Buradasınız
Sınıf Kardeşlerimize ve İdeallerine Sahip Çıkmalıyız
Pendik’ten bir kadın işçi
Amerikan işçi sınıfı ve önderleri 8 saatlik işgünü mücadelesi için zorlu bir mücadele verdiler. 8 saatlik iş gününü yasalara geçirmek için gerçekleştirdikleri eylemler nedeniyle bu mücadelenin önderleri burjuvazi tarafından katledildi. Polisin grevci işçilere saldırmasını protesto etmek için Haymarket Meydanı’nda bir gösteri düzenlendi. Gösterinin sonuna doğru konuşmalar bitip kalabalık dağılmak üzere iken bir bomba patladı. Burjuvazi tarafından planlı bir şekilde gerçekleştirilen bu bombalı saldırı olayı Albert Parsons ve arkadaşlarının üzerine yıkıldı. Düzmece mahkeme tarafından suçlu bulunan Albert Parsons, Adolph Fischer, George Engel ve August Spies asıldılar. Samuel Fielden, Oscar Neebe ve Michael Schwab ise hapse mahkûm edildiler.
Amerikan burjuvazisinin bu işçi önderlerinin nezdinde yargıladığı işçi sınıfının hak arama mücadelesi idi. Burjuvazi haklı talepleri için ayağa kalkan işçi sınıfından ve onun mücadelesinden ölesiye korkuyordu. Bu nedenle de önderlerini katlederek işçi sınıfını susturup sindirebileceğini sandı. Başından sonuna kadar taraflı ve düzen yanlısı olan mahkeme heyetine şu sözlerle sesleniyordu George Engel: “Hakları yalnız imtiyazlı olanlara göre ayarlayan ve işçilere hiç hak tanımayan hükümete karşı kim saygı duyabilir? Böyle bir hükümete saygım yok benim.” İşçi önderleri fikirlerinden ve mücadelelerinden dolayı ölüme mahkûm ediliyordu. Şu sözleriyle gerçeği son bir kez daha anlatıyordu Adolph Fischer: “Ölüme mahkûm edilmemi protesto ediyorum, çünkü cinayet işlemedim. Ancak fikirlerimden dolayı öleceksem, bir sözüm yok…”
Sömürülen, ezilen, zorbalıkla sindirilmek istenen işçi sınıfının mücadelesi elbette bir gün başarıya ulaşacaktı. Ve ezilenlerin egemenlerden hesap soracağı o günler de gelecekti. Michael Schwab bu gerçeği şu sözleriyle egemenlerin temsilcilerinin yüzüne vuruyordu: “İdealimizin bu yıl ya da gelecek yıl gerçekleşmeyeceğini biliyorum, ama mümkün olduğu kadar yakın bir gelecekte, ileriki bir yılda gerçekleşeceğini biliyorum.” Schwab ve yoldaşlarının uğruna yaşamlarını yitirdiği fikirleri haklı çıktı. İşçi sınıfı ileriki yıllarda Rusya’da 1917’de ayağa kalkıp iktidarı ele aldığında, Amerika’da ve tüm dünyada egemenlerin yüreğine korku saldı. Rus işçi sınıfı tüm ezilenler ve sınıf mücadelesinde yitirdikleri adına egemenlerden hesap sordu, onları başından def etti. Hayatlarını mücadeleye adayanların ideallerini gerçekleştirdi. Albert Parsons ve yoldaşlarının ideallerini gerçekleştirdi.
Amerikalı işçi önderleri, mücadeleleri ile yalnız kendi topraklarının işçi sınıfı adına değil dünya işçi sınıfı adına bir kazanım elde ettiler. İşçi sınıfına mücadelelerini miras bıraktılar. Albert Parsons çocuklarına yazdığı mektupta şu sözlerle mücadelesine sahip çıkmaları gerektiğini anlatıyordu: “Babanız özgürlük ve mutluluk uğruna gönüllü olarak canını vermiş bir kurbandır. Size miras olarak şerefli bir ad ve yerine getirilmiş bir görev bırakıyorum, onu koruyun, bu yolda yürüyün. Bu mektubu yalnız sizin için değil daha doğmamış çocuklar için de ölen bir kişinin ölüm yıldönümlerinde okumanızı istiyorum…” Albert Parsons yalnızca çocuklarına değil kendinden sonraki işçi kuşaklarına şerefli bir ad ve yerine getirilmiş bir görev bıraktı. Bize düşen görev idealler uğruna sınıf mücadelesinde yitirdiğimiz sınıf kardeşlerimizin bu mirasına sahip çıkmaktır. 1 Mayıs’a ve 8 saatlik işgünü mücadelesine sahip çıkmalıyız. İşçi sınıfının mücadelesi uğrunda gözünü kırpmadan hayatlarını feda eden mücadeleci sınıf önderlerini saygıyla anıyoruz. Elbette işçi sınıfı tekrar örgütlenip egemenleri iktidardan def edecek ve Parsons ve yoldaşlarının uğruna mücadele ettikleri idealleri gerçekleşecek. Bu idealleri gerçekleştirmek için hayatını bu mücadelede yitirmiş tüm önderlerimizin bıraktığı yolda yürümek boynumuzun borcudur.
Yaşasın 1 Mayıs, Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!
Cibali’nin Kadın İşçileri
- Metal İşçisi Kadınlar Olarak 1 Mayıs’ta UİD-DER’leyiz
- Çocuklarımızın Geleceği İçin Haydi 1 Mayıs’a
- New York’lu İşçiler: Mayıs Ayında Kira Ödemiyoruz!
