Buradasınız
Rifat Beyler Mağdur Oluyormuş!
Tuzla’dan bir kadın metal işçisi
Malum seçime az kaldı. Hepimiz seçimleri konuşuyoruz. İşçiler kendileri için en iyisi olsun isterken, mevcut iktidar patronlar için en iyisi olsun diye uğraşıyor.
Taşeron çalışan sayısı AKP iktidarı boyunca katbekat arttı. Kadrolu olmak hayal oldu. Sonra da “müjde” diyerek kendi yarattıkları, büyüttükleri bu sorunu çözeceklerini duyurdular. Bu “müjdenin” ne menem bir şey olduğunu hepimiz gördük.
Sendikalı olmak anayasal hak ama işçiler sendikalı olduklarında kendilerini kapının önünde buluyorlar. Yargısıyla, polisiyle, medyasıyla, hükümetiyle iktidar anayasal hakkını kullanmak isteyen işçilerin değil onları işten atan, yasaları çiğneyen patronların yanında yer alıyorlar.
Bir de uzun iş saatleri sorunumuz var. Bizleri on iki, on dört, on altı saat çalıştırıyorlar. Maalesef geçinebilmek için buna boyun eğmek zorunda kalıyoruz. İşsiz sayısı 6 milyonu geçmişken işi olanlar geçinebilmek için 16 saate varan sürelerle çalışıyor. Ama o kadar çalışmaya rağmen işçiler yine de geçinemiyor. Hatırlarsak, önceki dönemlerde bakanlardan biri “asgari ücrete zam yapmak işçiye zulümdür” demişti. İşçilerin alın teriyle milyarlar kazanan patronlar bunu veremezmiş ve fabrikalar kapanırmış. İşçiler işsiz kalırmış. Benim çalıştığım fabrikada bir tane parça 4000 lira ve bundan binlerce yapıyoruz. Benim maaşım 1 dakikalık çalışmamla çıkıyor. Geri kalan saatler boyunca çalıştığımla elde edilen kazanç patronun kasasına giriyor.
Bir diğer konu ise iş kazaları. DİSK-AR’ın yaptığı araştırmalara göre yaşanan 10 iş kazasından yalnızca biri SGK’ya yansıtılıyor. İSİG Meclisinin yaptığı araştırmalara göre, 2017 yılının ilk altı ayı içinde, iş cinayetlerinden dolayı hayatını kaybeden işçi sayısı 900’den fazla! Bu da hayatlarımızın nasıl da değersiz sayıldığını gösteriyor. Patronlar için ölen işçiler önemli değil, birer rakamdan ibarettir. Oysaki onların da aileleri, sevdikleri ve sevenleri var. Kazalar iş güvenliği önlemlerini maliyet olarak gören patronlar yüzünden oluyor. Ama mevcut hükümet bunun kader olduğunu söylüyor. Bizler çok iyi biliyoruz ki, bu kader değil, iş güvenliği önlemleri alınmadığı içindir. Bizler bunu Soma’da ve Ermenek’te gördük.
İşte biz asgari ücretle bu koşullarda çalıştırılıyoruz. Tüm bunlara rağmen iktidardakilere göre patronlar mağdurmuş. Sanki düşük ücret alan, uzun saatler çalışan, meslek hastalıklarına yakalanan, iş kazalarına kurban giden, işçiler değil de patronlar. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı patronlar sınıfının tanınmış temsilcilerinden biri olan Rifat Hisarcıklıoğlu’nu şahit göstererek patronların hep mağdur olduğundan bahsediyor. Patronların mağduriyetini gidermek için yaptıklarını gururla sıralıyor. “OHAL’i işçi grevlerini engellemek için kullanıyoruz, bakın hiçbir yerde artık grev olmuyor” diyor. Çünkü grev iş dünyasını sarsıyormuş, yani patronlar kârlarından zarar ediyorlarmış. Oysa işçilerin mücadelesindeki kilit araçtır grev. 1963 yılında İstinye’deki Kavel fabrikası işçilerinin mücadelesi sonucu grev hakkı yasalaşmıştır. OHAL’i fırsata çeviren iktidar mücadeleyle kazanılmış bu hakka el koyup, grevi yasaklayıp “biz ne verirsek ona razı olun” diyor. Bir de marifetmiş gibi patronların iş davalarında haksız çıktıklarını, bunu engellemek gerektiğini söyleyerek arabuluculuk yasasını çıkardılar. İşçilerin tüm mücadele kanallarını tıkamaya kararlı olduklarını gösterdiler.
Unutmamalıyız ki biz bize bunları reva görenleri desteklemeye devam edersek çok daha fazla zarar göreceğiz. O yüzden geçmişte işçi sınıfı hakları için nasıl mücadele ettiyse bizler de onların gösterdiği aynı yoldan gitmeliyiz. Çünkü biliyoruz ki birleşen işçi yenilmez. Birleşen işçi onurunu korur. Birleşen işçi hakkına sahip çıkar!
