Buradasınız
AKP İşçileri mi, Patronları mı Düşünüyor?
AKP hükümeti, önümüzdeki günlerde milyonlarca işçiyi ilgilendiren bir paket açıklayacak. Başbakan Erdoğan ve Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in, işçilerin mağduriyetine son vereceğini iddia ettikleri bu paket, işçiler için ciddi hak kayıpları anlamına geliyor. Peki, cilâlanıp parlatılan bu pakette neler var?
Kıdem tazminatının fona devredilmesi ve zamanla ortadan kaldırılması, işçi kiralayacak özel istihdam bürolarının kurulması, taşeronluğun ve esnek çalışma biçimlerinin önündeki tüm engellerin kaldırılması… Bunlar, açıklanacak paketin ana maddelerini oluşturuyor. Ulusal İstihdam Stratejisi olarak bilinen ve yıllardır gündemde olan paketin daha birçok maddesi var.
AKP hükümeti bu paketi işçilere “müjde” ve “çalışma hayatında büyük reform” olarak yutturmak istiyor. AKP ve patronlar, işçilerin haklarını ortadan kaldıracak yasa paketini, “işçileri düşünüyoruz” reklâmı eşliğinde yutturmaya çalışıyorlar. Oysa gerçek bunun tam tersidir.
Durumu bir benzetmeyle anlatalım: AKP’nin işçilere müjdesi, ABD’nin Afganistan ve Irak’a “özgürlük ve demokrasi” götürdüğü safsatasına benziyor. İki ülkeye bombalar yağdıran, yüz binlerce insanı hunharca katleden ABD egemenleri, Afganistan ve Irak halkının çıkarlarını düşündüklerini söylüyorlardı.
AKP’ninki de aynı yöntem: İşçilerin kazanılmış haklarını yok edecek, çalışma ve yaşam koşullarını daha da ağırlaştıracak bir paketi “müjde” ve “büyük reform” olarak açıklıyor.
Buradan çıkacak sonuç, işçilerin uyanık olması gerektiğidir. Çünkü AKP hükümetinin veya patronların söylediği hiçbir şey göründüğü veya gösterildiği gibi değildir. “İşçileri düşünüyoruz” laflarına kanmamalı, haklarımızın elimizden alınmasına izin vermemeliyiz.
Öncelikle şu soruyu sormamız lazım: Kıdem tazminatının fona devredilmesini kim gündeme getirdi?
Konuyu gündeme getiren patronlar sınıfıdır. Zira işçilerin birçok sosyal hakkına el koyan patronlar, kıdem tazminatına da el koyarak bu yükten kurtulmak, işçileri istedikleri zaman işten çıkartmak ve kârlarını büyütmek istiyorlar. Aslında mesele bu kadar nettir.
Ancak patronların bu isteğini 2003’ten beri yerine getirmeye çalışan AKP hükümeti, işçilerin tepkisinden korktuğu, seçim hesapları yaptığı için meseleyi karmaşık bir şekilde sunmakta ve gerçekleri gözlerden saklamaktadır.
“Kıdem tazminatı sorununu” çözmek istediğini söyleyen AKP, aslında patronların arzularını yerine getirmek için harekete geçmiş ve sorunu bizzat kendisi yaratmıştır. İşçilerin, kıdem tazminatının fona devredilmesi gibi bir talebi olmamıştır. İşçilerin talebi, taşeronluğun ve esnek çalışmanın yasaklanması olmuştur. Çünkü işçilere tazminat vermek istemeyen ve kısa süreli sözleşme yapan patronlar, bir yıl dolmadan işçileri işten çıkartmaktalar. Kıdem tazminatı konusunda özellikle taşeron işçiler mağdur edilmektedir.
Amacına ulaşamayan AKP hükümeti, şimdilerde taşeron işçilerin mağduriyetini kullanarak işçi sınıfını bölmeye çalışıyor. AKP’nin yalanına göre, fonla birlikte taşeron işçiler de kıdem tazminatı alabilecekler. Böylece asıl mesele, taşeron işçilerin kıdem tazminatı alamamasıymış biçiminde ortaya konuyor ve patronların amacı gizleniyor.
