Buradasınız
Emeğin Örgütlü Cephesini Büyütelim!

Türkiye ekonomisi krizli ve çalkantılı bir süreçten geçiyor. Fakat bu krizin bedelini işçi sınıfı, toplumun geniş emekçi kesimleri ödüyor. Emekçiler, her yeni güne daha fazla yoksullaşmış olarak, kaygı ve belirsizlik sarmalına uyanıyor. Ülkeyi yöneten baskıcı rejim; işçi sınıfını yoksullaştıran, toplumun emekçi kesimlerinden sermaye sahiplerine zenginlik akmasını sağlayan bir politika uyguluyor. Bu açıdan 20 Aralık 2021, muazzam bir vurgun hikâyesi olarak Türkiye’nin ekonomik ve siyasal tarihinde yerini alacak! İktidar çevreleri ve sermaye sınıfının üzerinde oturduğu zenginlik dağı büyürken, emekçilerin itildiği yoksulluk çukuru genişleyip derinleşiyor. Emekçiler bu gerçeği görmeden, bugün Türkiye’de olup biteni, kriz ve kaosun nasıl devasa bir vurguna dönüştürüldüğünü ve siyasi algı oyunlarını asla anlayamazlar.
Öyle an ve dönemler vardır ki olaylar zincirini takip etmek birçok açıklamaya bedeldir. Hatırlanacağı üzere bu yılın Ocak ayında 7,30 lira dolaylarında olan dolar, iktidarın politik tercihleri yüzünden Marttan itibaren yükselişe geçti. Ekimde 9 lira sınırını aşan dolar, iktidarın kışkırtıcı açıklamaları eşliğinde 20 Aralıkta 18 liranın üzerine çıktı. Son iki ayda geçim araçlarının fiyatları çıldırmışçasına arttı ve fiyatların genel artış düzeyini gösteren enflasyon coştu; ücretler eridi, işçi sınıfının alım gücü neredeyse yarı yarıya düştü. Fakat iktidar “her şey yolunda” gazelini okumaya, stokçuları, zincir marketleri ve “dış güçleri” suçlamaya devam etti. İktidara göre, ücretlerin düşmesi ve işçi sınıfının yoksullaşması sayesinde Türkiye artık “Çin gibi” olacaktı. Yani işçilik son derece ucuzladığı ve asgari ücret Çin’dekinin bile altına düştüğü için yabancı sermaye Türkiye’ye yatırım yapacak; üretim ve istihdam artacaktı! Böylece yerlisi ve yabancısıyla tüm sermaye sınıfına müjde verilirken, yoksulluk çukurunun diplerine itilen emekçilere de Kuran’dan ayetler okunuyor, sabırlı olmaları öğütleniyordu. Erdoğan, kaygı ve hoşnutsuzluk düzeyi giderek artan emekçilerin bilincini bulandırmak ve algı oluşturmak için, İslami öğretinin (Nass) faizleri haram saydığını ve faizlere karşı olduğunu söylüyordu.
Asgari ücretin düşürülmesinin ve tüm ücretlerin aşağıya çekilmesinin, hayat pahalılığı altında ezilmemizin, rejimin ve sermayenin saldırılarına dur diyemiyor olmamızın nedeni örgütsüz oluşumuzdur. Sermaye cephesi örgütlü ve güçlüyken, emek cephesi yeterince örgütlü değil, zayıf ve dağınık! Emek cephesinin örgütlü birliğini sağlamak ve gücümüzü pekiştirmek zorundayız.
Ancak liranın aralıksız değer kaybettiği ve toplumdaki kaygının panik noktasına evirildiği bir anda Erdoğan yeni bir açıklama yaptı: Bankalardaki lira cinsinden mevduatlar (faiz karşılığında bankaya yatırılan para) artık dolara endekslenecek ve dolar lira karşısında yükseldiğinde oluşacak kur farkı hazineden mevduat sahiplerine ödenecekti. Böylece insanların parasını enflasyonun altında kalan düşük faizle bankaya yatırmayıp döviz almasına gerek kalmayacaktı. Fakat rejim sözcülerinin ve çanak yalayıcı rejim medyasının yaratmak istediği algının aksine bu, faizlerin örtülü veya dolaylı biçimde arttırılmasından başka bir şey değildir. Üstelik bu uygulama doğrudan emekçilerin cebini hedef almaktadır. Çünkü dövizin yükselmesiyle bankadaki mevduat sahiplerine ödenecek fark hazineden karşılanacak. Yani bu yolla, bankalardaki mevduatların yüzde 93’ünden fazlasını elinde tutan 350 bin zengine, emekçilerden servet transferi yapılacak. Hazinenin boşalan kasalarını doldurmak için emekçilerden kesilen dolaylı ve dolaysız vergiler daha da arttırılacak. Bu da yetmeyince para basılacak; enflasyon canavarı alabildiğine şişecek ve ücretlerin alım gücü daha fazla düşürülecek!
