Buradasınız
Üç Suriyeli Genç Yakıldı Ses Çıkmadı! Milliyetçi Söylem Toplumu Zehirliyor!

İzmir’in Güzelbahçe ilçesinde bulunan bir fabrikada çalışan Suriyeli üç genç işçi yakılarak öldürüldü. 16 Kasımda sabah saat 04.00 civarında üç işçinin kaldığı oda benzin dökülerek ateşe verildi ve üç gencecik insan diri diri yakıldı. Ahmed El Ali 21, Mamun El Nabhan 23 ve Muhammed El Biş ise daha 17 yaşındaydı. Katliam ancak bir ay sonra kamuoyuna yansıdı. İtfaiyenin ilk incelemelerinin ardından tutulan kayıtlarda yangının sobadan kaynaklandığı söylendi, cinayet örtbas edilmek istendi. Ancak Urla’da çalışan bir başka işçinin aktardığı bilgiler gerçeklerin açığa çıkmasına vesile oldu. İşçi, katilin bir önceki akşam kendisine, “orası yanacak, o Suriyeliler bugün ölecek” dediğini ancak işyeri sahibine ve emniyete iletilen bu bilginin dikkate alınmadığını belirtti. Katledilen iki gencin cenazesi İzmir’de defnedilirken diğer gencin ailesi oğullarının Suriye’de defnedilmesini istedi. Katilse ancak iki kişiyi bıçakla yaraladıktan sonra yakalanıp hapsedildi ve suçunu itiraf etti.
İHD İzmir Şube Başkanı Zafer İncin, katliama tepki gösteren demokratik kitle örgütlerinin düzenlediği basın toplantısında göçmenlere, mültecilere dönük ayrımcı, ırkçı söylemlerin artışına dikkat çekti. İncin, “Siyasi iktidar tarafından mülteci, sığınmacı ve göçmenleri araçsallaştıran söylem ve politikalar, muhalefet tarafından mültecileri, sığınmacıları ve göçmenleri yük olarak gösteren politik söylem, iktidar ve muhalefetin sorumluluğu olduğunu ortaya koymaktadır. Türkiye’deki yoksulluğun, işsizliğin sorumlusu olarak mültecilerin, sığınmacıların ve göçmenlerin gösterilmesi onları nefret söylemine maruz bırakarak ırkçı saldırılara açık hale getirmektedir. Mülteci düşmanlığının gittikçe yayılmasının sonucu olarak 16 Kasımda Güzelbahçe’de yaşanan bu saldırının benzerlerinin, devamının geleceği endişesini yaşamaktayız” dedi.
Toplumda körüklenen ırkçılık can almaya, evlere ateş düşürmeye devam ediyor. Kapitalizmin tarihsel krizinin ağırlaştırdığı sorunlar, ekonomik krizin yarattığı bunalım koşullarında örgütsüz işçi ve emekçilerin, halkların birbirine düşmanlaştırılması derin acılar yaratıyor. Burjuva muhalefet kanadında yakın zamanda Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ın Suriyelilerle ilgili ırkçı açıklamaları benzeri açıklamalar, siyasi iktidarın mültecileri Batıya karşı şantaj malzemesi olarak görmesi ve onlar için ne kadar büyük fedakârlıklar yapıldığı yalanlarını pompalaması mültecileri nefretin hedefine iyice yerleştiriyor. Toplumda işsizliğin, yoksulluğun nedeninin mülteciler olduğu algısı körükleniyor. Bu durum ırkçı şiddetin, saldırıların, cinayetlerin önünü açıyor. Toplumda yaratılan zehirli hava sadece Suriyelilere yönelik şiddeti değil her türlü şiddeti körüklüyor, egemenlerin ekmeğine yağ sürüyor.
Üç gencin yakılarak öldürülmesi gibi, Ağustos ayında Ankara’da Suriyelilerin ev ve işyerlerine dönük organize saldırı, Deniz Poyraz’ın HDP İzmir İl binasına yapılan silahlı saldırı sonucu katledilmesi, Konya’da bir Kürt ailenin yedi ferdinin evlerinde silahlı saldırı sonucu öldürülmeleri, kadına yönelik şiddetin artması tesadüf ya da münferit olaylar değildir. Yaratılan zehirli atmosferin sonucudur. Sırf Suriyeli oldukları için üç gencin diri diri yakılması, sırf Suriyeli oldukları için olayın örtbas edilmeye çalışılması, sırf Suriyeli oldukları için bu katliamın toplum tarafından tepkisizlikle karşılanması zehrin nasıl tesirli olduğunun kanıtıdır. Batı ülkelerinde Türk ve Müslümanlara dönük saldırı gerçekleştiğinde iktidarından muhalefetine kadar burjuva siyasetçileri açıklama ve kınama yarışına giriyor, doğal olarak ırkçılığı ve İslamofobiyi gündeme getiriyorlar. Fakat saldırıya uğrayan ve hunharca yakılan Suriyeli genç işçiler olunca durumu sessizlikle geçiştiriyorlar. Bu burjuva siyasetinin ve siyasetçilerinin nasıl da ikiyüzlü olduğunun en çarpıcı örneklerinden biridir.
Toplumun körüklenen nefret ve ırkçı saldırganlıkla zehirlenmesine, zorbalık, baskı ve kutuplaştırmayla felçleştirilmesine karşı işçilerin birliği, halkların kardeşliği için mücadele etmek boynumuzun borcudur.
Asgari Ücrete “Zam”
Emeğin Örgütlü Cephesini Büyütelim!
- Erlau İşçileri Sendikal Hakları İçin Mücadele Ediyor
- Esenyurt Belediyesi’nde Kayyum Yönetiminin İşten Atma Saldırısı Protesto Edildi
- Liseliler Ayakta: “Öğretmenime Dokunma!”
- Çayırhan Maden Ocağında Patlama: 2’si Ağır 14 İşçi Yaralandı
- Herkese Birinci Sınıf Sağlık Hizmeti İddiası ve Gerçekler
- Mücadelenin Gençlerinden Sokak, Slogan ve Meydan
- Eğitim Sen’den ve Üniversite Öğrencilerinden Tutukluların Serbest Bırakılması İçin Eylem
- Kuzey ve Güney: İki Sınıfın Gerçek Hikâyesi
- Boykota Destek Genişledikçe İktidarın Saldırıları Büyüyor
- Büyük İnsanlığın Safında Bir Kalem: Sabahattin Ali
- İşçi Sınıfı Tarih Bilinci Kazanırsa İlerler
- O Yılan Kapitalizmdir, Sana da Dokunur Kardeşim
- Maltepe’de Milyonlar Bir Araya Geldi
- KESK İstanbul Şubeler Platformu: “Levent Dölek Serbest Bırakılsın!”
- Kapitalist Karanlığa Karşı Mücadeleyi Büyütelim
- Eğitim Sen: Baskılar Bizi Yıldıramaz
- “Hadi Siz de Birlik Olun, Korkmayın!”
- Zenginlik ile Yoksulluk Arasındaki Uçurum!
- Rejimin Saldırıları Yeni Gözaltılarla Sürüyor
- Amasra Madenci Katliamı Davasından da Adalet Çıkmadı
Son Eklenenler
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....