Buradasınız
“Ya Dayı Valla İlk Kez Senden Duyuyorum”
İzmir’den emekli bir işçi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Örgütsüz işçilerin zihni kapanmayan bir yara gibi burjuvazinin her türlü virüsüne maruz kalır. Burjuvazinin işçi sınıfının beynini felce uğratacak sayısız araçları var. Bu çok kullanışlı araçlarından en önde geleni dini duyguların istismarıdır. İşçilerin, emekçilerin dini inançlarını istismar eder sömürücü egemenler. İşçi sınıfının örgütlü olmasından bahsettiğimizde çoğu örgütsüz işçi kardeşimiz ne demek istediğimizi anlayamaz, kavrayamaz. Mesela sendikasız bir işçi kardeşimize “örgütlü olmamız gerekiyor” dediğimizde, o güne değin burjuvazi örgütlenmeyi öcü olarak gösterdiği için, içinden “aman uzak durmalıyım” dediğini gözlerinden ve hareketlerinden anlarız. Bir şekilde ve doğru dürüst mücadele etmeden sendikalı olmuş işçi kardeşlerimiz ise örgütlü olmayı sadece sendikaya üye olmak olarak görürler.
Yeğenim Migros’ta çalışıyor. Migros’ta işçiler sendikalı. Yeğenim sendikalı olmasına sendikalı ama sendikalı bir işçinin bilmesi gerekenleri bilmiyor. Migros’a sendikanın nasıl sokulduğunu da bilmiyor. Haliyle sınıf mücadelesinden de bihaber bir işçi. Ona Migros’ta çalışan işçilerin 1989 yılında canla başla mücadele ederek sendikayı işyerine nasıl soktuklarını anlattım. “O zamanki işçiler örgütlü oldukları için başardılar’ dedim. “Dayı örgüt kötü bir şey değil mi?” diye sordu ve başına silah dayanmış gibi baktı yüzüme. Örgütlü olmanın kötü bir şey olmayıp aksine ne denli zaruri olduğunu anlattım. “Ya dayı, valla ilk kez senden duyuyorum. Migros’ta haklar eskiden çok iyiymiş. Şimdi fazla mesai yapmazsam evi geçindirmem mümkün değil. Valla çalışmaktan ve uyumaktan başka yaptığımız bir şey yok” diye dert yandı.
Sonra da bana Cübbeli Ahmet’in bir videosunu izleterek, “bak dayı o da bizden yana konuşuyor” dedi. Videoda konuşan Cübbeli “hükümetin mecbur ettiği ücreti veriyorsun. Hükümetin mecbur ettiği ücretle geçinebilir mi bu insan?” diyerek patronlara çatıyormuş görüntüsü veriyor. “Asgari ücret 2400 lira, 2600 de sen koy, beş bin lira ver” diyor. “Peki”, dedim “nasıl olacak da patronlar sana bu 5 bin lirayı verecek? Sen örgütsüz olduğun sürece nah alırsın o 5 bin lirayı. Öyle Cübbeli’nin demesiyle olmaz o işler. İktidar gemisi su alınca kaçanların sayısı artar, belli ki o da bu yola girmiş, eskiden böyle konuşmaz, tazminat haram derdi.
Cübbeli Ahmet gibiler ara sıra işçilerin-emekçilerin hoşuna gidecek laflar ederek olsa olsa onların gazını alırlar. Mesela Avrupa’da da bu işlevi Vatikan kilisesi ve onun başındaki papa yerine getirir. Papa her konu hakkında açıklamalar yapar. Dünyada kötülüklerin arttığından dem vurur. Fakat insanın insanı sömürmesine dair tek satır bir açıklama yaptığına tanık olmadık. Tam tersine papa yoksullara baş eğmeyi ve sol yanağına tokat atıldığında sağ yanağını dönmeyi salık verir. Vatikan ve kiliseler burjuvazinin yoksullar üzerinde en önemli ve en etkili aracı olarak kullanıldı, halen de kullanılmaya devam ediliyor.
Türkiye’de ise bu işi Cübbeli veya bizzat Diyanet görüyor. Diyanet İşleri Başkanlığı sürekli “aman ha isyan etmeyin” fetvaları veriyor. Diyanetin fetvaları yetmezmiş gibi bir de Cübbeli Ahmet, Nihat Hatipoğlu, Hayrettin Karaman, İhsan Şenocak gibi kişilerin “saygın din âlimleri” sıfatıyla benzer açıklamalar yaptığına tanık oluyoruz. Sömürücü efendilerin düzenlerinin kazasız belasız sürmesi için ekranlarda sürekli konuşanlar, yazı yazanlar da insanın insanı sömürmesine dair tek söz etmezler. Çünkü bu şarlatanların hepsi sömürü düzeninden beslenirler. Dolayısıyla sömürü düzeninin bitmesini istemezler. İyi bilelim ki, örgütlü olmadığımız sürece beynimize zerk edilen çöp yığınından asla kurtulamayız.
- Hindistan’da 250 Milyon Dolarlık Düğün ve Yoksulluk
- Emek Sömürüsü Kapitalizmin Fıtratında Var
- Sahip Olduğunuz Servet Bizden Çaldıklarınızdır!
