Buradasınız
Asgari Ücret Sefalet Ücreti Olmasın!
Kardeşler!
Yeni yıla girmemize çok az zaman kaldı. Yeni yıla hep yeni umutlar ve beklentilerle giriyoruz. Bu beklentilerimizin başında ise, ücretlerimizin temel ihtiyaçlarımızı karşılayabilecek düzeye çıkartılması isteği var. Milyonlarca işçinin işsizlikle, açlık sınırının altında bir asgari ücretle geçinmek için debelenip durduğunu düşündüğümüzde bu beklenti hiç de haksız değildir.
Sendikaların açıkladığı dört kişilik aile için açlık sınırı 1.000, yoksulluk sınırı ise 3.000 liranın üzerindedir. Bu rakamlar göz önünde bulundurulduğunda dahi milyonlarca işçinin nasıl bir sefalet ve yoksulluk içerisinde olduğu açıkça görülmektedir.
Asgari geçim indirimi dâhil şu anki asgari ücret 739 liradır. Milyonlarca işçi gece gündüz, çift vardiya demeden, fazla mesai ücretleriyle gelirini arttırmaya, açlık sınırını aşmaya çalışıyor. Ama buna rağmen işçiler yoksulluk sınırına yaklaşamıyorlar bile. Yani işçiler ancak karınlarını doyurabiliyorlar. Üstelik zar zor ve sağlıksız koşullarda! Sosyal hayat diye bir şeyi çoktan unuttuk! Sevdiklerinin, çocuklarının yüzünü doğru düzgün göremeyen işçiler için ailesiyle ve arkadaşlarıyla bir çay bahçesine gitmek bile lüks haline gelmiş durumda!
Doğalgaza, akaryakıta, suya, elektriğe, gıda ve ulaşıma yapılan zamlarla işçilerin alım gücü giderek düşüyor. Nisan ayında doğalgaza tek seferde %19 oranında zam yapılmıştı. Aradan dört ay geçmeden, Ekim ayının başında doğalgaz bir kez daha %10 oranında zamlandı. Benzin, mazot ve benzeri petrol ürünlerine yapılan zamlar ise artık otomatiğe bağlanmış durumda. Bunlarla birlikte ulaşıma yapılan zamları göz önünde bulundurduğumuzda, işçinin bulunduğu yerden kıpırdaması imkânsız hale geliyor.
Sendikaların yaptığı araştırmaya göre ortalama kira bedeli 509 lirayı bulurken, asgari ücretlinin kira ve konut harcamaları için ayırabildiği tutar sadece 226 liradır. İşçiler sosyal yaşamdan uzak, depreme dayanıksız, izbe evlere mahkûm ediliyor. Araştırmaya göre, asgari ücretle geçinen 4 kişilik bir ailenin, öğün başına 66 kuruşla karnını doyurması, 1 buzdolabı için 28 ay çalışması, 226 liraya ısınması ve barınması, çocuk başına 2,5 liralık eğitim harcaması ile çocuklarını yetiştirmesi bekleniyor! Bu sefalet ücretiyle yaşamsal ihtiyaçlarımızı nasıl karşılayabiliriz?
İşçi kardeşler, durum bizler açısından bu kadar acı ve kahrediciyken, patronlar ve onların temsilcisi hükümet yine yalnızca bir simit almaya yetecek bir zam yapma peşindedir. Patronlar utanmadan bir de asgari ücretin yüksek olduğunu ve kendileri için yük olduğunu söylüyorlar. Hatırlarsak, geçen yıl asgari ücret belirlenirken Maliye Bakanı Mehmet Şimşek “Asgari ücret belirlenirken dengeleri gözetmek zorundayız” demişti. Soruyoruz; bir tarafta her şeyi üreten işçiler için açlık ve yoksulluk derinleşirken, diğer tarafta ise zenginlik ve bolluk bir avuç patronun elinde birikmektedir. Bu nasıl bir dengedir? Nasıl bir adalettir?
Bizim açımızdan açık ve nettir ki korunmak istenen denge patronlara daha iyi hizmet etme politikalarıdır. Savaş harcamalarına, silahlanmaya bütçeden inanılmaz paylar ayrılırken, sıra işçiye gelince düşünmeye başlıyorlar. Bütçe gelirinin büyük kısmı, biz işçilerin daha cebine girmeden kesilen gelir vergilerinden, KDV, ÖTV gibi ve daha ismini bilmediğimiz birçok vergi türünden sağlanıyor. Bugün asgari ücretin vergi dışı bırakılması tartışılmaktadır. Ancak bu tartışmalar sırasında patronlar bu vergilerin kendilerine bırakılmasını talep etmektedirler. Unutmayalım ki, bu vergiler bizlerin brüt ücretleri üzerinden kesilmektedir. Asgari ücret vergi dışı kalmalı ve oluşacak fark işçinin cebine girmelidir.
