Buradasınız
Bu Kez Fedakârlığı Hükümet ve Patronlar Yapsın!
Gebze’den bir kadın petrokimya işçisi

Dünyanın ana gündemi haline gelen koronavirüs adeta bütün kötülüklerin anası gibi gösteriliyor ve insanlarda korku, panik, endişe yaratılıyor. Neredeyse bütün ülkelerin yönetimleri bu virüse özel bir anlam yüklüyorlar ve tüm sorunların üstünü kapatacak bir örtü gibi görüyorlar. Şimdi her şeyin artık bir suçlusu var o da koronavirüs. Türkiye’de de Covid-19 vakasının görülmesi ile birlikte, siyasi iktidar da bu durumu fırsata çevirecek hamleleri atmaya başladı. Medyada bangır bangır gerilim havası estirilip, işçi ve emekçilerin zihinlerini bulandırıyorlar. Mahallemde, çalıştığım işyerinde bu korku ve paniğin içinde olan işçi arkadaşlarımla birlikteyim. Kimi arkadaşım sokağa çıkmaya korkuyor, kimi arkadaşım da bu virüs karşısında hükümetin tavrını ve tutumunu eleştiriyor.
Her gün işe giderken bu konu tartışılıyor. Yaşı bizden büyük olan bir abimiz söze şöyle başladı: “Kardeşim bak ben yıllardır bu hükümete oy verdim, destekledim. Ama bu olanlar benim zoruma gidiyor. Hükümet patronların zararlarını nasıl karşılayacağının derdine düştüğünü açık açık söyleyebiliyor. Bize “evde kalın” diyorlar ama işverene işçiler evde kaldığı süre boyunca idari-resmî tatil yaz demiyorlar. Evde nasıl kalalım? Bizim işsizlik gibi bir derdimiz var. Hükümet zengini koruyup fakiri kendi kaderine terk ediyor. Bu hak mı adalet mi?”
Bir başka arkadaşım ise tepkisini biraz esprili bir dille şöyle dile getirdi: “Bize yaşlılarımızı evde tutmamızı öğütlüyorlar ama yıllarca çalışmış ve en az asgari ücret ve biraz ikramiye ya da sosyal yardımı hak etmiş olan babamın emeklilik maaşını kendine bakabilmesi için yükseltmiyorlar. Bu nasıl bir vicdansızlık, ben de çalışmazsam evde mahvoluruz. Her şeye neredeyse %100 zam geldi ama hâlâ gözleri doymuyor. Yani benim zavallı emekli babam dışarı çıksa bile ihtiyacı olanları alabilecek bir maaşa sahip değil, ben de bu yüzden evlenemiyorum, çünkü aileme bakmakla yükümlüyüm. Böyle evde kalınıyorsa ben de bu yaşımda evde kaldım.”
Yine bir başka abimiz şöyle dedi: “Hükümet devlet kaynaklarının çoğunu işverenlere kullanıyor ama patronlar doymak bilmez bir görgüsüzlükle elimizdeki her şeye sahip olmak istiyorlar. Kaçıncı devirdeyiz ama hâlâ köle gibi çalışıyoruz. Milyon dolarlar kazanıyorlar ama yine de utanmadan biz işçilerden fedakâr olmamızı istiyorlar. Biz yeteri kadar fedakârlık yaptık. Şimdi fedakârlık sırası hükümette ve patronlarda! Hükümet önlem almakta o kadar samimiyse, Sağlık Bakanlığı o kadar çok önemsiyorsa, salgın vakasında yapılacak her türlü hizmeti de ücretsiz yapmalı. Başka diyeceğim bir şey yok.”
Patronların düşündükleri tek şey gemilerini yürütmek, kâr elde etmek. Her konuda olduğu gibi bu meselede de bizim için samimi bir önlem almadıklarını biliyoruz. Biz de fabrikada tezgâh başında tam da bunları konuştuk. Çünkü işten atmalar var, ücretsiz izin dayatmaları var, esnek çalışmanın kalıcı hale getirilmesi var, kazanılmış haklarımızın yok edilmesi var. Eşime yıllık izin verildi. Senede bir kez olan ailesini görme şansı bu yaz için de elinden alındı. “Önlem alıyoruz” diyorlar ama önlemleri yalnızca patronları ve sermayenin çıkarlarını korumak için alıyorlar. Bizim maaşımızdan kesilen işsizlik fonu parasını güya devlet destekli bir ödenekmiş gibi gösteriyorlar. Bize TV kanallarından, sosyal medyadan sürekli evde kal çağrısı yapıyorlar, korku ve paniği körüklüyorlar. Biz işçiler yaşananların farkındayız ve diyoruz ki kapitalist kâr düzeninde esas virüs değil örgütsüzlük, panik ve zihnimizi eğer körleştirmelerine izin verirsek çaresizlik hissi öldürür.
“Sosyal Mesafe, Aman Yaklaşma!”
Korkunun Panzehiri Örgütlü Mücadeledir
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...
- Hatay’dan İstanbul’a emekçiler rant uğruna evlerinden, tarım arazilerinden, geçim kaynaklarından ediliyorlar. Hatay Samandağ’da gece vakti alınan acele kamulaştırma kararıyla arazilerine giren ve narenciye ağaçlarını söken iş makinelerini durduran...
- Türkiye’de sayıları 16 milyona yaklaşan emeklilerin büyük bölümü, açlık sınırının altında maaşlarla yaşamaya çalışıyor. Yaşlılık dönemlerini huzur içinde geçirmesi gereken emekliler; temel ihtiyaçlarını karşılayamıyor, kiralarını ödeyemiyor,...
- Jack London’ın 1900’lü yılları resmettiği “Uçurum İnsanları” kitabını geçtiğimiz günlerde, arkadaşlarla birlikte okuduk. Yaşadığımız bazı şeyler nasıl da bu kitapta anlatılanları çağrıştırıyor.