Buradasınız
Yasalar, Yasalar, Yasalar...
Gebze’den bir kadın metal işçisi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Dört aydır, 11 aylık belirsiz iş sözleşmeli bir metal fabrikasında çalışıyordum. Günlük on saat çalışma, iki saat yol, üç saat de fazla mesailerle akşama kadar pestilim çıkıyordu. Mesaileri aksatmıyorken gayet iyi bir işçiydim. Bütün gün onca saat ayakta durmaktan ve ağır çalışma koşullarından belimde ağrılar oluşmaya başladı. Fazla mesai üstüne mesai, mesai üstüne mesai. Bırakın gezmeye vakit ayırmayı, vücudumu dinlendirmeye vaktim kalmıyordu. Fazla mesailer de öyle rızanla falan değil, listede adın var buradasın. Hafta sonu Cumartesi Pazar da mesaiye yazmışlar, işin gücün var mıdır sorgu sual etmeden. Gayet iyi niyetle şefime Pazar günü dinlenmeye ihtiyacım olduğunu söyledim. Bana söylediği ilk şey “seni işe almamın sebebi mesailere gelmeyi kabul etmiş olmandı” dedi. Ben de “doğru mesailere geleceğimi söylemiştim, ama yatağı yorganı fabrikaya sererim diye bir söz vermedim” dedim. Velhasıl güç bela belimin ağrısına ikna oldu. Bir saat sonra mesai listesinde ne göreyim, Cumartesi günü dokuza kadar mesaiye yazılmışım. Malum Pazar mesaisine kalmayınca Cumartesiden acısını çıkarıyorlar. Neyse o kısmını da uygun bir dille konuşarak çözdük.
Cumartesi uyandım, eğilip çorabımı giyemiyorum. Canım yanıyor bir yandan, mesaiye gitmezsem işten atılacağım korkusu bir yandan iyice bunaldım. Ama o halde gidip çalışamayacağım için sorumluma sağlık sorunumdan kaynaklı gelemeyeceğimi bildirdim ve hastaneye gittim. İki gündür devam eden mide ağrım da artmaya başladı. Doktora şikâyetimi bildirdim belimin de önemli olduğunu ama önce mide sorununu çözmek gerektiğini söyledi. Mideyi çözene kadar belimle alakalı hiçbir şey yapmadı. Tedavi kısmı öğlene kadar sürdü, iki gün de istirahat verdi ve sonunda hastaneden çıktım.
Pazartesi işbaşı yaptım ve 11 aylık belirsiz iş sözleşmem belirli iş sözleşmesine çevrilerek ihbar tazminatım ya da ihbar sürem tanınmadan iş akdim feshedildi. Hakkımı talep ettiğimde öyle bir hakkımın olmadığı söylendi. Oysa yasal olarak deneme süremizi doldurduğumuzda ihbar tazminatı hakkımız doğar. Yok, eğer belirli iş sözleşmesiyse kalan sürenin ücretinin ödenmesi gerekir. Bunları söylediğimde insan kaynakları gözümü korkutmak için bağırmaya başladı. Çıkış evraklarımı okumak istediğimde daha üst perdeden sesi yükselmeye başladı. Ne acı ki benim çıkışımı yazan da bir işçi ama işçi olduğunun farkında olmayan bir işçi. Haksız bir şekilde işten çıkarıldığımı bildiği halde, o fabrikanın patronuymuş gibi bana kapıyı gösterip “beğenmiyorum çıkarıyorum” dedi. Güvenliği çağırıp beni kolumdan tutup yaka paça dışarı attırmaya çalıştılar. 170’i arayıp yaşadıklarımı anlattığımda bana gayet rahat bir şekilde, “bunun psikolojik baskıya girmediğini, bu durumun en az altı ay devam etmesi gerektiğini” söylediler. Çünkü yasalarda öyle yazıyormuş. Yani işyerlerinde hakaret, küfür, aşağılanma, zor kullanma gibi şeylerle karşılaştığımızda 6 ay tahammül edeceğiz, boyun eğeceğiz, ondan sonra bu durumu kanıtlayıp belgeleyip gereğinin yapılmasını isteyeceğiz. Çünkü yasalar öyle diyor!
