Buradasınız
“Yeşil Bursa”ya Ne Oldu?
Çeşit çeşit balıkların yaşadığı, kuşların çevresinde uçuştuğu, tepeden tırnağa apak çiçeğe durmuş ağaçlarıyla, Yaşar Kemal’in tarifiyle göllerinde karıncanın su içtiği bir çaydı Nilüfer Çayı. Cömertçe insana bağrını açar ve sularıyla kelimenin gerçek anlamıyla hayatın ana kaynağı olduğunu gösterirdi. Lokman Hekim için etrafında yeşeren türlü otlar, çiçekler, yapraklar adeta hastalıkların devasını bulduğu, şifa dağıttığı bir yerdi. Yıllar, yıllar, yıllar geçti… Boya, çimento, çelik gibi çeşitli sanayi tesisleri kuruldu kenarına. Fabrikaları kuranlar daha çok, daha çok kazanmak istediler. Onlar kazandıkça kirlendi Nilüfer’in suları, yaşam kurumaya başladı.
Uludağ’ın güney yamaçlarındaki Aras şelalesinden doğup Bursa’nın su kaynağı olan Nilüfer ve Doğancı Barajlarını doldurduktan sonra Bursa’ya doğru yola çıkar Nilüfer Çayı… 200 kilometre yol kat edip 55 köyden geçerek Marmara denizine ulaşır. Nilüfer’e bu yolculuğunda yine Uludağ’dan gelip şehrin çeşitli noktalarında Nilüfer’le birleşen Değirmendere, Yaylacıkdere, Gökdere, Sultaniye, Ayvalıdere, Kaplıkaya, Hasanağa, Panayır, Cilimboz, Kurtkaya ve Deliçay gibi dereler eşlik eder. Yüzlerce sanayi kuruluşunun saldığı atıklar hepsini doldurur bu derelerin. Bu yüzden bir dönem şifa dağıtan Nilüfer Çayı, şimdi etrafına zehir saçıyor. Yüzlerce yıl kendi bağrında yaşattığı envaiçeşit çeşit canlıya mezar oluyor. Bir dönem hayat kaynağı olan çay şimdi hiçbir canlıyı kabul etmez oldu. Fabrika sahipleri kazandıklarının bir bölümünü arıtma tesisleri kurmaya ayırmıyor. Çünkü bunu maliyet olarak görüyorlar. Maliyeti kendileri ödememek için doğaya ve halka ödetiyorlar.
Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Barış Bülent Aşık, suyun en temiz olması gereken Mart ayında 5 farklı bölgeden numune alınıp analize gönderildiğini anlatıyor. Analiz sonuçlarına göre Nilüfer Çay’ında kirlilik 4’üncü derece olarak tespit edilmiş. Bir başka ifadeyle bu sonuç suyun zehir ve ölüm saçtığını gösteriyor. Bülent Aşık, “o senenin moda rengi neyse, Nilüfer Çayı da o renk akıyor” diyor. Şöyle devam ediyor Aşık: “Doğduğu yerle döküldüğü yeri kıyasladığımızda, doğduğu yerde birinci sınıf, içme kalitesinde bir su. Ama bir saatlik bir yol kat ettiğinde dördüncü sınıfa, en kalitesiz su olarak tanımladığımız su seviyesine kadar kirlendiğini görüyoruz.” Çiftçiler bu suyu içmese de tarım arazilerinin sulanmasında kullanmak zorundalar. Bu suyla yapılan sulama toprağı zehirliyor, o toprakta yetiştirilen ürünlerin kaliteli ve sağlıklı olmasını engelliyor.
Birçok üniversite, sivil toplum örgütü, o bölgede yaşayan emekçiler, bu kirliliğin nedeninin herkes tarafından bilindiğini, bir sır olmadığını söylüyor. Daha önce temizlenmesiyle ilgili bir eylem planı hayata geçirilmiş fakat bu iş yüzeysel olarak yapıldığı için kirlilik devam ediyor. Uzmanlar 30-40 yıllık kirliliğin suyun yatağında dip çamuru olarak biriktiğini belirtiyor. Barış Bülent Aşık, öncelikle dip çamurun temizlenmek zorunda olduğunu, aynı tabloyla tekrar karşılaşmamak için dökülecek tüm suların ileri derecede arıtılması gerektiğini söylüyor. Fakat bu yapılmıyor. Çünkü sorunlar, bilim insanı Einstein’ın ifadesiyle onları yaratanların mantığı ile çözülemez. Sorunları yaratanlar zaten çözümünden kaçmanın yollarını aramakla meşguller. Ormanı, dereyi, bir bütün olarak doğamızı iliğine kadar yağmalamanın hesabını yapan sermayedarlar emekçilerin yaşamını umursamazlar. Tek dürtüsü daha fazla büyümek olan, işçi sınıfının sömürüsüyle, doğanın talanıyla büyüyen sermayeye karşı emekçiler olarak yapabileceğimiz şey birliğimizi sağlamak ve diri tutmaktır. Türkiye’nin dört bir yanında yaşayan emekçiler olarak “talana hayır!” diyen seslerimizi daha da yükseltmeden çaylarımız, derelerimiz, ormanlarımız bir bütün olarak insanlığımız kurtulmayacaktır!