Oysa AKP’nin asıl derdi taşeron işçiler değildir. Taşeronluk sistemini yaygınlaştıran ve dolayısıyla işçileri mağdur eden bizzat AKP hükümetidir. Örneğin, AKP iktidara geldiğinde 367 bin olan taşeron işçi sayısı, şu anda 1 milyon 700 bine ulaşmıştır. Üstelik bu resmi rakamdır. Sigortası olmadığı için kayıt altına alınmayan taşeron işçiler de eklendiğinde, gerçek rakamların bunun çok üzerinde olduğu ortaya çıkar.
Hastanelerde, belediyelerde, bakanlıklarda, kısacası tüm devlet dairlerinde taşeronluğun çığ gibi büyümesini sağlayan AKP hükümetinden başkası değildir.
Sorunun kaynağı olan AKP, bir de kalkıp utanmadan taşeron işçileri düşündüğünü söylüyor.
AKP madem taşeron işçileri düşünüyor, o halde neden taşeronluk sistemini yasaklamıyor? Eğer taşeronluk sistemi ve kısa süreli sözleşme yasaklanırsa, bugün ortaya çıkan sorun da ortadan kalkmış olur.
Ayrıca bir başka seçenek daha var: “Kıdem tazminatı almak için bir yılı doldurmak gerekir” kuralı kaldırılsın ve işçi, tek bir gün çalıştığında bile kıdem tazminatı almaya hak kazansın, böylece fona da gerek kalmasın!
Ne var ki, AKP’nin amacı laf kalabalığı yaparak ve işçilerin bilincini bulandırarak kıdem tazminatına el koymaktır.
Üstelik kıdem tazminatı, aynen korunarak fona devredilmeyecek ve önemli hak kayıpları doğacak. Meselâ 30 gün üzerinden hesaplanan kıdem, 20 güne indirilecek; yan ödemelerin tazminata dâhil edilip edilmeyeceği belli değil. Evlenen kadın ve askere giden işçilerin kıdem tazminatı alarak işten ayrılması mümkün olmayacak. Fondan yararlanmak için 10 yıl beklemek gerekecek. İşçi fondaki parasını kullanmaya hak kazandıktan sonra, kazara unutur da 10 yıl içinde çekmezse “devlet baba” el koyacak! Fonun üzerinde sendikaların ve diğer işçi örgütlerinin hiçbir denetimi olmayacak!
Aslında getirilen paketin diğer maddeleri, kıdem tazminatıyla bağlantılı ve onun kadar önemli maddelerdir. Taşeron işçileri düşündüğünü söyleyen AKP, taşeronluk sistemini değil, bu sistemin rahatça uygulanmasının önündeki tüm engelleri kaldırıyor. Eğer yasa geçerse taşeron şirketler her işi yapabilir hale gelecek ve böylece tüm işçiler taşerona mahkûm edilecekler. Taşeronluk sistemi, özel istihdam bürolarının kurulmasıyla doruğuna ulaşacak. Çünkü işyerleri, işçi almak yerine “geçici iş ilişkisi” adı altında bu bürolardan işçi kiralamayı tercih edecekler. Bu bürolar tarafından kısa sürelerle işe alınan ve işyerlerine kiraya verilen işçilerin iş güvencesi olmayacak; birkaç ay çalışan, birkaç ay işsiz kalan, çalıştığında ise sigortasının yapılıp yapılmayacağı belli olmayan işçinin fonda birikecek bir kıdem parası da olmayacak. Kıdem tazminatı fiilen ortadan kalkmış olacak!
İşte AKP işçileri böyle düşünüyor!
Tüm bu anlatılanlardan çıkan sonuç bellidir: Yalanlara kanmamalı, AKP’nin ve patronların oyununa gelmemeli, birleşmeli ve haklarımız için mücadele etmeliyiz. Bizim taleplerimiz gayet nettir: Taşeronluk sistemi ve işçileri mağdur eden esnek çalışma yasaklansın, işçileri köle konumuna itecek özel istihdam büroları kurulmasından vazgeçilsin, kıdem tazminatı fona devredilmesin ve tek bir gün çalışan işçi bile kıdem tazminatı alsın!
Hayatımız Mesai!
Sen Hiç 19E’ye Bindin mi?
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Sınır Tanımayan Irmaklar Gibi
- İşçinin Değeri Yok mu?