Faizin haram olduğunu söyleyen Erdoğan ve yandaş medya, şimdi de halkı kur korumalı vadeli mevduat hesabı açmaya, dövizlerini bozdurup faize yatırmaya çağırıyor. Hazinenin beş yıllık borçlanma faizleri yüzde 25’e çıkmış durumda. Bu tablo, insanların dini inançlarının egemenler tarafından nasıl istismar edildiğini gözler önüne seriyor. Şu hususun altını kalınca çizmek istiyoruz: Kapitalist sömürü düzeninde faizlerin kaldırılması söylemi kocaman bir yalandan, lafebeliğinden (demagoji) ibarettir! Çünkü sınıflı topluma ve sömürü ilişkilerine karşı çıkmadan faize karşı olunamaz! Sınıflı toplum ve sömürü ilişkileri son bulmadan faiz ortadan kalkmaz! Kâr, rant ve faiz denen şey kendiliğinden oluşmaz. Bunların tamamı işçi sınıfının sömürülmesiyle elde edilen toplam artıdeğerin çeşitli biçimlerde bölüşülmesidir. Banka sermayesi, yatırım yapmak isteyen sanayiciye kredi verdiğinde, faiz yoluyla işçilerin sömürüsüne ortak olur. Nitekim Erdoğan iktidarı, yıllarca yüksek faiz vererek yabancı sermayeyi ülkeye çekmedi mi? Bu sayede gerçekleşen ekonomik büyümeyi kendi başarısı olarak sunmadı mı? Fakat ekonomik krizden dolayı pasta küçüldü; Erdoğan, faizleri indirerek yandaş sermayeye düşük faizli kredi olanağı sunmak istiyor. Yabancı sermaye düşük faize gelmezken, yüksek miktarda parası olan yerli zenginler de dövize yöneliyor. Yani sermaye kesimleri arasında yürüyen kavga faizlerin Nass’a uygun olup olmaması değil, çıkar kavgasıdır!
Sonuç itibariyle dolaylı olarak mevduat faizleri arttırılırken, 20 Aralık gecesi toplumun büyük çoğunluğunun şaşkınlıkla izlediği devasa bir vurgun gerçekleşmiştir. O gece Erdoğan’ın konuşmasının hemen ardından kamu bankaları eliyle piyasaya milyarlarca dolar sürülmüş ve günler öncesinden bu plandan bilgisi olan vurguncular 18 liradan dolar satmaya başlamışlardır. Maliye ve Hazine Bakanı Nebati’nin toplantı yaptığı banka genel müdürlerinin, iktidar çevrelerinin ve spekülatörlerin bu operasyon hakkında önceden bilgisi olmaması düşünülemez. Bir avuç vurguncuyu daha fazla zengin etmeye dönük bu operasyon bilinçli olarak kurgulanmıştır. Amaç Erdoğan’ı bir kurtarıcı olarak sunmaktır. Nitekim dolar ve yabancı para birimlerinin alıp başını gittiği ve endişenin paniğe dönüştüğü bir anda Erdoğan bir kurtarıcı edasıyla sahneye çıkmış, dolar 18 liradan 12-13 lira bandına gerilemiştir. İktidar ve medyası bunu “dolar çakıldı” olarak sunuyor; sırtımıza saplanan yoksulluk bıçağının 18 santimden 12-13 santim düzeyine çekilmesine alkış tutmamızı istiyorlar!
