Buradasınız
UİD-DER’de Öğrendim, Patrona Geri Adım Attırdım!
Altınşehir’den bir işçi
Ben bir deri fabrikasında çalışan bir işçiyim. Sizlere başımdan geçen bir haksızlığı özetle anlatacağım. Geçtiğimiz günlerde fabrikada çalışırken bir iş kazası geçirdim. Ürettiğimiz deri bozuk çıkmasın diye çalıştığım makinenin silindirlerine dolaşan naylon parçasını almaya çalışırken makine kolumu kaptı. O an parmaklarımdan omzuma kadar ezerek kolumu içine alan makineyi sadece acı içinde seyretmekle kaldım. Çünkü yakınlarda sesimi duyacak kimse yoktu. İşin ilginç tarafı benim bulunduğum yerde de makineyi durdurabileceğim bir acil stop düğmesi yoktu. Makinede eski sistem olduğu için böylesi durumlarda kendiliğinden durmuyordu. Neyse ki bağrışlarımı duyan ustalardan birisi koşarak geldi. Hemen makineyi kapatan usta makinenin kolumu koparmasını engelledi. Sonrasında beni hemen hastaneye kaldırdılar. Hastaneye giderken personel müdürü yanımda oturuyor ve ben ağrılar içinde kıvranırken o da diğer yandan beni bir konuda ikna etmeye çalışıyordu. Bana yol boyunca sürekli ben iş kazası geçirdiğim esnada üretimin daha başlamadığını ve herhangi bir konuda şikâyetçi olmamam gerektiğini anlatıyordu.
Ben de karşılık olarak öfkeyle bağırıp çağırdım ve sonuna kadar şikâyetçi olacağımı söyledim. Hastanede kolum alçıya alındıktan sonra eve geldim. İşyerinde diğer sıradan çalıştığımız günlerde biz işçilerin yanından defalarca geçmesine rağmen bir selam bile vermekte tereddüt eden personel müdürü, o gün nedense ben evdeyken 5 defa arayıp halimi hatırımı sordu. Kuşkusuz bunu, beni çok sevdiği için ya da işçileri kolladığı için yapmıyordu. Ben olayın üzerine daha fazla gitmeyeyim, raporun günü dolduğunda da hiçbir şey olmamış gibi çalışmaya devam edeyim diye yapıyordu bunları. Ben de her seferinde elimden gelen her şeyi yapacağımı söyleyerek telefonu kapadım. Çünkü daha önce de aynı makinenin başında iş kazaları yaşanmıştı ve onların istediği gibi sessiz sedasız kapanmıştı olaylar. Fabrikada eski makineler kullanılıyordu. Eğer yeni sistem makine olsaydı benim kolumu içine almayacaktı, böylesi bir durumda kendiliğinden duracaktı. Ama bizim patron, yeni makineler eskilerinden daha pahalı olduğu için ve makineler yenilense bile üretim verimi aynı olacağı için, böylesi bir masrafı da gereksiz buluyordu. Gereksiz buluyordu çünkü biz işçilerin onların gözünde bir makineden farkı yoktu. Patronların işçilerin sağlını düşündüğü de görülmemiştir zaten.
Doktor 45 günlük rapor vermişti fakat daha istirahatimin beşinci günü işyerinden eve bir tebligat geldi. Bu tebligatla işten atıldığımı öğrendim! Gerekçeleri ise daha önceki bir tarihte 4 gün izinli olarak işe gelmemiş olmam. Fakat aldığım izin kâğıdı ne hikmetse kaybolmuş, durumda böyle olunca izinli olduğumu ispatlayamadığım için beni işten çıkarmışlar. O tarihlerde bana izin kâğıdı veren üretim müdürünü aradım. O da bana izin vermediğini iddia edince anladım ki çok güzel bir tezgâh hazırlamışlar. Durumu öğrenir öğrenmez neye uğradığımı şaşırdım. Hemen işyerini aradım. Onlar da durumu doğruladılar ve müsait olduğum bir gün işyerine gelmemi istediler. Hemen UİD-DER’deki bu konuda daha tecrübeli arkadaşlarla görüştükten sonra, patronun bu namussuzca davranışına karşılık olarak benim de ne yapabileceğimi konuştuk. Sağ olsun arkadaşlar çok yardımcı oldular. Böyle bir durumda 3 ayrı dava açabileceğimi öğrendikten sonra işyerine gittim.
Fabrikaya gittiğimde üretim müdürü çıkış kâğıtlarını hazırlamış beni bekliyordu. Benden gönderdikleri tebligatı istedi. Ben de gayet rahat bir tavırla tebligatı avukata verdiğimi ve işyerine dava açacağımı söyleyince müdürün suratı birden kızardı. Ben onların bu yaptıklarının çok namussuzca olduğunu, benim de buna karşı neler yapacağımı ayrıntılarıyla anlattım. Personel müdürünün az önce kızaran suratı artık mor renge bürünmüştü. Masanın üzerindeki kâğıtları kaldırdı ve beni aslında işten atmadıklarını, bunun tamamen bir yanlış anlaşılma olduğunu gevelemeye başladı. Tebligatın bizim eve yanlışlıkla geldiğini söyleyecek kadar alçalan müdür, birden ayağa kalktı ve benden çok acil avukatı arayıp ona işten atılmadığımı ve gerekenleri söylememi istedi. Hâlbuki ben daha avukat falan tutmamıştım. Ama yine de arayacağımı söyledim. O da raporumun günü dolduğunda işbaşı yapacağımı söyledi.
