Buradasınız
Bu Kavga, Bu Davet Bizim!
diğer yazarlar
Çalıştığımız fabrikalardaki sorunların çözümüne ilişkin işçi arkadaşlarımız çoğunlukla karamsarlık içinde. Tabii ki bu, siyaseten ve örgütlenme anlamında işçi sınıfının dünya arenasında yeteri kadar olmamasından ya da kendisini hissettirememesinden kaynaklı. Aslında herkes çalışma ve yaşam koşullarından içten içe derin bir hoşnutsuzluk içinde. Genelde biriken öfkelerini dışarıya yansıtmıyorlar ve çoğunlukla “amaaan canım, kim yapacak, buradan bir şey çıkmaz, bu adamlara mı güveneceksin” türünden olumsuz tepkiler veriyorlar. Kaçmak, mücadeleye yeterince isteği olmayanlar için en kolay çözüm. Bana göre böyle konuşan arkadaşlar ilk başta kendilerine güvenmiyorlar. Bugün bir çaba göstermeden, oturduğumuz yerden bir güven ortamı nasıl yaratabiliriz ki?
Tabii ki bir de örgütlülük meselesi var. Çalıştığım fabrikada Çelik-İş örgütlü. Ama benim anladığım böyle bir örgütlülük değil. Başlarında kendini kaybetmiş sendika bürokratlarının olduğu, sadece maaş artışları düzeyinde ekonomik mücadele veren, hatta o mücadelede bile işçilere türlü oyunlar çeviren, farikadaki çalışma koşulları ve işten atılmalara, yaşadığımız sıkıntılara çözüm bulmak istemeyen, nabza göre şerbet veren bir örgütlülük olabilir mi? Yanlış anlamayalım sendikalar bizim, yani biz işçilerin. Fakat sınıf mücadelesi, sendikalardaki bu bürokrat takımına karşı giriştiğimiz mücadeleyi de kapsamaktadır. O koltuklarda oturan bürokratların kıçlarına biz sınıf bilinçli işçiler öyle bir tekme atmalıyız ki, karşımıza çıkan sınıf düşmanlarımız korkularından titremeli.
Çok basit görülebilir ama bir önerim var. Sendika yöneticiliği yapacak işçi temsilcilerinin bürokratlaşmamaları için, aldıkları ücret bir işçinin ücreti kadar olmalı ve hiçbir ayrıcalıkları olmamalı. Son dönem duymuşsunuzdur, Türk-İş yönetimi sendika bürokratlarını yetiştirmek için akademi kurmaya karar vermiş! Gerekçe ise, çalışan işçilerin lise ve yüksek okul mezunu olmaları ve onlarla iletişim kurmak için sendikacıların da akademik eğitim almalarının artık bir zorunluluk olmasıymış. Profesörlerin eğiteceği bu zat-ı muhteremler diplomalarını aldıklarında elleri nasırlı ve yağlı işçilerin karşılarına takım elbiseleriyle çıkacaklar. Bizlere tepeden bakıp içimizdeki mücadele ruhunu öldürmeye çalışacaklar. Sanki sendikaları akademik eğitim almış işçiler kurmuşlar. Bence bu takımdan bürokratlar işçi sınıfının mücadele okulundan mezun olamayıp tosladıkları için başka bir okul arıyorlar. Onu da akademi olarak tespit etmişler.
Bizler işçi atalarımızın canları, kanları pahasına kazandıkları mücadele örgütlerini, sendikalarımızı bu koltuk sevdalısı, burjuva düzen yanlısı bürokratlara mı bırakacağız? İşçileri bilinçlendirmek yerine kendilerine muhtaç bırakan, kendilerine hep birer kurtarıcı misyonu yükleyen bu asalaklara daha ne kadar katlanacağız? Bizler işçi sınıfının neferleri olarak geçmişten miras kalan en ufak haklarımıza dahi canımız pahasına sahip çıkmalı, başlarımızdaki bürokratları o koltuklardan def etmeli ve gelecek kuşaklara mücadele ruhunu taşımalıyız. Bunlar geçmişte de günümüzde de, örgütlenmeden, kendiliğinden olmadı. O yüzden bizler, bugünden tezi yok sınıfımızın safında yerlerimizi almalı, sınıf bilincine sahip olmak için öğrenmeli ve öğretmeliyiz. Örgütsüzlüğün verdiği umutsuzluğu yok edip örgütlülüğün verdiği güçle sınıfsız, insanın insana kulluk etmediği, sömürüsüz bir dünyanın inşasına girişelim. Haydi dostlar bu kavga bu davet bizim…
- Adres Doğru mu?
- Emekliler “AÇIZ” Diyor, Onları Kim Duyuyor?
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- “Asıl Haber Biziz Be Abla”
- Sağlık Çalışanlarına Sağlıksız Yemekler
- Sorunlar Mücadeleyle Çözülür
- İşyerinde “Paralı Eğitim!”
