Buradasınız
Yıldızlara Özgürlük
Gülsuyu’ndan bir tekstil işçisi
Yaşadığımız şu dünyada özlemini çektiğimiz, tutkuyla sevdiğimiz ama hep imkânsız gördüğümüz ne çok şey var, öyle değil mi? Meselâ rekabet duygusu hissetmeden, aynı ruh ve coşkuyla birlikte bir şeyler üretmek... Bizi mutlu eden bir faaliyetin parçası olmak… Ağız dolusu gülerek emek verebilmek bir işe… Eleştirilerle ilerlemek, üretmek hep beraber… Yani insan tabiatına en uygun yaşam biçimi olan kolektivizmi hayata geçirebilmek ne güzel bir duygudur. Günlük hayatımızda yaşamamıza izin verilmeyen bu güzel duyguları kocaman yürekli insanlardan oluşan ailemle, UİD-DER’le yaşadığım için çok mutluyum.
UİD-DER çatısı altındaki tüm faaliyetlerimiz ortak bir çabanın sonucu. Kurslarımız, etkinliklerimiz, tiyatro ve müzik çalışmalarımız, hep aynı ruhla yol aldırıyor bize. Ben sizlere uzun bir süredir parçası olduğum müzik ve koro çalışmamızdan bahsetmek istiyorum. Bu çalışmaya ilk katıldığım dönemlerde tanık olduğum her şey beni şaşırtıyordu. Daha önce katıldığım hiçbir çalışmada olmayan bir ruh vardı burada. Bize emek veren insanlar ne kadar yetenekli ama nasıl da mütevazı idiler. “Piyasadaki” kurs hocaları üç kuruşluk bilgilerini satmaya çalışırken, bizim hocalarımız canla başla bize müzikle ilgili beceri ve birikim kazandırıyorlardı. Hem de çıkıp geldikleri işyerlerinde yaşadıkları yorgunluğu unutarak. Hem de bizi bu üretime dâhil edebilmek dışında hiçbir karşılık beklemeden. Öğrettiklerini hayata geçirebildiğimizde gözlerinin içi parlıyordu. Doğru çıkan her ses, güzel ve coşkulu söylenmiş her şarkı bu parıltıyı arttırıyordu. Üstelik hiç kimse o kolektif ruhu bozmuyordu. Çok öne çıkan, diğerlerini gölgede bırakan da yoktu, geride kalıp o coşkuyu yakalayamayan da. Herkes elinden geleni yapmak için kapasitesini zorluyordu. Hiçbirimiz müzik eğitimi almamıştık burjuvazinin okullarında. Sabır istiyordu bizi eğitmek. Sabır istiyordu bu kadar uzak kaldığımız bir dünyayı keşfetmek, yeteneklerimizi ortaya çıkarabilmek. Yine de herkes ilerliyordu.
İlk katıldığım çalışmalardan birinde hocalarımızdan birinin söylediği sözler asla aklımdan çıkmaz. İşçi Özeğitim Gruplarının organize ettiği bir etkinlikte koro olarak görev alacaktık. Hepimiz ilk kez böyle bir deneyim yaşayacaktık ve hiçbirimizin sesi tek başına şarkı söyleyebilecek kadar güzel ve güvenli değildi. Fakat birkaç çalışmadan sonra iyi şarkı söyleyen coşkulu bir koro olmuştuk. Hocamız bize “tek tek hiçbirinizin sesi yeterli değil ama bir araya geldiğinizde ortaya çok güzel bir şey çıktı” dedi. Bu sözler bizi çok mutlu etmişti. Biz işçiler tek başımıza hiçbir değer ifade etmiyorduk, ama bir araya geldiğimizde, örgütlü davrandığımızda nasıl da güçleniyor ve güzellikler yaratabiliyorduk. Birbirimize güç ve güven vermeyi, kolektif üretimin güzelliğini öğretiyordu bu çalışmalar.
Daha önce hiç duymadığım işçi marşlarını öğrenmek de beni çok etkilemişti. O şarkıların, marşların yazılıp bestelendiği dönemleri gözümün önünde canlandırabiliyordum artık. Uzak bir hayal olarak gördüğüm o görkemli günler somutlaşmıştı sanki. O marşları çalıp söylerken bu mücadelenin bir parçası olmaktan duyduğum onur, mücadeleyi daha da yükseltmek için verilen bir söze dönüşüyordu. Düzenlediğimiz etkinliklerde anlatılanlar ve okunan şiirlerle beraber şarkılarımız ve marşlarımız da işçi dostlarımıza bu mücadeleye omuz vermeleri gerektiğini anlatıyordu. Bu çağrılara verilmiş her yanıt yeni bir yaşam yaratıyordu.
