Buradasınız
UİD-DER’in Gönüllü İşçileri
İkitelli’den bir çorap işçisi
Merhaba dostlar,
Ben uzun yıllardır İkitelli’de bir çorap fabrikasında çalışıyorum. Bu fabrikada öyle şeylere tanık oldum ki söze nereden başlayacağımı inanın bilemiyorum. İşe ilk başladığım günlerdi. Bir gün çalışırken aniden yan taraftaki külotlu çorap bölümünden bir çığlık yükseldi. Müdürlerin, şeflerin o tarafa doğru koştuğunu gördüm. Bir arkadaşımızı elektrik çarpmıştı. Sonrasında aldığımız haberlere göre günlerce hastanede yatmış. Bazı arkadaşlar felç olduğunu duymuşlar. Nedeninin kaçak elektrik olduğu söyleniyordu. Fakat o güne kadar duvarlarda hiçbir uyarı yazısı yoktu. Bu olaydan sonra “şalterler kapatılmadan kalıp değiştirilemez” ve “gürültülü ortam, kulak tıkacı kullanılmalıdır” gibi yazılar asılmıştı. İşin tuhaf yanı ne zaman müşteri temsilcisi gelecek olsa fabrikaya hummalı bir temizlik, titizlik başlar, kulak tıkaçlarını takmamızı isterler. Müşteri temsilcileri gidince eski tas eski hamam devam eder. Daha ilginç olaylar da yaşadık. Gözümüzün önünde patronun bir şefe tokat attığına hep birlikte tanık olduk. İşçi olduğunu unutmuş bu kişi ağzını bile açmadı. Aynı tokat meselesini bir işçiye yapmaya kalkmış fakat karşılığını almıştı. Bu fabrikada uzun zaman çalışanlar artık kendilerini buranın makinesi, birer parçası zannediyorlar. Bu fabrikada beş tane şef var. Bazılarıyla önceden aynı makinelerde çalıştık. O zamanlar onlar da bizler gibi işçiydi. Ne zaman ki şef oldular, patrona yalakalık yapmak için işçilere bağırıp çağırmaya başladılar. İşçi olduklarını unuttular.
Bize en büyük psikolojik baskı, patronun sürekli ortada gezmesi ve en ufak bir hatada fabrikayı sesiyle inletmesi. Bir hata yapıldığında uyarı yerine ağır sözlerle karşılaşıyoruz. Bu da bizim işin yoğunluğu nedeniyle hata yapmamıza sebep oluyor. Düzeltilebilir hatalara bile göz yummuyorlar. Her gün sabah-akşam giriş ve çıkışlarda çantalarımız aranmaya devam ediyor. Bu fabrikada telefon yasakmış, yüce patronumuzun yüce yasası! Ama kim dinler bu geçersiz yasakları. Eskiden girişte herkes telefonunu güvenliğe bırakırdı, şimdi tek bir telefon bile bırakılmıyor. Bu işyerinde içme suyuna para verilirdi bundan yıllar önce. Ta ki UİD-DER’li arkadaşlar gelip bu sorunumuzu dağıttıkları İşçi Dayanışması bülteninde yayınlayıncaya kadar. Adeta tutuşmuşlardı patronlar, o günden sonra suya para ödemedik. Ne zaman ki bu işyerinden UİD-DER ve UİD-DER’li işçiler gelip geçti işte o zaman iyi anlamda çok şeyler değişti.
İşyerinde çalışan UİD-DER’li bir arkadaşımızı işten atmışlardı. Yılmadı, mücadele etti ve tek başına açtığı davayı takip edip kazandı. Bu davanın bile işyerinde bizim için kazanımları oldu. Biz kadın işçiler gündüz vardiyasında yarım saat fazladan çalıştırılıyorduk. 15:30’a kadar çalışıyorduk. Şef gidin derse çıkıyorduk. Arkadaş açtığı davada bu yarım saatlik durumu da belirtmişti. Mahkemenin olacağı günlerde saat 15:00 olmuş ve diğer vardiya gelmişti. Beş dakika sonra şef bize hadi gidin demişti ve şaşırmıştık. Nedenini sorduğumuzda hiçbir açıklama yapmadan “bundan sonra böyle” demişti. Açıkçası eteklerimiz tutuştu diyemiyorlardı. Ama ben biliyordum nedenini. Şimdi herkes bunun sebebinin işyerinde açılan öneri ve şikâyet kutularına atılan yazılar olduğunu zannediyor. Ne kadar anlatmaya çalışsak da insanlar bu bilinçsizliğin içinde, bu kapitalist sistem bataklığının içinde, hâlâ asalaklar sınıfı olan patronlara inanıyorlar. Onların da işi gücü yok da o kutuları açıp “ah benim canım işçilerim neler istiyor, nelerden şikâyet ediyorlar bir bakayım” diyorlar sanki. Hadi öyle oldu varsayalım. Bizim akşam yemeğimizin olmadığını yazıp atan birçok işçi arkadaş oldu fakat neden hâlâ bize akşam yemeği verilmiyor?
Arkadaşlar, patronların yalanlarına kanmayalım. Biz işçiyiz, emekçiyiz, üreteniz. Haklarımızın bir bir elimizden alınmasına göz yummayalım. Bilinçsizlik bir zehir gibi her gün kanımızı zehirliyor. Ben UİD-DER’i tanıdığım için çok şanslıyım ve beni UİD-DER ile tanıştıran arkadaşa teşekkür ediyorum. Bizim fabrikada çoğu insan UİD-DER’li arkadaşı ve yaptıklarını konuşuyor. O gitti ama biz varız bu fabrikada mücadeleyi ilmik ilmik örmek için. UİD-DER’i anlatmak, insanlığımız, haklarımız ve güzel bir dünya için bir araya gelmemiz gerektiğini anlatmak için bu fabrikada artık biz gönüllü UİD-DER işçileri olarak gönülden varız.
Sivas Katliamı Gebze’de Lanetlendi
Burger King’de Mücadelemiz Sürüyor
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- İranlı sınıf kardeşlerimiz, Sizlere Türkiye’den yazıyoruz. Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği (UİD-DER) üyesi işçiler olarak sizleri en içten duygularımızla selamlıyoruz. On yıllardır Filistin halkına yönelik zulmünü sürdüren İsrail, bugün ABD’...
- 11 Temmuzda Brezilya’nın birçok kentinde on binler, emek karşıtı politikaları ve saldırgan uygulamalarıyla tanınan eski başkan Bolsonaro’nun yargılanma sürecine müdahale ettiği gerekçesiyle Trump’ı protesto etti. Kenya’da geçtiğimiz yıl vergi...
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 14 Temmuzda Ankara’da bulunan Genel Merkez binasında düzenlediği basın toplantısında 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi taleplerini ve mücadele programını açıkladı. Basın...
- DİSK Emekli-Sen, 13 Temmuzda Çankaya Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri’nde “Emekli Buluşması” düzenledi. DİSK-AR tarafından hazırlanılan 2025 Emekli Raporu’nun kamuoyuyla paylaşıldığı etkinliğe DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Emekli-Sen Genel...
- Haydarpaşa Dayanışması, son banliyö seferlerinin durdurulduğu 2013’ten bu yana Haydarpaşa Garında her Pazar günü “Ne Otel Ne Müze, Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak!” pankartıyla basın açıklamaları gerçekleştiriyor. 13 Temmuz Pazar günü gerçekleştirilen...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...