Anlayacağınız gibi arkadaşlar, bizim müdür 180 derecelik bir açıyla birden döndü. Bunun tek bir sebebi vardı. Karşılarında bir işçi de olsa, o işçinin fikirleri ve bildikleri onları korkutmaya yetiyordu. Evet, bizim müdür de benden değil, aslında benim bir şeyler biliyor olmamdan korktu. Şimdi düşünüyorum da koca fabrikada sadece bir işçinin öğrendikleri patrona böylesi bir konuda geri adım attırıyorsa, eğer bu bir şeyler öğrenen biz işçilerin sayısı biraz daha fazlalaşırsa ve biz işçiler olarak patronların pervazsız saldırılarına karşı birlik içerisinde mücadele etmeyi başarırsak, inanın arkadaşlar yeryüzünde haksızlık denilen hiçbir şey kalmayacak.
Dünya Yerinden Oynar İşçiler Birlik Olsa!
Autoliv’de İşçi Kıyımı
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- İyi ki Varsın UİD-DER
- Her Şeyin İçinde ve Her Şeyin Dışındayız
- Her Şey Karşıtıyla Vardır
- Çocuklar Öldürülmesin Şeker de Yiyebilsinler
- Bu Cesareti Nereden Alıyorlar?
- İlk Adımlarını Direnişte Atan, “Eylem” Adını Alan Çocuklarımız
- “Kim Uğraşacak Şimdi” Deme, Aradığın Çözüm Sende…
- “Hayal Vergisi” de İster misin?
- Bu Akşam Yemekte Tağşişli Gıda Var!
- “Bir Yemeklik Bamya”
- Kim Viral Olmalı?
- Sınıfına Ters Düşme!
- Asıl Hırsız Kim?
Son Eklenenler
- Siyasi iktidarın sahte enflasyon verilerine dayanarak 2025 yılı için kamu emekçilerine yaptığı yüzde 11,54 oranındaki zam, kamu emekçileri tarafından ülke genelinde protesto edildi. 13 Ocakta iş durduran KESK, Birleşik Kamu-İş, Hür-Sen, ASİM-Sen...
- Aylardır uzmanların, siyasetçilerin, patronların hatta uluslararası finans kuruluşlarının yaptığı tartışma, analiz ve hesaplamaların sonunda 2025 yılı için asgari ücret 22 bin 104 lira olarak açıklandı. Bu açıklamayı, Türkiye İşveren Sendikaları...
- Günümüzde fabrikalarda, işyerlerinde “kolay yoldan para kazanma” hayaliyle şans ve bahis oyunları oynamak gitgide yaygınlaştı. Teknolojiyle birlikte kumarhane herkesin cebine girdi. Her molada, her köşede tüm başlar cep telefonlarına eğiliyor,...
- Balıkesir Gönen’de bulunan Arıtaş Kriyojenik’te 19 Aralıkta başlayan grev 10 Ocakta anlaşmayla sonuçlandı. DİSK/Emekli-Sen 11 Ocakta Türkiye genelinde İzmir’den Trabzon’a, İstanbul’dan Denizli’ye pek çok ilde “TÜİK Verileri Kirli ve Yalan; Açlık,...
- Aralık ayında Birleşik Metal-İş sendikasının örgütlü olduğu Hitachi Energy, GE Grid Solutions, Schneider Elekrik, Arıtaş Kriyojenik ve Green Transfo fabrikalarında peşi sıra grevler başladı. Çok geçmeden de sermaye sınıfının tatlı kârlarını düşünen...
- İzmir Buca’da sendikal baskıların ve işten atma saldırısının devam ettiği Telus önünde direniş başladı. Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri ve ardından Metropol İnşaat adlı taşeron şirketler bünyesinde çalışan inşaat...
- Yeni bir yılın, 2025’in ilk günlerini yaşıyoruz. Ama işçi ve emekçilerin yüreğinde “yeni” olanın getirdiği heyecan ve umut yerine büyüyen endişeler ve kasvet var. Takvim yaprakları hariç hayatımızda değişen tek şey yaratılan ekonomik yıkımın...
- Her Aralık ayında izlediğimiz asgari ücret tiyatrosu bu yıl çok daha trajik bir şekilde sonuçlandı. Resmi enflasyonun, TÜİK’in uydurma rakamlarıyla bile yüzde 47 olduğu, ENAG’a göre yüzde 87 olduğu bir süreçte asgari ücrete sadece yüzde 30 zam...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında 2024-2026 dönemi için yürütülen TİS görüşmelerinde MESS’in yüzde 40 oranında zam dayatması üzerine Schneider Elektrik’in Manisa ve Kocaeli...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde, İZENERJİ, İZELMAN, Ege Şehir Planlama, İZFAŞ şirketlerinde çalışan DİSK/Genel-İş Sendikasında örgütlü işçiler maaş, yılsonu ikramiye ve eğitim alacakları ödemelerinin geç ve eksik yapılmasını protesto etmek...
- UİD-DER’li emekçi kadınlar olarak, bir grup Polonez direnişçisi kadın kardeşimizle güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Direnişçi bir ablamız “bize hep ‘aman kurulu düzenimiz bozulmasın’ düşüncesini bellettiler” dedi. Bu söz üzerine uzunca sohbet ettik...
- Polonez işçileri 173 gün süren mücadelelerinin kazanımla sonuçlanmasının ardından fabrika önünde kurdukları direniş çadırını halaylarla, sloganlarla kaldırdılar. 7 Ocakta direniş alanında zaferlerini kutlayan işçiler, davul zurna eşliğinde halaylar...
- İktidar ve sermaye sınıfının saldırıları böylesine ağırken işçilerin birlik olamayacağını düşünmek kime yarar sağlar? Bu düşünce doğru bir akıl yürütme yöntemi olabilir mi? Karşımızdaki yıkım tablosu, işçilerin birleşmek dışında bir çıkış yolu...