Buradasınız
Ortak Mücadeleye!
Mersin Üniversitesi’nden bir öğrenci
Geçtiğimiz aylarda iş arıyordum. Tanıdığım bir araştırma şirketi ile görüştüm ve tüketici davranışlarını anlamak üzere bir araştırma çalışmasının olduğunu öğrendim. Neyse, işe başladım. İş için veri toplamamız ve insanların ne tükettiklerini öğrenmemiz gerekiyormuş. Bunun için de belli marketlerin önünde durup insanlardan kullanmayacaklarsa fişlerini istiyoruz. Yaptığım işte birçok haklı tepkiyle karşılaştım.
Genelde araştırma için insanlardan fişlerini istediğim zaman bana neden fiyatların bu kadar yükseldiğini soruyorlar. Neden bunun araştırılıp önüne geçilemediğini soruyorlar. Ekonomik kriz yok diyen siyasi iktidarın neden bunu görmezden geldiğini soruyorlar. Bu kadar çok vaat ile iktidara gelen siyasilerin halkı önemsemediklerinden, sarayda yaşayıp işlerine gelmeyeni görmezden geldiklerini söylüyorlar. Herkes ağız dolusu küfürler savurarak tepki göstermeden edemiyor. İşçi, emekçi insanlar yaşamlarından da tecrübe ettikleri gibi biliyorlar ki bunlar daha iyi günler. Bu sözcükleri birçok insan söylüyor. Geçtiğimiz günlerde birçok insan bana “bunlar daha iyi günlerimiz, seçim olsun artık hiç bir şey alamayız. Milleti işten de çıkaracaklar zaten. Bakalım ne olacak?” demişti. İnsanların haklı tepkileri, sinirlenenler, küfredenler, beddua edenler… hep yaptığım iş gereği gördüklerim. Geçenlerde gene fiş toplarken yanıma bir abi geldi. Bana “sen bu araştırmaları yaptığın için fiyatlar yükseliyor” diyerek sert bir bakış attı. Söylediğinden çok emin olduğunu anladım. Ben de “bunun senin benimle alakası olabilir mi abi? Ben tek başıma ülkeyi krize sokabilecek güçte olabilir miyim?” dedim. Koskoca devlet hâlâ krizi örtmeye çalışıyor görmüyor musun?” diye sordum. Abi söylediği şeyden pişman olmuştu. Yanımda duran ve ülke gündemi hakkında sohbet ettiğim bir amca da bana destek verince abi sustu ve markete gitti. Çıktığında fişini bana uzattı ve hiç bir şey söylemeden uzaklaştı.
Geçtiğimiz günlerde yine fiş topluyordum. Bir amca bir kavanoz zeytin aldı ve gitti. Ancak bir süre geçtikten sonra geri geldi. Benden fişini istedi ve elindeki zeytini değiştireceğini söyledi. Amca yaşlı bir işçi emeklisiymiş. Benim boylarımdaydı ve hayatın yükünü taşımış omuzları aşağı doğru sarkmıştı. Belliydi ki hayat mücadelesinde çok yorulmuş ancak hakkını alamamıştı ve tepkiliydi. Çıkınca öğrendim, yıllarca inşaatlarda çalışmış. Bana yeni aldığı zeytini ve fişini göstererek şöyle dedi: “Düzgün ve kaliteli bir şey almaya gücüm yetmiyor oğlum. Şu yaşıma kadar inşaatlarda çalıştım. Sen şimdi tüketilen şeyleri araştırıyorsun. Ancak tüketenlerin halini soran yok. Bizlerin vergileri ve parasıyla zenginlik içinde yaşayanlar dönüp yüzümüze bakmaz. Bir kişi de gidip şu inşaatta emek vereni sormaz, nasıldır bilmez!” dedi. Abiye çok haklı olduğunu ve dünyanın bu kahrını çekenlerin bir gün bunu değiştireceğini söyledim, gülerek ayrıldı. Hâlâ aynı mağazaya geldikçe konuşuruz.
Bu örneklerden ve deneyim ettiklerimden anlıyorum ve biliyorum ki bizleri, işçileri, emek verenleri umursamayan patronlar biz örgütsüz olduğumuz, birlikte hareket etmediğimiz ve tepkimizi tek tek ortaya koyduğumuz için böyle davranabiliyorlar. Ancak bizler örgütlü tepkimizi işçi sınıfı olarak ortaya koyduğumuzda bu dünyayı değiştirebiliriz. Bunun için öğrenmeli ve örgütlenerek mücadele etmeliyiz. Ziya Egeli’nin de söylediği gibi “ya biz kazanacağız, ya da gene biz çünkü; yok başka seçeneğimiz.”
- Okuyan Bir İşçi Soruyor
- Uyanmak İstiyoruz Güzel Bir Sabaha
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Greve Hazırlanırken Sohbetler
- Fırtınalar Yaratan Kelebekler!