Kibirli rejim sözcüleri, emekçileri aptal yerine koyuyor ve toplumu istedikleri gibi aldatıp yönetebileceklerini sanıyorlar. Bakan Nebati’ye göre üç günde finansal istikrar sağlanmış! Madem finansal istikrarı sağlamak bu kadar kolaydı, neden liranın değersizleşip pula dönmesine izin verdiniz? Elbette amaç gerçekleri açıklamak değil, toplumda algı yaratmaktır. Nitekim Bakan’a ekonominin durumu sorulduğunda, “rakamları boş verin, gözlerime bakın, gözlerim parlıyor” diye cevap veriyor. Aynı Bakan, 20 Aralık gecesi büyük finansörlerin değil küçük yatırımcının kaybettiğini söyleyerek kurulan tuzağı itiraf etmiş oluyor. Bakanın bu açıklamaları, boynunda tespih, dilinde dua hacca gitme numarasıyla kaz ve tavuğu aldatıp mağaraya çeken “Hacı Tilki” hikâyesini hatırlatıyor. Kaz ve tavuğu mideye indirenlerin gözü elbette parlar! İktidar çevrelerinin ve sermayenin gözü parlarken, her geçen gün emekçilerin gözündeki fer biraz daha sönüyor!
Kardeşler! Asgari ücretin düşürülmesinin ve tüm ücretlerin aşağıya çekilmesinin, hayat pahalılığı altında ezilmemizin, rejimin ve sermayenin saldırılarına dur diyemiyor olmamızın nedeni örgütsüz oluşumuzdur. Sermaye cephesi örgütlü ve güçlüyken, emek cephesi yeterince örgütlü değil, zayıf ve dağınık! Gerçeklere sınıf ve sınıf ilişkileri penceresinden baktığımızda, kimin dost kimin düşman olduğunu derhal görürüz. Emek cephesinin örgütlü birliğini sağlamak ve gücümüzü pekiştirmek zorundayız. O zaman ekonomik ve siyasal gelişmeleri hayretle ve pasifçe izlemez, sürece müdahale eden biz oluruz!
Tarihten Bir Yaprak: 1974 Gıslaved Grevi
- Bugün Herkes Dünyanın Döndüğünde Hemfikir Ama…
- Ücretler Artarsa Enflasyon Artar!
- Değişimi Asıl Yaratacak Olan Biziz!
- İşçi Dayanışması 178. Sayı Çıktı!
- Sözcüklerin Anlamı: Kimin Düşüncesi, Kimin Penceresi?
- Sınıflar, Siyaset ve Genel Oy Hakkı
- İşçi Anne Babalar Çocuklarını Nasıl Yetiştirmeli?
- Beklemek Fayda Etmez, Godot Gelmeyecek!
- Enflasyon, Asgari Ücret ve İktidarın “Baz Etkisi” Oyunu!
- Tek Tek İşçiler ve İşçi Sınıfı
- 2023’e Girerken İşçi Sınıfının İsyan Fırtınası Sürüyor
- 2023’e Girerken 2022’den Çıkan Dersler
- İşçi Sınıfı Kitlesel Grev ve İsyanlarla Kapitalizme Hayır Diyor!
- İşçi Dayanışması 177. Sayı Çıktı!
- Karasabandan Cep Telefonuna!
- Başarının Sırrı ve Sömürüsüz Topluma Giden Yol!
- Esirler Dünyası Uyanmalı!
- Nasıl Bir Kutuplaşma?
- Sonunda Dedikleri Oldu: İşte “Büyük Türkiye”!
- İşçi Sınıfının Çocukları ve Anaları: Dün Başardılar Bugün de Başarabilirler!
- Davutpaşa Katliamının 15. Yılında Adalet Arayışı Sürüyor
- Rahat Yaşamın Sırrı
- Kent Ekmek Kuyruğu: “Ben Öyle İstediğim İçin”
- Sahte İlaç Skandalı: Çürüme Her Tarafı Sarmış!
- Barış ve Özgürlük Dolu Bir Dünya Düşüyle Nâzım Hikmet
- Uzun İnce Bir Yolun Hikâyesi: EYT
- Ölüm Hep Bize mi Düşer Usta?
- Asgari Ücret, Sefalet Ücreti
- Asgari Ücret: Kim Haklı, Meşru Olan Ne?
- Emek ve Özgürlük İttifakı: Yoksulluğa, Savaşa, Baskılara Dur Diyelim!
- Haklı EYT Mücadelesi ve “Yavan Zihinliler!”
