Buradasınız
Öğrencilerin Kurtuluşu da Mücadelede!
Yeni bir eğitim ve öğretim yılı daha çeşitli sorunlarla açılıyor. Eğitimin her kademede paralı hale getirilmesi, gelecekte yaşanacak sınav ve işsizlik korkusu, öğrencilerin başarılı olmasını engelliyor. 15 milyondan fazla öğrenci, bir yıl boyunca sırtlarına binen birçok sorunla boğuşacak. Öğrencilerle, sorunlarını ve gelecekten beklentilerini öğrenmek üzere konuştuk.
Anadolu Kız Meslek Lisesi öğrencisi Melek henüz 16 yaşında. Her okul yılı açıldığında benzer sorunlar yaşadığını ifade ediyor. Her yıl değişen okul kıyafetlerinin ailesine maliyetinin 85 lira olduğunu söylüyor. Melek, kimi arkadaşlarının kötü durumları nedeniyle okul araç gereçlerini karşılayamamalarının kendisini üzdüğünü belirtiyor. Ailesinin, okulun kendisinden istediği dikiş makinesini alamayacağını söylüyor.
İyi bir gelecek ve bir meslek sahibi olmak için ticaret meslek lisesine yazıldıkların belirten Ali ve Mustafa da okullar henüz açılmadan ailelerinin ortalama 80 ilâ 90 lira kılık kıyafet masrafı yaptığını belirtiyorlar. Kayıt parası için 500 lira istendiğini fakat ailesinin ancak 250 lira ödediğin belirtiyor Ali. Mustafa da kayıt parasından şikâyet ediyor ve “kayıt parası yatırmayın deniliyor fakat ailelerimiz derslerde zorluklarla karşılaşacağımızı düşünüp yine de para veriyorlar” diyor.
Sohbet ettiğimiz bir dershane öğrencesinin sözleri de işçi ve emekçi ailelerinin bütçelerinin nasıl acımazsızca sömürüldüğünü gözler önüne seriyor. Zehra, bu yıl ailesinin dershaneye 3 bin lira para yatırdığını ve parayı kredi kartı ile ödeyeceklerini çaresizce belirtiyor.
Hayatlarının uzun bir dönemini okulda geçiren öğrencilerle eğitim sistemi, sınavlar, sınıflar hakkında sohbetimize devam ediyoruz. Meslek lisesi öğrencilerinden Ali ve Mustafa, okul idaresine yaptıkları başvuruların, itirazların kulak ardı edilmesinden, hatta ciddiye alınmamasından yakınıyorlar. Çok kalabalık sınıflarda okuduklarını belirten öğrenciler, öğretmenlerin bu kalabalık sınıfta ellerinden hiçbir şey gelemeyeceğini belirtiyorlar. Bir günde 4 sınava girdiğini, blok derslerde yorulduğunu belirtiyor Melek. Zehra ise dershaneye sabah girip akşam çıktıklarını, zamanın nasıl geçtiğini dahi fark edemediklerini belirtiyor. Dershanelerin ticari kurumlar olmaktan öte bir işlevlerinin olmadığını, prestij kazanmak için sınava hazırlanan öğrencileri hayattan kopardıklarını vurguluyor.
Öğrenci kardeşlerimizle son olarak yaşadıkları sorunları mücadele ederek değiştirme konusunda konuşuyoruz. Eğitim sisteminin parasız, anadilde ve bilimsel olması gerektiğini anlatıyoruz. Kendilerinin yaşadığı sorunlardan öğretmenlerin çalışma koşullarına, ailelerin yaşadığı sıkıntılardan her geçen gün kapıları kapanan üniversite hakkına kadar çeşitli konularda konuşuyoruz. Hepsinin temelinde yatan sömürü düzenini teşhir ediyoruz. ÖSS’ye hazırlanan Zehra, yarının işsizlerinden tek farkının diplomalı işsizlerinden olacağını belirtiyor. Zehra mücadele etmekten yana olduğunu belirtiyor. Melek ise mahallesinde yaşadığı bir olayı örnek gösteriyor. Sokak lambalarını değiştirmek için bile bütün mahallelinin imza topladığını anlatıyor. Okullarda da bu birliği öğrencilerin sağlayabileceğini sözlerine ekliyor. Fakat bu noktada en büyük engelin öğrencilerin ailelerinden geldiğini de açıkça belirtiyor. Ailelerinin “şuraya gitme, buraya katılma” dediğine sıkça şahit olan Ali ve Mustafa da birlikte mücadele etmekten, sorunlarının ancak bu şekilde çözüleceğinden yana olduklarını belirtiyorlar.
Ekonomik krizin etkilerinin sürdüğü, işsizlik ve yoksulluğun hızla arttığı bir dönemde açılan okullar, işçi emekçi ailelerinin yükünü bir kat daha ağırlaştırıyor. Aileler çocuklarını okutmakta çok daha fazla zorlanacaklar. Yaşadığımız bu sömürü düzeni bizlere ne iyi bir eğitim ne de iyi bir gelecek olanağı sunuyor. Haklarımızı almak ve insanca bir düzende yaşamak için ortak mücadele etmekten, birleşmekten başka bir seçeneğimiz yok. Yaşadığımız sorunları ancak örgütlü mücadele ile düzeltebiliriz. Gerçek eğitimi, bizi rekabete sürükleyen, sınavlarda bilgimizi ölçmeye çalışan okuldan değil, ancak ve ancak işçi örgütlerinden ve sınıf mücadelesinden alabiliriz.
