiyacımız var. İçimizdeki devi uyandırmaya bugün her şeyden daha çok ihtiyacımız var. O devin adı işçi sınıfıdır. O devi ayağa kaldırmanın yolu da fabrikada, alanlarda, çevremizde ve her yerde korkmadan, hataya düşmeden, işçi kardeşlerimize 15-16 Haziran ruhunu taşımak ve örgütlenmektir. Bunun için hepimize görevler düşüyor.
Habire Dağıtım!
UİD-DER’le Tanış, Mücadele Et!
- Dün Ayağa Kalkmışlardı, Peki Ya Bugün?
- 15-16 Haziranı Yaratanlara ve Onun Ruhunu Yaşatanlara Selam!
- UİD-DER Saflarında Olmak
- Sendikası İçin Mücadele Edenler
- UİD-DER’le 15-16 Haziran’ı Biz de Yaşadık
- Dün de, Bugün de Emekçi Kadınlar Mücadelede Önde!
- Mücadele Ateşini Harlayan UİD-DER’e Selam Olsun!
- Dev Gövdesiyle Yürüyor Haziranda
- Metal İşçileri: “Tarihe Başka Bir Gözle Baktık”
- Bu Tarih, Bizim Tarihimiz
- Sınıf Tarihimizin Yolunda, UİD-DER ’in Rehberliğinde Yürüyoruz
- Geleceğe Köprü Olmaya Borçluyuz!
- Okurlarımızdan Yayın Akışımıza Yönelik Mesajlar
- Gururlandık, Onurlandık ve İçimiz Umutla Doldu
- Akın Akın Yürüyor İnsan Seli
- Mücadele Tohumlarını Yeşertenlere Selam Olsun!
- Tarihi Yazan ve Yaşatanlara Selam Olsun!
- Gücümüz Birliğimizden Gelir!
- Köklerimiz Derindedir
Son Eklenenler
- Tarkett işçileri 18 Eylülden bu yana grevlerini sürdürüyorlar. Taleplerini, mücadelelerinin nasıl başladığını, grevlerini şöyle anlatıyorlar:
- Ücretlerini arttırmak, sendikalaşmak, ücret gaspına dur demek için çeşitli sektörlerden işçiler grev ve direnişlerini sürdürürken her geçen gün bunlara yenileri ekleniyor. Kartal Belediyesi işçileri Toplu İş Sözleşmesi (TİS) masasında anlaşma...
- Dünya İşçi Sınıfının Yoksulluğa, Hak Gasplarına ve Emperyalist Savaşa Karşı Mücadelesi Devam Ediyor!Dünyanın dört bir yanında farklı sektörlerden on binlerce işçi ve emekçi artan yoksullaşmaya, hak gasplarına ve emperyalist savaşlara karşı mücadeleyi büyütmeye devam ediyor. Baskı ve tehditlere boyun eğmeyen işçiler, grevlerle, kitlesel eylemlerle...
- İşçi Dayanışması’nda her vesileyle vurguladığımız gibi kapitalizmde iki temel sınıf var. Yaşam biçimi, düşünme tarzı, çıkarları, hayattan beklentileri farklı olan iki sınıf: İşçi sınıfı ve sermaye sınıfı. Bu nedenle her kavram hangi sınıftan...
- 28 Ekim 2014’te Ermenek’te 18 madenci katledildi. Ermenek katliamı, ekmek kavgası uğruna yerin yüzlerce metre altına inen sarı baretlilerin yaşamdan koparıldığı ne ilk katliamdı ne de son olacaktı. Aynı yıl 13 Mayısta Türkiye tarihinin en büyük...
- Son günlerde de Polonez işçisi kadınların direnişlerini hayranlıkla ve umutla takip ediyorum. Uzun zamandır “grevlerde kadınlar nasıl tepki veriyor” diye kadın ağırlıklı grevleri dikkatle izliyorum. Sizlere de bu merakımdan dolayı karşıma tesadüfen...
- Bu sistemde kâğıt üzerinde herkesin özgür olduğu söylenir, herkesin eşit özgürlükleri varmış gibi sunulur. Ancak gerçeklik başkadır. Gerçeği algılamak için uyanık ve sınıf bilinçli olmak, “hangi sınıfın özgürlüğü?”, “ne çeşit bir özgürlük?” gibi...
- Adana’da SASA-PTA Üretim Tesisi Şantiyesinde çalışan işçilerin Yapı Yol-İş Sendikasıyla birlikte ücret gaspına karşı başlattıkları direniş kazanımla sonuçlandı. Karşıyaka Belediyesi Kent AŞ işçileri, belediye önünde eylem yaparak ücretlerinin...
- Her gün yeni bir vahşet, felaket, savaş haberi alıyoruz. Çünkü içinde yaşadığımız ekonomik ve toplumsal düzen vahşet, felaket, savaş üretiyor. Her gün bir önceki güne göre daha kötü bir dünya ve yaşama açıyoruz gözlerimizi. Beraber çalıştığım bir...
- Çoğu işçi kardeşimiz birlikte hareket etmenin, hak mücadelesi vermenin zor olduğuna inanıyor. Gerçekten de hak mücadelesinde kolay bir yol yok. Peki ama kölelik koşullarında çalışmak, sefalete boyun eğmek kolay mı? Bireysel çabalarla hayat...
- Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyesi sağlık emekçileri 24 Ekimde pek çok ilde basın açıklamaları gerçekleştirerek devletin sağlık politikalarını, sağlık emekçilerinin maruz kaldığı sömürüyü ve tüm bunların bir sonucu olan bebek...
- Çalışma koşularımızın kötülüğünden, ücretlerimizin düşük olmasından ve genel sorunlarımızdan bahsederken “peki, bu durumda ne yapmalıyız” diye sorduğumuzda arkadaşlarımız kimi zaman “bu işyerinden bir şey olmaz” diyor.
- Yaşamlarımız ne pahasına çalınıyor? Ne pahasına aldığımız nefes bile çok görülüyor? Sermaye sınıfı rekor kârlar elde etsin, üretim maliyetleri düşsün, eğitim-sağlık gibi kamusal hizmetler birer kâr kapısına dönüşsün diye… Onlar hiç doymayan bir...