- Dolan Kimin, Boşalan Kimin Küfesidir?
- Sistem Ne Ölümüze, Ne de Dirimize Saygı Duyuyor!
- Önlem Yok, Denetim Yok, 2022 İşçi Ölümleriyle Kapandı
- “7 Kitap, 7 Defter, 1 Litre Su, Yarım Ekmek”
- Siz Kimi Taşıyorsunuz Sırtınızda?
- Biz Bu Endeksin Neresindeyiz?
- Savaşa Karşı Hayat Konferansı: İran’da İdamlar Durdurulsun!
- Yerler, İnsanlar Değişiyor, Rejimin Yağma ve Talan Politikası Değişmiyor!
- Emek ve Meslek Örgütleri Fincancı Davasında: “Dayanışma ve Umutla Bir Aradayız!”
- Değişimi Asıl Yaratacak Olan Biziz!
- Sözcüklerin Anlamı: Kimin Düşüncesi, Kimin Penceresi?
- Sınıflar, Siyaset ve Genel Oy Hakkı
- İşçi Anne Babalar Çocuklarını Nasıl Yetiştirmeli?
- Beklemek Fayda Etmez, Godot Gelmeyecek!
- Enflasyon, Asgari Ücret ve İktidarın “Baz Etkisi” Oyunu!
- Tek Tek İşçiler ve İşçi Sınıfı
- İşçi Sınıfı Kitlesel Grev ve İsyanlarla Kapitalizme Hayır Diyor!
- Karasabandan Cep Telefonuna!
- Başarının Sırrı ve Sömürüsüz Topluma Giden Yol!
- Esirler Dünyası Uyanmalı!
- Nasıl Bir Kutuplaşma?
- Sonunda Dedikleri Oldu: İşte “Büyük Türkiye”!
- İşçi Sınıfı Örgütlü Olursa Burjuva Tuzakları Aşabilir!
- Bir Kapının Eşiğinde: Anahtar mısın, Kilit mi?
- Genç Kuşakları Çürüten Kapitalizme Karşı Mücadeleye!
- Asıl Dert “Aileyi Korumak” mı?
- İnsanlığın Düşmanları ve İnsanlığın Umudu
- Sermaye Sınıfına Haddini Bildirecek Olan Örgütlü İşçi Sınıfıdır!
- İnsanlığın Yeni Bir Dönüşüme İhtiyacı Var!
- Asgari Ücret, Sefalet Ücreti
- Asgari Ücret: Kim Haklı, Meşru Olan Ne?
- Dolan Kimin, Boşalan Kimin Küfesidir?
- Asgari Ücret Açıklandı: Sefalet Baki, Algı Oyunları Sürüyor!
- Asgari Ücret, Zamlar ve İşçilerin Söz Hakkı
- Asgari Ücret Gerçeği: Reel Ücretler Düşüyor, İşçi Sınıfının Yoksulluğu Büyüyor!
- Metal, Petrokimya, Gıda ve Kargo İşçileri: Türk-İş Başkanı İşçilerin Değil Sermayenin Sözcüsüdür!
- Asgari Ücret Görüşmeleri Algı Oyunlarıyla Başladı
- Asgari Ücrete Zam Tartışmaları
- İşçilerin Payına Düşen Yine Yoksulluk Oldu
- Biz Birbirimizin Düşmanı Değil Güvencesiyiz!
- “Gelsin Halletsinler” Çözüm mü?
- Türkiye’de Ortalama Ücret Düşüyor, Yoksulluk Büyüyor
- Avrupa ve Türkiye’de Asgari Ücret; Bizi Kıskanıyorlar!
- Hep Aynı Aldatmacalar
- Asgari Ücret Arttıysa Alım Gücümüz Niye Düştü?
- Asgari Ücret Açıklanırken: Sağda Patronlar Solda Sendika Bürokratları…
- Enflasyon, Asgari Ücret ve “Çakılan” Dolar!
- Emeğin Örgütlü Cephesini Büyütelim!
- Asgari Ücrete “Zam”
Son Eklenenler
- Rosa’nın yaşamına ve yüreğine 7 yıl süren bir yolculuk yapan Jülide Kural, yazdığı ve oynadığı “Ben Rosa Luxemburg” adlı tiyatro oyunuyla onu kadınlarla, gençlerle, işçilerle, öğrencilerle buluşturuyor. Bu oyunla, onu tanıyan ve mücadelesini...
