Buradasınız
Asgari Ücret Gerçeği: Reel Ücretler Düşüyor, İşçi Sınıfının Yoksulluğu Büyüyor!

Geçtiğimiz günlerde DİSK Araştırma Merkezi tarafından “Asgari Ücret Gerçeği 2023” raporu yayımlanırken Genel-İş Emek Araştırma Dairesi de “İşçi Sınıfının Ekonomisi” başlıklı bir rapor yayımladı. Her iki rapor da asgari ücret konusunda algı oyunlarının sergilendiği bugünlerde işçi sınıfının nasıl bir yoksullaşma içinde olduğunu ve asgari ücretin işçi sınıfının bütün kesimleri için önemini ortaya koyuyor.
Genel-İş Emek Araştırma Dairesinin “İşçi Sınıfının Ekonomisi” araştırmasına göre 2018 yılında etkisi ağırlaşarak hissedilmeye başlayan ekonomik kriz ve pandemiyle birlikte, işçilerin toplam gelirden aldığı pay daha da küçüldü. “İşçilerin büyümeden aldığı pay 2019 dönemine göre 6,6 puan azalırken sermayenin payı (net işletme artığı) yüzde 4,3 puan arttı. 2019 yılının 3. çeyreğinde yüzde 32,9 olan işgücü ödemeleri, 2022 yılının 3. çeyreğinde yüzde 26,3’e geriledi. Aynı dönemde sermayenin payı ise yüzde 50,5’ten yüzde 54,8’e yükseldi.”
Siyasi iktidar ülkedeki yüksek enflasyon gerçeğini uzun süre inkâr etti, TÜİK gerçek enflasyonun çok altında, gerçek enflasyonun yarısı rakamlar açıkladı, açıklıyor. Ancak TÜİK’in tüm düşük tutma çabalarına rağmen resmi enflasyon bile çok yüksek. Bundan dolayı iktidar bu kez de tüm dünyada enflasyonun bir sorun olduğu bahanesine sığındı. Genel-İş raporunda da belirtildiği üzere yükselen enflasyonun dünyada bir sorun olduğu doğru fakat Türkiye’de siyasi iktidarın uygulamaya koyduğu sermaye yanlısı ekonomi politikaları sonucu sorun devasa boyutlarda yaşanıyor. Enflasyon sıralamasında Türkiye OECD ülkeleri içinde enflasyon oranı en yüksek olan ikinci ülke. Savaşta olan Rusya’da enflasyon oranı yüzde 12,60 iken Türkiye’de bu oran resmi rakamlara göre yüzde 85,5.
Artan enflasyonla birlikte yükselen vergi oranları da işçi ve emekçilerin belini büküyor. Siyasi iktidar bilinçli bir tercihle sermayeyi ihya ediyor. Vergi yoluyla emekçilerden topladığı paraları da “teşvik, Kur Korumalı Mevduat, vergi borcu silme ya da erteleme, kira erteleme” gibi yollarla sermayeye aktarıyor. Rapora göre “2021 yılı Ocak ayında 55,6 milyon TL olan dolaylı vergi geliri, 2022 yılı Ocak ayında yüzde 75 artışla 97,8 milyon TL’ye yükseldi. Ekim ayına gelindiğinde ise bir önceki yıla göre dolaylı vergi gelirlerindeki artış yüzde 109,9 oldu.” Büyük ölçüde emekçilerden toplanan bu vergiler, yukarıda dile getirdiğimiz biçimler altında sermayeye aktarılıyor.
Avrupa ülkelerinde asgari ücretle çalışanların oranı yüzde 4 iken Türkiye’de emekçilerin yarısından fazlası asgari ücret düzeyinde bir ücretle çalışıyor. Asgari ücretin ortalama ücret haline geldiği Türkiye, Avrupa ülkeleri arasında Arnavutluk’tan sonra asgari ücretin en düşük olduğu ülke konumunda. “Eurostat verilerine göre, Türkiye’de asgari ücret yılsonuna doğru 284 Euro’ya kadar geriledi ve asgari ücret düzeyi en kötü üç ülke arasına girdi.” Raporda Türkiye’de yaşanan enflasyonun sonucu olarak Ocak 2022 de 100 liraya alınan ürünlerin Ekim 2022 de 142 liraya alınabildiği belirtiliyor.
Asgari ücret düzeyinde ücret alanların oranı ile geliri harcamalarını karşılayamayan hane oranının neredeyse eşit olması, asgari ücret belirlenirken gerçek enflasyonun dikkate alınmasının, sonraki aylarda da ücret artışları yapılmasının ne denli önemli olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Zira Genel-İş’in raporuna göre “2019 yılında hanenin toplam geliri ile gerekli harcamaları yaparken zorlanma oranı yüzde 31,5 iken, 2021 yılında bu oran yüzde 60,1’e yükseldi.”
