Buradasınız
Yurtiçi Kargo’da Çalışma Koşulları
Bir Yurtiçi Kargo servisi çalışanı

Merhaba UİD-DER,
Hergün bu sayfadan faaliyetlerinizi takip eden, uzun mesai saalerinde ve düşük ücretle çalışmak zorunda bırakılmış bir kargo emekçisiyim. Bizim sesimize kulak verse verse UİD-DER verir, hislerimize en iyi o tercüman olur inancıyla bu mektubu yazdım.
Çalıştığımız işletmenin adı Yurtiçi Kargo A.Ş.; nam-ı diğer Yurtiçi Hapishanesi. Hapishane dememin ilk sebebi uzun çalışma saatleri. İşyeri açılış saati kâğıt üzerinde 08.30 ama çalışanlardan saat 08.00’da işbaşı yapmaları isteniyor. Bu saatte işe gelmeyenler güne patrondan azar işiterek ve kovulma tehditlerini dinleyerek başlıyor. Çıkış saati ise en erken 22.00 olmak kaydıyla, çoğunlukla 23.00 ve 23.30’u buluyor. Kısaca bu işyerinde aralıksız 15-16 saat, fazla mesai ücereti alınmadan ve duraksamadan çalışılıyor. Öğlen paydosu yine kâğıt üzerinde 30 dakika, ama gerçekte, çalışanlara öğlen yemeklerini hızla yemeleri ve hemen kargo dağıtmaya devam etmeleri yönünde baskı yapılıyor. Çalışanlara işe başlarken, sanki 40 yılda bir oluyormuş gibi “gerekirse” fazla mesai yapacakları ve aldıkları aylık ücrete yapılan fazla mesainin dahil olduğunu kabul ettiklerini yazan bir belge imzalatılıyor ki daha sonra bir hak talep edemesinler.
Tüm gün sokak sokak, bina bina dolaşarak yapılan kargo teslimatının ardından şubeye dönüldüğünde, sevkedilecek kargoları kamyonlara yüklemek de yine bize düşüyor. Avrupa ülkelerinde bir kargo işçisinin en fazla 30 kg taşımasına izin verilirken, adam boyu çuvalları, yerinden kıpırdamayan kasaları, üzeri yüklü paletleri forklift desteği olmadan tamamen beden gücüyle araç kasalarına istifliyoruz. Ben dâhil çalışanların hemen hepsi bel fıtığı sahibi olduk. Gece yarısı eve vardığımızda (servis yok, yol parasını da biz karşılıyoruz) bel ağrısı ile yatağa giriyoruz ve yaşım daha 23.
Cari çalışılan müşterilerden kargo taşıma ücretlerini Cuma günleri toplamak da işimizin bir parçası. Yani dağıtım ve taşıma işçiliğinin yanında büyük müşterilerden tahsilat toplamak da yine bize düşüyor. Yapılan tahsilatlarda, muhasebe diliyle, kuruş farkından kaynaklanan küçük açıklar maaşımızdan kesiliyor. Para kazanmak için gittiğin işyerinde, para kaybettiğine mi yanarsın, gece yarılarına kadar çalışıp aynı evde yaşadığın anne, baba ve kardeşlerinin yüzünü haftada bir kere gördüğüne mi yanarsın, seçim sizin.
Yurtiçi hapishanesinde, gerçek hapishanelerde dahi olmayan bir yasak da hastalanma yasağı. Siz veya bir yakınınız hasta ise ve bu yüzden işe gidemediyseniz suyunuz ısınmaya başladı demektir. Patronun tavrı hemen değişiyor; elinizde raporunuz olsa dahi, “Yahu sen de ne kadar zayıf bünyeliymişsin, bana sağlam adam lazım” gibi aba altından sopa gösteren konuşmalar yapılıyor.
Yurtiçi hapishanesinin en büyük sermayesi işsizlik. Yüzlerce çalışan işsizlik girdabından kurtulmak için bu kötü çalışma şartlarını kabul ediyor. Çalışanlarda mücadele bilinci maalesef yok. 12 bin çalışan, ülke çapına dağılmış şubelerde birbirinden kopuk durumda. Bu iletişimsizlik patronun işine geliyor ve Yurtiçi hapishanesi mahkûmları bir araya gelerek insan haklarına aykırı çalışma koşullarına dur diyemiyor.
Dilim döndüğünce Yurtiçi Kargo şirketinin içyüzünü anlatmaya çalıştım. Sayfanızda bana da bir yer ayırdığınız için teşekkür ederim.
Saygılarımla
Melek Gibi Çocuklarımıza!
Mersin’de İş Cinayeti
- Kamu Emekçileri, Ancak Birleşirse Kazanabilir!
- Sınıf Temelinde Örgütlü Olmak Sabırlı Olmaktır
- Bir Yaz Akşamı…
- Artık Kurdu Gözünden Tanıyorum!
- İşsizliğin Sebebi Sözleşme mi?
- “Bu İşçiler de Çok Nankör Canım!”
- Digel Tekstil İşçilerinin Mücadelesi Devam Ediyor
- Grevci TPI Kompozit İşçileri Kararlı
- Amazon Depo İşçileri Haklarını İstiyor
- İşsizliğe Karşı Mücadele Kapitalizme Karşı Mücadeledir!
- Hak Aramak Değil Grev Kırmak Vebaldir
- Bu Pahalılıkta Tatil Yapmak mı?
- “UİDER” Değil, “UİD-DER”
- Sırrı Abimizi Mücadelemizde Yaşatacağız
- Erol Eğrekler ve İşçi Sınıfı
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
Son Eklenenler
- Yalova’da bulunan Sefine Tersanesi işçileri, patronun çalışma koşullarında yaptığı tek yanlı değişikliğe karşı direnişe geçti. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) grevi beşinci gününde anlaşmayla sonuçlandı. Artvin Şavşat Belediyesinde...
- Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin taleplerini boşa çıkaran 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci, Kamu Hakem Kurulu tarafından karara bağlandı. Hakem Kurulu, 2026 yılında ilk altı ay için yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7; 2027 yılı için ise...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...