Milyonlarca işçi için asgari ücret taban ücreti oluşturmaktadır. Çok az sayıda işçi asgari ücretin biraz üzerinde ücret almaktadır. Toplu sözleşme süreçleri geldiğinde sendikalı işçilerin ücretleri de dâhil olmak üzere, milyonlarca işçinin ücreti asgari ücret baz alınarak arttırılır. Dolayısıyla sendikalı sendikasız, işli işsiz, sektör fark etmeksizin milyonlarca işçi için asgari ücret en büyük toplu sözleşme demektir.
Ancak asgari ücreti her yıl Asgari Ücret Tespit Komisyonunda yer alan 15 kişi belirliyor. Bu kurulun üyelerinden beşi hükümet temsilcilerinden, beşi bünyesinde en çok patron bulunduran patron örgütünden ve beşi de bünyesinde en çok işçi bulunduran konfederasyon adına sözde işçileri temsil eden Türk-İş bürokratlarından oluşmaktadır. Tablo böyleyken, bu kuruldan işçilerin sürünmeden geçinebilecekleri bir asgari ücret tespit etmesi beklenebilir mi? Ensesi kalın kodamanlardan işçilerin halini anlaması beklenemez!
O halde asgari ücretin ihtiyaçlarımızı karşılayabilecek, yaşanılabilir bir düzeye çıkması için bu büyük toplu sözleşme sürecinde söz sahibi olması gerekenler işçilerdir. Asgari ücreti işçi kurulları belirlemelidir. İşçi kurullarının oluşturulması ve bu kurulların tartışarak ihtiyaçları belirlemesi, asgari ücretin buna göre ayarlanması mücadele hedefimiz olmalıdır.
Bizler bu hedef doğrultusunda işli, işsiz, sendikalı, sendikasız ayrımı yapmadan örgütlenmeli ve birlikte mücadele etmeliyiz. Unutmayalım ki, bizler birlikte hareket edemezsek patronlar ve onların sözünden çıkmayan AKP hükümeti bizleri açlığa ve sefalete mahkûm etmeye devam edecek ve var olan haklarımıza da el koymaktan geri durmayacaktır.
Asgari Ücret Vergi Dışı Bırakılsın, Vergiler Patronlardan Kesilsin!
Asgari/Temel İhtiyaçları Geçekten Karşılayacak Bir Asgari Ücret!
Asgari Ücreti İşçi Kurulları Belirlesin!
YILLAR İTİBARIYLA ASGARİ ÜCRET (16 Yaşını Dolduran ve Bekarlar İçin) |
||
TL / YTL | ||
Yıllar | Brüt | Net |
1 Ocak 1975 | 1.200 | 849 |
1 Haziran 1976 | 1.800 | 1.222 |
1 Ocak 1978 | 3.300 | 2.102 |
1 Mayıs 1979 | 5.400 | 3.259 |
1 Mayıs 1981 | 10.000 | 7.378 |
1 Ocak 1982 | 10.000 | 7.405 |
1 Ocak 1983 | 16.200 | 10.958 |
1 Nisan 1984 | 24.525 | 16.421 |
1 Ekim 1985 | 41.400 | 28.000 |
1 Ocak 1986 | 41.400 | 28.038 |
1 Temmuz 1987 | 74.250 | 49.095 |
1 Ocak 1988 | 74.250 | 50.595 |
1 Temmuz 1998 | 126.000 | 81.876 |
1 Ocak 1989 | 126.000 | 82.431 |
1 Ağustos 1989 | 225.000 | 141.975 |
1 Ocak 1990 | 225.000 | 146.475 |
1 Ağustos 1990 | 414.000 | 261.954 |
1 Ocak 1991 | 414.000 | 266.454 |
1 Ağustos 1991 | 801.000 | 502.911 |
1 Ocak 1992 | 801.000 | 511.911 |
1 Ağustos 1992 | 1.449.000 | 907.839 |
1 Ocak 1993 | 1.449.000 | 922.839 |
1 Ağustos 1993 | 2.497.500 | 1.563.473 |
1 Ocak 1994 | 2.497.500 | 1.713.435 |
1 Haziran 1994 | 2.497.500 | 1.711.437 |
1 Eylül 1994 | 4.173.750 | 2.759.429 |
1 Ocak 1995 | 4.173.750 | 2.834.429 |
1 Eylül 1995 | 8.460.000 | 5.514.192 |
1 Ocak 1996 | 8.460.000 | 5.739.193 |
1 Ağustos 1996 | 17.010.000 | 11.084.652 |
1 Ocak 1997 | 17.010.000 | 11.422.152 |
