Buradasınız
Yoksulluğun Nedeni Sermaye Düzenidir
İstanbul’dan bir işçi
Büyüklerimiz çok çalışırsak zengin olabileceğimizi der dururlardı. Oysa bu büyüklerimiz hayatları boyunca uğraşıp didinmiş, kriz zamanlarında işsizlikle boğuşmuş, ağır çalışma koşulları altında terleri boncuk boncuk aka aka çalışmışlardır. Gel gör ki zengin olmak bir yana, karınlarını güçlükle doyurabilmiş, kiralarını zor belâ ödeyebilmiş, ömürlerini çocuklarına daha iyi bir gelecek sağlama umuduyla geçirmişlerdir.
Patronlar kârlarına kâr katarken biz işçiler daha da yoksullaşıyoruz. Patronların düzeni kriz geçirdiğinde bile faturasını işçiye çıkarıyorlar. Bizi ya işten çıkarıyorlar ya da daha kötü koşullarda, düşük ücrete çalışmak zorunda bırakıyorlar. Açgözlülükte sınır tanımayan patronlar, işsizlik fonumuzu kendilerine aktarmaktan de çekinmiyorlar. Evimize iki ekmek giriyorsa birini elimizden alıyorlar. Sendikalı işyerlerinde örgütlülüğümüzü dağıtmak için de krizi fırsat olarak kullanıyorlar. Örgütlülük elden gidince sıra haklarımıza geliyor. Patronlar ve onların siyasi temsilcileri “dişimizi sıkalım hep beraber el ele verelim, evelallah atlatırız bu krizi” dediklerinde bizim haklarımıza göz dikiyorlar, krizin faturasını işçiye çıkarıyorlar. İşte patronlar zenginliklerini böyle arttırıyorlar. İşçilerse böyle yoksullaşıyorlar.
Yoksulluk oranlarının resmi olanı bile durumu açık bir şekilde ortaya koyuyor. Resmi rakamlara göre bugün yoksulluk oranı Türkiye’de yüzde 20’ye ulaşmış durumda. Kırsal yerlerde ise bu oran yüzde 40’lara yaklaşıyor. Bu, Türkiye’de 14 milyon yoksul olduğu anlamına geliyor. Tüm dünyadaki yoksul sayısı ise 2 milyar. Dünyanın en zengin yüzde 3’lük kesiminin geliri 48 ülkenin yıllık gelirinden daha fazla.
Bugün gerçekte yoksulluğun kökünü kazımanın olanakları mevcut, fakat yoksulluk her geçen gün büyüyor. Zenginle yoksul arasındaki uçurum daha da derinleşiyor. İşsizlik büyüyor, iş koşulları kötüleşiyor çıkarılan yasalar patronları rahatlamaya yarıyor. Sahip olduğumuz hakları kırpıyorlar, iş saatlerini uzatıyorlar, ücretlerimizi enflasyon karşısında eritiyorlar, iş güvencemizi kuşa çeviriyorlar, örgütlenme hakkımızı fiilen engelliyorlar, mahkemeye başvurduğumuzda davayı yıllara yayıyorlar, vs…
Rakamlar açıklanırken yoksulluğun nedenine de açıklama getirmeye çalışıyorlar. Diyorlar ki yoksulluğun sebebi doğal afetlerdir, özürlü sayısının fazla olmasıdır, çocuk ve kadın emeğinin yaygınlaşmasıdır, bireyler arasındaki yetenek farklılıklarıdır, vesaire vesaire. Bunların yanında daha birçok neden sıralıyorlar. Oysa bunların hiçbiri gerçekte yoksulluğun kaynağı değildir. Bunların hepsi ancak sonuç olabilir. Kapitalizmin eşitsiz yapısının bir sonucudur bunlar. Patronlar sürekli olarak kârlarını artırma arayışı içinde olurlar. Bunun için birbirleriyle sürekli rekabet halindedirler. Bu nedenle planlı üretim yapmazlar. Sonunda içine battıkları krizlerden çıkmak için gerektiğinde birbirlerine savaş bile açarlar. Milyonlarca işçinin yaşamı patronlara kâr getirmediği sürece onlar için değersizdir. Savaşlarda da kendi çıkarlarını korusunlar diye bu defa sür cepheye gitsin! Bunu yapabilmelerinin yegâne koşulu işçilerin örgütsüz oluşudur. Çünkü işçiler baskılara karşı birleşerek mücadele ettiklerinde patronların öyle savaş düdüğünü istedikleri gibi çalamazlar.
Biz işçilerin yoksulluğu her geçen gün daha da derinleşiyor. Artık soframıza et çok nadir giriyor. Eskiyen giysilerimizi yenilemek için daha çok beklememiz gerekiyor. Uzayan iş saatleri nedeniyle kendimize zaman ayıramıyor, hastalandığımızda hastaneye gidemiyoruz. Gitsek elimize geçen birkaç kuruşun masraf olarak gitmesinden ya da işimizden olmaktan korkuyoruz. Çünkü patrona göre işçi hastalanmaz, dinlenmez, gezmez… Patron için makineler dahi değerimiz yoktur. Makine bakım görebilir ama işçi asla. İşçi hastalansa dışarıda işsizler ordusu bekliyor. Makinenin parçasını değiştirir gibi bizi başka bir işçiyle yenilemekle tehdit ediyorlar.
Patronlar biz işçileri işsizlik kırbacıyla hizaya getirmeye çalışıyorlar. Gerçekte patronların en büyük silahı bizim örgütsüzlüğümüz. Bizim en büyük silahımızsa örgütlülüğümüzdür. Yoksulluğa karşı tek çaremiz sınıf kardeşlerimizle patronlar sınıfına karşı örgütlenip mücadeleyi yükseltmektir.
Biz Açken Termikel’de Bahçe Üstüne Bahçe
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...