Buradasınız
TARİŞ Direnişi
Cem Keskin

1960’larla beraber tüm dünyada toplumsal ve siyasal yaşamda gerçekleşen sıçramalı gelişmeler, yaşadığımız topraklarda da sınıf mücadelesinin kitleselleşmesi ve militanlaşması şeklinde ifadesini bulmuştu. 12 Mart muhtırasıyla gelen 3 yıllık kesintiye rağmen, 70’li yılların sonuna kadar sınıf mücadelesi sendikal ve siyasal örgütlülük seviyesindeki hızlı gelişimini sürdürdü.
Güçlenen işçi sınıfı hareketinin karşısında durmakta ve hareketi denetim altına almakta zorlanan burjuvazi, 1980’e doğru, devlet destekli MHP’nin öncülüğünde faşist paramiliter silahlı güçleri işçi hareketinin üzerine saldı. Sendikal ve siyasal örgütlülüğün varolduğu işyerlerinde çalışan işçileri tasfiye ederek yerlerine kendi yandaşları olan faşist kimlikli kişileri getirmeyi hedefledi.
1979’daki seçimlerde CHP’nin hükümetten düşmesiyle, Demirel’in başkanlığında yeniden Milliyetçi Cephe (MC) hükümeti kurulmuş, faşist MHP bir kez daha iktidarın küçük ortağı olarak koalisyondaki yerini almıştı. Bu tarihten itibaren Türk burjuvazisi, güçlendirdiği faşist hareketi, işçi hareketinin önünü kesmek yönünde seferber etti. Bu doğrultuda devlete bağlı kurum ve işletmelerde faşist kadrolaşmaya ağırlık verdi. Burjuvazinin bu saldırılarının ilk ayaklarından biri olan TARİŞ, çevresindeki diğer fabrikaları ve işçi mahallelerini de etkisi altına alan güçlü bir direnişe sahne oldu.
Burjuva devlet, işçilerinin sendikal ve siyasal örgütlülük düzeyleri nedeniyle öncelik verdiği TARİŞ’e bağlı işletmeleri faşist kadrolarla doldurma planını, fabrikanın yönetimine atadığı yeni genel müdürle uygulamaya koydu.
Yeni genel müdür ilk iş olarak, devrimci işçilerin yerine farklı şehirlerden gelen faşistlerin işe alınacağı söylentisini yaymaya başladı ve kısa süre sonra ise 100 civarında silahlı faşistle kapıya dayandı. Bunun üzerine TARİŞ bünyesindeki İzmir İncir, Üzüm, Pamuk ve Zeytinyağı Tarım Satış Kooperatifleri Birliğine bağlı işletmelerde çalışan işçiler faşist kadrolaşmaya karşı direnişe geçtiler. 22 Ocak 1980’de devlet, ordusu, polisi ve zırhlı araçlarıyla işçilerin direnişini kırmak amacıyla “arama” adı altında büyük bir saldırı başlattı. Bu saldırı sonucunda 50 işçi yaralandı, 600 işçi de gözaltına alındı.
Bu saldırının ardından TARİŞ işçileri, iş ve can güvenliğinin sağlanması, gözaltına alınan işçilerin serbest bırakılması, işletmelerdeki hasardan polisin sorumlu olduğunun açıklanması talepleriyle direnişi başlattılar. Önce tek tek fabrikalarda başlayan direniş İzmir’in Çiğli, Çimentepe ve Gültepe semtlerine yayıldı. Devrimci üniversite öğrencileri de bu direnişe destek verdiler.
31 Ocakta DİSK yönetimi “kanlı olaylar” çıkacak gerekçesiyle direnişin sona erdirilmesine karar verdi ve direnişteki işçilerin öne sürdüğü üç talepten sadece biri, gözaltına alınan işçilerin serbest bırakılması talebi kabul edildi. Ancak devam eden direnişi kırmak amacıyla TARİŞ Genel Müdürlüğü, 6 Şubatta gazetelere verdiği ilanla üretime ara verdiğini duyurdu. Hemen ardından, 3000 işçi işten çıkarıldı, bazı üniteler tümüyle tasfiye edildi. İşçiler, yönetimin bu kararına üretimi sürdürüp, fabrikadan çıkmayacaklarını açıklayarak tepki gösterdiler. Çiğli ipek fabrikasının işçileri, fabrika kapılarını kapatarak barikat kurdular. Çimentepe halkı sokaklara barikatlar kurarak, mahalleye giriş çıkışları kapattı. Çevredeki semtlerden çok sayıda emekçi silahlarıyla direnişe katıldı. İşçilerle polis arasındaki çatışmalar tüm şiddetiyle devam ederken, TKP ile CHP’nin yöneticileri, işçilere yasalar çerçevesinde kalmalarını öğütlediler.