- “Yoksulluk, bir annenin başını yastığa koyduğunda gündüz çocuğuna istediğini alamadığını düşünüp üzülmesidir.” Bu sözler iki çocuğu olan ve üçüncü çocuklarını bekleyen bir anneye ait. Bugün pek çok anne de yaşadığımız yoksulluğu çocuklarına...
- Kocaeli Başiskele’de bulunan Kartonsan fabrikasında işçiler, toplu sözleşme görüşmelerinin tıkanması üzerine 22 Aralıkta greve çıktı. Selüloz-İş üyesi işçiler, ücretlerine gerçek enflasyon oranında zam yapılmasını, çalışma koşullarının...
- 29 Ocakta İran’ın Batı Azerbaycan eyaletine bağlı Hoy kentinde 5,8 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Kışın en soğuk günlerinde, gece 21.44’te meydana gelen depremde en az 3 kişi öldü, 122 kişi yaralandı, çok sayıda ev hasar gördü. Hoy halkı...
- Toplumda çoğunluğun doğru kabul ettiği fikirleri sorgulamak, yanlışları görmek, bunları dile getirmek kolay değildir. Kolay olan herkesin söylediğini söylemek, herkesin yaptığını yapmaktır; çünkü bu çaba sarf etmeyi gerektirmez ve “zararsızdır.”...
- 31 Ocak 2008’de İstanbul Davutpaşa’da kaçak bir maytap atölyesinde meydana gelen patlamada 20’si işçi 21 kişi ölmüş 100’den fazla kişi yaralanmıştı. Katliamın 15. yıl dönümünün Anayasa Mahkemesi kararıyla tekrar görülen davanın 2. duruşmasının...
- Bizler İşçi Dayanışması gazetesi okuru bir grup petrokimya işçisiyiz. Geçtiğimiz günlerde bir araya geldik ve “Artık Yeter! Şimdi Birlik ve Mücadele Zamanı” kampanyamızın bildirisini okuduk. Hayat pahalılığı, sosyal hayattan kopma ve baskılar...
- Sendikaların araştırmalar sonucunda açıkladıkları rakamlara göre yoksulluk sınırı 27 bin liranın üzerine çıktı. Türkiye’de bu miktarın üzerinde bir ücrete çalışan işçi sayısı neredeyse parmakla sayılacak kadar azdır. Yani Türkiye’de işçiler...
- Binlerce demiryolu işçisi, 300 bin öğretmen, 70 bin üniversite çalışanı, 100 bin kamu işçisi, 2 bin otobüs şoförü… Bugün İngiltere’de farklı sektörlerden 500 bin işçi grevde. İşçiler mücadelelerini birleştirdiler, grevlerini ortaklaştırdılar ve hep...
- Fransa işçi sınıfı 10 gün arayla 2. kez genel greve gitti. Macron hükümetinin emeklilik yaşını yükseltmek istemesine karşı 31 Ocakta 2,8 milyon işçi bir kez daha meydanları doldurdu. Ülkedeki 8 sendikanın çağrısıyla; Paris, Nice, Toulouse, Lille,...
- İstanbul Esenyurt’ta bulunan LCW’nin deposunda çalışan ve Kod-46 ile işten atılan 14 işçinin 10 Ocakta başlayan mücadelesi kazanımla sonuçlandı. British American Tobacco işçileri greve çıkma kararı aldı. 2022’nin Ağustos ayından bu yana sendikal...
- 2022 sonlarına doğru fırınlarda ekmeğin fiyatı 5 liraydı. İzmir Büyükşehir Belediyesinin Kent Ekmek fiyatı ise 3 liraydı. Kent Ekmek fiyatı artık 4 liraya çıkartılmış oldu. Yani ekmeğe yüzde 33 zam bindirilmiş oldu. Ekonomik kriz yukarıya doğru...
- Türkiye’de hızla yükselen enflasyon karşısında emekçilerin alım gücü iyice eridi. TÜİK’in resmi enflasyonu ile gerçek enflasyon arasında uçurum olduğu için ve ücret artışları resmi enflasyon veri alınarak yapıldığı için, yapılan zamlar reel...