Buradasınız
Utanmazların Nemlenen Ceketi
Beylikdüzü’nden bir kadın işçi

18 can yine karanlıklarda kayboldu. Maden işçileri her sabah aileleriyle vedalaşıp işlerine öyle gidiyorlar. Çünkü maden işçisi her an ölümle burun buruna. İşsizlik, çaresizlik, maden ocaklarını işçilere mezar ediyor. Patronların doymayan açgözlülüğü işçilerin canını alıyor. Türkiye’de inşaattan, madenden tutun da fabrikalara kadar hiçbir işletmede iş güvenliği diye bir şey yok. İş güvenliği patronlar tarafından zaman kaybı ve masraf olarak görülüyor. Bu arada ölen işçilerin sayısı çok da önemli değil. Bu olanlara göz yuman da AKP hükümetidir. Devlet bu işletmeleri denetlemiyor. Olan olduktan sonra göstermelik olarak takip ediyormuş havası yaratıyorlar. Birkaç ay sonra da unutuyorlar. Çalışma Bakanı Faruk Çelik utanmadan çıkıp “bu çekilmez bir acı, buna artık bir çözüm bulmalıyız” diyor. Sen devletin Çalışma Bakanı değil misin, şimdiye dek aklınız neredeydi, işçiler patır patır ölüyor!
Yine Faruk Çelik “ocağı kapatacağımız zaman 50 kişiyi devreye sokuyorlar” diyor. Merdin kıpti sirkatin söylerken şecaatin arzedermiş misali kendini ele veriyor. Yani biz bu işletmeleri denetlemiyoruz diyor. Kendisini de mağdur göstererek “biz maden ocağına indik, içerisi çok kötü, ceketlerimiz nemlendi” diyor. Bakar mısınız şu pişkinliğe, beyefendinin ceketi nemlenmiş! İnsaf be, işçilerin o maden ocağında hayatları kararıyor! Yerin kat be kat altında ciğerleri nemleniyor. İşçiler sağlıklarından oluyor. Bu yetmezmiş gibi canından oluyor. Faruk Çelik işine giderken eşiyle, çocuklarıyla vedalaşmak zorunda değil tabii. Boşuna dememişler kimin ekmeğini yersen onun kılıcını kuşanırsın diye. Bu bakanlar da patronların kılıcını kuşanmışlar, ama timsah gözyaşları dökerek halkı kandırmaya çalışıyorlar. İşçi ailelerini kan parasıyla susturuyorlar. Bir tarafta iş güvenliği önlemlerini almayarak işçilerin ölümüne sebep olan patronlar, diğer tarafta onların temsilcisi olan ve dolayısıyla onların önünü açan AKP hükümeti var. Her zaman bunlar kendi çıkarlarını düşünür, ona göre davranırlar. İşçi sınıfı örgütsüz ve dağınık olduğu için bu kan emicilerin gerçek yüzünü göremiyor. Yaşanan katliamların sorumlusu patronlar ve AKP hükümetidir. İşçi sınıfının örgütlenmekten başka çaresi yok. Bu ölümleri ancak tek bir güç durdurabilir, o da işçilerin örgütlü mücadelesidir. Örgütlü olmak hayat kurtarır.
“Hayat Devam Ediyor” mu?
Stajyer İşçi Sömürüsüne Son!
- Kamu Emekçileri, Ancak Birleşirse Kazanabilir!
- Sınıf Temelinde Örgütlü Olmak Sabırlı Olmaktır
- Bir Yaz Akşamı…
- Artık Kurdu Gözünden Tanıyorum!
- İşsizliğin Sebebi Sözleşme mi?
- “Bu İşçiler de Çok Nankör Canım!”
- Digel Tekstil İşçilerinin Mücadelesi Devam Ediyor
- Grevci TPI Kompozit İşçileri Kararlı
- Amazon Depo İşçileri Haklarını İstiyor
- İşsizliğe Karşı Mücadele Kapitalizme Karşı Mücadeledir!
- Hak Aramak Değil Grev Kırmak Vebaldir
- Bu Pahalılıkta Tatil Yapmak mı?
- “UİDER” Değil, “UİD-DER”
- Sırrı Abimizi Mücadelemizde Yaşatacağız
- Erol Eğrekler ve İşçi Sınıfı
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
Son Eklenenler
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...