Buradasınız
“İnsanlık Adına” Somali
Gebze’den İşçi Dayanışması okuru bir işçi

Merhaba, ben bir metal işçisiyim. 16-24 vardiyasının bitiminde yorgun argın eve geldim. Televizyonu açayım, ne var ne yok diye bir bakayım dedim. Bir kanalda “İnsanlık Öldü mü” adlı bir program vardı. Ben de izlemeye başladım. Duygulandım, üzüldüm ve öfkelendim. Bu duygularımı tüm işçi kardeşlerimle paylaşmak istedim.
Kısaca biraz programdan bahsedeyim sizlere. Somali’de yaşanan açlığa yardım kampanyası düzenliyorlar. Bunun adı da insanlık daha ölmedi! Hedef 10 milyon TL civarında yardım toplamakmış. Şu an programı izlediğim kadarıyla 36 milyon TL’yi bulmuş. Ne kadar çok can kurtaracağız dedim kendi kendime. Sonra bir düşündüm. Kurtarabilecek miyiz acaba! Yardım yapanlara bir bakıyorum. İşadamları derneği, Doğuş Holding, Metro Holding, deri sanayii işadamları, un firmaları, iplik firmaları, belediyeler, birçok işadamı ve yardım sever halkımız.
Evet, Somali’de gerçekten 6 dakikada bir çocuk açlıktan ölüyor. Yanlış duymadınız açlıktan! Yayınladıkları görüntüleri izlerken yüreğim sızladı. Ama bir anda öfkelendim. Peki, bu açlığın sorumlusu kim? Bu soruyu herkes biraz düşünsün.
Bu yaşadığımız düzenin dümenini elinde bulunduranların elleri kan içinde. Çünkü bu sistem bizi açlığa, yoksulluğa ve sefalet koşullarında ölüme mahkûm ediyor. Somali’deki kardeşlerimiz ölümü bekliyor. Bir taraf yediği önünde yemediği arkasında lüks ve sefa içinde gününü gün edip yaşarken, Afrika halkı ve tüm işçiler sefalet koşullarında ya açlıktan ölüyor ya da yaşayabilmek için kuru ekmek yiyorlar.
Medya patronları da bu düzenin dümeninde yer almıyorlarmış gibi halkı yardıma davet ediyorlar. Sermaye sahipleri siz değil miydiniz Afrika halkının yeraltı ve yerüstü kaynaklarını yüz yıllardır sömürenler? Afrika halkını kobay olarak kullanmadınız mı? İç savaşlar çıkararak silah ve uyuşturucu satmadınız mı? Kadın ticaretini sizler organize etmediniz mi? Bu ülkelerden kaçırılan insanları canlı canlı keserek organ nakli yapmadınız mı? Şimdi ikiyüzlü davranarak bizi insani olmaya davet ediyorlar.
Paylaşmak güzeldir. Ama asalak sömürücüler insani duygularımızı bile kontrol altına aldılar. Ona ver buna verme, bu iyi bu kötü diyerek bizleri yönlendiriyorlar. Somali’deki kardeşlerimize yardım etmek hepimizin ve dünyadaki tüm işçilerin boynunun borcudur. Ama yöntem bu değil. Patronların düzeninin istediği gibi olmamalı. “Bugünü kurtarmak” mantığıyla değil, yarın ne olacak diye düşünmeliyiz. Yöntem işçi sınıfının yöntemi olmalıdır. Somali halkı için ve tüm işçiler için mücadele etmek. Bu dümeni biz işçiler elimize alırsak açlığın ve yoksulluğun olmadığı bir dünya mümkün.
Bu çürümüş düzenin biz işçilere yaşattıklarına dur demek için örgütlenmekten başka çaremiz yok. Gelecek bizim! Geleceğimize sahip çıkalım!
- Geçmişten Bugüne Uçurum İnsanları
- Doğru Tarafta, İşçi Sınıfının Safındayım
- Emekçi Kadınlar ve Barış
- Gene Takmışsın Kırmızı Şapkayı, Greve mi Gidiyorsun?”
- “Çöpçü” Demek Hakaret mi?
- Gençlere Örgütlü Mücadele Deneyimi Aktarmak…
- “Kurt Ağladı, Biz de İnandık”
- “Gerekirse Grev de Yap!”
- Sınıfımızın Yaşlılarının Payına Ölüm Düşüyor
- “Sınıfsal Bir Tarafı Var mı?”
- Ana-Baba-Oğul UİD-DER Saflarında Yürüyenlere Selam Olsun
- Bu Kalp Nasıl Atmaya Devam Edecek?
- Egemenlerin Değil, Sınıfımızın Gözüyle Bakalım!
- “Kendini de Beni de Yaktın Celal!”
- Uğruna Mücadele Ettiğimiz Bizimdir
- Grev Çocukları
- “Felsefe Yapma Birader!”
- Şeytanla Dost Olunmaz!
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- “60 Bin Maaşla Çoban Bulunmuyor.” Yersen!
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...