DİSK Araştırma Merkezinin hazırladığı “Asgari Ücret Gerçeği 2023” adlı kapsamlı raporda ise TÜİK’in verilerine göre dahi enflasyonun çok yüksek olduğu vurgulanıyor ve emekçilerin gıda enflasyonu ayrıca veriliyor: “TÜİK resmi verilerinde dahi genel enflasyon yüzde 85,5, gıda enflasyonu ise yüzde 100 civarında gerçekleşti. Emekçilerde gıda enflasyonu ise yaklaşık yüzde 125-145 bandında gerçekleşiyor. Ekim ayı itibariyle gıda enflasyonu en yoksul yüzde 20’lik grupta yüzde 146,2, ikinci en yoksul yüzde 20’lik grupta yüzde 127,6 ve emeklilerde ise yüzde 126,2 olarak hissediliyor.”
Raporda Türkiye’de asgari ücretle çalışan oranının yüksek olmasının sendikalaşma oranının düşük olmasıyla bağlantısı vurgulanarak şu bilgiye yer veriliyor: “AB ülkelerinde ortalama toplu pazarlık kapsama oranı yüzde 60’ların, OECD ülkelerinde yüzde 30’ların üzerinde iken ILO’ya göre Türkiye’de genel olarak yüzde 7,5, özel sektörde ise yüzde 6’nın altındadır.” Sendikalaşma oranının düşük olmasının bir başka sonucu ise genel ücret artışının her geçen yıl düşmesi ve tüm ücretlerin asgari ücret seviyesine çekilmesidir. Bu durum raporda şöyle ifade ediliyor: “Ücretler asgari ücret düzeyine geriliyor. 2005 yılında aylık ortalama ücret ve maaş geliri asgari ücretin 2,2 katı iken, 2020’de asgari ücretin 1,7 katına geriledi.”
Raporda çarpıcı bir başka veri ise asgari ücretin kişi başına düşen milli gelire oranının yıllar içinde gerilediğini ortaya koymasıdır. Buna göre, 1974’te asgari ücret kişi başına GSYH’nin yüzde 80,6’sı düzeyinde iken bu oran 2016’da yüzde 59,7’ye, 2022’de ise yüzde 43,7’ye geriledi. Asgari ücret kişi başına gelire paralel olarak artsaydı brüt asgari ücretin 2022’de ortalama 5 bin 738 TL değil, 10 bin TL’nin üzerinde olması gerekirdi.
Türkiye’de yıllar içinde asgari ücretin nasıl eridiği bazı karşılaştırmalarla açıklanıyor.
- 2012’de Avrupa’da Türkiye’den düşük asgari ücrete sahip 12 ülke varken, 2022’de bu sayı 2’ye düştü. Türkiye’den daha düşük asgari ücrete sahip iki ülke Bulgaristan ve Arnavutluk’tur.
- 2008’de yıllık 371 ABD doları olan asgari ücret 2016’da 430 dolara yükseldi. Sonra ekonomik ve siyasal istikrarsızlığa bağlı olarak asgari ücret dolar cinsinden gerilemeye başladı. Asgari ücret TL’nin değer kaybının hızlanmasıyla 2022 yılı ortalaması olarak 298 ABD dolarına kadar geriledi.
- Merkez Bankası’nın yıllık ortalama Cumhuriyet altını fiyatlarına göre 2003 yılında asgari ücretin yıllık tutarı ile 25 altın alınabilirken 2022’de yıllık net asgari ücretle sadece 9 Cumhuriyet altını alınabilmektedir.
Raporda DİSK’in asgari ücret talepleri şöyle sıralanıyor:
- Asgari ücret değil toplu pazarlık kapsamı genişletilmeli
- Asgari ücretin tespitinde asgari ücretin ortalama ücret haline geldiği dikkate alınmalı.
- Asgari ücret artışında resmi enflasyon değil, kişi başına düşen GSYH artışı esas alınmalı.
- Asgari ücret yüksek enflasyon koşullarında yıl içinde tekrar belirlenmeli.
- Asgari ücret sonrası ilk vergi dilimi oranı yüzde 10’a indirilmeli.
- Asgari ücret belirlenirken geçim şartları göz önünde bulundurulmalı.
- Asgari ücret uluslararası kurallara uygun saptanmalı, işçinin kendisi ve ailesi birlikte hesaba katılmalı.
- Asgari ücret bütün işçiler ve memurlar için ortak saptanmalı.
