Buradasınız
Tazminatsız ve Esnek Çalışma Türü: Belirli Süreli İş Sözleşmesi
Patronlar, sermayelerini büyütmek için işçilerin elindeki her hakkı gasp etmeye çalışıyorlar. Bugüne kadar pek çok hakkımız gasp edildi, sırada ise kıdem tazminatı var. Patronlar kıdem tazminatı vermek istemiyorlar. Bu yükten de kurtulmak ve diledikleri zaman hiçbir ücret ödemeden işçileri işten atmak istiyorlar. Uzun bir süredir kıdem tazminatının bir fona devredilmesi amacıyla hükümete baskı yapıyorlar. Hükümet, patronların arzularını yerine getirmek için birkaç kez girişimde bulundu, ancak sendikalardan gelen tepki üzerine, seçimleri de hesaba katarak meseleyi ertelemişti. Kıdem tazminatlarının fona devrilmesi demek, devasa bir paranın bu fonda birikmesi demek. Patronlar, daha sonra da bu fonun kendilerine peşkeş çekilmesi için bastıracaklar, aynı işsizlik sigortası fonunda olduğu gibi. Kıdem tazminatlarını bir çırpıda kaldıramayan patronlar ve hükümet, bunun yerine geçecek bir saldırıyı zaten hayata geçirmiş durumdalar. Bu, belirli süreli iş sözleşmesidir. Belirli süreli sözleşme, işçinin kıdem ve ihbar tazminat hakkını ortadan kaldırıyor, işten atılan işçi işe iade davası da açamıyor. Böylece belirli süreli iş sözleşmesi türüne göre çalıştırılan işçiler, yasal haklardan mahrum edilmiş oluyorlar.
Bu sözleşme türüyle beraber, işçilerin örgütlenmesinin ve birlik olmasının da önüne geçilmek istenmektedir. Çünkü işe alınan işçilerin sözleşmesi belirli aylarla sınırlıdır, işçiler kadrolu değildir. Sözleşme bittikten sonra patronlar işçileri tazminatsız bir şekilde kapının önüne koymaktalar. Uzun süre bir arada çalışmayan işçiler, diğer faktörlerin de devreye girmesiyle örgütlenmek için bir araya gelemiyorlar. Belirli süreli sözleşme işçilerin sendikalaşmasının önüne ciddi bir engel olarak dikilmektedir. Diyelim ki, işçiler örgütlendiler ve sendikalaştılar: İşçilerin örgütlülüğünü kırmak için harekete geçen patronlar, belirli süreli sözleşmeyle işe aldıkları işçileri daha rahat işten atmaktalar. Sözleşmenin bittiğini söyleyerek işçileri kapı dışarı eden patronlar, işçilerin işyerindeki örgütlülüğüne büyük bir darbe vurmaktalar. Böylece bir anda sendikaya üye işçi sayısı düşmekte ve sendika işyerinde yetki alamama durumuyla karşı karşıya gelmektedir.
Patronlar işçilerin örgütlenmesine karşılar. Bu nedenle kadrolu işçileri de hiç sakınmadan işten atabiliyorlar. Ama belirsiz süreli iş sözleşmesiyle kadrolu çalışan işçiler, tazminat hakkından dolayı patronların önünde küçük de olsa bir engel teşkil ediyorlar. Belirli süreli sözleşme durumunda ise bu da yok: Adeta dikensiz gül bahçesi.
Belirli süreli sözleşme esnek çalıştırmayı da beraberinde getirmektedir. Patronlar istedikleri zaman işçi alıyor, istedikleri zaman işçi çıkartıyorlar. Giderek yaygınlık kazanan belirli süreli iş sözleşmesi bu konuda patronlara büyük kolaylık tanıyor. Bu durumda da 8 ya da 10 ay çalışan işçiler, üretilmesi söz konusu olan ürünleri ürettikten sonra işten atılmaktalar. Geride kalan işçiler de iki üç işçinin yapacağı işi yapmaya başlıyorlar.