- Yaşasın 1 Mayıs! Yaşasın Örgütlülüğümüz!
- Dünyada 1 Mayıs: Yasaklara, Baskılara İnat Mücadele!
- Sendikalardan 1 Mayıs Açıklamaları
- 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim!
- UİD-DER’li Kadınlar 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye
- Bugün 1 Mayıs Kardeş
- Birleşen İşçi Her Zaman Kazanır
- 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye
- 1 Mayıs’la Umudumuzu Yeniden Kuşandık
- Yaşasın 1 Mayıs!
- UİD-DER Kadın Komitesi: Korkuya Teslim Olmuyoruz, 1 Mayıs Ruhunu Yaşatıyoruz!
- 1 Mayıs Geliyor ve Bir Kahraman Lazım!
- 1 Mayıs Ruhuyla Mücadelemizi ve Dayanışmamızı Güçlendirelim!
- İşten Atmalara ve Ücretsiz İzinlere Hayır!
- Sendikalardan Çağrı: Güzel Günler İçin 1 Mayıs’a!
Son Eklenenler
- İngiltere’de geçtiğimiz haftalarda üç çocuğun öldürülmesinin ardından bu cinayetlerden göçmenleri ve Müslümanları sorumlu tutan güruhlar sokaklara dökülmüştü. Ülkede göçmen ve Müslümanları hedef alarak ırkçı saldırılar başlatan faşist çetelere karşı...
- İstanbul Bakırköy Metro şantiyesinde Bayburt Group taşeronu Modüler Teknik firmasında çalışan DİSK Dev Yapı-İş üyesi inşaat işçileri ücretleri aylardır ödenmediği için 12 Ağustosta Bayburt Group önünde eyleme başladı.
- Herkesin dilinde olan basit, masum bir soru… Ama aynı zamanda soranın da cevaplayanın da belli düşünce kalıplarına hapsolduğunu gösteren bir soru: Senin memleket nere? Fabrikada yeni işe başlayan birine, sokakta, otobüste, parkta tanıştığımız birine...
- İki kız kardeş, 15 yaşındaki Esmanur Argun ve 18 yaşındaki ablası Elif Argun, Urfa Viranşehir’den tarım işçisi olarak Bursa’ya gelmişlerdi. İşe giderken onları taşıyan traktörün devrilmesi sonucu hayatlarını kaybettiler. Kısacık yaşamları gibi...
- Tekgıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan Polonez işçilerinin sendikalı çalışma hakkı ve işe iade talebiyle başlattıkları direniş sürerken 9 Ağustosta İstanbul Valiliği önüne giderek seslerini duyurmaya çalıştılar. Türk Harb-İş...
- Geçtiğimiz günlerde Cerrahpaşa Üniversitesine bağlı Murat Dilmener Hastanesinin su tesisatının patlaması üzerine, yeni doğan yoğun bakım ünitesinin tavanı çöktü. Solunum cihazına bağlı bir bebek hayatını kaybetti. Solunum cihazına bağlı olan ve...
- UİD-DER’e gelmeden önce de bu dünyada olup bitenlere karşı öfkeliydim. Bir şeyler yapmak istiyordum fakat ne yapacağımı bilmiyordum. Yani öfkemi doğru yerekanalize edebilmiş değildim. UİD-DER sayesinde kapitalist bir sistemde yaşadığımızı ve tüm...
- 31 Mart yerel seçimleri sonrası belediye işçilerine yönelik işten atma ve ücret gaspı saldırıları devam ediyor. İşten atılan işçiler işe iade talebiyle direnişe başlarken ücretleri gasp edilen, düşük ücret dayatılan işçiler de çeşitli eylemlerle hak...
- Sokak köpeklerinin katledilmesinin önünü açan yasa geçtiğimiz günlerde AKP’li ve MHP’li vekillerin oylarıyla Meclisten geçti. Yasa hazırlanırken ve oylanırken yaşananlara baktığımızda nasıl bir düzende yaşadığımızı daha iyi anlıyoruz. Yasa gündeme...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen deprem bölgelerinde barınma sorunu bile çözülmüş değil. Depremden sonra TOKİ, 18 ilde 674 bin 238 konut yapılmasını hedeflediğini açıklamıştı. Şimdiye kadar teslim edilen konut sayısı...
- İkinci Dünya Savaşının son aylarında ABD’nin Hiroşima’ya atom bombası atması ve yüzbinlerce insanın ölümüne neden olması insanlık tarihinin en büyük katliamlarından biri olarak acıyla hatırlanmaya devam ediyor. Bu büyük katliamın 79. yıldönümü olan...
- 28 Temmuz 1914’te dünyanın o güne kadar gördüğü en kanlı savaş başladı. Tam dört yıl süren ve 20 milyon insanın ölümüne, milyonlarcasının yaralanmasına ve sakatlanmasına, kentlerin yakılıp yıkılmasına yol açan bu savaş tarihe Birinci Dünya Savaşı...
- İspanya’da bir duvarda şöyle yazıyor: “El que nos roba es de aqui y rico no inmigrante y pobre.” Yani “Bizi soyanlar göçmen ve yoksul değil, buralı ve zengin.” Bu kısacık bir duvar yazısı içinde bulunduğumuz durumu çok çarpıcı bir şekilde anlatıyor...