Zaman ve çalışmalar ilerledikçe kolektif ruh ve tarz içimize işliyor ve farkına bile varmadan o tarzı yaşamımızın diğer alanlarına da taşımaya başlıyorduk. Koro hocamız yaptığımız hatalardan utanıp işlerden kaçmamızı değil onlarla yüzleşmeyi ve düzeltmeyi öğretiyordu. Çok seslilik çalışmaları bize yaptığımız her işte ayrıntılara daha iyi odaklanmayı, farklılıkları kavramayı öğretiyordu. Çok seslilik sanki baktığımız bir manzarada sadece en büyük ağaçları, en renkli çiçekleri değil bu manzarayı tamamlayan minicik kır çiçeklerini, çimenleri, güneşin ve bulutların ışık ve gölge oyununu, aynı renklerin yüzlerce farklı tonunu fark etmek gibiydi. Yaptığın işin ahengini ve ritmini bozmadan başkalarının yarattığı güzellikleri fark etmek, bu güzelliğin bir parçası olmak ne güzel bir duyguymuş.
Şarkı söylemeyi hep tutkuyla sevdim ama yaşamın anlamıyla bütünleşen şarkıları UİD-DER’le öğrendim. Şarkı söylemeyi güzelleyen, güzelleştiren UİD-DER’li dostlarıma en güzel teşekkürün, sesimi çağıl çağıl bir ırmak gibi akan seslerinin yanına katmak ve o kocaman işçi yüreklerinin attığı yerde, mücadelede onların yanında tuttuğum safta ilerlemeye devam etmek olduğunu biliyorum.
Burjuvazinin hırs, rekabet gibi yıkıcı duygularla ve maddi beklentilerle yozlaştırdığı müzik bize hiçbir değer katamaz. İnsani değerleri yeniden ve kolektif bir ruhla keşfedip üretmek için, işçi sınıfının görkemli mücadelesinin güzelliklerini yaşayıp yaşatabilmek için sesini sesimizin yanına katacak işçi dostlarımızla ailemiz büyüyecek. Böylelikle yeryüzünde yaşamın en güzel ezgileri yükselecek. Başımızı kaldırıp baktığımız yıldızlar bile özgürleşecek.
İnşaat İşçilerinden
Bir Tarafta Bolluk, Diğer Tarafta Açlık
- UİD-DER’de Bir Kez Daha 8 Mart Coşkusu
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!
- “Ben Rosa Luxemburg” Oyunu İşçilerle Buluştu
- UİD-DER’in Coşkulu 1 Mayıs Etkinlikleri Devam Ediyor
- UİD-DER’den Coşkulu Etkinlik: 1 Mayıs’ta ve 14 Mayıs’ta Değişim İrademizi Gösterelim!
- Rosa Luxemburg: İnsanlığın Büyük Davasına Adanmış Bir Ömür, Yaşam Dolu Cesur Bir Yürek!
- Bu Heyecan Farklı Bir Heyecan
- Heyecan ve Duygu Dolu Bir Film Şeridiydi
- İşçi Sınıfının Aktarma Kayışı UİD-DER’e Teşekkürler
- Gerçeğin Işığını Taşıyanlara Selam Olsun!
- Ekim’in İzinde: Yeni Bir Dünyaya Mecburuz
- The Strike/Grev Resmi Bana Üniversitedeki Eğitim Seviyesini Hatırlattı
- Geçmişe ve Bugüne UİD-DER’le Bakmak
- 50. Yılında Geleneğimiz UİD-DER İle Sürüyor!
- “Şiirlerle Fotoğraflarla İşçi Sınıfının Tarihini Bizlere Aktaran UİD-DER’e Teşekkür Ederim”
- Tarih Bizim Rehberimizdir
- Sınıf Penceresinden Gerçekleri Öğreniyoruz
- İşçi Sınıfının Çocukları UİD-DER’le Daha Mutlu!
- DTV “Direnç, Sabır, Mücadele” Etkinliğini Haberleştirdi
- “Direnç, Sabır Mücadele” Belgesel Gösteriminden Yansıyanlar
Son Eklenenler
- 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta yürüyüş ve basın açıklaması gerçekleştirdi. Grevlerini sürdüren Lezita işçileri patronun grev kırıcılığına karşı da mücadele ediyor. 18 Martta Ankara’ya yürüyüş başlatan Agrobay işçileri, 21 Martta...
- İktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin haklarına pervasızca saldırıyor, işçiler mücadele ediyor. Adıyaman Besni’de Mega Polietilen fabrikasında ücret gaspına karşı başlayan direniş sonuç verdi, işçilerin 2 aylık ücretleri yatırıldı....
- Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Mersen’de işçiler, sendika ve toplu sözleşme hakları için 19 Nisanda greve çıktı. Sendikadan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi: “Fransa sermayeli Mersen’in merkez yöneticileri...
- İşçi Dayanışması’yla tanışmış işçi kardeşlerimiz, gazetemizin kendilerinde yarattığı değişimi çok iyi bilir. UİD-DER ile yolları kesişen her işçi kardeşimizin zihni açılır, doğru bir ifadeyle dünyaya ve her şeye sanki üç boyutlu bir gözlükle bakar...
- Bu dünyaya sadece çalışmak için gelmiş gibiyiz. İşyerinde arkadaşlarımın ağzından sürekli şu sözler dökülüyor: “Ya biz bu dünyaya çalışmak için mi geldik? Evde iş, fabrikada iş… Sürekli bir döngünün içinde dönüp duruyoruz. Neden bu kadar çok...
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...