Buradasınız
Sistemin Değirmeninde Un Ufak Edilen Hayaller
İstanbul’dan UİD-DER’li bir öğrenci
Üniversiteler açılıyor. Aldıkları sınav sonuçlarına göre üniversitelere kaydını yaptıran yüz binlerce kişi “daha iyi bir gelecek için açılan bir kapı” olarak gördükleri üniversitelerin açılmasını büyük bir heyecanla bekliyor. 2 milyondan fazla adayın yarıştığı zorlu bir maratondan iyisiyle kötüsüyle bir bölüm kazanan sadece 800 bin kişi var. Bu da geri kalan 1 milyon 200 bin kişinin üniversite hayalinin paramparça olduğu anlamına geliyor. Sadece bu küçük bilgi bile bu sınavların iddia edildiği gibi “ölçme ve yerleştirme” değil eleme sınavları olduğunu gösteriyor.
İşin aslına bakacak olursak, eleme insanın doğumundan başlıyor. Bu sistemde bebekler temelde iki farklı aile yapısında dünyaya geliyor. Birinci aile yapısı; zengin, mülk sahibi ve işçilerin emeğini sömürerek yararlanan asalaklardan oluşuyor. İkinci aile yapısı ise yoksul, yaşamı kahır ve acıdan ibaret olan ve hayatta kalmak için gece gündüz çalışmak zorunda olan işçilerden oluşuyor. Doğal olarak bu eşitsizlik insan yaşamının sonuna kadar kendini gösteriyor.
Zengin çocukları doğumundan itibaren en iyi eğitimi alıyorlar. Zengin tuzu kurular; en iyi dadılardan, bakıcılardan, eğitmenlerden piyano derslerinden tutun da yabancı dil derslerine kadar özel dersler alıyor, en iyi okullarda okuyorlar. Yürümeye başladıklarından itibaren kendilerini sokakta, torna veya simit tezgâhlarında bulan emekçi çocukları ise ne bir bilimsel eğitimden geçiyor ne de bu eğitimi alacak bir altyapıya sahip oluyorlar. Devlet okullarında aldıkları tekçi, kalıpçı, vasat eğitimle de kafaları iyice bulandırılıyor.
Üniversiteye hazırlanma aşamasında da bu durum değişmiyor. Zengin çocukları, özel okullarda aldıkları eğitimle ve her dersin en iyi hocalarından aldıkları takviye özel derslerle sınava hazırlanırken ya da zaten paralı üniversitelerde okurken, işçi-emekçi çocukları düz, meslek veya onlardan çok da farkı kalmamış olan Anadolu liselerinde aldıkları vasat eğitimle sınava hazırlanmaya çalışıyorlar.
Devlet liselerindeki son derece yetersiz eğitimi, boğazından kıstığı lokmalarla denkleştirdiği 2-3 bin lirayı dershanelere akıtarak kapatmaya çalışan işçi aileleri içinse durum daha da zorlaştı. Çünkü AKP, kendi çıkarları için dershaneleri özel okullara çevirdi. Dershanelerin varlığını savunacak değilim. Fakat sınava hazırlanan öğrencilerin, devlet okullarında aldıkları eğitimle bırakın herhangi bir bölüm kazanmayı barajı bile aşabilmeleri olanaksız. Devlet asıl yapması gereken şeyi, yani devlet liselerindeki eğitimin niteliğini arttırmıyor. Tam tersine, sırtındaki eğitim yükünü daha da hafifletmeye çalışıyor. Sınava hazırlanan gençlere iki seçenek sunuyor. Ya devlet liselerine devam eder ve bu vasat eğitimle üniversite hayallerini unutursunuz ya da yıllık 7-8 bin lirayı bastırır dershanelerden özel okullara dönüştürülen liselere gider üniversite sınavlarına çalışırsınız. Yani sistemin eleği, bu kez de o kadar parayı denkleştiremeyecek pek çok işçi ailesi için çalışıyor. Ya da en iyisi üniversite sınavlarının toptan kaldırılması olduğu halde, bunun lafı dahi edilmiyor.
Peki, bu durum bu sene üniversiteyi kazanan 800 bin öğrenci için değişecek mi? Elbette bu sayının içindeki zengin çocuklarından bahsetmiyorum. Onların yaşamı daha doğmadan garanti altına alınmış. Bizler, yani işçi-emekçi çocukları için gerçekten üniversiteler “iyi bir gelecek” mi vaat ediyor? Bu sorunun cevabını çevremizdeki “diplomalı işsizlere” veya üniversiteyi bitirmiş fakat üç kuruşa çalışan binlerce kişiye bakarak cevaplayabiliriz. Hepsinde ortak olan büyük bir hayal kırıklığıdır. Sistem tarafından uyutulan ve üniversitelere büyük hayallerle giren yüz binlerce işçi çocuğu mezun olabilirlerse eğer gerçeklerle yüz yüze geliyor. Ana ve babaları gibi işsizlikle, düşük ücretlerle, uzun ve yorucu iş saatleriyle boğuşuyor. Bu çarkı durdurmanın tek yolu, işçi çocuklarının, daha başından itibaren eşitsizlik saçan, bebeklerin bile sınıflandırıldığı kapitalist sisteme karşı topyekûn mücadele etmesinden geçiyor. Çünkü geleceğimizi ancak mücadele ederek kurtarabiliriz.
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
- Biz Yeni Bir Dünya Kuracağız!
- “İşçiye Verilen Değer” Bu mu Olmalı?
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- İyi ki UİD-DER’liyim…
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- Bizi “Biz” Yapan Şarkılarımız…
- Nasırlı Ellerin Yumruğu Bugün!
- Kariyer Gelişim Masallarıyla Geleceği Çalınan Gençler
- Bir Şarkının İzinden: Bir Yere Gitmiyoruz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- “Yarın Ölmek Dün Ölmekten Daha Saçma”
Son Eklenenler
- Sırbistan’da Belgrad ve Novi Sad başta olmak üzere ülke genelinde kitlesel protestolar devam ederken bir yandan da öğrenciler dersleri boykot ederek üniversiteleri işgal ediyorlar. Yunanistan’da 2023'teki tren kazasının yıldönümünde işçiler,...
- Birleşik Metal-İş Gebze 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Kaynak Tekniği (Lincoln Electric) fabrikasında işçiler, 2024 Eylül ayından bu yana süren toplu sözleşme sürecinde, ücret ve sosyal haklarda anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı. Sabah...
- Bazen gün ağarmadan, bir bardak çay bile içmeden, bir tabak yemek yemeden yeri geldiğinde hoş bir sohbeti yarıda bırakarak gözümüz sürekli saatte, servis bekleriz. Hastanede, okulda, düğünde, misafirlikte bile bir telaşımız oluyor, işyerinin...
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...