UİD-DER: Yeni eğitim ve öğretim yılında, okul masraflarının aile bütçesine yükü hakkında ne düşünüyorsunuz?
Anadolu Kız Meslek Lisesi Öğrencisi (16): Okul kıyafetlerimiz hemen hemen her yıl değişiyordu. Bu yıl da değişti kıyafetlerimiz. Ailem 85 lira kıyafetlerim için harcamada bulundu. Okulda yıl boyunca kullanacağım araç gereçlerin masrafları da bizden istenecek. Örneğin dikiş makinesini kullanmayı kendim öğrenmem gerekiyor ve bu nedenle benim tarafımdan alınması isteniyor. Kayıt parası için ailemden 500 liraya yakın para istemişler, ailem ancak 150 lira kadar verebildi. Kimi arkadaşlarımızın ekonomik durumu kötü ve masrafları karşılayamıyorlar.
Bir Dershane Öğrencisi (19): Ailem bu sene dershaneye kaydolmam için 3 bin lira para yatırdı. Dershaneler prestijlerini yükseltmek için öğrencileri sınavlara hazırlıyorlar. Böylece hem maddi hem de manevi anlamda sömürülüyoruz. Lisedeki eğitim durumu kötü. Seçme şansımız kalmadan dershanelere yazılıyoruz.
Ticaret Meslek Lisesi Öğrencisi-1 (16): Ortalama 80 ilâ 90 lira masrafımız oldu. Kayıt parası için 500 lira istediler, ailem 250 lirayı ancak verebildi.
Ticaret Meslek Lisesi Öğrencisi-2 (16): Benim için de 80 ilâ 90 lira harcama yaptılar. Benim kıyafetlerimi semt pazarından aldı ailem. Kayıt parası yatırmayın diyorlar fakat ailemiz de biz de korkuyoruz. Derslerimizde zorluk çıkartılmasından korkuyoruz.
UİD-DER: Okuldaki eğitim sistemi, sınavlar, sınıflar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Anadolu Kız Meslek Lisesi Öğrencisi (16): Bir sorunumuz olduğunda rehberlik hocaları bizlere yardımcı olmaya çalışıyor. Bir günde 4 sınava girdiğimiz oluyor. Blok dersler beni yoruyor. Kimi derslerde malzemelerimiz olmadığından sıkıntılar yaşıyoruz. Öğrenci arkadaşlarımızla aramızda bir dayanışma var. Malzemelerimizi birbirimizle paylaşıyoruz.
Bir Dershane Öğrencisi (19): Dershaneler ticari. Gündüz girip akşam çıkıyoruz, günün nasıl geçtiğini bilmiyorum.
Ticaret Meslek Lisesi Öğrencisi-1 (16): Sınıflarımız çok kalabalık. 35-36 kişi aynı sınıfta okuyoruz. Öğretmenler doğal olarak bizimle ilgilenemiyor.
Ticaret Meslek Lisesi Öğrencisi-2 (16): Bizim okul idaresine yaptığımız itirazlar ciddiye alınmıyor.
UİD-DER: Okuldan beklentileriniz nedir?
Anadolu Kız Meslek Lisesi Öğrencisi (16): Meslek sahibi olmak.
Bir Dershane Öğrencisi (19): Diplomalı işsizler ordusuna katılacağım. Tek farkım benim diplomalı olmam.
Ticaret Meslek Lisesi Öğrencisi-1 (16): Hayatımı kurtarmak
Ticaret Meslek Lisesi Öğrencisi-2 (16): Meslek ve aile sahibi olmak.
UİD-DER: Mücadele etme konusunda ne düşünüyorsunuz?
Anadolu Kız Meslek Lisesi Öğrencisi (16): Birlikten yanayım. Örneğin mahallemizdeki bir sokak lambası için bile o sokakta oturan insanların ortak davranmaları gerekiyor. Okulda da bu birliği öğrenciler sağlamalıdır. Fakat ailem de beni kısıtlıyor. Okuldan atılma korkusu yaşıyorlar.
Bir Dershane Öğrencisi (19): Ben birlik olmaktan yanayım. Sivrildiğimizde yalnız kalıyoruz. Öğrenciler bastırılıyor ve sindiriliyor. Cesaret alacağımız güçler okulda yok. Bence öğrenciler birlikte hareket etmesini öğrenmeliler.
Ticaret Meslek Lisesi Öğrencisi–1 (16): Birlik olmaktan yanayım, fakat ailelerimiz “şuraya gitme, buraya gitme” diyerek bir şeylere katılmamıza engel oluyorlar.
Ticaret Meslek Lisesi Öğrencisi–2 (16): Birlikte mücadele etmekten yanayım.
- Grevci Tarkett İşçileri: “Birliğimizi Güç Haline Getirelim!
- Grevdeki MKB Rondo İşçileriyle Söyleşi
- Durak Tekstil İşçileriyle Söyleşi
- Bursa’dan Bir Özel Okul Öğretmeniyle Söyleşi
- Malatyalı Kadın Tekstil İşçisi İle Deprem ve Kadın İşçiler Üzerine Söyleşi
- Nilgün Soydan ile Kemal Türkler Söyleşisi
- Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Gümüştekin ile Söyleşi
- İş Güvenliğimiz İçin 1 Mayıs’ta Sınıfımızın Saflarındayız
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Ekmekçioğulları İşçileri ve Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan’la Direniş Üzerine
- Söz Hakları İçin Direnen Ekmekçioğulları İşçilerinde
- Trelleborg İşçileriyle Grev Üzerine Söyleşi
- Cargill İşçileriyle Sohbet
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...