- Onların İnsafına Bırakmayalım!
- “Sana Ceza Veriyorum Tayfun!”
- Emekli Maaşı Ne Zaman Ödenecek?
- “Çalışanlarımıza Rapor Vermeyin!”
- “Kırtasiye Ürünleri İkinci Ele Düştü”
- Örgütlü Olmak ve Toplu İş Sözleşmeleri
- Alo 170: Yanlış Numara Çevirdiniz!
- Turgut Özal, Gökova Santrali ve Sonrası
- TÜİK Kimin Hizmetinde?
- Emekliler Sendika Kuramazmış!
- Sorumluluk Almadan Kazanım Elde Edemeyiz
- Topluma Fildişi Kulelerden Bakmak
- Mücadele Edenler Mutlaka Kazanır!
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması bültenin 195. sayısındaki “Kendimiz İçin Yürüdük” yazısı beni çok etkiledi. Yazıda emekçi kadınların daha iyi bir yaşam için mücadele etmesi gerektiği anlatılıyor. Bir de mücadele eden kadın işçilerin önüne çıkarılan engellere ve bu...
- Merhaba işçi kardeşlerim, sporun her çeşidinin insanın beden ve ruh sağlığı açısından ne denli önemli olduğu tartışmasızdır. Ancak günümüzde her türlü spor dalı kapitalist endüstrinin bacasız fabrikası gibi. Futbol aracılığıyla sömürücü düzeninin...
- Patronların düşük ücret ve ağır çalışma koşulları dayatması karşısında sendikal örgütlenme yolunu seçen işçilerin sayısı her geçen gün artıyor. İşçilerin kölelik koşullarına sessiz kalmasını isteyen, işçi düşmanı siyasi iktidarın desteğini arkasına...
- Manisa’nın Soma ilçesinde Fernas Madencilikte çalışan maden işçileri sendikaya üye oldukları için işten atıldı. Madenciler ücret düşüklüğü ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi için Bağımsız Maden-İş Sendikasına üye olmuşlardı. İşten atılan...
- Paris’te tekstil işçiliği yapan Eugène Pottier, bundan 154 yıl önce bir şiir yazdı. Sömürünün, sınıfların, savaşların olmadığı bir dünya için mücadele eden Pottier’in yazdığı şiir, bir başka işçi olan Pierre De Geyter tarafından 18 yıl sonra...
- Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenen Polonez işçileri patronun işten atma saldırısıyla karşılaşmış ve bunun üzerine İstanbul Çatalca’da bulunan fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. UİD-DER Kadın Komitesi, direnişlerini 37 gündür coşku ve kararlılıkla...
- Merhaba dostlar. Son günlerde dünyanın birçok yerinde mülteci sınıf kardeşlerimizin ırkçı ve faşist saldırılara maruz kaldığını görüyoruz. Faşist çeteler neredeyse göçmen avına çıkıyorlar. Mültecilerin ev ve işyerlerine kundaklama ve linç...
- Sene 1950, ABD emperyalizmi kendi çıkarları doğrultusunda Kore’ye müdahale ederek 3 yıl sürecek bir vahşeti başlatmıştı. Bu katliama suç ortağı arayan ABD’nin çağrısına koşan ülkelerden biri de Türkiye’ydi. Türkiyeli egemenler NATO’ya alınmak için...
- Kapitalizm doğduğumuz andan itibaren biz gençlere bir rol biçiyor. Okullar bizleri bu sistem içerisinde yaşamaya hazırlıyor. Boyun eğmeyi, isyan etmemeyi, susmayı öğretiyor. İlkokuldan itibaren farklı yetenek ve becerilere sahip olduğumuz halde aynı...
- Antep 5. Organize Sanayi Bölgesinde direnişteki Akcanlar Tekstil işçileri kent meydanından seslendi. Dev-Sağlık İş Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde eylem yaptı. 9 işçinin toprak altında kalarak hayatını kaybettiği Anagold Madencilik’te...
- İnsan doğup büyüdüğü toprakları, kültürünü benimsediği ülkesini kolay kolay bırakıp başka ülkeye gitmek istemez. 40 yıl önce Almanya’ya göç etmiş emekçilere sorun, Türkiye’ye dönmek istediklerini, kendi topraklarında ölmek istediklerini söylerler....
- Gebze Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Mersen Sanayi Ürünleri fabrikasında çalışan işçiler sendikalaşma mücadelesi yürüttüler ve Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 Nolu Şubede örgütlendiler. İşçilerin Mersen yönetiminin sendika ve toplu sözleşme...
- Her işyerinde aslında benzer sıkıntılarla karşı karşıya kalırız. Ücret sıkıntıları, mobbing, işten atma saldırısı, işçi sağlığı ve güvenliği eksikleri gibi say say bitiremeyeceğimiz birçok sıkıntılar yumağı… Ben de bu sıkıntılardan birine değinmek...