Buradasınız
Aslan, Zebra ve Sermaye Medyası
Bir jenerik medyanın kime hizmet ettiğini çok çarpıcı şekilde anlatıyor: Televizyonda yaban hayatını anlatan bir belgesel var. Aslan bir zebrayı avlamak için hırsla peşinden koşuyor. Zavallı zebra can havliyle kaçmaya çalışıyor. Ama spiker şöyle diyor: “Zavallı aslan hiçbir şey yapmadığı halde zebra sürüsü etrafa zarar vererek kaçmaya başlıyor. Üstelik içlerinden biri iyi kalpli aslana çifte atarak onu öldürmeye teşebbüs ediyor!” Az ileride hin hin sırıtan aslan duruma açıklık getiriyor: “Televizyon kanalını satın aldım da…”
Anlayacağımız üzere medya sahibinin sesidir; basın özgürlüğü ise kocaman bir yalan! Medya, profesyonelce masum zebraları bir anda yırtıcı, haksız, zalim ve gaddar gösterebilir. Zebraların canına göz diken aslanları da ezilen taraf olarak göstermeyi başarabilir. Medya kimin elindeyse onun çıkarlarına hizmet eder, onu haklı gösterir. Aslan, medya araçlarına sahipse, sürüden ayrı düşen zebrayı afiyetle mideye indirir ama gene de kendisini mağdur gösterebilir. Zebranın kurtulmak için çırpınmasını büyük saldırı olarak sunabilir. Televizyon kanalının sahibi bir aslan olduğunda gerçekler ters yüz edilebilir.
Haftanın her günü izlediğimiz televizyon kanalları, okuduğumuz gazeteler, dergiler, telefonlarımıza da yüklü olan, bağımlı olduğumuz sosyal medya… Hiç düşündünüz mü? Hayatımızın her alanına girmiş olan haberler, diziler, klipler, çeşitli videolar kimler eliyle hazırlanır? Kanallarda gösterilecek programların yayınlanıp yayınlanmayacağına kim karar verir?
Bugün insanları etkisi altına alan medya; inşaat, madencilik, otomotiv, enerji, turizm, finans gibi sektörlerde işçileri iliklerine kadar sömüren holdinglerin, patronların elindedir. Bu nedenle, televizyonlarda ne izleyeceğimizi, gazetelerde ne okuyacağımızı patronlar belirliyorlar. Bir aslanla bir zebranın çıkarları ne kadar ortaksa, bir işçi ile bir patronun çıkarları da o kadar ortaktır.
Televizyonlarda ne işçilerin yaşadığı sıkıntılar, acılar ne de haksızlığa karşı verdikleri mücadeleler gösteriliyor. İş kazalarının yaygınlaşması, işçilerin yoksullukla, kredi kartı borçlarıyla, ev kiralarıyla nasıl boğuştuğu anlatılmıyor. Bu sorunların çözümü için işçilerin sendikalı, güvenceli işlerde ve daha kısa iş saatleriyle çalışması gerektiği işlenmiyor. Bunun yerine patronların yatırım yapmak ve iş sahası açmak için nasıl çırpındığı, ne fedakârlıklar yaptığı, devletin onlara teşvik vermesi, yardım etmesi gerektiği anlatılıyor.
İşçiler haksızlıklara karşı mücadele etme yolunu seçtiklerinde seslerini duyurmak için çırpınıyorlar. Sermaye medyası işçilerin sesini duymuyor, bu mücadeleyi ekranlara taşımıyor. Kısacık birkaç saniye diliminde gösterilen haberlerse hak arayan işçileri karalıyor, izleyicilerin nezdinde haksız duruma düşürüyor. Sonuçta toplumun neyi nasıl düşüneceğine, gündemin ne olacağına biz değil, medyayı elinde tutan patronlar karar veriyorlar. Meselâ hükümetle ittifak kuran kesimleri medya öve öve göklere çıkartıyor, ama ittifak bozulduğu zaman medya yaygarayı kopartıyor; işte teröristler!
Son dönemde işçi ve emekçilerin, ezilenlerin sorunlarına değinen az sayıdaki televizyon da kapatıldı. Peki neden? Çünkü medyanın amacı yalanlarla gözlerimizi kör etmek ve kapitalist sistemin pisliklerini görmemizi engellemektir. Bu nedenle, gerçekleri gösteren, işçi emekçilerin, ezilenlerin yanında olan, hükümetin politikalarını eleştiren televizyon kanallarını, gazeteleri de kapatıyorlar.
Bilmeliyiz ki sermaye medyasından pompalanan düşünce ve duyguların amacı bizleri aldatarak kontrol altına almaktır. Medya, bizi kendi hayatımızın gerçeklerinden uzaklaştırıyor. Tüm zenginliği üreten işçiler olarak, egemenlerin yalanlarına kanmamalıyız. Patronların çıkarlarına değil, kendi sınıfımızın çıkarlarına hizmet eden işçi basınını takip etmeli, sınıf kardeşlerimizle omuz omuza dayanışmayı ve mücadeleyi büyütmeliyiz.
Cibali
İnatla İsteyelim; Ekmek de Gül de!
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
Son Eklenenler
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...