Şimdi bu yasaları yazanlar diyorlar ki; referandumda tek adam rejimine evet derseniz her şey çok güzel olacak. İstikrar olacak, işsizlik azalacak, denetleme halkın elinde olacak falan falan falan. Peki, işsizlik maaşı benim üç kuruşluk maaşımdan kesilen vergilerden patronlara akacaksa siz hangi işsizliği çözmüş oluyorsunuz? Halk gece gündüz fabrikalarda eve bir ekmek daha götürmenin derdindeyken neyi denetleyecek? İstikrar gelecekse şimdi nerede saklanıyor ki tek adam rejimi kurulunca ortaya çıkacak? Peki, bugün fazla mesaiye kalmadığım için işten atılırken yasalar beni korumuyorsa şimdi bu yasalar neden değişmiyor?
Hani doktora gittiğimde belimi bırakıp “öncelikle mide sorununu çözmeliyiz” demişti ya, ben de o yöntemi düşündüm ve bunun doğru bir fikir olduğunu anladım Biz milyonlarca işçinin önceliği başkanlık heveslisinin derdiyle ilgilenmek değil, kendimiz gibilerin sorunlarına kafa yormak olmalı. Mesela çalışma saatlerinin düşürülmesi, ücretlerin yükseltilmesi, zorunlu mesailerin yasaklanması, sendikalaşma hakkının engellenmemesi, işten atmaların engellenmesi, ücretsiz sağlık hizmetlerinin sağlanması, iş kazaları ve cinayetlerinin engellenmesi, ücretsiz kreş hakkı. Bunları asla zihnimizden eksiltmemeliyiz. Biz eğer bugün kömüründen ekmeğine, demirinden kumaşına tüm zenginlikleri ellerimizle yaratıyorsak bizi yok sayan, görmezden gelenlere verecek tek cevabımız HAYIR’dır, inadına örgütlenmek ve bilinçlenmektir.
Kıdem tazminatımızı elimizden almaya çalışanlara HAYIR!
İşsizlik fonunda biriken alın terimizi patronların ayaklarına serenlere HAYIR!
İş cinayetlerine “bu işin fıtratında var” diyenlere HAYIR!
Grevlerimizi engelleyip, toplu işten çıkarmalara göz yumanlara HAYIR!
Açlık sınırında yaşamamıza “ekmeğin fiyatı belli, peynirin fiyatı belli, bu parayla gül gibi yaşanır” diyenlere HAYIR!
Tecavüzleri yasallaştırmaya çalışanlara HAYIR!
Bir kereden bir şey olmaz diyenlere HAYIR!
Kadını aşağılayan “sen git üç beş çocuk doğur” diyenlere HAYIR!
Soma’da, yakınlarını kaybedenlere tekme tokat atanlara HAYIR!
Güvencesiz çalışmayı, taşeronlaştırmayı yaygınlaştıranlara HAYIR!
BES’i dayatanlara HAYIR!
EN ÇOK DA YARININ ÇOCUKLARI İÇİN HAYIR DEMELİYİZ KARDEŞLER!
Evlenme Programları: Yalan Makineleri
Son Eklenenler
- İstanbul 112 Ambulans çalışanları ve SES İstanbul Şubeleri, 26 Temmuz Cuma günü Avrupa İl Ambulans Servisi Başhekimliği binası önünde, yaşanan sorunlara çözüm bulunması talebiyle basın açıklaması gerçekleştirdi. Yapılan basın açıklamasına 112...
