Buradasınız
Oscarlık Bir Yapıt Gösterimde
Gebze’den bir metal işçisi
Haftalardır koronavirüs ve önlemleri adı altında yapılan gerilim ve gizem temalı gösterimler iyi tutmuş görünüyor ki anlık veriliyor. Aman ha, bu trend tutmuşken sakın öyle gündem değiştirecek yayın yapılmasın. Bu proje hiç olmadığı kadar reytingleri tavan yapan, adeta altın yumurtlayan bir tavuk işlevi görüyor. Öyle bir gün, bir hafta da değil, aylarca en çok izlenenler listesinde bir numaraya yükseldi bile. Bu kesin Oscarlık bir durum. Belki de her dalda aday bile gösterilebilir. Hem bu kadar tutmuşken neden olmasın? Her dalda 24 ayar altın kaplama Oscar’ı havaya kaldırırız. Bu iş bu kadar tutmuşken ve tüm dünya buna kilitlenmişken kesin galip gelecek olan biziz. İyi ama kim kazanacak, bu işte yalnız değiliz ki. Bütün ülkeler ne hikmetse aynı bizim gibi bu süper yöntemi kullanıyor. Herkes de konuya böyle salça olmaz ki canım! Tüh, keşke bu işin patentini alsaydık. Bak o zaman herkes bizden telif hakkı isterdi. Ama onu yapamayız ki. Neden olacak, bu artık evrensel bir insanlık mirası gibi de ondan. Şimdi iş işten geçti ama olsun, bu işte herkes aynı pozisyonda, herkesin kartları var. İyi olan kazanacak! Belki biz kazanırız, umudumuzu yitirmeyelim.
Sonuçta, bu işte şöyle ses getiren güçlü bir kadro ve etkili, bol aksiyon, dram ile gerilimi birleştirdiğimizde, ha bir de bak az kalsın unutuyorduk, muhakkak korku da olmalı. İşte böyle, tadından yenmez bir iş çıkarırız. Ama iyi güzel de bu yapıtımızda hiç romantizm, sevgi, aşk, mutluluk ve coşku gibi temalar yok ki, nasıl olacak izleyici kitlesinin ne kadarını yakalayacağız ki? Sonuçta insanları uzun süre bu yapıtın etkisinde tutamayız ki, insanlar bir süre sonra sıkılmasın? Olur mu öyle şey, saçma sapan konuşmayın! Yahu biraz realist bakın, analitik düşünün. Yıllardır bunca deneyimden hiç mi bir şey öğrenmediniz? Bir zahmet buralara bir bakın, boş yere gevezelik yapmayın. Yahu biz kimiz, farkında değil misiniz? Onca olup bitene bakın, tüm bunları bu düzeye kim getirdi? Sen bana bir malzeme ver ben onu alıp en üst gündeme taşırım. Hım, ama hiç hata payı koymayacak mıyız? Bak ya ben deminden beri ne anlatıyorum, taş mısın sen ya? Bakın arkadaşlar, demek ki sizde bazı temel meselelerde eksikler var, şimdi burada bunların hepsini anlatamayacağım ama şu kuralı unutmayın. Bakın şu elimde tuttuğum içi sigara izmariti dolu pis kokan kül tablasını istersem size yedirebilirim. Nasıl yani, olur mu öyle şey? Olur olur, parazit yapma şimdi! Siz buna ilk baktığınızda çok kötü bir şey görüyorsunuz ama bu bana göre göreceli. Ben buna öyle bir altyapı hazırlarım ki ve öyle bir şeye çeviririm ki şok olursunuz! İlk bakışta tiksindiğiniz bu şeyi, gözlerinizi kamaştırıp, bir hülyaya dalar gibi yeme isteği uyandırırım sizde... Burada önemli olan şey ne olduğu değil, nasıl bir sunumla süslenip, güzel rötuşlarla şekle sokulduğudur. Şimdi bu gözle bir bakın geçmişten bu zamana yapılan yüzlerce işe.
Ha bir de bakın bu işte Oscar’ı almak için başka bir şeye de ihtiyacımız olacak. Nasıl yani her şeye sahip değil miyiz ki? Bu iş öyle göründüğü gibi değil, her ayrıntısını düşünmeniz lazım. İşin sosyolojisi de var, başkaca dinamikleri de var. Mesela? Bakın tamam, bizim bu işte çok büyük bir etki yapacağımızdan eminim ama şunu bir anlığına düşünmenizi istiyorum. Bizim karşımızda duranları da etkilediğimizi ve onların da bizim bu çalışmamızı destekleyip yaydığını bir hayal edin. Düşünsenize aslında bizi desteklemiyorlar ama haberleri olmadan bize hizmet ediyorlar. Nasıl bir fikir? Ooo yok böyle bir şey, bu var ya muazzam bir fikir! Siz bir dâhisiniz! İyi de bu nasıl olacak? İşte burada yaratıcılık devreye giriyor. Öyle bir şey yapacaksınız ki, bu yaptığınızdan hiç kimse kendini dışarıda hissedemeyecek. Herkesi etkisi altına alacak bir havayı yaymalıyız ki, kimse bundan kaçıp kurtulamasın. Sınıfları aşacak, yoksul zengin ayrımı yapmayacak bir görüntü düşünün! Mesela korku ve panik toplumu nasıl etkiliyor? Öyle değil mi? İşte biz de öyle yapacağız.