İşçileri belirli süreli sözleşmeyle işe alan patronlar, bu sözleşmenin işçilere tanıdığı hakları da yerine getirmiyorlar. Örneğin bu sözleşmenin bir nüshasının işçilerde olması gerekiyor. Diğer taraftan sözleşme bitmeden patron işçileri işten atamaz. Diyelim ki, 11 aylık bir süre için işe alınan bir işçi sekizinci ayında işten atılamaz. Eğer işten atılırsa geri kalan ayların ücretini patronlar işçilere ödemek zorundadırlar.
İşçiler örgütsüz ve bilinçsiz olduğu sürece patronlar her türlü çalışma biçimini dayatmaktan geri durmayacaklar. Patronların saldırılarına ancak bir araya gelerek, birleşerek dur diyebiliriz. Şunu da çok iyi bilelim: Belirsiz süreli sözleşmeyle çalışmak iş garantisi değildir. Patronlar istedikleri zaman kadrolu işçileri de kapının önüne koyuyorlar. Yani sorun yalnızca belirli süreli sözleşmeyle çalışan işçilerin değil tüm işçilerin sorunudur. Bu noktada işçilerin mücadele örgütü olması gereken sendikalara da büyük görevler düşüyor. Bu tür sözleşmelerin yasalardan çıkartılması ve işçilerin haklarını genişleten yasal düzenlemelerin yapılması için sendikalar mücadele etmelidirler. Sendikalı sendikasız, kadrolu kadrosuz tüm işçiler birleşmediği müddetçe patronların saldırılarına dur denemez! Çözüm mücadele etmektir.
İşçi Kızı
Otobüs Olmak ve İşçi Hayali!
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
Son Eklenenler
- Ramazan bayramı boyunca, insanlar birbirlerine temenni mesajları attı. Sevdiklerine onların mutluluklarını içeren dilekler ilettiler. Sevdikleri kişilerin kötü günler görmemesini, her türlü beladan ve kazadan uzak olmasını, açlık ve yoksulluk...
- Merhaba arkadaşlar, işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Bu sömürü düzeni kapitalizm dünya işçi sınıfının hayatını alt üst edip zindana çeviriyor. Dolayısıyla her 1 Mayıs’ın biz emekçiler için ayrı bir...
- Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının saldırıları arttıkça işçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor, iş cinayetleri sürüyor. Bu koşullarda düşük ücretlere, sendikal baskılara, ağırlaşan çalışma koşullarına karşı pek çok sektörde...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER temsilciliklerinde “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlikler gerçekleştirildi. 20-21 Nisanda...
- Son yıllarda mülteci, göçmen, sığınmacı ve yabancı sözlerini çok duyduk, duymaya da devam edeceğiz. Nedeni dünya üzerindeki 8 milyar insanın neredeyse 300 milyonunun, doğup büyüdükleri, yaşadıkları topraklardan kaçmak zorunda kalmalarıdır. Ve...
- Yunanistan’da en büyük işçi sendikası olan Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (GSEE) çağrısıyla artan hayat pahalılığını protesto etmek amacıyla bir günlük genel grev gerçekleştirildi. 16 Nisan’da yüzbinlerce işçi ve emekçi başta Atina...
- Ben Mersin’den, sendikasız bir fabrikada çalışan metal işçisiyim. Yaşamımı devam ettirebilmek için ben de sizler gibi çalışmak zorundayım. Çalıştığım fabrikada birçok sorunla karşı karşıyayız. Bu sorunlar Türkiye’de işçilerin genelinin yaşadığı...
- Türkiye’nin her yerinde pıtrak gibi çoğalan özel okullar, bir süredir ülke gündemine pek çok sorunla birlikte yerleşmiş durumda. 22 yıldır sanayi şehri Bursa’da çalışan bir özel okul öğretmeniyle sektördeki sorunlar üzerine gerçekleştirdiğimiz...
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...
- İktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin haklarına pervasızca saldırıyor, işçiler mücadele ediyor. Adıyaman Besni’de Mega Polietilen fabrikasında ücret gaspına karşı başlayan direniş sonuç verdi, işçilerin 2 aylık ücretleri yatırıldı....
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...