Buradasınız
Sarı Baret, Kara Elmas ve Mücadele
İzmir’den emekli bir işçi
Dayanışma TV’nin şimdiye kadar hazırladığı belgeseller arasında Sarı Baret belgeselinin ayrı bir yeri oldu. Dayanışma TV bu belgeselle işçi sınıfının gözü ve dili olduğunu bir kez daha belgeledi. Bu belgesel, madencilerin yerin kör karanlığında nasıl ekmek kavgası verdiğini gerçek ve yalın bir dille anlatıyor. Madenciler elleriyle yerin derinliklerinden madeni sökerken gözleriyle de gerçekleri anlatıyorlar. Sermaye sınıfına ve onların temsilcilerine karşı sınıf kinleri ve öfkeleri kılıç kadar keskin. Madenci eşlerinin ve çocuklarının ifadeleri de madencilerin verdikleri mücadelenin gücüne güç katıyor.
Sarı Baret’i Dayanışma TV’de ilk yayınlandığı saatte izledim. Yorgun ve biraz da rahatsız olduğum için olsa gerek odaklanarak izlemediğimi sonradan anlayabildim. Dikkatsiz izlediğimi UİD-DER mücadele örgütümüzden bir arkadaşımla konuştuktan sonra fark ettim. Arkadaşım izlerken çok duygulandığını ve gözlerinin yaşardığını söyledi. Arkadaşım öyle sıradan bir durumda duygulanıp gözleri yaşaracak biri değil. Sınıfımızın mücadelesi içerisinde sermaye sınıfına karşı kininin ve tutumunun pek sağlam olduğunu biliyorum. UİD-DER web sitemizde “Sarı Baret Biz İşçilerin Hikâyesidir” başlıklı yazıyı okudum. Orada belgeseli izlerken duygulandığını ve gözlerinin yaşardığını söylediği için Sarı Baret belgeselini yeniden ve odaklanarak bir kez daha izlediğimde gerçekten ilkinde dikkatsiz izlediğimi anladım.
Sarı Baret belgeselinde dile getirilenler, izleyen her insanın farkında bile olmadan gözlerini yaşartacak denli gerçek. Benim de gözlerimi yaşarttı. Çok zor ve tehlikeli işlerde çalıştım. Fakat hiç maden ocağına inmedim. Bu nedenle yerin yedi kat altından maden çıkartan maden işçisi sınıf kardeşlerimi onların kendileri gibi anlamam mümkün değil. Belgeselde madencilerin dile getirdiği gibi, her madene inişten önce eşin ve çocuklarınla vedalaşmak var işin içinde.
Sarı Baret belgeseli dediğim gibi baştan sona insanın zihnini ve yüreğini sarsacak denli etkileyici. Madencilerden eşlerine, çocuklarına ve sendikaları Bağımsız Maden İş’e tamamının emeği ve mücadelesini gösterdi bizlere Dayanışma TV. Beni en çok biri görmeyen ve diğeri yürüyemeyen iki madenciden birinin diğerine göz, ötekinin dayanak olması, kol kola yürümeleri etkiledi. Ne olursa olsun birbirilerine göz ve ayak olup dayanışıyorlar. Mücadeleyi bırakmıyorlar. Ben de bu şekilde mücadele ederken sakat kalmış bir işçiyim. Haklarımız için sendikal mücadele verirken, patronun kiralık katillerinin kurşunlarına hedef olmamak için fabrikanın dördüncü katından yan yana olduğum işçi arkadaşımla birlikte atlamıştık. Ben ayaklarımın üstüne düşmüştüm. Arkadaşım belinin üstüne düşmüştü. O zaman genç bir işçiydim. Arkadaşım da benim gibi genç bir işçiydi. Ben iki yıldan fazla bir zaman yatalak kalmıştım. Çok ağır iki ameliyat geçirmiştim. İki koltuk değneğiyle yürüyebildim aylarca. Arkadaşım sayısız ameliyat geçirmişti. Ama belden aşağısı felç olduğu için bir daha hiç o çevik ayaklarının üzerinde yürüme şansı olmadı.
İşte bu nedenle madende sakat kalmış ve bastonla yürüyen madenci arkadaşımı daha iyi anlayabiliyorum. Nasrettin Hocanın “ancak damdan düşen damdan düşenin halinden anlar” misalindeki gibi yani. Yıllar önce beden olarak yarım insan oldum. Ancak mücadelenin içinde olunca insan asla kendisini eksik, yarım hissetmiyor. Çünkü mücadele insanı her yönüyle değiştiriyor. Kendine ve sınıfına her zaman güveniyorsun. Bugün kenarda duran, yaşadığı sorunları yalnız kendisi yaşıyormuş gibi düşünen işçiler de mücadele eden işçilerle temas ettikten sonra değişiyorlar. Her örgütlü işçi gücü, enerjisi ve kapasitesi kadar emeğini katar mücadeleye. Mücadele örgütümüz UİD-DER çatısı altında buluşan yediden yetmişe herkes, emek vererek, insanı ancak mücadelenin değiştirip dönüştürdüğünü yaşayarak öğrendik. Hangi sektörde çalışırsak çalışalım, sağlam ya da bir yanımız eksik olsa da sınıf mücadelesinin bir köşesinden tutmak hem bizi mutlu ediyor hem de asla yalnız olmuyoruz. Örgütlü olmak, güçlü olmaktır. Mücadeleniz daim olsun madenciler. Sınıf mücadelesinin gözü ve dili olduğu için Dayanışma TV’nin de emeğine sağlık!