- İspanya’da Sel Felaketinde Can Kaybı Yükseliyor
- Tokat’tan Diyarbakır’a Maden Şirketlerine Karşı Köylüler Mücadele Ediyor
- Tokat’ta Altın Madenine Karşı Direniş
- Yine Yangın, İhmal ve Umursamazlık
- Doğanın Talanına Hayır!
- Diyarbakır ve Mardin’de Yangınlar: Sermayenin Kâr Hırsı Can Alıyor
- Manisa Gördes’te Madene Karşı Direniş Nöbeti Sürüyor
- “Mersin Atatürk Parkında Yeni Liman İstemiyoruz”
- İktidarın Zihniyeti İliç’te de Aynı!
- İliç’te Aileler Arama Çalışmalarının Durdurulmasını Protesto Etti
- İliç’te Maden Faciası: Tonlarca Siyanürlü Toprak Çöktü, İşçiler Altında Kaldı
- Brezilya, Fas, Libya: Kapitalizm Felaket Demektir!
- Akbelen Direnmeye Devam Ediyor!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- Orman Yangınları Devam Ediyor
- Deştin Köylüleri: Çimentocular Topraklarımızı İşgal Edemeyecek!
- Samandağ Halkı: “Deprem Öldürmedi Asbestle Öldürecekler!”
- Depremden Sonra Sel de Felakete Dönüştü
- Pakistan’da Seller Can Almaya Devam Ediyor
- “Yeşil Bursa”ya Ne Oldu?
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması’nın 200. sayısı yayımlandı. Heyecanlıyız, mutluyuz, gururluyuz. UİD-DER’in aylık yayını olan İşçi Dayanışması’nın her sayısında haberin kaynağından yazanına, yazıları kaleme alanından kontrolünü yapana, tasarımından baskısına,...
- Kasım ayı boyunca İstanbul ve İzmir’in ilçe belediyelerinde TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması nedeniyle grevler yaşandı. İstanbul’da Hizmet-İş’in örgütlü olduğu Bayrampaşa ile Genel-İş’in örgütlü olduğu Ataşehir, Kadıköy ve Maltepe...
- Güney Kore’de sıkıyönetim ilan etme girişiminin ardından devlet başkanının azledilmesine yönelik önerge 14 Aralıkta mecliste kabul edildi. Devlet başkanı Yoon Suk Yeol görevinden uzaklaştırıldı. Başkent Seul ve diğer şehirlerde önergenin görüşüldüğü...
- Çalıştığım işyerinde bazı işçi arkadaşlarım aldıkları düşük ücretin sebebinin yaptıkları işten kaynaklandığını, daha iyi maaş alabilecekleri bölümlere, görevlere veya mesleklere gelerek maddi sorunlarının çözüleceğini düşünüyorlar. Bu yolla hem iş...
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), 19 Aralıkta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde, DİSK’in 2025 yılı için belirlenecek asgari ücrete dair görüş ve önerilerini içeren bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasına DİSK...
- Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında süren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinin anlaşmazlıkla sonuçlanması üzerine Birleşik Metal-İş Sendikası kademeli grev kararı almıştı. 4 Aralıkta Hitachi Energy’nin...
- Son zamanlarda her şey pahalanırken işçi ve emekçilerin hayatının ne kadar ucuzladığını hep birlikte görüyoruz. İzmir’de bir anne 5 çocuğunun üzerine kapıyı kilitleyip işe çıktığında, elektrikli sobanın devrilmesiyle çıkan yangında 1 ilâ 5 yaşındaki...
- Filistin’de bir yıldır süren savaşta 43 binden fazla insan katledildi. Sokaklarda çocukların sesleri yankılanırken şimdi bombaların gürültüsü ve sessiz çığlıklar yankılanıyor. Peki, Filistin’de bu kahredici savaşın tek sorumlusu Siyonist İsrail...
- Merhaba arkadaşlar. Geçtiğimiz günlerde gerek kamuda gerekse de özel sektörde çalışan, farklı sendikalara üye doktor, hemşire, tıbbi sekreter, temizlik işçisi, paramedik, ATT gibi sağlık emekçileri olarak bir araya geldik. UİD-DER’de daha önce...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında yürütülen TİS görüşmelerinde MESS’in yüzde 40 oranında zam dayatması üzerine 4 Aralıkta Hitachi Energy’nin 4 fabrikasında, 13 Aralıkta GE Grid...
- 17 Temmuzdan bu yana direnişte olan Polonez işçileri, taleplerinin karşılanmaması üzerine Ankara’ya yürüme kararı aldılar. 7 Aralıkta “Anayasal Hak Yürüyüşü” başlattılar. İstanbul’da Çatalca ve Kartal’da, Kocaeli’de Gebze’de önlerine dikilen polis...
- Sendikalı oldukları için işten atılan ve 5 aydır işlerine sendikalı olarak dönmek için mücadele eden Polonez işçileri, tüm yasaklara, baskılara, karalamalara rağmen mücadeleden vazgeçmiyor. İşçiler direnişlerinin 146. gününde Çatalca’dan Ankara’ya “...
- Sermaye sınıfının tatlı kârları uğruna işçileri sefalete, kölelik koşullarına mahkûm etmek isteyen siyasi iktidarsa MESS’e bağlı fabrikalarda bir kez daha “erteleme” adı altında grev yasağı ilan etti.