Buradasınız
Tuzla’da Seri İş Cinayetlerine Bir Yenisi Daha Eklendi
Tuzla tersanelerinde peş peşe işçiler katlediliyor! Patronların kâr hırsı peş peşe işçilerin canını almaya devam ediyor! İşçi ölümleri durmuyor! Daha 19 yaşında genç bir işçi olan Onur Bayoğlu’nun mezarındaki toprak kurumadan yeni bir genç işçinin canını aldı patronlar. İş cinayetinin son kurbanı bu kez 19 yaşındaki Metin Turan oldu.
Şahin Çelik Tersanesinde, Güven Raspa taşeron şirketinde çalışan Metin Turan, 4 Şubat günü saat 18 sularında iskeleden denize düşerek yaşamını yitirdi. Metin’in “kaybolduğu” bir gün sonra, mesai saati başladığında bile anlaşılmamıştı. Metin bekâr evinde kalıyordu. Aynı evde birlikte kaldığı arkadaşları, Şahin Çelik Tersanesine gelerek Metin’i sordular. Metin önce işyeri içinde arandı. Ama bulunamadı. İşçilerin ısrarı üzerine denizde arama yapıldı. Metin’in cansız bedeni denizde öylece duruyordu. Şahin Çelik Tersanesinin müdürleri, sanki bir eşya imiş gibi, boynuna ip geçirterek yukarıya çıkardılar Metin’in cesedini. Bu da yetmezmiş gibi, bu kez de, başında nöbetçi bırakmamak için aynı iple Metin’in cansız bedenini bir gemiye astılar. Savcı gelene kadar da indirmediler.
4 Şubat, haftanın ilk iş günü olan pazartesiydi. Her gün olduğu gibi işçiler o gün de 10 saatten daha fazla çalışmışlardı. Neredeyse her gün olduğu gibi Metin ve işçi arkadaşları 4 Şubat günü de saat 18’den sonra mesaiye bırakılmışlardı. İşçiler yemek molası için işe ara verip yemeğe gittiler. Metin de çalıştığı iskeleden inip yemeğe giderken iskeleden denize düştü ve denizin buz gibi soğuk sularında çırpınarak can verdi. Metin kendisi gibi 19 yaşında aramızdan ayrılan Onur Bayoğlu’nu tanıyor muydu bilmiyoruz. Ama Onur da onun gibi iskeleden düşerek ölmüştü. Hem de birkaç gün önce. Limter-İş sendikasının yaptığı araştırmaya göre Tuzla tersanelerinde 2000 yılından beri 50 işçi yaşamını kaybetmiş bulunuyor.
Metin Samsun’dan kalkıp Tuzla tersaneler bölgesine gelmişti. Metin’in ailesi hâlâ Samsun’da oturuyor. Metin kendisi gibi gurbetçi arkadaşlarıyla birlikte bekâr evinde kalıyordu. İskeleden inip yemeğe gitmeye çalışırken sıcak bir ortam ve sıcak bir yemeğin hayalini kuruyordu belki de.
Normal şartlarda insanlar doğar, büyür, yaşlanır ve ölür. Doğal ölüm budur. Peki 19 yaşındaki Onur ve Metin’in ölümleri doğal mı? 2000 yılından beri ölen işçilerin ölümleri doğal mı? Davutpaşa’da ölen 22 işçinin ölümü doğal mı? Madenlerdeki ölümler doğal mı? Kapitalizm altında biz işçilerin ne yaşamı ne de ölümü doğal. İşçiler örgütlenip mücadeleye atılmadan iş cinayetlerine her gün yenileri eklenecek ve kapitalizm vahşi doğasıyla her gün bir başka kurbanı yutacak.
SSGSS, o da ne?
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
- TMO Silosundan Fabrikalara Patlamalar ve Yangınlar Ne Anlatıyor?
- Aşırı Sıcaklar İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Tehdit Ediyor
- Teknoloji Çağındayız Ama İşçiler Çalışırken Ölüyor!
- Örgütsüzlüğümüzün Bedeli: Artan İş Cinayetleri
Son Eklenenler
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...
- DİSK 24-27 Aralık tarihleri arasında bölge temsilciliklerinin olduğu şehirlerdeki vergi daireleri önlerinde, Ankara’da Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde “İnsanca Ücret Vergide Adalet” talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İşyerlerinde...
- Bir an için zifiri karanlıkta kaldığımızı düşünelim. Yanımızı yöremizi görememenin huzursuzluğuyla korkuya kapılırdık. Ne yazık ki bugün milyonlarca işçi ve emekçi yüreğinde benzer bir korku taşıyor. Çünkü dünyamıza egemen olan kapitalist düzende,...
- İşçi Dayanışması’nın 197. sayısında, Emekçi Gençlik köşemizdeki “Yaşadım Diyebilmek İçin” yazısında şöyle deniyordu: “Öyle bir zamandan geçiyoruz ki her geçen gün daha fazla sayıda genç arkadaşımızın kendine “en güzel yıllarım bu mu?” diye sorduğunu...
- Merhaba, ben Polonez işçisiyim. Daha doğrusu işçisiydim. Direnişimizin 163. günündeyiz, son 21 gündür direnişimizi Çatalca Adliye Sarayı önünde yürütüyoruz. Geçenlerde bir gazeteci arkadaşımız “2025’ten beklentiniz nedir?” diye bir soru sordu. “...
- Sendikalı, sendikasız, hatta sigortasız çalıştırılan işçi kardeşlerim, her yılın son ayında hepimizin kulak kesildiği asgari ücret tiyatrosu başlar. Bu sene de aynı şekilde adeta bir tiyatro izledik. Sınıf temelinde örgütlü mücadelenin bir parçası...