7 Şubatta ordu desteğindeki polisin saldırısıyla binlerce işçi gözaltına alındı ve karakollar yetmeyince Alsancak Stadyumu devreye sokuldu. İşçi1erin direnişinin önüne geçmeye çalışan devlet, saldırılarını direnişe destek veren işçi mahallelerine yoğunlaştırdı. Evler tek tek basıldı ve insanlara evlerinde işkence yapıldı. 14 Şubatta, bu defa büyük bir saldırıya girişen devlet güçleri, 10 bin jandarma komandosu ve panzerlerle kapıları kırarak fabrika bahçesine girdiler.
DİSK yönetimi uzlaşmacı tavrını sürdürerek, ayak oyunlarıyla direnişin 15 Şubatta bitmesini sağladı. Ancak saldırılar direnişin bitmesiyle sonlanmamış, 17 Şubatta direnişe destek veren semtlerden Çimentepe’ye yönelmişti. Çıkan çatışmalarda üç polis öldü, yüze yakın kişi de yaralandı.
TARİŞ işçileri, yaşadıkları direnişi, bu topraklarda işçi sınıfının mücadele tarihinin yapraklarına kanlarıyla yazdılar. Direnişin yenilgiyle sonuçlanmış olması, işçilerin zafiyetinden ya da yeterince güçlü olmamalarından değil, proletaryaya önderlik edebilecek nitelikte, sınıf mücadelesinde proletaryanın kazanımlarını, ücretli kölelik düzeninin ortadan kaldırılıp sınıfsız toplumun kurulması yolunda birer basamak olarak değerlendirebilecek devrimci bir önderliğin eksikliğinden kaynaklanıyordu. Bu nedenle, yaşanan mücadele deneyimlerini hatırlamak, bu deneyimlerden Marksizmin ışığında çıkarılması gereken dersleri bilince çıkarmak ve işçi sınıfının belleğine kazımak sorumluluğuyla yüz yüzeyiz.
1980’de işçi sınıfının devrimci mücadelesinde aldığı ağır yenilgi, burjuvazinin uygun koşulları yaratmaya çalıştığı bir dönemin ardından gerçekleşmişti. 1977 1 Mayıs’ında kitleleri pasifize etmeye dönük saldırısı, üniversitelerde devrimci gençlik hareketinin karşısına faşist hareketi her türlü destekle çıkarması ve katliamların yaşanmasına neden olması, Maraş Katliamı ve son olarak da Kemal Türkler’in katledilmesi, 12 Eylül darbesine uzanan zincirin halkalarını oluşturuyordu. TARİŞ Direnişi de bu zincirin bir halkasını oluşturdu.
12 Eylül gericiliğinin etkisinin aradan geçen 24 yıla rağmen halen sürmekte oluşu, karşısında varlığını tehdit edecek bir gücün yokluğunda burjuvazinin bir sınıf olarak sınıf mücadelelerinden ders çıkarma konusunda, devrimci komünist önderliğe sahip olmayan işçi sınıfından daha başarılı olduğu gerçeğini gösteriyor. Toplumsal mücadelelerin bugünle karşılaştırılamayacak ölçüde yoğun yaşandığı 1980 öncesi dönemde yaşayan işçi kuşağı ile yaşadığımız dönemin işçi kuşağı arasındaki bağların kopukluğu ve o günlerde can bedelli direnişlerle yaratılan mücadele geleneğinin bugünün işçi kuşakları tarafından hatırlanmıyor oluşu da yine bu eksikliğin sonucudur. Burada bir kere daha öznel faktör kendisini açığa vuruyor; önderlik yaratılmadan işçi sınıfının kalıcı kazanımlarından söz edilemez. İşçi sınıfının bilimsel ideolojisi ile donanmış devrimci Marksistlerin işçi sınıfı içinde kararlı mücadelesi olmadan da bu önderlik yaratılamaz.
Kapitalizmin ortadan kaldırılıp insanlığın gerçek eşitliği ve özgürlüğü temeline dayanan sınıfsız, sömürüsüz sosyalist toplum mücadelesinde, devrimci Marksistler, enternasyonalist devrimci önderliğin yaratılması için üzerlerine düşen görevi, sınıf savaşımında en önlerde saf tutarak yerine getireceklerdir.
Devrimci Marksistler biliyorlar ki, özgürlük, daha fazla kâr uğruna dünyayı yok oluşa sürükleyen kapitalistler tarafından bahşedilecek bir şey değildir. Özgürlük işçiler savaşırsa gelecek!
Kaynak:
- Netaş Grevi İlham Vermeye Devam Ediyor
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Dünya İşçilerinin Jones Ana’sı
- Kemal Türkler’in Mücadelesi ve Bugüne Mirası
- Kemal Türkler ve Mücadeleci Sınıf Sendikacılığı
- MESS Grevlerinin 45. Yılında Metal İşçilerinin Mücadelesini Hatırlamak
- 30. Yıldönümünde Zonguldak Madencilerinin Uzun Yürüyüşü
- Tütüne Emek Veren Kadın İşçiler Anlatıyor
- Netaş: Yasaklara Rağmen Başarıya Ulaşan Grev!
