Buradasınız
“Güz Sancısı”
Esenler’den bir metal işçisi
27 Eylülde, UİD-DER Esenler Temsilciliğinde, “Güz Sancısı” adlı filmin gösterimi yapıldı. Çeşitli işkollarından gelen işçi arkadaşlar ve geleceğin işçileri olacak olan çocuklarımızla birlikte izledik bu filmi. Patronlar sınıfının kendi çıkarları için, yıllarca Türklerle yan yana, kardeşçe yaşamış olan Rum halkını Türklere nasıl kırdırmaya çalıştığını anlatıyordu film.
1956 yılının İstanbul’unda yaşanan ve tarihe 6-7 Eylül olayları olarak geçen bu utanç sayfalarından birçok işçi-emekçi kardeşimiz bu film sayesinde haberdar oldu. İki gün boyunca Rum halkının neler yaşadığını, nelere maruz kaldığını film ve sonrasında yaptığımız sohbetle biraz olsun öğrendik. O dönemde yaşananlarla ilgili yapılan sunumda, veriler, rakamlar gerçekten ürkütücü boyutta. Sadece mahkeme kayıtlarına geçenlere göre 4214 ev, 1004 işyeri, 73 kilise, 1 sinagog, 2 manastır, 26 azınlık okulu, 5 spor kulübü, 2 mezarlık tahrip edilmiş. Ya kayıtlara geçmeyenler! O zamanlar sayıları 280 bin civarında iken, bugün İstanbul’da 1500-2000 civarında Rum yaşamakta. Bu rakamlar bile sonucun ne kadar utanç verici boyutlarda olduğunu gösteriyor. Bu kadar insana ne oldu dersiniz? Patronlar sınıfının çıkarları uğruna, evlerini, tarihlerini geride bırakarak, yüzyıllardır yaşadıkları topraklarından göç etmek zorunda kaldılar.
Yaşananların gerçek nedenini patronlar sınıfı ve onların devleti öğrenmemizi istemiyor. Rum halkının tüm birikimlerine göz dikmiş olan patronlar, servetlerini nasıl büyüttüklerini öğrenmemizi istemiyorlar. Kıbrıs sorunu üzerinden faşist çeteleri nasıl örgütlediklerini de öğrenmemizi istemiyorlar. Ne zaman patronlar sınıfı halkları birbirine kırdırmak, baskı ve zor yoluyla sindirmek istese hep aynı oyun oynanıyor. Milliyetçilik zehriyle beyinleri zehirlenmiş kitleler yıllarca hiçbir sorun yaşamadığı kapı komşusuna düşman olarak bakıyor.
Filmi izlerken Çorum’da, Maraş’ta, Sivas’ta yaşananları da hatırladık. Bugün Doğu ve Güneydoğu’da yaşananları da tekrar hatırladık. Milliyetçilik zokasını yutan kitlelerin sermayenin çıkarları için ellerini nasıl kana buladıklarını hatırladık.
Bir kez daha işçi sınıfı ile patronlar sınıfının çıkarlarının bir olmadığını bilincimize çıkardık. Halkları birbirine karşı düşman haline getiren patronlar sınıfına karşı mücadele etmemiz gerektiğini, sınıfsal çıkarlarımız için örgütlenmemiz gerektiğini, dünyanın hiçbir yerinde patronlar sınıfının çıkarlarıyla biz işçi-emekçilerin çıkarlarının ortak olmadığını, emekçilerin hangi etnik kimlikten olursa olsun ortak sınıfsal çıkarlara sahip olduğunu, gelecek güzel günlerin etnik kimlik temelinde değil sınıfsal kimlik temelinde mücadele ettiğimizde geleceğini bilincimize tekrar kazıdık.
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!
- “Yüzücüler” Filmi: İnsanlığın Göç Yollarındaki Yaşam Mücadelesi
- Üzgünüz Size Ulaşamadık!
- Umutsuzluk içinde “Umut”
- Sahte umudun umutsuzluğu
- Umutla gerçek arasındaki fark
- Cabbar’ın ümitsiz umudu
- “Umut fakirin ekmeğidir” derler
- Yılmaz Güney’in UMUT filminden
- Dövüşenler ölenlerin tutmaz yasını!
- “Gazap Üzümleri” Film Gösterimi
Son Eklenenler
- İzmir Çiğli Belediyesine bağlı Çibel’de çalışan işçiler Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 17 Nisanda greve çıktı. İzmir Narlıdere Belediyesine bağlı Narbel’de de Genel-İş İzmir 4 No’lu Şube ile SODEMSEN arasında...
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...