Buradasınız
Asgari Ücretle Açgözlü Olunur mu?
Sancaktepe’den bir kadın işçi

Ücretlerimizin yükseltilmesini talep ettiğimiz her dönemde, biz işçilere “açgözlü”, “nankör” yaftası yapıştırılır. İktidar sahiplerinden tutun da, daha fazla kâr etmek için hayatlarımızı cehenneme çeviren patronlara kadar sermaye sınıfının zihniyeti budur. Kimi zaman, benzer düşünceleri aynı fabrikada, aynı tezgâhta çalıştığımız işçi arkadaşımızdan da duyabiliyoruz. Türk Dil Kurumunun sözlüğünde, açgözlü tanımı “mala, yiyeceğe içeceğe doymayan, sürekli para ve mal biriktiren, az ile yetinmeyen kişi” olarak yapılıyor. Sizce biz işçiler bu tanıma giriyor muyuz? Yoksa gerçek açgözlüler patronlar sınıfı ve onların temsilcileri mi?
Çoğumuz asgari ücret ile geçinmeye çalışıyoruz. Bırakalım mal mülk biriktirmeyi, ay sonunu getiremiyoruz. Biz işçilerin “açgözlülüğü” elimize geçen ücret kadardır. Marketlerde annelerin çocuklarına bir çikolata alırlarsa ikinci bir çikolatayı alamayacağını söylediğini duyarız. Ancak indirime giren ürünlerden birkaç adet birden almaya çalışırız. İhtiyaçlarımızı bir sonraki aya ertelemeye çalışırız. Yani biz işçilerin, asgari ücretle ya da emekli maaşı ile açgözlü olabilmemizin imkânı yok. Evimize et balık alamıyorken, en ucuz, en kalitesiz ürünlerle besleniyorken, bırakalım mal mülk para biriktirmeyi kiralarımızı ödeyemez durumdayken neyin açgözlülüğünü yapabiliriz?
Ya patronlar? Daha fazla kâr etmek uğruna, düşük ücretle işçi çalıştırmak için MESEM’ler aracılığıyla çocuklarımızı kâr hırslarına kurban ediyorlar. Daha yakın zamanda, kârlarından ödün vermek istemedikleri için, aç gözleri doymak bilmediği için İliç’te 9 canımızı kaybettik. Patronların açgözlülüğü yüzünden her yıl binlerce işçi kardeşimizi iş cinayetlerinde kaybediyoruz. Tokluk duygusu olmayan, iştahının sınırı olmayan sermayedir. Dünyamızı savaşlarla yangın yerine çeviren, daha çok kâr etmek için doğal kaynaklarımızı talan eden, toprağımızı, suyumuzu zehirleyen, evlerimizi başımıza yıkanlar onlardır. Her yıl açıkladıkları bilançolarla övünen kapitalistler, “bu kadar kazandığım yeter” demediler, demezler de. Çünkü açgözlülük sermaye sınıfına has bir özelliktir. İşçilerin canı pahasına, doğanın katledilmesi pahasına, bir sonraki yıla daha fazla hedefler koyarlar.
Biz işçiler için, “daha iyisini hak ediyoruz” diye düşünmek, hayatın güzelliklerinden payımıza düşeni istemek, iyi bir ücret talep etmek, ihtiyacımız olan her türlü kaliteli besini talep etmek, başımıza sıcak bir dam istemek açgözlülük değil insanlaşma isteğidir, doğal olan taleplerdir. Patronlar sınıfının ve onların temsilcileri olan iktidar sahiplerinin, yaratmaya çalıştığı “insanoğlu açgözlüdür” algısına kanmayalım. Gerçekte açgözlü olan sınıf patronlar sınıfıdır. Bu sınıfı iyi tanıyalım, işçi arkadaşlarımıza da anlatalım.
- Kamu Emekçileri, Ancak Birleşirse Kazanabilir!
- Sınıf Temelinde Örgütlü Olmak Sabırlı Olmaktır
- Bir Yaz Akşamı…
- Artık Kurdu Gözünden Tanıyorum!
- İşsizliğin Sebebi Sözleşme mi?
- “Bu İşçiler de Çok Nankör Canım!”
- Digel Tekstil İşçilerinin Mücadelesi Devam Ediyor
- Grevci TPI Kompozit İşçileri Kararlı
- Amazon Depo İşçileri Haklarını İstiyor
- İşsizliğe Karşı Mücadele Kapitalizme Karşı Mücadeledir!
- Hak Aramak Değil Grev Kırmak Vebaldir
- Bu Pahalılıkta Tatil Yapmak mı?
- “UİDER” Değil, “UİD-DER”
- Sırrı Abimizi Mücadelemizde Yaşatacağız
- Erol Eğrekler ve İşçi Sınıfı
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
Son Eklenenler
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Ankara Adalet Bakanlığı önünde, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işten atılan emekçilerin görevlerine iade edilmesi talebiyle basın açıklaması düzenledi.
- Türkiye’de her yıl 3-9 Eylül tarihleri arası Halk Sağlığı Haftası olarak kutlanıyor. Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Haftasının amacını “halkın sağlığını korumak, geliştirmek, sağlık için risk oluşturan faktörlerle (bulaşıcı hastalıklar, çevresel...
- Kozasından çıkmaya çalışan kelebeğin hikâyesini bilir misiniz? Bir adam ormanda yürürken, bir kelebeğin kozasından çıkmaya çalıştığını görür. Saatlerce, kelebeğin küçücük bir delikten çıkmak için verdiği mücadeleyi izler. Ancak bir süre sonra...
- Yalova’da bulunan Sefine Tersanesi işçileri, patronun çalışma koşullarında yaptığı tek yanlı değişikliğe karşı direnişe geçti. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) grevi beşinci gününde anlaşmayla sonuçlandı. Artvin Şavşat Belediyesinde...
- Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin taleplerini boşa çıkaran 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci, Kamu Hakem Kurulu tarafından karara bağlandı. Hakem Kurulu, 2026 yılında ilk altı ay için yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7; 2027 yılı için ise...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...