- En düşük emekli aylığı asgari ücret düzeyine yükseltilmeli.
- Asgari ücret en az net 13.200 TL olmalı.
- Cambaza Bak Cambaza, İşçiler Yemiyor, Yutmuyor Artık
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Asgari Ücret Zammından Sonra…
- Asgari Ücret Asgari Zam Gördü!
- Asgari Ücret Bir Kez Daha Sefalet Ücreti Oldu
- DİSK’ten Çalışma Bakanlığı Önünde Asgari Ücret Eylemi
- Türkiye’de Asgari Ücret Düşük Değilmiş!
- Doğru Bilgi ve Çözüm İçin Mücadele Saflarına
- “Beklenen Enflasyon Oranı” Oyunu
- Asgari Ücret Hep Siyah Duman!
- 2024 Yılı İçin Asgari Ücret Açıklandı: Biz Bu Tiyatroyu Çok İzledik!
- Başkasından Çözüm Bekleme, Derman Ellerimizde!
- Hem İşçilerin Onayını Alacak Hem de…
- Asgari Ücret: Geçinmek mi Açlıktan Ölmemek mi?
- Yeni Asgari Ücret Eski Tiyatro
- Asgari Ücret: Refahtan Pay Değil Derinleşen Yoksulluk!
- DİSK’ten Açıklama: Asgari Ücret Değil Toplu Sözleşme!
- Asgari Ücret, Sefalet Ücreti
- Asgari Ücret: Kim Haklı, Meşru Olan Ne?
- Dolan Kimin, Boşalan Kimin Küfesidir?
Son Eklenenler
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...
- 11 Nisan’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Emek ve Demokrasi Güçleri ve öğrenciler birçok ilde tutuklu öğrencilerin serbest bırakılması talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İstanbul’da KESK İstanbul Şubeler Platformunun...
- Yunanistan’da işçi ve emekçiler bir kez daha kamu ve özel sektörde 24 saatlik genel grev gerçekleştirdi. Tembi tren felaketinin ikinci yıldönümü olan 28 Şubatta tarihindeki en büyük grev ve protestolara sahne olan Yunanistan’da, 9 Nisanda bir kez...
- KESK’e bağlı Eğitim Sen, Birleşik Kamu-İş’e bağlı Eğitim-İş ve Hürriyetçi Eğitim Sen, 10 Nisanda birçok ilde Milli Eğitim Müdürlükleri önünde, kent meydanlarında, sendika şubelerinde proje okullara yapılan keyfi atamalara karşı basın açıklamaları...
- Üzerine sayfalarca yazı yazılabilecek, saatlerce sohbet edilebilecek bir konunun en öz, en çarpıcı halidir sloganlar… Hele ki işçi sınıfının sloganları! Birkaç kelimeyle büyük anlamlar sırtlanırlar. Kimisi somut bir talebi anlatır, kimisi bir...
- Ankara’nın Beypazarı ilçesinde bulunan Çayırhan Maden Ocağında 10 Nisanda gece vardiyası sırasında meydana gelen patlamada 2’si ağır olmak üzere 14 işçi yaralandı.
- Evrensel sağlık kapsamı; tüm insanların ihtiyaç duydukları sağlık hizmetlerine, ihtiyaç duydukları yer ve zamanda, mali sıkıntı çekmeden erişebilmeleri anlamına gelir. Sağlığın geliştirilmesinden, hastalıkların önlenmesine, rehabilitasyon ve...
- Gençlik yılları insanın en güzel, en verimli, en dinamik yılları olarak tanımlanır. Fakat gençlerin dinamizmleri yok ediliyor, gelecekleri ve hayalleri çalınıyor, toplum nefessiz bırakılıyor. Kapitalizm genç kuşaklara bir gelecek vaat etmiyor....
- Ruhunda özgür bir dünyanın umudunu taşıyan, yüreği bencil çıkarlarla değil, toplumsal kurtuluş özlemiyle çarpan sevgili büyüklerimiz ve değerli genç arkadaşlarımız, merhaba!
- Rejimin 19 Martta başlattığı saldırı dalgasına karşı başlayan protestolarda öğrenci gençler kitlesel katılımıyla dikkati çekmişti. Günlerce süren eylemlerde, polis barikatlarına, polisin şiddetli müdahalesine rağmen alanları terk etmeyen yüzlerce...
- Çünkü büyük kapitalist ülkeler, milyonlarca emekçinin vergileriyle oluşan bütçeleri sağlık, eğitim, barınma gibi temel ihtiyaçlara değil daha fazla silahlanmaya akıtıyorlar. Baskıcı ve otoriter uygulamaları arttırıyor, demokratik hak ve özgürlükleri...