1 Ağustos 1997 | 35.437.500 | 22.943.025 |
1 Ocak 1998 | 35.437.500 | 24.518.025 |
1 Temmuz 1998 | 35.437.500 | 25.533.900 |
1 Ağustos 1998 | 47.839.500 | 33.808.514 |
1 Ocak 1999 | 78.075.000 | 57.620.790 |
1 Temmuz 1999 | 93.600.000 | 68.631.120 |
1 Eylül 1999 | 93.600.000 | 68.518.800 |
1 Ocak 2000 | 109.800.000 | 80.550.900 |
1 Temmuz 2000 | 118.800.000 | 86.922.900 |
1 Ocak 2001 | 139.950.000 | 102.369.600 |
1 Temmuz 2001 | 146.947.500 | 107.323.830 |
1 Ağustos 2001 | 167.940.000 | 122.186.520 |
1 Ocak 2002 | 222.000.750 | 163.563.537 |
1 Temmuz 2002 | 250.875.000 | 184.251.938 |
1 Ocak 2003 | 306.000.000 | 225.999.000 |
1 Ocak 2004 | 423.000.000 | 303.079.500 |
1 Temmuz 2004 | 444.150.000 | 318.233.475 |
1 Ocak 2005 | 488,70 | 350,15 |
1 Ocak 2006 | 531,00 | 380,46 |
1 Ocak 2007 | 562,50 | 403,02 |
1 Temmuz 2007 | 585,00 | 419,15 |
1 Ocak 2009 | 666,00 | 527,13 |
1 Temmuz 2009 | 693,00 | 546,48 |
1 Ocak 2010 | 729,00 | 576,57 |
1 Temmuz 2010 | 760,50 | 599,12 |
1 Ocak 2011 | 796,50 | 629,95 |
1 Temmuz 2011 | 837,00 | 658,95 |
1 Ocak 2012 | 886,50 | 701,13 |
1 Temmuz 2012 | 940,50 | 739,79 |
- İşçilerin Canının Hiçe Sayılmasına Birlikte Karşı Duralım!
- 7 Ekim’in Birinci Yılı: Emperyalist Savaş Büyüyerek Devam Ediyor
- Ukrayna Savaşının İkinci Yılı: Ukrayna’dan Gazze’ye Emperyalist Savaşa Hayır!
- Emekçi Kadınlarız, 8 Mart Ruhuyla Birleşiyoruz!
- 6 Şubat Depremlerinin Birinci Yılı: Asrın Kötülüğünü Unutma, Unutturma!
- Gazze’de Savaş Büyüyerek Devam Ediyor
- Filistin ve Ortadoğu’da Yangın Büyüyor
- Oylar Emek ve Özgürlük İttifakı Partilerine!
- Ülkeyi Enkaz Yığınına Çeviren Yağmacı Düzene Artık Yeter!
- İşçi Sınıfı 1 Mayıs’ta Asrın Kötülüğüne ve Yağmacı Enkaz Düzenine “Artık Yeter” Diyecek!
- Felaket Göz Göre Göre Geldi: Depremzedeler İçin Tüm Olanaklar Seferber Edilsin!
- Asgari Ücret Görüşmeleri Algı Oyunlarıyla Başladı
- UİD-DER Kadın Komitesi: Kadına Yönelik Şiddetin Kaynağı Kapitalizmdir!
- Savaş Emekçiler İçin Yıkım Demektir! Savaşa Hayır!
- Şimdi Birlik ve Mücadele Zamanı!
- UİD-DER Kadın Komitesi: 1 Mayıs’ta Birlik, Dayanışma ve Coşkumuzla UİD-DER Kortejinde Buluşalım!
- Birlik ve Dayanışma İçinde 1 Mayıs’a!
- İşçi Sınıfının Tek Güvencesi Örgütlü Gücüdür!
- UİD-DER Kadın Komitesi: Emeğin Mücadelesi Emekçi Kadınlarla Büyüyor!
- Asgari Ücret Dört Kişilik Ailenin İhtiyaçlarına Göre Hesaplansın!
Son Eklenenler
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Rus yazar Tolstoy “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” der. Tolstoy’un bu ifadeleri özü itibariyle insanlaşmayı anlatır. İşçi sınıfı olarak, sömürücü efendilerden insanlık için insanlaşma...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı yıllık enflasyonunu yüzde 44,38, 12 aylık ortalama enflasyonu ise yüzde 58,51 olarak açıkladı. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 15,75...
- Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, 3 Ocakta basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ve Harb-İş üyesi işçilerin yaşadıkları ekonomik...
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...