- Otoriter, faşist rejimlerin iktidarda olduğu dönemlerde toplumsal değerler aşındırılır, insanlar yalnızlaştırılır, bencillik ve bireycilik daha fazla öne çıkar. Zulme ve haksızlığa karşı çıkmak aptalca, kişisel çıkarları ön planda tutmak, bunun için...
- Kemal Türkler anılırken yaşadığı dönemle ve mücadele arkadaşlarıyla, sınıf mücadelesinde elde ettikleri kazanımlarla anılıyor. Bize öyle önemli bir miras bırakmış ki katledilişinin 44. senesinde bizler onu hâlâ aramızda ve kavgamızda hissediyoruz....
- İstanbul Çatalca’da bulunan, sucuk, salam, sosis gibi işlenmiş et ürünleri üretimi yapılan Polonez’de baskılar ve hukuksuzluklar artıyor, işçiler de sendikal haklarına sahip çıkmaya devam ediyor. Tekgıda-İş Sendikasının yeterli çoğunluğu sağlayarak...
- Siyasi iktidar Türkiye’nin dört bir yanını maden şirketlerine peşkeş çekmeye devam ediyor. Son olarak Emsa Enerji ve Madencilik şirketi Tokat’ta 30’dan fazla köyün yaylası ve su havzası olan Sorhun Obasında altın aramak için sondaj çalışmalarına...
- Sermaye sınıfının sendika düşmanlığına ve ücret gasplarına karşı işçilerin ve emekçilerin mücadeleleri sürüyor. İstanbul Çatalca’da Polonez işçileri patronun sendika düşmanlığına karşı direnişe geçti. Şişli Belediyesi işçileri ücretlerinin eksiksiz...
- “Fabrikadaki çoğu kadın 600-700 işçiye haklarının ellerinden gideceğini anlattığımızda protestoya katılmayı tereddütsüz kabul ettiler. Fabrikada sendikasız işçi yoktu. Kadınlar erkeklerden daha bilinçliydi. Sınıfsal olarak da meseleyi biliyorlardı....
- Başka dilde bir şarkı söylendiğinde sözlerini anlamayız. Yine de şarkıda akan hisler yüreğimize kolaylıkla işler. Elbette müziğin gücü ve evrenselliğidir bu. Ancak esas güç, egemenlerin ne yaparlarsa yapsınlar önüne geçemeyecekleri duygudaşlık...
- DİSK’in kurucusu, Maden-İş’in Genel Başkanı, Türkiye işçi sınıfının unutulmaz önderi Kemal Türkler, katledilişinin 44’üncü yılında Topkapı Mezarlığındaki mezarı başında anıldı. 22 Temmuzda gerçekleştirilen anmaya DİSK’e bağlı sendikaların üye ve...
- Türkiye işçi hareketinin yükselişe geçtiği 1960-1980 arası dönemi düşündüğümüzde bu yükselişe büyük katkısı olan Maden-İş geleneğini ve Maden-İş Genel Başkanı Kemal Türkler’i anmamak olmaz. Kemal Türkler, bu dönemin sembolü haline gelmiş isimlerden...
- Kemal Türkler… DİSK’in kurucusu, Maden-İş’in unutulmaz önderi… Dürüst, namuslu ve yüreği işçi sınıfından yana atan bir sendikacı… Katledilişinin 44. yıldönümünde büyük işçi önderi Kemal Türkler'i saygıyla anıyoruz.
- Özçelik-İş’in örgütlü olduğu Yolbulan Metal fabrikasında TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine işçiler 20 Haziranda greve başladı. Sakarya Şehir Hastanesi şantiyesinde çalışan İYİ-SEN üyesi taşeron işçilerinin ücret gaspına karşı 22...
- Bangladeş’te kamu sektöründe istihdam kotasına karşı öğrencilerin başlattığı protestolar büyüyerek devam ediyor. Kamu sektöründe kota sisteminin kaldırılmasını talep eden öğrenciler ve emekçiler kamuda işe alımda liyakata dayalı bir sistem...