Buradasınız
Bizim Hoca ve MESS’e Karşı Eylemler
Kocaeli’nden bir kadın metal işçisi

Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi sürecindeyiz. Sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamadı ve uyuşmazlık tutanağı tutuldu. Tabi bunun da metal fabrikalarında çeşitli yansımaları oluyor. Çalıştığım fabrikada işverenin baskılarına ve sözleşmede işçilerin yararına olan hiçbir iyileştirmenin kabul edilmemesine karşı eylemler örgütledik. Bu eylemlerden biri de yemekhanede masalara çatal ve kaşıkla vurup isteklerimizi belirten çeşitli sloganlar atmaktı. Bunu yaptık ve çok da ses getirdi. Lakin ilginç bir durum yaşadık, sizlerle de onu paylaşmak istiyorum.
İşçiler olarak elimizdeki çatal ve kaşıklarla masaya vururken, büyüğümüz Ahmet abinin on kişilik ses çıkardığını gördük. Çok şaşırdık, zira Ahmet abi mütedeyyin, genellikle sessiz sedasız, kendi işini yapan bir abimizdir. Fabrikada Cuma namazlarını da o kıldırır, herkes de “Bizim Hoca” der kendisine. Eylemin coşkusu ve Bizim Hocanın harareti karşısında duyduğumuz şaşkınlığın ardından işbaşı yaparak makinelerimizin başına geçtik. Hemen herkes Bizim Hocaya takıldı, “tek başına ne çok ses çıkardın öyle” diye. Hatta bir işçi arkadaş “ooo görseniz, Bizim Hoca tam bir devrimci gibi eylem yaptı yemekhanede” deyiverdi. Ahmet abi bu sözlere büyük tepki gösterdi ve çok keskin bir tonda “bana öyle deme, ben devrimci değilim!” deyip kestirip attı.
Hocanın böyle bir tepki vermesi dikkatimi çekti ve bir süre sonra yanına gidip sordum, neden bu kadar kızdığını. O da anlatmaya başladı zihnindeki devrimci algısını. Şöyle söyledi: “Devrimciler isyankârdır, her şeyi yakıp yıkarlar, üstelik dine de karşıdırlar. İşte bu nedenle ben devrimci değilim, zinhar olamam” dedi. Bir süre bu yollu sözler söyledi ve ben de dikkatle dinledim. Ardından ben anlatmaya başladım, İslamiyet’ten önceki Arap coğrafyasının durumunu ve o karanlık gidişatın nasıl değiştiğini. O günkü kurulu düzene isyan edenleri; kölelerin, fakirlerin sırtından ihtişamlı hayatlarını sürdüren zenginlere karşı verilen mücadeleyi. Zenginlerin, iktidar sahiplerinin ise o dönemde ve hemen her dönemde hak arama mücadelelerini karaladıklarını söyleyerek devam ettim. Hakkını arayan, iş kazalarına dur demek isteyen, taşerona karşı olan ya da sendikalı olmaya çalışan işçileri nasıl birbirinden ayırdıklarından bahsettim. Bununla yetinmeyip bölücü, provokatör gibi yaftalarla işçilerin mücadele eden insanların birleşmesine nasıl engel olduklarını söyledim. Devrimi, devrimciyi, örgütü, örgütlenmeyi doğru anlamamız gerektiğinden yoksa patronların tuzaklarına kapılma tehlikesiyle yüz yüze kalacağımızdan bahsettim. Sonra “bak Ahmet abi, sen hakkını aramak için vardiyadaki tüm işçilerle birlikte eylem yaptın. Kötü bir şey yapmadın. Devrimciler de, herkes hakkı olanı alsın, bir avuç asalağın sömürüsü son bulsun, barış içinde kardeşçe yaşansın diye çalışıp didinirler hep. Bunda herhangi bir kötülük yok ki” diye sözlerimi bitirdim.
Ahmet abinin gözleri biraz büyüdü, zaten dikkatle dinliyordu, bir an bile gözlerini benden çevirmemişti. Sonra konuşmaya, sormaya başladı. Bu mühim konulara ve işçi olarak hayata böyle nasıl bakabildiğimi, bunları nasıl öğrendiğimi sordu, hiç böyle düşünmediğini ifade etti. Başlarda endişeli, gergin yüzünde sıcak bir tebessümle yanımdan ayrıldı. Sonraki gün eylem yapmak için yemekhaneye giderken karşılaştık, arkadaşlar Bizim Hocaya seslendi. “Bugün de masaya vururken yine en çok sesi sen mi çıkaracaksın” dediler. Bizim Hoca kendinden emin olarak ve tebessümle “evet, bugün de en çok sesi ben çıkaracağım, tam bir devrimci gibi vuracağım masaya” dedi. Bu sıra gözümün içine baktı ve beni onayladığına ilişkin kafasını hafifçe aşağı eğdi.
Yıllar yılı devrimcileri karalamak için yapılanlar maalesef işçilerde böyle karşılık buluyor. Oysa gerçekler gün gibi ortada. Tarih bir nehir gibi durmaksızın ilerliyor ve onun birikimini aktaracak olan da biz işçi sınıfının devrimcileriyiz. Bugün fabrikadaki bir işçiye, yarın okuldaki bir öğrenciye temas ederek bakış açısını değiştirebilmeliyiz. İşçi sınıfını kurtaracak olan işçi sınıfının devrimi olacaktır ve bu da yalnızca sınıf devrimcilerinin işçi sınıfına doğru teması sayesinde mümkün olabilir. Unutmayalım ki işçi sınıfının içinde her görüşten insan mevcut. Eğer biz doğru temelde yaklaşmayı başarabilirsek gerçekten kazanırız.
