Buradasınız
Bizim Cehaletimiz Patronların Serveti!
Gebze’den bir işçi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Ben Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde bir metal fabrikasında çalışıyorum. Sizlerle biz işçilerin cahilliğinin patronların servetini nasıl arttırdığını gösteren bir olayı paylaşmak istiyorum. Bir Cuma günü saat 3’teki çay molasına çıktığımızda amir herkesin yemekhanede toplanmasını söyledi. Yemekhanede toplandığımızda patron, bir cami imamını tanıttı bizlere ve oturduk hocanın bizlere anlattıklarını dinledik. İmam bize dürüst, helâl çalışmayı, aldığımız paranın hakkını vermeyi öğütledi. Zaten günde neredeyse 15 saat çalışıyorduk. Aldığımız para ise ancak fazla mesailerle asgari ücreti biraz geçiyordu. Hoca, bizlere hiç “aldığınız ücret kadar çalışın, hakkınızı arayın” demedi. Bizler de bilinçsiz işçiler olduğumuz için, onun anlattıklarından aklımızda kalan, patronun sayesinde ekmek yediğimiz ve ona bir vefa borcumuz olduğuydu. Bize verdiği paranın hakkını ödemek için her gün daha çok malzeme üretmemiz gerektiğiydi.
Ertesi gün sabah çayında, amir tekrar yemekhanede toplanmamızı istedi. Yemekhaneye gittiğimizde masaların üzerinde simit ve çay yerine kahvaltılık vardı ve başköşede gene bizim hoca oturuyordu. O an bütün işçiler hep aynı şeyleri konuşuyordu: Bizim patron, tek hakkımız bir bardak soğuk çayla bayat simitken, bizlere kahvaltılık masa hazırlatmış! İmamın yemek duası aynen şuydu: “Bu işçilere hayatlarında göremeyeceği bu sofrayı hazırlatan patronlarına ve ailesine uzun ömür, bol kazanç ihsan eyle, işyerine kaza belâ verme yarabbi.”
Sadece yarım saat süren kahvaltı sefası bitti. Sıra yaptığımız kahvaltının hakkını vermeye gelmişti. O günden sonra ben de dâhil olmak üzere, kadın-erkek bütün işçi kardeşlerim daha gayretle, canla başla çalışmaya başlamıştık. Oysaki dünyadaki bütün güzel şeyleri üreten ve yapan bizlerdik. Ama güzel bir kahvaltının bile hakkımız değil, karşılığını vermemiz gereken bir ödül olduğunu düşünmüştük.
Aradan birkaç ay geçmişti ki başıma bir iş kazası geldi ve parmağımı yaraladım. Bunu patrona söylediğimde beni anlaşmalı olduğu özel hastaneye göndermek istedi. “Mühim bir şeyin yok, iş kazası raporu tutturma, başımız ağrımasın. Ben senin paranı elden vereceğim” dedi. Gittiğim hastane özel olduğu için sadece iş kazalarından ücret almadıklarını söylediler ve benden belli bir miktar para istediler. Param olmadığı için o yaralı halimle devlet hastanesinin yolunu tuttum. Ne o halimle ve acınacak durumda hastane hastane gezerken ne de sonraki günlerde bizim o merhametli, namazında niyazında olan patron beni arayıp sordu.
Muayene olduktan sonra, doktor bana bir ay rapor verdi. İstirahatımın dördüncü gününde amir beni aradı. Ablasının düğünü olduğunu, iki gün gelemeyeceğini, onun yerine işe gidip çalışmamı istedi. “O kadar ekmeklerini yedim, iki günün lafını yapamam” diye düşündüm. Gittim, çalıştım. Amir geldikten istirahatıma devam ettim. Üçüncü gün amir, telefonuma mesaj attı. “İki gündür habersiz işe gelmiyorsun, bunun anlamı tazminatsız işten atılmaktır” diye yazmıştı. “Bu da ne demek? Ben istirahatlıyım. Ne izni?” dediğimde, “sen iki gün çalıştığın için senin raporunu iptal ettik. Çalışabiliyorsun. İşe başla ve çalıştığının parasını almaya devam et” dedi. Bu olayı UİD-DER’li ağabeylerim ve ablalarıma anlattığımda, raporumun iptal edilemeyeceğini, bunun yasal olmadığını ve raporum bitene kadar işyerine gitmememi söylediler. İyi ki UİD-DER’li arkadaşlara danışmışım.
O günden sonra patronların gözünde hiçbir değerimizin olmadığını, bizleri nasıl kandırıp basit oyunlarla kendilerine vefa borçlu hale getirdiklerini anladım. Daha bilinçli bir işçi olmak için gayret etmeye karar verdim.
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Tatili Bile Çok Görüyorlar Bize
- Dönme Dolap Gibiyiz
- Medyanın Gösterdikleri mi, Yaşadığımız Gerçekler mi?
- Duymadıysan Öğren, Unuttuysan Hatırla!
- Telefona Yansıyan Çaresizlik: Asıl Çözüm Nerede?
- Eğitimde Kemer Sıkılamaz
- İsraftan Tasarruf Edilir, Sağlıktan Değil!
