Buradasınız
Burjuvazinin İç Kapışmasında Taraf Olmak Sendikaların İşi Olamaz!
AKP’ye açılan kapatma davasıyla birlikte, burjuva kesimler arasında yürüyen iktidar kavgası daha da alevlendi. Bu durum, dünya ekonomisinde kriz çanlarının çalmasıyla ve krizin Türkiye ekonomisini de etkisine almasıyla birleşince büyük patronlar vaveyla koparmaya başladılar. Patron örgütleri, burjuva siyasetçilere uyarı üzerine uyarı yaptılar ve yapmaya da devam ediyorlar.
Geçtiğimiz ay, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye İşverenler Sendikası (TİSK) gibi kurumların başını çektiği bir dizi patron örgütü bir bildiri yayınlandı. Bildiri, burjuva kesimleri “sağduyulu olmaya”, “itidalli davranmaya” çağırıyordu. Patronların böyle bir bildiri yayınlamalarında garipsenecek bir şey yok. Ama işçi sınıfının çıkarlarıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan bu bildirinin altına başta Türk-İş, Hak-İş, Kamu-Sen gibi sendikalar da imza koydular. İşte fena halde garipsenmesi gereken şey budur.
Patronlar bu bildiri ile kendi temsilcilerine “uzlaşın” dediler ve niyetlerini bir kez daha apaçık ortaya koydular. Patronların AKP’den ve CHP’den istediği neydi? “Kavgayı bir kenara bırakın, AB uyum sürecini hızlandırın, SSGSS yasa tasarısını bir an önce yasalaştırın, kıdem tazminatını yok edecek istihdam paketini hemen devreye sokun, üzerimizdeki vergi yüklerini hafifletin!” Peki, işçi sınıfının çıkarlarını korumakla mükellef olan sendikalara ne oluyor? Burjuvazinin iç kapışması nedeniyle işçi ve emekçilerin lehine çıkarılacak bir yasa meclisten çıkarılamaz duruma mı gelmiştir? Demokratikleşme yolunda atılması gereken adımlar bu gerilim nedeniyle atılamamakta mıdır? Bu soruların cevabının “hayır” olduğu açık. Tam tersine, burjuvazinin iç kapışması işçi-emekçi kitlelere yönelik sürdürülen saldırılarda en ufak bir gaz kesimine yol açmamıştır. Örneğin Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası tüm hızıyla mecliste görüşülmüş ve kabul edilmiştir. Üstelik toplum “gerilim” psikolojisi ile oyalanırken milletvekilleri kendilerini ve çocuklarını bu yasanın kapsamı dışında bırakacak entrikaları gayet güzel çevirmişlerdir.
Sendikaların görevi işçilerin hak ve çıkarlarını korumak ve elbette yeni haklar elde edilmesi için mücadele etmektir. Onlar bu mücadeleyi adına layık bir şekilde vermek için, işçi sınıfına yöneltilen saldırıların temel kaynağı olan patronlara ve onların siyasetçilerine karşı işçi sınıfının bağımsız sınıf siyasetini izlemek zorundalar. Kameraların karşısında patron temsilcileriyle samimi pozlar vererek “uzlaşın” çağrıları yapan bir sendikal anlayışla işçilerin hakları korunamaz ve geliştirilemez. Bu tablo, işçileri kendi sınıf çıkarları için mücadeleye çağırmanın değil, patronların ve onların partilerinin kuyruğuna takma çabasının ifadesidir. İşçi ve emekçilere açlık, yoksulluk ve işsizliği reva gören patronlara yumruk yerine gül uzatmaktır.
Sendika liderleri patron örgütleriyle değil, hükümet temsilcileriyle değil, diğer emek örgütleri ile kol kola girmelidir. Ve emek örgütleriyle kol kola girdiklerinde, görüntü vermek için değil gerçekten mücadele etmek için girmelidirler. Buna karşın işçilere de büyük görevler düşüyor. İşçiler sendikalarına sahip çıkmalı ve denetlemelidirler. Sınıf uzlaşmacı sendikal anlayışa karşı mücadele bayrağını işyerlerimizden başlayarak yükseltmeliyiz. Bu yapılmadığı takdirde sendikalar işçi örgütleri olmaktan tümüyle çıkacaktır. Buna müsaade vermemeliyiz.
Kendi örgütlerini uzun uğraşlarla kuran işçiler, haklarını mücadele ederek almıştır, mücadele ederek korumuştur ve mücadele ederek geliştirmiştir. Patronlarla ve hükümetlerle kol kola giren ve kapalı kapılar ardında masa başı görüşmelerinde hak alacağını savunan sendikal anlayış ile hak alındığı görülmemiştir. Sendikal bürokrasi her zaman uğursuz rolünü oynamıştır. Sendika bürokrasisinin bu uğursuz rolüne karşı durmanın tek yolu var: militan sendikal mücadeleyi yükseltmek! Ancak böyle bir mücadele verirsek sendikalarımıza sahip çıkabilir ve onları yeniden ele geçirebiliriz. Özetle uzlaşma yok, mücadele var!
Yaşasın 1 Mayıs!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
Son Eklenenler
- Türkiye’deki grev ve direnişlere her geçen gün yenileri eklenirken işçilerin mücadelesi dayanışmayla büyüyor. Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmelerinin özelleştirilmesine karşı işçilerin başlattığı direniş devam ediyor. Genel Maden İşçileri...
- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Gününde her yıl olduğu gibi bu yıl da emekçi kadınlar alanları doldurdu. Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar onlarca kent ve ilçede protesto yürüyüşleri, nöbet eylemleri...
- Yunanistan’da 20 Kasımda pek çok sektörden on binlerce işçi genel greve çıktı. Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (ADEDY) çağrısıyla gerçekleşen grevle birlikte 70 şehirde protesto...
- Ankara’dan UİD-DER’li işçiler olarak özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı eyleme geçen Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmesi işçilerini eylem alanlarında ziyaret ettik. 20 Kasımda maden işçileri iş bırakarak direnişe başlamış, ardından...
- “Eğer öleceksem, burada size karşı mücadele ederken öleceğim. Benim düşmanım sizsiniz. Vietnamlılar ya da Çinliler, Japonlar değil. Benim düşmanlarım ben özgürlüğümü istediğimde buna karşı duranlardır. Adalet istediğimde buna karşı duranlardır....
- Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri adlı taşeron şirket bünyesinde çalışan inşaat işçileri gasp edilen 2 aylık ücretleri ve tazminatları için 20 Kasımdan beri fabrika önünde eylem yapıyor. Yapı ve Yol İşçileri...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...