- Eylül 1976: İşçilerin DGM Direnişi
- Bir Devir ve Bir İşçi Lideri: Kemal Türkler
- İki Farklı Dönem, İki Sözleşme ve İki Bildiri
- Maden-İş MESS’in Oyunlarını Nasıl Boşa Çıkarttı?
- Kavel’den Bir Anı, Geçmişten Bir Miras
- Maden-İş’teki Gömleğin Sırrı Neydi?
- “Bölge’ye Gidince Annemle Barıştım”
- “Baba İşveren” İmajı İle Mücadele
- “Kadın İşçiler Zampik-İş’e Aldanmadı”
- Maden-İş Karşısında MESS’in İzlediği Yol
- Maden-İş İşçilerle Bağını Nasıl Geliştirip Güçlendirdi?
Son Eklenenler
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerin ardından İzmir Çiğli Belediyesinde çalışan 147 işçi tasarruf bahanesiyle işten atılmış, yürütülen mücadele sonucu işçilerin bir kısmının işe iadesi yapılmıştı. Verilen tüm sözlere rağmen işe iadesi yapılmayan...
- Bu yıl 1 milyondan fazla öğrenci LGS sınavına, 2,5 milyon öğrenci YKS sınavına girmek için başvuru yaptı. Her yıl milyonlarca çocuk ve genç, aileleriyle birlikte sınav stresiyle baş etmeye çalışıyor. Çocuklarının geleceğine yönelik kaygı duyan...
- Artan fiyatlar karşısında alım gücümüz düşmeye devam ediyor. Enflasyonun artış hızının azaldığı söyleniyor ama bu, fiyatların düşmesi anlamına gelmiyor. Yaz meyveleri tezgâhlara çıktı ama kilosu 150-200 liraya varan fiyatlar yüzünden alamıyoruz....
- 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi, cesaretini, onurunu ve örgütlü gücünü kuşanmış Türkiye işçi sınıfının tarihe kazıdığı iki büyük gün… İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek...
- Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz günlerde en kötüsünü geride bıraktığımızı söyledi ve “2026 yılı, refahın daha çok hissedildiği, fırsatların genişlediği ve ekonomik güvenin pekiştiği bir yıl olacak” dedi. Yıllardır iktidar sözcülerinden...
- Özel Okul Öğretmenleri Sendikası üyesi öğretmenlerin Büyük Öğretmen Yürüyüşü 3. gününde devam ederken, 27 Haziranda Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yapıldı. Aynı gün Haber-Sen Türkiye genelinde yaptığı basın açıklamalarında...
- Sevgili Polonez işçisi kardeşlerim, Dayanışma TV’de yayınlanan “146+Bir Polonez Bir İşçi Direnişinin Kalbinden” belgeselinizi büyük bir dikkatle izledim. Belgeseldeki her bir kare, her bir sözünüz direnişinizin gün gün örülmüş gerçek hikâyesini...
- “Gerçeğin içinden, sınıfın penceresinden” şiarıyla yayın yapan Dayanışma TV, işçi sınıfının ilham verici mücadelelerini belgelemeye, bu mücadelelerin işçi sınıfının ortak deneyimi haline getirilmesi çabasına katkı sunmaya devam ediyor. Dayanışma TV...
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın yüzde 16’lık sefalet zammı dayatmasına karşı 26 Haziranda Türkiye genelinde yarım gün iş bıraktı. Türkiye Sağlık-İş Sendikasına...
- İspanya’nın güneyinde bulunan sanayi kenti Cadiz’de yaklaşık 30 bin metal işçisi grevde. 18-19 Haziranda 2 günlük grevlerinin ardından talepleri karşılanmayan işçiler 23 Hazirandan bu yana süresiz grevdeler. CCOO ve UGT sendikalarına üye işçiler,...
- Gençlik dönemi, insan hayatının en heyecanlı, en meraklı ve en enerjik zamanlarıdır derler. Bu yönleriyle gençlik bir nehre benzetilebilir; coşkulu, yönünü arayan, bazen de önüne çıkan taşlara çarpa çarpa yolunu bulan… Bazen hızlı, bazen yavaş akar...
- Yozgat Sorgun’da, 71 yaşındaki Selami Şimşek dede, çalıştığı inşaatın 6. katından düşerek yaşamını yitirdi. Akla ilk şu soru geliyor: “71 yaşındaki bir dedenin evinde torununu sevmek yerine, ne işi var inşaatın 6. katında?”
- Umutlarım, hayallerim, sevdalarım Sığmıyor ceketimin cebine Bunca zamandır ket vurulmuş umutlarıma Bunca zamandır kafeste tutulmuş ruhum, nefesim, aklım Sığar mı bu düzene gencim, yaşlım