Buradasınız
Tuzla Tersanelerinde İş Cinayetleri Durmuyor
İMES’ten bir işçi
Patronlar sınıfının durmak bilmeyen saldırıları devam ediyor. Metin Turan’ın ve Cevat Toy’un ardından şimdi de Mikail Kavak’ı iş cinayetine kurban verdik. Yine şeytan üçgenine dönen Tuzla tersaneler bölgesinde. Ama bu üçgen gemileri değil o gemileri üreten işçi kardeşlerimizi içine alıp en korkunç biçimlerde ölmelerine neden oluyor. Gemsan, Sedef ve Desan tersanelerinde gerçekleşen iş kazalarında, işçi arkadaşlarımız ağır yaralanıp hastaneye kaldırılmışlardı. Bugün bu arkadaşlarımızdan birini patronlar sınıfının kâr hırsı uğruna kurban verdik.
Tuzla tersaneler bölgesi artık burjuva medyanın bile saklayamayıp yayınladığı, iş cinayetleriyle ünlenmiş bir bölge. Bu cinayetlerin tek sorumlusu ise tersane patronları ve onların bitmek tükenmek bilmeyen kâr hırsları. Onlarca işçinin ölümüne neden olan yetersiz güvenlik önlemleri, onlara göre “TASARRUF”. Bu konuda işçi sınıfının bilinçsizliği ve örgütsüzlüğünden faydalanan patronlar sınıfı, bir bareti, bir emniyet kemerini bile almayı veya işinin biraz gecikmesini kabul etmiyor ve işçi ölümlerini görmezden geliyor. Radikal gazetesinde yayınlanan bir haber dikkatimi çekti. Konusu tersanelerdeki iş kazaları, muhatabı ise sözde milletvekilleri (yani patron vekilleri). Verdikleri cevap ibret verici. Vekillerden biri AKP’li Hasan Kemal Yardımcı diğeri ise MHP’li Durmuşali Torlak. Ortak yönleri ise ikisi de Tuzla’da tersane patronu. MHP’li vekilin iş cinayetlerine yönelik açıklaması, patronların bizlere nasıl baktıklarını ortaya koyuyor. Topladığı verilere göre Tuzla’da 2000 yılından bu yana 172 bin işçiye istihdam sağlanmış, 51 kişi iş kazası sonucu ölmüş, bu da on binde 3 gibi bir orana denk geliyormuş! Diğer ülkelerden de örnekler vererek bu ölümleri normalmiş gibi gösteriyor. MHP’li vekil ilkokulda çok boncuk hesabı yapmış herhalde. İnsanları boncukla karıştırıyor. Eh, ne de olsa kendi sınıfından değil ölenler, işçi sınıfından. Acaba ölen 51. kişi kendi oğlu olsaydı ölümleri yine istatistik sonucu olarak mı görürdü?
Tersaneler bölgesinde yaklaşık 40 tersane var, hepsinin de patronları GİSBİR’de örgütlü. Yasalarla, kolluk güçleriyle, vekilleriyle bizlere karşı saldırılarını her gün arttırıyorlar. Bizlerin ise birliğimizden başka bir silahımız yok. Ancak sendikalarımızda, derneklerimizde örgütlenip, bilinçlenerek, patronlar sınıfının karşısına bilinçli ve örgütlü bir şekilde dikilirsek bu cinayetleri önler ve daha güvenli bir iş ortamı sağlayabiliriz. Tabii ki sorun sadece tersane sorunu değil, bütün sektörlerde benzer sorunlar söz konusu. Bunun için örgütlülüğümüzü tüm sektörlere hatta tüm dünyaya yaymalıyız. Artık bizim canımızı bile hiçe sayan patronlar sınıfından ve onların sistemi olan kapitalizmden tüm dünyada kurtulmanın vakti geldi de geçiyor bile. Onların çıkarları için vereceğimiz bir canımız daha yok. Kaybedecek hiçbir şeyi olmayan bizler, dünyayı yaşanası bir yere çevirmek için örgütlenip mücadeleye atılmalıyız.
Tuzla’da İşçi Ölümleri Devam Ediyor
- 301’i, Soma’yı, O Günden Beri Hiç Unutmadık…
- Nurtani İçin Adalet, Adalet İçin Mücadele Gerek
- Sorumluluğu İşçiye Yıkmanın Yolu: “Ya Güvenli Çalış Ya Hiç Çalışma”
- “Benim Suçumdu Abla”
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
Son Eklenenler
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/