Buradasınız
“Ayak Takımı” Elbet Hesap Soracak!

Estirilen devlet teröründen ötürü İstanbul’da 1 Mayıs mitingi yapılamadı. Daha tan yeni ağarmıştı ki, İstanbul’un orta yerinden dumanlar yükselmeye başladı. Sabah saat 6.30’da, durup dururken saldırıya geçen polis, DİSK’in Şişli’deki binası önünde çay içen işçilerin üzerine biber gazı ile karıştırılmış tazyikli su sıkmaya ve binanın içersine gaz bombaları atmaya başladı. İlerleyen saatlerde bu saldırı daha azgın bir boyut kazandı. Taksim civarında, Mecidiyeköy’de ve Şişli’de toplanan sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin ve sosyalistlerin kortejlerine acımasızca saldırıldı. Üç kişinin bile bir araya gelmesine izin vermeyen, önüne geleni coptan ve gazdan geçiren polis, hızını alamayarak Şişli’deki bir hastaneye, parti binalarına da gaz bombası attı.
Peki sormak gerekmiyor mu, işçilerin 1 Mayıs’ta alanlara çıkmasına neden izin verilmiyor? Neden Taksim işçi sınıfına yasaklanıyor? AKP hükümeti ve onun emrindeki İstanbul valisi, Taksim Meydanını işçi sınıfına açmamak için bin dereden su getirdi, getiriyor. Taksim’in İstanbul’un merkezi olduğu, turizm merkezi olduğu söyleniyor. Bu tutmayınca “marjinal” grupların provokasyon yapacağından söz ediliyor. Bu da inandırıcı bulunmayınca Taksim’in miting alanı olmadığı ilan ediliyor ve devletin sopası gösteriliyor. Oysa işçilere yasak olan Taksim Meydanı yılbaşı ve polis günü kutlamalarına ya da maç sonrası gösterilere açık! Peki, bunun nedeni ne? Çünkü AKP de, aynı CHP, MHP, DSP ve diğer burjuva partileri gibi işçi düşmanıdır. İşçilerin birleşmesine yarayacak, işçilere moral olacak hiçbir şeye izin vermek istemiyor AKP hükümeti.
AKP ulusal ve uluslararası sermayenin has temsilcisidir. Sermayenin çıkarları için işçi ve emekçilerin kazanılmış haklarına saldırmaktan geri durmadı. SSGSS yasasını meclisten geçirmek için gece gündüz çalıştılar. Sendikalar emeklilik ve sağlık hakkımızı elimizden alan bu yasaya karşı çıktıklarında Tayyip Erdoğan “yalan söylüyorsunuz” demekten çekinmedi. Bu hak gasplarını tüm gıda ürünlerine, doğalgaza, elektriğe ve akaryakıta yapılan zamlar izledi. Haliyle işçi-emekçi kitlelerde AKP hükümetine yoğun bir tepki oluştu. İşte AKP hükümeti bu tepkinin 1 Mayıs vesilesiyle kendini açığa vurmasına izin vermek istemedi. Eğer hükümet tarafından bir korku ve oyalama ortamı yaratılmasa ve 1 Mayıs kutlamaları engellenmeseydi, on binlerce işçi ve emekçi meydanları dolduracak, AKP hükümeti protesto edilecek ve on binlerce insanın katıldığı böyle bir miting tüm işçi kitleleri üzerinde olumlu bir etki yaratacaktı.
Bunu gören AKP hükümeti ve Başbakan, günler öncesinden ortamı germeye, sendikaları suçlamaya, “ayak takımı” diyerek işçileri aşağılamaya başlamıştır. Bakanlar ve vali “olay çıkacak”, “provokasyon olacak” diyerek mitinge katılmaya hazırlanan işçi kitlelerini korkutmaya çalışmışlardır. Açıkça 1 Mayıs’ı karanlık bir gün olarak göstermek için ellerinden gelen her şeyi yapmışlardır. Vapurların, tren-tramvayların, otobüslerin ve metronun çalışmaması, Taksim civarındaki okulların tatil edilmesi ve borsanın öğlene kadar kapalı kalması, nasıl bir hava estirmek istediklerini gözler önüne sermiştir. Daha 30 Nisan akşamı Taksim Meydanının etrafı demir bariyerlerle kapatılmış, şehir dışından getirilen polisler helikopterlerle meydana indirilmiş, bölgeye askeri birlikler konuşlandırılmış ve adeta olağanüstü hal ilan edilmiştir. Tam teçhizatla donatılan 30 bin polis, ellerinde gaz bombaları, copları, silahları ve önlerinde panzer ve tazyikli su-gaz püskürtme araçlarıyla hazır kıta bekletilmeye başlatılmış ve sabahın köründe işçilerin üzerine sürülmüşlerdir.
