Buradasınız
Aslında Suçlu Kim?
Sarıgazi’den bir kadın işçi

Gün geçmiyor ki çevremizde iş kazaları yaşanmasın! Ama öyle kanıksamışız ki kazaları, ortada bir sorun olduğunu bile fark edemiyoruz. Ta ki canımız yanana kadar. Mesela bizim işyerinde son dört ayda, dört kaza oldu. Punto makinesiyle genç bir işçi parmağını yaraladı. Pres makinesinde bir abimizin parmağı kırıldı. Fosfat bölümünde bir işçi zehirlendi, hastanede midesi yıkandı. Başka bir abimiz kaynak makinesinde elini yaktı. Her seferinde yaralanan arkadaşlarımızın ardından onların ya dikkatsiz olduğu ya “salak” oldukları ya da cahil oldukları söylendi diğer işçiler tarafından. Kimse de “ya arkadaş, her ay birimizin başına kaza geliyor. Hiçbir önlem alınmıyor. İlla ölüm mü olması gerekiyor?” demedi maalesef.
İşin aslına baktığımızda tüm kazaların nedeni, gerekli iş güvenliği önlemlerinin alınmaması. Mesela punto makinesinde çalışan işçi işe başlayalı iki gün olmuştu. 16 yaşındaydı. Ona kimse makinenin tehlikesinden bahsetmedi. Sadece nasıl çalıştıracağını söyledi ve gitti. Bu işçinin “cahil” olması kadar normal ne olabilir ki? Pres makinesinde çalışan abimiz ise 7 yıldır aynı makinede çalışan 66 yaşında bir işçiydi. Her zaman “acil” iş istedikleri için makinenin emniyet pedalına sürekli basıyordu. Evet dikkat etmemişti ama onu bu tempoda çalıştırmak değil miydi asıl suç? Fosfat bölümündeki arkadaşımız o bölümde vekâleten çalışan ve burada kullanılan maddelerin içeriğini bilmeyen bir işçiydi. Çeşmesi bulunmayan bir kazandaki kimyasalı boşaltmasını istediler fakat nasıl boşaltacağını anlatmadılar. Arkadaşımız hortum aracılığıyla ağzıyla çekerek boşalttı. Bu onun “salaklığı” mıydı yoksa deneyimsiz ve eğitimsiz işçiyi oraya koyanların umursamazlığı mı?
Evet, arkadaşlar patronlar tam da böyle bir psikolojide olmamızı, arkadaşlarımızı hatalı bularak gerçek suçluyu gözden kaçırmamızı istiyorlar. Ama biz yaşanan iş kazalarının hemen hepsinin önlenebilir kazalar olduğunu unutmamalıyız. Bir arkadaşımız, eşimiz, canımız canından olmadan bu kazaların önlenmesi için adım atmalıyız. “Artık çok geç” olmadan gerçek suçlunun farkına varmalıyız.
- İşyerinde Gelen Ölümler
- Çocuk İşçilikle Mücadele İşçi Sınıfının Örgütlü Mücadelesinin Büyümesiyle Mümkün
- 301’i, Soma’yı, O Günden Beri Hiç Unutmadık…
- Nurtani İçin Adalet, Adalet İçin Mücadele Gerek
- Sorumluluğu İşçiye Yıkmanın Yolu: “Ya Güvenli Çalış Ya Hiç Çalışma”
- “Benim Suçumdu Abla”
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
Son Eklenenler
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...