- “Sayende Sigortalı Çalıştım, Emekliliğime Az Kaldı”
- Bayramları Bayram Gibi Yaşamak İçin!
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
- Her Günü Doğa ve İnsanlık Günü İlan Etmek İçin…
- “Kıpır Kıpırsın, Heyecanın Ne Güzel Ey Yolcu”
- “Bence, Sevgi Emektir”
- Ah, Cemal Ah!
- Bir Fotoğraf Karesinin Hissettirdikleri
- Davulun Sesi Uzaktan Hoş Gelir
- İstanbul’da Yaşam: Deniz Kıyısında Deniz Görememek!
- Bruno’nun Fikri, Benim Fikrim, Senin Fikrin…
- Yüzüncü Maymun Teorisi
- Bir Otobüs, İki Kuşak ve İşçi Sınıfı
- “Hey” Diyen ve UİD-DER Saflarında Büyüyen Çocuklarımız
Son Eklenenler
- Hatay’da Depremzede Derneği ve Deprem Dayanışma Derneği’nin kurduğu Barınma Hakkı Platformu’nun çağrısıyla 3 Ağustosta “Barınma Hakkımızı İstiyoruz, Hemen Şimdi” konulu miting düzenlendi. Mitingde bir araya gelen binlerce kişi ‘rezerv alan’...
- Geçtiğimiz yıl seçim sürecinde siyasi iktidar ekonominin iyiye gideceğinin propagandasını yapıyordu. İktidar sözcüleri en kötüsünü geride bıraktığımızı söylüyorlardı. Seçimden bu yana bir yıldan fazla zaman geçti ve bu sürede verdikleri sözlerin de...
- Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmelerinin ardından işten atılan Polonez işçilerinin işlerine sendikalı olarak geri dönmek için başlattıkları direniş kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler, fabrika önünde mücadelelerini sürdüren Polonez işçilerine...
- Afrika’nın en kalabalık ülkesi Nijerya’da işçi ve emekçiler hayat pahalılığına karşı ayağa kalktı. Geçtiğimiz yıl hükümet akaryakıt sübvansiyonunu kaldırmış bunun üzerine hayat pahalılığı daha da artmıştı. Yaşam koşulları dayanılmaz hale gelen...
- DİSK’e bağlı Lastik-İş Sendikası Bursa Kestel’de örgütlenme faaliyeti yürüttüğü İbraş Kauçuk’ta 6 işçinin işten atılmasını protesto etmek için 2 Ağustosta basın açıklaması gerçekleştirdi. Kristal Yağ grevinin 52. gününde basın açıklaması...
- Bayramda ziyaretine gittiğimiz bir teyzemiz yıllar önce gençken tohumunu ektiği, büyüttüğü meyve ağaçlarından meyveler sundu bize. Kayısılar, dutlar, çeşit çeşit meyveler… Sonra bin bir emekle büyüttüğü meyve ağaçlarından tohumlar verdi. Verirken de...
- İşyerinde mola saatlerimiz sınırlı olsa da arkadaşlarla sohbet etme fırsatı yaratabiliyoruz. Geçenlerde çay molasındayken sokak hayvanları konusu açıldı. Bu konuda ne düşündüğünü sorduğum arkadaş şöyle dedi: “Tüm ailem ve ben malûm partiye oy...
- İzmir Kınık’ta domates üretimi yapan çiftçiler domatesi alan firmaların düşük fiyat dayatmasına karşı 31 Temmuzda traktörlerle eylem yaptılar. Daha önce 5 lira olarak belirlenen domatesin kilo fiyatının 1,8 liraya indirilmesi üzerine eylem kararı...
- Hatay İskenderun Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Befesa Silvermet fabrikasında Birleşik Metal-İş Sendikasında örgütlü işçiler, Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 26 Temmuzda greve çıktı. UİD-DER’li işçiler...
- Biz işçiler için hayat günden güne zorlaşıyor. Artan hayat pahalılığı her alanda kendini can yakıcı şekilde hissettiriyor. Düşük ücretler, iş bulma ya da işini kaybetme kaygısı işçileri strese sokuyor. Bütün bunlar yetmezmiş gibi hukuki olarak suç...
- Bugün ben 12 saat çalışmak zorundayım ama fabrikalarda en az 8 saat çalışan abilerim ve ablalarım da çoğunlukla kalan 4 saati isteseler de istemeseler de fazla mesai adı altında çalışarak geçiriyor. Yani çocuğuyla genciyle robota dönüştürülmeye...
- Patronların tek isteği işçiler hep çalışsın, çok çalışsın, hak hukuk aramasın, hatta bedavaya, ölümüne çalışsın. İşte bu açgözlü istekleri onları bir canavara dönüştürüyor. Neredeyse her gün “yok daha neler” diyeceğimiz haberler duyar olduk....
- İngiltere’de binlerce kişi ırkçı ve faşist yükselişe karşı “No Pasaran/Geçit Yok” şiarıyla 27 Temmuzda başkent Londra sokaklarına çıktı. İngiltere’de Tommy Robinson liderliğindeki faşist örgüt İngiliz Savunma Birliği’nin (EDL) düzenlediği mitinge...