Türkiye işçi sınıfının kalbi olan İstanbul’u savaş alanına çeviren devlet güçleri ve AKP, geniş kitlelerin 1 Mayıs’ı kutlamasının önüne geçmeyi başarmıştır. Ama AKP’nin işçi düşmanı yüzü daha da berraklaşmıştır. Demokrat geçinen AKP’nin aslında kendine demokrat olduğu, işçi sınıfı söz konusu olunca azılı diktatör kesildiği bir kez daha görülmüştür. Fakat AKP ne yaparsa yapsın işçi sınıfını durduramayacak. Bugün 1 Mayıs’ta sokağa çıkmasına fırsat verilmeyen işçi kitleleri eninde sonunda meydanlara inecek. İşte o vakit kadınıyla erkeğiyle, türbanlısıyla türbansızıyla işçi kitleleri, yani “ayak takımı” kardeşlerine reva görülenlerin hesabını bir bir soracak! Bundan kimsenin şüphesi olmasın!
Açlık Ordusu Patronların Korkusu
Seyircilerimiz birer karanfildi
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
Son Eklenenler
- İzmir’de Tekgıda-İş Sendikasının örgütlü olduğu Oryantal Tütün Paketleme (OTP), TTL Tütün ve Sunel Tütün fabrikalarında süren grevler anlaşmayla sonuçlandı. Genel-İş Sendikasında örgütlü İzmir Konak Belediyesine bağlı MER-BEL işçileri düşük ücret...
- Dünyada ve Türkiye’de olup bitenler üzerine sohbet ederken genç bir işçi kardeşimiz, “valla artık haberlere bakmıyorum, zaten benim kendi derdim başımdan aşkın” dedi. Aslında hepimizin derdi başından aşkın. Ama belki de bu nedenle çevremizdeki...
- Sömürüye başkaldırının sembolü, tüm dünya işçilerinin ortak duygularla ve taleplerle alanlara çıktığı, evrensel bir mücadele günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. Yüreği 1 Mayıs coşkusuyla, sınıfsız ve sömürüsüz bir dünya özlemiyle çarpan tüm işçilere selam...
- 2 Nisan 2024’te İstanbul Beşiktaş’ta Masquerade isimli gece kulübünde çıkan yangında 29 işçi yaşamını yitirmişti. Aileler aradan geçen bir senede adaletin sağlanmamış olmasına, asli kusurluların tutuklanmamasına tepkili. Mahkemeye sunulan ikinci...
- Arjantin’de faşist devlet başkanı Javier Milei’nin 2023 yılı sonunda iktidara gelmesinden bu yana işçiler üçüncü kez genel greve çıktı. Genel İş Konfederasyonu’nun (CGT) çağrısıyla 10 Nisan Perşembe günü ülke çapında 24 saatlik grev gerçekleşti....
- Panayırdaki gösteri için adam avazı çıktığı kadar bağırarak müşteri çekmek istiyormuş ama gösteri o kadar kötüymüş ki kimse adama kanıp gösteriye gitmiyormuş. Panayır açılalı epey olmuştur ve çığırtkana kanarak girenlerin söyledikleri de kulaktan...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşıyor. Peki, hangi koşullarda karşılıyoruz 1 Mayıs’ı? İşçiler, emekçiler olarak hepimiz ağırlaşan sorunlarımızın çözülmesini, üzerimizdeki baskının hafiflemesini istiyoruz....
- Kocaeli Gebze’de bulunan Alman sermayeli Erlau Metal fabrikasında işçiler, Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube’de örgütlendi. Sendika yakın zamanda Çalışma Bakanlığından yetki belgesini almasına rağmen işveren yetki itirazında bulundu....
- Kasım 2024’te Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklanarak görevden alınmış ve ardından belediyeye kayyum atanmıştı. İşçiler üzerinde baskı uygulayan kayyum yönetiminin tazminatlarını ödemeden, haklı gerekçe göstermeden pek çok işçiyi...
- Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) geçtiğimiz hafta Özel Program ve Proje Uygulayan Eğitim Kurumlarına Öğretmen Atama ve Yönetici Görevlendirme sonuçlarını açıkladı. Sonuçların açıklanmasının ardından eğitim sendikaları atamaların ölçülebilir ve somut...
- Gerek dünyada gerekse yaşadığımız ülkede öyle olaylar, öyle gelişmeler yaşanıyor ki ilk bakışta her şey çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi karmaşık ve anlaşılmaz görünebilir. Nasıl ki matematikte karmaşık problemleri çözebilmek için...
- İrfan Yalçın’ın “Ölümün Ağzı” romanı, 1940’lı yıllarda Zonguldak köylüsünün “mükellef” adı altında bedavaya çalıştırıldığını belgeleyen bir tanıklıktır. Dönemin tek partili rejiminde, İsmet İnönü madeni teftişe gittiğinde, karşısına dizilen...
- Ha geldi, ha gelecek, yok yok bu sene gelmeyecek derken Yaren leylek Bursa’nın Karacabey ilçesinde, Uluabat Gölünün kıyısında balıkçı Âdem amcayla buluştu. On dört yıllık dostluk! Adı gibi yarenlik yapıyor Âdem amcaya. Aslında kimsenin haberi...