- Geleceğe Dönüşmek, Geleceği Büyütmek
- Sınıf Olarak Birleşelim, Yoksulluğa ve Sömürüye Hayır Diyelim!
- İşçi Dayanışması 197. Sayı Çıktı!
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
Son Eklenenler
- “N’olmuş yani, yarın süte daha fazla su karıştırır satarsın, yapmadığın iş sanki!” Kemal Sunal’ın oynadığı “Yüz Numaralı Adam” filminde geçen bu cümle trajikomik bir durumu ifade ediyor. İzlerken gülüyoruz ama yaşadığımız tam da bu. Soralım...
- Tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm sultanlar, komutanlar, yöneticiler, iktidarlar insanların ve toplumların algılarını şekillendirmeye, psikolojilerini yönetmeye odaklanmışlardır. Başka türlü egemenliklerini koruyamayacaklarını bildiklerinden toplumun...
- Japonya’da çeşitli sendikalar, 2-3 Kasımda yaptıkları eylemlerle derinleşen kapitalist sömürüye ve emperyalist savaşa karşı mücadele çağrısında bulundular. İnşaat ve Taşımacılık İşçileri Dayanışma Sendikası Kansai Bölgesi Şubesi (Kan-Nama), Metal ve...
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 5-6-7 Kasımda tüm Türkiye’de iş bırakma kararı aldı. Sağlık emekçileri İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere...
- 7 Kasım 1917’de Rusya’da işçi sınıfı devrim gerçekleştirdi ve siyasal iktidarı ele geçirdi. Bu devrim Rus takvimine göre 25 Ekimde gerçekleştiği için tarihe Ekim Devrimi olarak geçti. Ekim Devrimi, tüm dünyayı sarsmış, 20. yüzyılın akışını kökten...
- Dünya… Masmavi okyanusları, uçsuz bucaksız ormanları, kıtaları dolaşan nehirleri, heybetli dağlarıyla her yanından yaşam ve bereket fışkıran bu rengârenk gezegen… Bu gezegenin gözümüzün önündeki hali içler acısı! Çünkü tüm dünyaya egemen olan...
- İSİG Meclisi’nin raporuna göre Ekim ayında 164 işçi, yılın ilk on ayında ise en az 1540 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Türkiye’de iş kazaları ve iş cinayetleri en yakıcı sorunlardan biri olmaya devam ediyor. Her gün en az 5 işçi hayatını...
- Belediye işçileri artan hayat pahalılığı karşısında biraz olsun nefes alabilmek için ücretlerini yükseltmek istiyorlar. Buna karşılık belediyelerin yönetimleri ödenek olmadığı bahanesiyle işçilere düşük ücret dayatıyorlar. İstanbul ve İzmir’in ilçe...
- Tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm sultanlar, komutanlar, yöneticiler, iktidarlar insanların ve toplumların algılarını şekillendirmeye, psikolojilerini yönetmeye odaklanmışlardır. Başka türlü egemenliklerini koruyamayacaklarını bildiklerinden toplumun...
- İngiltere’de 100 binin üzerinde insan Filistin halkıyla dayanışmasını göstermek ve emperyalist savaşa hayır demek için 2 Kasımda yeniden meydanlara çıktı. Başkent Londra’da 21. kez düzenlenen ulusal eylem gününde on binler hükümet binalarının...
- İspanya’da 29 Ekim Salı günü yaşanan sel felaketinde can kaybı 250’ye ulaştı. İspanya’nın doğusundaki Valencia bölgesinde etkili olan aşırı yağışlardan sonra meydana gelen sel felaketi büyük bir yıkıma neden oldu. Kurtarma ekipleri felaketten...
- Sevgili işçi kardeşlerim, yazının başlığı mücadele örgütümüzün ve işçi sınıfının çalışkan evlatlarından kadim bir dostuma aittir. Bir Afrika atasözü “aslanlar kendi tarihlerini yazana kadar, av hikâyeleri her zaman avcıların kahramanlığını...
- Genel-İş Sendikası İstanbul Anadolu Yakası 4 No’lu Şube ile Kartal Belediyesi yönetimini temsil eden SODEMSEN arasında yürüyen görüşmelerden olumlu bir sonuç alınamaması üzerine Kartal Belediyesi işçileri 30 Ekimde greve çıkmıştı. Belediye...