- Sömürü Çarklarında Kaybolan Genç Yaşamlar
- MESEM: “Genç Eller” Üretiyor, Patronlar Sömürüyor!
- Sorunlarımız Ortak, Peki Ya Mücadelemiz?
- “Aman Çocuğum Sağa Sola Bulaşma” mı?
- “Enflasyon Canavarı”nı Üzerimize Salan Kim?
- Bir İlmek de MESEM Çıraklarından
- KYK Yurtlarında Ölmek İstemiyoruz!
- Bu Düzeni Yıkmak Boynumuzun Borcu
- Arel Üniversitesi Öğrencileri Servis Ücretine Neden İtiraz Ediyor?
- Aileler İstemese de Gençler Sorunları Görüyor
- Bizim Onlara İhtiyacımız Yok!
- “Bütün Suç Masadakilerin!”
- “Bizim Hayatımızda Şakaya Yer Var mı?”
- UİD-DER’de Bilinçlenelim, Haksızlığa Karşı Birleşelim
Son Eklenenler
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı yasa kural tanımadan işçilerin haklarını gasp ediyor. Bu saldırılara işçilerin cevabı ise mücadele etmek, boyun eğmemek oluyor. 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta Manisa Turgutlu’da yürüyüş ve basın...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER’in, “Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” şiarıyla düzenlediği etkinlikler dizisi İstanbul Avrupa Yakası ve Mersin’deki etkinliklerle son buldu.
- Kocaeli İSİG Meclisi ve Eğitim-Sen 1 No’lu Şube, MESEM aracılığıyla öğrencilerin sermaye için çocuk işçi yapılmasına karşı 16 Martta basın açıklaması düzenledi.
- Patronlar iş barışını “patronla işçi arasında uyum, saygı ve güven ortamı” olarak tanımlıyorlar. Peki, patronun işçiyi sömürmesi üzerine kurulu bir sistemde saygıdan, barıştan söz edebilir miyiz? İş barışı söylemini dillerinden düşürmeyen patronlar...
- Malum, Şubat ayını geride bırakıp baharın gelişini müjdeleyen Mart ayına girdik. Fakat içimiz bahar sevinciyle dolmak bir yana daha da kararıyor. Ama bunun tek nedeni hava değil. Atalarımız “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” demişler....
- Ücretlerimizin yükseltilmesini talep ettiğimiz her dönemde, biz işçilere “açgözlü”, “nankör” yaftası yapıştırılır. İktidar sahiplerinden tutun da, daha fazla kâr etmek için hayatlarımızı cehenneme çeviren patronlara kadar sermaye sınıfının zihniyeti...
- İşçilerin pek çok sektörde hak gasplarına karşı verdikleri mücadeleler sürüyor. Antep’te bulunan Sayın Tekstil fabrikasında 200’ü aşkın işçinin ek zam talebiyle 9 Martta başlattığı iş bırakma eylemi devam ediyor. 14 Martta sendikaları BİRTEK-SEN’le...
- Toplumun ezenler ve ezilenler olarak ikiye bölündüğü bir sistemde gerçek adalet ve barış olamaz. Ama gerçek adaleti ve barışı isteyenler olur ve onlar ezilen sınıflardır, kadın erkek işçiler ve emekçilerdir. Dünden bugüne Fransa’dan Türkiye’ye...
- Hepimizin bildiği üzere kısa bir süre önce 2023-2025 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi grev aşamasında son buldu. Birden çok fabrikada MESS’e bağlı olsun veya olmasın hareketli süreçler yaşandı. Çünkü alınacak ücret başka fabrikadaki işçilerin alacağı...
- Pek çok işçi kardeşimiz grev ve direnişlerde “biz ekmeğimizin peşindeyiz” derler. Bununla ekmeklerini korumak dışında bir amaçları olmadığını anlatmaya çalışırlar. Fakat kısa zamanda ekmeklerini koruyabilmek için sendikaya üye olma, grev, gösteri,...
- TÜİK’e göre Türkiye’de göreli yoksullaşma da azalıyormuş! Ülkedeki ortalama gelirin yüzde 50’si yoksulluk sınırı olarak kabul edildiğinde 2013 yılında göreli yoksulluk oranı yüzde 15 iken 2023 yılında yüzde 13,9’a düşmüş. Pek çok uzman Cumhuriyet...
- Erzincan İliç’te bulunan siyanürlü altın madeninde meydana gelen faciada 9 madenci kardeşimiz hâlâ göçük altında. Siyanürlü liç yığınının çökmesinin ardından siyanürün yanı sıra çeşitli ağır metaller de suya ve toprağa karıştı. Madenin sahibi yerli-...
- Çalıştığım işyerinde Tuncay isimli bir arkadaşımız var. Tuncay eşinden ayrılmış, çok şeker bir oğlu var, hayatta belki de tek tutunacağı dal o kalmış. Gözlerinde “şişe dibi” diye tabir edilen bir gözlük, ayağının biri topal, iki kulağında da işitme...