Buradasınız
OSTIM-İvedik Davasında 22. Duruşmada da Sonuç Yok

3 Şubat 2011’de Ankara’nın OSTİM sanayi bölgesinde ardı ardına 2 patlama gerçekleşmişti. Ağır yaralanmalara ve işyerlerinde büyük çaplı maddi hasara yol açan bu patlamalarda 20 işçi hayatını kaybetti. İlk patlama jeneratör ve yatay sondaj makineleri yapan bir fabrikanın alt katındaki 20’ye yakın sanayi ve mutfak tüpünün stoklandığı depoda meydana gelmişti. Yetkililer, sanayi tüplerinden sızan gazın sıkışması nedeniyle patlamanın meydana gelmiş olabileceğini belirtmişlerdi. İkinci patlama ise İvedik’te torna atölyesi ruhsatı ile tiner ve boya imalatı yapan bir işyerinde gerçekleşti. Patlamanın tiner kazanında meydana geldiği açıklanmıştı.
Patlamalarda hayatlarını kaybeden işçilerin aileleri sorumlulara dava açtılar. Fakat aradan 3 yıl geçmiş olmasına rağmen açılan davada bir arpa boyu yol alınamadı ve en son görülen 22. duruşmada da durum değişmedi.
24 Ekimde Ankara Adliyesi 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava öncesi aileler bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasını aileler adına patlamada eşini kaybetmiş olan Azize Atmaca yaptı. Atmaca şunları söyledi: “Bütün kaygımız ve mücadelemiz, ekmek mücadelesinin işçinin hayatına mal olmamasıdır. İşçi güvenliğinin sağlandığı, daha insani çalışma koşullarının yaratılmasıdır.” Atmaca, konuşmasının devamında bilirkişi heyetini bilim ahlâkına uygun davranmaya çağırdı.
Basın açıklamasının ardından duruşma salonuna geçildi. Ailelerin avukatlarından Murat Kemal Gündüz, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde hazırlanan ve daha önceki duruşmada sunulan raporun imalatı yapan firmalar ve patlayıcı maddelerin patladığı işyerlerini kusursuz olarak belirlediğini, bunun gerekçelerinin dahi belirtilmediğini söyleyerek bu raporu kabul etmediklerini açıkladı. İTÜ’nün dışında başka bir bilirkişi heyeti tespit edilerek kamu kurumlarının ve tüm sanıkların sorumlulukları yönünden yeniden inceleme yapılmasını talep etti. Sanık avukatları da raporun yeniden hazırlanmasına itirazları olmadığını belirttiler ve tutuklu sanıkların tahliyelerini talep ettiler. Aileler sanık avukatlarının bu talebine tepki gösterdi.
Verilen aranın ardından mahkeme heyeti kararını açıkladı. Mahkeme heyeti tutuklu sanıkların tahliye talebinin reddine karar verdi ve yeniden bilirkişi incelemesinin yapılıp yapılmayacağına bir sonraki celsede karar verileceğini bildirdi.
İş cinayetleri sonrası açılan davaların yıllarca sürmesi ve dava sonuçlarının vicdanları rahatlatacak şekilde olmaması, gerçek suçluların hiç ceza almaması hep yaşadığımız örnekler. Son olarak Torunlar İnşaat’ta ölen 10 işçinin ailelerine kan parası teklif edilmesi ve Çalışma Bakanı’nın bu durumu normal hatta olumlu karşılaması, işverenlerin ve onların devletinin yüzsüzlüğünü ve ahlaksızlığını bir kez daha ortaya serdi.
Ostim-İvedik, Davutpaşa, Soma, Torunlar ve daha binlerce iş cinayetinin hesabını ancak işçilerin örgütlü gücüyle sorabiliriz. Dahası bu cinayetleri önlemenin tek yolu örgütlenmek ve patronların karşısına dikilmekten geçiyor.
- 301’i, Soma’yı, O Günden Beri Hiç Unutmadık…
- Nurtani İçin Adalet, Adalet İçin Mücadele Gerek
- Sorumluluğu İşçiye Yıkmanın Yolu: “Ya Güvenli Çalış Ya Hiç Çalışma”
- “Benim Suçumdu Abla”
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/