- Çimsataş’ta 12 Direnişçi İşçi İşten Atıldı
- Üretimi Durduran Çimsataş İşçilerine Polis Müdahalesi
- Mahalle Dayanışması, Emekçi Kadınlar ve MESS Sözleşmesi
- MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi İmzalandı
- Greve Çıkacak Bir Metal İşçisinin Eşi: Birleştirelim Ellerimizi!
- Kurtuluş Yok Tek Başına
- Sendikalar MESS’in Yüzde 21 Zam Dayatmasını da Reddetti
- Türk Metal Üyesi Metal İşçileri Kocaeli’de Buluştu
- MESS Dayatmalarına Karşı İzlenmesi Gereken Yol!
- Metal İşçileri 14 Ocakta Greve Çıkıyor
- Türk Metal Üyesi Metal İşçilerinden Gebze’de Grev Sesleri Yükseldi
- Metal İşçisi Grev Sürecinde!
- MESS’in Pervasızlığı Nereden Geliyor?
- MESS’e Karşı Mücadele Bizi Çağırıyor
- Petrokimya İşçisi Metal İşçisinin Yanında!
- Birleşik Metal-İş Üyesi İşçiler İş Durdurdu
- MESS’in Yüzde 12 Teklifine Karşı Metal İşçilerinden Eylemler
- MESS’e Karşı Metal İşçilerinden Eylem
- Bir MESS Klasiği!
- Kemal Türkler Kafanızı Kırardı!
Son Eklenenler
- Darülaceze Sosyal Hizmet Şehri temel atma töreninde konuşan Erdoğan, işi yapacak müteahhide “Burayı ne kadar zamanda bitireceksin?” diye soruyor. Müteahhit “36 ay” diye cevap verdiğinde Erdoğan bu süreyi beğenmiyor, müteahhit süreyi bu sefer 24 aya...
- Artan enflasyon karşısında eriyen ücretler, gittikçe büyüyen ve dayanılmaz bir hâl alan yoksullaşma, geçim sıkıntısı, artan kiralar ve işsizliğin geldiği boyut karşısında siyasi iktidar önce inkâr politikasına başvurdu. Yoksulluktan şikâyet edenlere...
- Merhabalar dostlar. 3 yaşında bir kızım var, ellerinizden öper. Kızım diye demiyorum ama çok akıllıdır. Anlata anlata bitiremediğim minik UİD-DER’li... Elimizden geldikçe ihtiyacını karşılamaya çalışıyoruz. Ama bazen yetemiyoruz. Hayat o kadar...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu Neşe Plastik fabrikasında toplu sözleşme görüşmelerinin tıkanması üzerine işçiler, 18 Mayısta greve çıktılar. Petrol-İş Sendikası Kartal 2 No’lu şubede örgütlü olan Neşe Plastik işçileri, enflasyon artı 1300...
- Kapitalist sistem insanlar arasında dayanışma ve yardımlaşma duygularını köreltmeye, her koyunun kendi bacağından asılacağı fikrini zehir gibi insanların zihnine nakşetmeye çalışır. Başkasının sorunlarına duyarsızlaşmamızı, birbirimize yabancı gibi...
- Türkiye’de 11 milyon kadın ev içi bakım işleri nedeniyle yani çocuklarına, hastalarına, yaşlılarına baktıkları için çalışamıyor. Çalışan kadınlarsa kaliteli ve yeterli kreşler ve bakımevleri olmadığı için büyük zorluklar yaşıyorlar. Çocukları için...
- Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri’nde 1 Mayıs sadece sol partiler tarafından kutlanır. İşçiler ve sendikalar Eylül ayının ilk Pazartesi gününü “Emek Günü” olarak kutlar. Bunu yapmalarındaki kasıt Kuzey Amerikalı işçilerle dünyanın geri kalan...
- Geçen bayram, tatil olması ve ulaşımın ücretsiz olması vesilesiyle iki arkadaş Büyükada’ya gitme kararı aldık. Büyükada’yı görecek olmamızın sevinci ve heyecanının yanı sıra ulaşıma ücret ödemeyecek olmamızın rahatlığı da vardı. Bu duruma sevinenin...
- Dağlar deliniyor, nehirlerin yönü değiştirilip barajlar kuruluyor, ormanlar geri dönüşsüz bir biçimde yok ediliyor. Toprağın ve okyanusun derinliklerinden petrol ve madenler çıkartılıyor. Savaşlarla kentler tarumar ediliyor. Doğa kirleniyor,...
- Bizler bir grup metal işçisiyiz. Birleşik Metal-İş üyesiyiz. Bu sabah sendikamızın işyeri temsilcilerinden olan arkadaşımızın kardeşinin, Okan’ın, Antalya’da iş cinayetinde öldüğünü öğrendik. Henüz sadece 36 yaşındaki kardeşimiz, Okan Günay, bu...
- Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı işgal, Üçüncü Dünya Savaşının en önemli halkasını oluşturuyor. ABD ve İngiltere’nin başını çektiği emperyalist blok Ukrayna’ya silah yığarken, derinleşerek devam eden savaş tüm dünyayı etkiliyor. Emperyalist hegemonya...
- 24 Şubatta Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşın emekçiler üzerindeki yıkıcı etkileri devam ediyor. Haksız ve emperyalist savaşların ölüm, yurtsuzluk, açlık, yoksulluk ve işsizlik demek olduğunu gördük bir kez daha! Tüm bunların yanında...
- İstanbul Ataşehir’de bulunan Emlak Konut GYO inşaatında çalışan işçiler 16 Nisanda direniş başlattılar. DİSK/Dev Yapı-İş ve İnşaat-İş Sendikalarının ortaklaşa örgütlediği eylemde, “Tüm Haklarımızı Alana Kadar Direneceğiz” pankartı açıldı.