Kaç Vakte Kadar?
Emekçilerin Bayramda Seçim Sohbetleri
- 14 Mayıs Seçimleri: İhtiyacımız Bir Kurtarıcı Değil Örgütlülüktür!
- Emekçi Kadınlar: Yağmacı Enkaz Düzenine, Tek Adam Rejimine Hayır!/1
- Soğanı Bile Lüks Hale Getiren Bu Rejim Gitmeli!
- UİD-DER ve TİP’ten İstanbul/Avcılar’da Ortak 1 Mayıs ve Seçim Çalışması
- Türkiye İşçi Partisi Milletvekili Adaylarını Tanıttı
- Emek ve Özgürlük İttifakı Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde Kararını Açıkladı
Son Eklenenler
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı yasa kural tanımadan işçilerin haklarını gasp ediyor. Bu saldırılara işçilerin cevabı ise mücadele etmek, boyun eğmemek oluyor. 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta Manisa Turgutlu’da yürüyüş ve basın...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER’in, “Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” şiarıyla düzenlediği etkinlikler dizisi İstanbul Avrupa Yakası ve Mersin’deki etkinliklerle son buldu.
- Kocaeli İSİG Meclisi ve Eğitim-Sen 1 No’lu Şube, MESEM aracılığıyla öğrencilerin sermaye için çocuk işçi yapılmasına karşı 16 Martta basın açıklaması düzenledi.
- Patronlar iş barışını “patronla işçi arasında uyum, saygı ve güven ortamı” olarak tanımlıyorlar. Peki, patronun işçiyi sömürmesi üzerine kurulu bir sistemde saygıdan, barıştan söz edebilir miyiz? İş barışı söylemini dillerinden düşürmeyen patronlar...
- Malum, Şubat ayını geride bırakıp baharın gelişini müjdeleyen Mart ayına girdik. Fakat içimiz bahar sevinciyle dolmak bir yana daha da kararıyor. Ama bunun tek nedeni hava değil. Atalarımız “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” demişler....
- Ücretlerimizin yükseltilmesini talep ettiğimiz her dönemde, biz işçilere “açgözlü”, “nankör” yaftası yapıştırılır. İktidar sahiplerinden tutun da, daha fazla kâr etmek için hayatlarımızı cehenneme çeviren patronlara kadar sermaye sınıfının zihniyeti...
- İşçilerin pek çok sektörde hak gasplarına karşı verdikleri mücadeleler sürüyor. Antep’te bulunan Sayın Tekstil fabrikasında 200’ü aşkın işçinin ek zam talebiyle 9 Martta başlattığı iş bırakma eylemi devam ediyor. 14 Martta sendikaları BİRTEK-SEN’le...
- Toplumun ezenler ve ezilenler olarak ikiye bölündüğü bir sistemde gerçek adalet ve barış olamaz. Ama gerçek adaleti ve barışı isteyenler olur ve onlar ezilen sınıflardır, kadın erkek işçiler ve emekçilerdir. Dünden bugüne Fransa’dan Türkiye’ye...
- Hepimizin bildiği üzere kısa bir süre önce 2023-2025 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi grev aşamasında son buldu. Birden çok fabrikada MESS’e bağlı olsun veya olmasın hareketli süreçler yaşandı. Çünkü alınacak ücret başka fabrikadaki işçilerin alacağı...
- Pek çok işçi kardeşimiz grev ve direnişlerde “biz ekmeğimizin peşindeyiz” derler. Bununla ekmeklerini korumak dışında bir amaçları olmadığını anlatmaya çalışırlar. Fakat kısa zamanda ekmeklerini koruyabilmek için sendikaya üye olma, grev, gösteri,...
- TÜİK’e göre Türkiye’de göreli yoksullaşma da azalıyormuş! Ülkedeki ortalama gelirin yüzde 50’si yoksulluk sınırı olarak kabul edildiğinde 2013 yılında göreli yoksulluk oranı yüzde 15 iken 2023 yılında yüzde 13,9’a düşmüş. Pek çok uzman Cumhuriyet...
- Erzincan İliç’te bulunan siyanürlü altın madeninde meydana gelen faciada 9 madenci kardeşimiz hâlâ göçük altında. Siyanürlü liç yığınının çökmesinin ardından siyanürün yanı sıra çeşitli ağır metaller de suya ve toprağa karıştı. Madenin sahibi yerli-...
- Çalıştığım işyerinde Tuncay isimli bir arkadaşımız var. Tuncay eşinden ayrılmış, çok şeker bir oğlu var, hayatta belki de tek tutunacağı dal o kalmış. Gözlerinde “şişe dibi” diye tabir edilen bir gözlük, ayağının biri topal, iki kulağında da işitme...