“Bizi Biz Eden Amansız Sevda…”
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
- Her Günü Doğa ve İnsanlık Günü İlan Etmek İçin…
- “Kıpır Kıpırsın, Heyecanın Ne Güzel Ey Yolcu”
- “Bence, Sevgi Emektir”
- Ah, Cemal Ah!
- Bir Fotoğraf Karesinin Hissettirdikleri
- Davulun Sesi Uzaktan Hoş Gelir
- İstanbul’da Yaşam: Deniz Kıyısında Deniz Görememek!
- Bruno’nun Fikri, Benim Fikrim, Senin Fikrin…
- Yüzüncü Maymun Teorisi
- Bir Otobüs, İki Kuşak ve İşçi Sınıfı
- “Hey” Diyen ve UİD-DER Saflarında Büyüyen Çocuklarımız
- Butimar, Sen Safi Bir Kuş musun?
- Her Şeyin Bizim Ellerimizde Olması İçin!
- “Değişmeyen Tek Şey Değişimin Kendisidir”
- “Dert Bizde, Derman Ellerimizdedir”
- “Nehir, Nehir, Çocuğumu Geri Verin!”
- Ümitsizlik Fareleri Öldürür, Peki Ya İnsanları?
- Haksızlığı Görüyorsan Harekete Geç ve Örgütlen!
- “Keşke Sendikayı Getiren Arkadaşları Dinleseydik”
Son Eklenenler
- Mersin’in Gülnar ilçesinde yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Santrali şantiyesinde çalışan işçiler Ocak ve Şubat ayı ücretleri ödenmediği için 27 Martta iş bıraktı. Santralin Türkiye tarafının genel yüklenici firması IC İçtaş bünyesinde çalışan...
- Özak Tekstil işçileri sendika değiştirme hakkını kullanarak BİRTEK-SEN’de örgütlendikleri için patronun işten atma saldırısıyla karşılaşmış ve 27 Kasımda direnişe geçmişlerdi. Tüm baskı ve engellemelere rağmen sendikalarıyla birlikte mücadeleyi...
- Bayburt Grup’a bağlı Agrobay Seracılık’ta çalışan işçiler Tarım-Sen’e üye oldukları için tazminatları ve 2 aylık maaşları ödenmeden işten atılmışlardı. 22 Ağustosta direnişe geçen işçiler patronun yalanlarına, jandarma saldırısına, defalarca...
- İşçilerin, patronların saldırılarına karşı mücadelesi sürüyor, bu mücadelelerin bir kısmı anlamlı kazanımlarla sonuçlanıyor. Sendika düşmanlığına karşı direnişe geçen RC Endüstri işçileri patrona geri adım attırdı. Direnişin 20. gününde üretimi...
- Sermayelerini büyütmeyi her şeyin önüne koyan patronlar sınıfı dünyanın dört bir yanında iş güvenliği önlemlerini almayarak, doğayı tahrip edip felaketlerin önünü açarak işçilerin canını almaya devam ediyor. Türkiye’de ve dünyada depremlerde,...
- İtalya İşçi Sendikası UIL ülkede giderek artan iş cinayetlerine karşı 19 Martta Roma’da protesto gösterisi düzenledi. Sendika öncülüğünde yapılan eylemde giderek artan işçi ölümleri protesto edildi. İş güvenliği önlemlerinin alınmamasının işçilerin...
- Sorunlarımız giderek artıyor. Çevremde pek çok insandan “hiçbir şey değişmiyor” cümlesini duyuyorum. Onlara soruyorum: “Peki, değişmesi için sen ne yapıyorsun?” Herkes çözümü birbirinden bekliyor, sonra da “neden böyle” diye şikâyet ediyor. Sonuç...
- Hak gasplarına karşı işçilerin, emekçi kadınların ve emeklilerin hak arayışı sürüyor. Çeşitli işkollarından işçiler İzmir’den Manisa’ya, İstanbul’dan Ankara’ya kadar direnişlerle, yürüyüşlerle, basın açıklamalarıyla seslerini yükseltiyor.
- Başlıktaki sorunun cevabı aslında çok basit: kim karıştırıyorsa onun işine gelir doğal olarak. Çalışmakta olduğum işyeri ağır sanayi… Genç işçilerin yanı sıra çocuk ve yaşlı emeği sömürüsü de katmerli olarak yaşanıyor. Ücretlerin çevredeki...
- Türkiye’de mevcut siyasi iktidar, pek çok alanda politika değiştirdi, iç ve dış politikalarında keskin zikzaklar çizdi, defalarca doğrultu değiştirdi. Fakat doğrultusunu hiç değiştirmediği, istikrarını hep koruduğu bir alan var: Emek politikaları!
- Binlerce yıl önce atalarımızın avlanmak için kullandığı bumerang, atıldığı noktaya geri dönmesiyle bilinir. Bumerangın bu özelliğine atıfla, kişinin gösterdiği tutum ve davranışların sonuçlarının eninde sonunda kendisine geri dönüşü olacağını...
- Bursa’nın Gemlik ilçesinde faaliyet gösteren Borusan Lojistik A.Ş’de Liman-İş Sendikası’na üye olan 4 işçi işten çıkarıldı. Sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin geri alınması ve sendikal baskılara son verilmesi talebiyle 21 Martta fabrika...
- Her işçinin belki bir tesadüf neticesinde ve o güne değin ilk kez duyduğu, duyduğunda da “işte aradığım cevap buydu” dediği sözler vardır. Sınıf temelinde örgütlü işçiler buna “kulağına kar suyu kaçırmak” da derler. Benim kulağıma kar suyunu kaçıran...