Peki ya bizim bu yaptığımız çalışmanın farkında olup, gerçekleri topluma anlatan, doğru ve yanlışı gösteren ve hiç bıkmadan bunları büyük bir gayretle yapanlar, onlar ne olacak? Şimdi tarihe bakıyorum da bu türden insanlar da varmış geçmişte, bugün de bunlar var. Ya bu insanlar, onların tabiri ile söyleyecek olursam, örgütlü ve bilinçli insanlar, ya bizim bu çalışmamıza çomak sokarlarsa? Ya bizim yaptıklarımızı ve hedeflediklerimizi tüm çıplaklığıyla anlatırlarsa? Ne gerçek, ne yalan, bunları yayarlarsa ne yapacağız? Ha ha ha var mı böyleleri? Bak şimdiden yayınladığımız fragman tıklama rekorları kırıyor. Kendi aranızda homurdanmayın, ne duyduysanız korkmadan söyleyin! Efendim birileri varmış. Kimmiş onlar? Efendim UİD-DER diye bir işçi örgütüymüş. Eee ne olmuş yani? Efendim bunlar var ya. Heee. Bangır bangır olanları başka bir pencereden anlatıyorlar. Nasıl anlatıyorlarmış? Efendim bakın işte, bizim tüm kirli çamaşırlarımızı ortaya döküyorlar. Koronavirüs, kapitalizmin tarihinde yaşadığı en şiddetli krizin üzerini örtmek için kullanılıyor. Korku ve paniğin nedeni salgın tehlikesi değil, kapitalizmin tehlikeye girmiş olması diyorlar. Gerçekte olanların aslı astarı nedir, bunları anlatıyorlar. Bizim yaptıklarımızın kasıtlı bir paranoya yaratmak olduğunu açıklıyorlar, bütün sırlarımızı ifşa ediyorlar. Gerçekte olanın bizim düzenimizden kaynaklandığını ve bu düzenin pisliklerini örtmek için salgını köpürtüp bir korku arcına dönüştürdüğümüzü anlatıyorlar. Bakın görün, hiç de durmuyorlar, her gün bizim etkilememiz gereken ve toplumun en büyük kesimi olan işçilerin bir kesimi buralara yazılar yazıyor. Bunlar tüm gizemi açığa çıkarıyor. Bak işte onu bilmiyordum, ama bildiğim bir şey var, bu anlattıklarının sayısının artmaması lazım. Çünkü işçiler uyanır da gerçekleri görürlerse tepki çığ gibi artar, üstelik tutar bir de örgütlenirse işte o zaman sistemimiz naneyi yedi. Neyse, neyse korkutmaya, paniği körüklemeye devam. Oscar’a aday bir film yapıyoruz. Neticeye bakıp göreceğiz sezonun sonunda artık.
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- Sarayları süsleyen altın, sultanların ve soyluların yaşamında zenginliğin en önemli ölçüsü olmuştur. Fakat bu zenginliği üreten zamanın köleleri ve günümüzün işçileri için bu maden her zaman acı, gözyaşı ve ölüm getirmiştir. Altın madenlerinde...
- Çalıştığım işyerinde uzun yıllardır çalışan ve EYT yasası çıktıktan sonra SGK’ya başvurup emekli olanlar var. Malûm, emeklilik maaşı iktidar eliyle kuşa çevrildi. Bizim patron da sayıları azımsanmayacak kadar çok olduğu için EYT’li işçileri bir an...
- DİSK, 3 Mayısta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Ankara’daki merkez binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜİK’in enflasyon sepetindeki maddelerin fiyat listesini 2 yıla yakın bir...
- Geçenlerde yeğenimle sohbet ederken “kolajenlerin içerisinde en kalitelisi hangisi bilgin var mı?” diye sordu. Ben de doğal olarak “bir sağlık sorunun mu var, neden kolajen kullanma gereği duyuyorsun?” diye sordum. O da yarı utanarak “hep güzel...
- Dünya genelinde yoksulluk ve baskılar büyüyor, emperyalist savaşın alevleri gün geçtikçe yayılıyor. Kapitalist sömürü düzeninin yarattığı sorunlar, krizler derinleşiyor. İşçi sınıfı ise kapitalist sömürüye karşı mücadele etmekten, birlik olup...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında yüzbinlerce işçi ve emekçi alanlara çıktı, ekonomik yıkımın bedelini ödemek istemediklerini haykırdı. Sendikaların ve demokratik kitle...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...