- Patronlar Gençliğimize Göz Dikmiş Durumda
- Sınıf Sendikacısı Olmak
- Değişen Dünyam ve Dünyayı Değiştirme İsteğim
- Özel Okul Patronlarının Yalanlarına Cevabımızdır
- Metal ve Petrokimya Fabrikalarında Filistin Halkıyla Dayanışma Eylemleri
- Dağınıklığı Ancak Birleşik Mücadelemiz Aşabilir!
- Patronun Sözüne Güven Olur mu?
- Asgari Ücret, Emekli Maaşı ve Yalanlar
- Örgütlü Ol, Sendikana Sahip Çık
- Çamur At İzi Kalsın, Çalıştır İşten At Hakkı Kalsın!
- Her Fabrikada Ortak Sorunlarımıza Çözüm: Örgütlen!
- “Yanıyorsun Fuat Abi”
Son Eklenenler
- İstanbul 112 Ambulans çalışanları ve SES İstanbul Şubeleri, 26 Temmuz Cuma günü Avrupa İl Ambulans Servisi Başhekimliği binası önünde, yaşanan sorunlara çözüm bulunması talebiyle basın açıklaması gerçekleştirdi. Yapılan basın açıklamasına 112...
- Otoriter, faşist rejimlerin iktidarda olduğu dönemlerde toplumsal değerler aşındırılır, insanlar yalnızlaştırılır, bencillik ve bireycilik daha fazla öne çıkar. Zulme ve haksızlığa karşı çıkmak aptalca, kişisel çıkarları ön planda tutmak, bunun için...
- Kemal Türkler anılırken yaşadığı dönemle ve mücadele arkadaşlarıyla, sınıf mücadelesinde elde ettikleri kazanımlarla anılıyor. Bize öyle önemli bir miras bırakmış ki katledilişinin 44. senesinde bizler onu hâlâ aramızda ve kavgamızda hissediyoruz....
- İstanbul Çatalca’da bulunan, sucuk, salam, sosis gibi işlenmiş et ürünleri üretimi yapılan Polonez’de baskılar ve hukuksuzluklar artıyor, işçiler de sendikal haklarına sahip çıkmaya devam ediyor. Tekgıda-İş Sendikasının yeterli çoğunluğu sağlayarak...
- Siyasi iktidar Türkiye’nin dört bir yanını maden şirketlerine peşkeş çekmeye devam ediyor. Son olarak Emsa Enerji ve Madencilik şirketi Tokat’ta 30’dan fazla köyün yaylası ve su havzası olan Sorhun Obasında altın aramak için sondaj çalışmalarına...
- Sermaye sınıfının sendika düşmanlığına ve ücret gasplarına karşı işçilerin ve emekçilerin mücadeleleri sürüyor. İstanbul Çatalca’da Polonez işçileri patronun sendika düşmanlığına karşı direnişe geçti. Şişli Belediyesi işçileri ücretlerinin eksiksiz...
- “Fabrikadaki çoğu kadın 600-700 işçiye haklarının ellerinden gideceğini anlattığımızda protestoya katılmayı tereddütsüz kabul ettiler. Fabrikada sendikasız işçi yoktu. Kadınlar erkeklerden daha bilinçliydi. Sınıfsal olarak da meseleyi biliyorlardı....
- Başka dilde bir şarkı söylendiğinde sözlerini anlamayız. Yine de şarkıda akan hisler yüreğimize kolaylıkla işler. Elbette müziğin gücü ve evrenselliğidir bu. Ancak esas güç, egemenlerin ne yaparlarsa yapsınlar önüne geçemeyecekleri duygudaşlık...
- DİSK’in kurucusu, Maden-İş’in Genel Başkanı, Türkiye işçi sınıfının unutulmaz önderi Kemal Türkler, katledilişinin 44’üncü yılında Topkapı Mezarlığındaki mezarı başında anıldı. 22 Temmuzda gerçekleştirilen anmaya DİSK’e bağlı sendikaların üye ve...
- Türkiye işçi hareketinin yükselişe geçtiği 1960-1980 arası dönemi düşündüğümüzde bu yükselişe büyük katkısı olan Maden-İş geleneğini ve Maden-İş Genel Başkanı Kemal Türkler’i anmamak olmaz. Kemal Türkler, bu dönemin sembolü haline gelmiş isimlerden...
- Kemal Türkler… DİSK’in kurucusu, Maden-İş’in unutulmaz önderi… Dürüst, namuslu ve yüreği işçi sınıfından yana atan bir sendikacı… Katledilişinin 44. yıldönümünde büyük işçi önderi Kemal Türkler'i saygıyla anıyoruz.
- Özçelik-İş’in örgütlü olduğu Yolbulan Metal fabrikasında TİS görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine işçiler 20 Haziranda greve başladı. Sakarya Şehir Hastanesi şantiyesinde çalışan İYİ-SEN üyesi taşeron işçilerinin ücret gaspına karşı 22...
- Bangladeş’te kamu sektöründe istihdam kotasına karşı öğrencilerin başlattığı protestolar büyüyerek devam ediyor. Kamu sektöründe kota sisteminin kaldırılmasını talep eden öğrenciler ve emekçiler kamuda işe alımda liyakata dayalı bir sistem...