Buradasınız
Çakmaktaş’ın Arabası, Sermaye Medyasının Yalanları
Çocukken çizgi film izlemeyenimiz yoktur. Hepimiz severek çizgi film izlemiş, o çizgi filmlerin kahramanlarının maceralarıyla eğlenmişizdir. Kimimiz ıspanak yediğimizde tüm düşmanlarımızı yere serebileceğimizi, kimimiz uzay savaşlarında kahraman olabileceğimizi düşünmüşüzdür. Büyüdükçe gerçeği hayalden, yalandan; doğruyu eğriden, yanlıştan ayırabilmeye başlarız. Ispanağın bizi Temel Reis yapmayacağını kavrarız. Peki, ama hepsi bu mu? Büyüdükçe medya eliyle kafamıza kazınan her türlü yanlış düşünceden, algıdan kurtulmamız mümkün olur mu?
Meselâ bir çocuk Taş Devri çizgi filmini, Çakmaktaş ve Moloztaş ailelerinin maceralarını izlediğinde onun bilinçaltına yerleşen nedir? Devir taş devridir ama yine patronlar ve işçiler vardır. Fred Çakmaktaş her gün işyerine gidip çalışır, hatta çıkarken kart okutur. Fabrikalar, işletmeler o zaman da patronların özel mülkiyetidir. Sonra mesela Wilma, Betty’i telefonla arar, iki aile arabalarına atlayıp sinemaya, alışveriş merkezlerine gider. Evde duş da eksik değildir, fırın da.
İşte böyle, “sevimli” bir çizgi film bile çocukların ve elbette büyüklerin zihnine egemenlerin düşüncesini üfler: Bugünkü teknoloji ve toplumsal düzen sanki taş devrinde de varmış gibi gösterir. Aslında amaç bu yolla tüketimi kışkırtmaktır. Araba sahibi olan önemli bir kişidir, çok daha fazla tüketen statü sahibidir mesajını vermektir. Mavi gök kubbenin altında ve bereketli topraklar üzerinde her şeyin toplumun ortak malı olduğu dönemler sanki hiç yaşanmamıştır. Elbette çocuk büyür ve banyodaki duş başlığının fil hortumundan yapılamayacağını öğrenir ama taş devrinden bugüne neredeyse hiçbir şeyin değişmediği, özel mülkiyetin hep olduğu düşüncesi artık zihninin derinliklerine kazınmıştır. Çocuklar büyürken bu algılardan, bu düşüncelerden kurtulmalarına izin verilmez. Tam tersine zehirli algılar daha derinlere doğru itilir.
İzlediğimiz televizyon kanalları, tıpkı çalıştığımız fabrikalar gibi, birer patrona, sermaye grubuna aittir. İşyerimizdeki patronlar nasıl sadece kendi çıkarlarını kolluyorlarsa o televizyon kanalları da sadece kendi sahiplerinin çıkarlarını kollarlar. Bir çizgi film gösterirken bile tarafsız değildirler ve ait oldukları sermaye gruplarının çıkarlarını yansıtan fikirleri, düşünceleri üretip yayarlar. Kendi çıkarlarını sanki tümümüzün çıkarınaymış gibi gösterirler. Çocuk da olsak yetişkin de, bizi aldatmaya odaklanırlar. Toplumda olup biten değişimleri görmemizi, farklı fikirlere zihnimizi açmamızı, gerçekleri görmemizi engellemek isterler.
Bakın araba parçaları üreten bir fabrikada çalışan UİD-DER’li bir işçi, nasıl anlatıyor başından geçenleri: “Seçimler üzerine hararetle sohbet ediyorduk molada. Herkes «ben böyle düşünüyorum», «benim fikrim bu», «bana göre böyle» laflarını kullanıyordu bol bol. Bir arkadaş konuştu; ona «sen dün akşam A Haber izlemişsin» dedim. «Doğru bildin» dedi. Sonra bir başkasına aynı şeyi söyledim; «haklısın, izledim» dedi. Sonra diğer işçi arkadaşım konuştu; «sen bu sabah Star gazetesini okumuşsun» dedim. «Yahu okudum ama sen deminden beri herkese ‘sen şunu izlemişsin, sen bunu izlemişsin’ diyorsun. Peki, nereden biliyorsun?» diye sordu. İşçi Dayanışması’nı okuduğumu, sermaye medyasının ise yalan haber yaptığını ve sahibinin sesi olduğunu söyledim.”
Bu örnek son derece çarpıcıdır. Örgütsüz ve sınıf bilinci olmayan işçi, patronlar sınıfının düşüncelerini kendisininmiş gibi savunabiliyor. Çünkü televizyonlarda ait olduğumuz işçi sınıfının sorunlarına ve bu sorunların çözüm yollarına asla yer verilmez. Bu sorunlardan kurtulmak için sömürü düzeninden kurtulmamız gerektiği gerçeği gizlenir. “Böyle gelmiş böyle gider” düşüncesi empoze edilir. Egemenler her ne söylüyorsa doğru kabul etmemiz, inanmamız, taraf tutmamız ve savunmamız beklenir, kendi gerçeğimiz unutturulur. Meselâ televizyonlarda ağaçtan inemeyen kedinin haberi yapılır da milyonlarca işçinin neden sendikalı olamadığı, neden işçilerin iş cinayetlerinde öldüğü gündeme gelmez ve örgütsüz işçiler buna şaşırmaz bile!
İşçiler olarak eğer örgütsüzsek, bize ait olduğunu zannettiğimiz düşüncelerin aslında yaratılan algının ürünü olduğunu, patronlar sınıfının çıkarlarını ifade ettiğini göremeyiz. Kendi çıkarlarımızı kollayamayız. Bu çıkarları ifade eden düşünceleri üretip dile getiremeyiz. Oysa uyanık olmalı, egemenlerin gerçekleri çarpıttığını ve yalan söylediğini bilmeliyiz.
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- Hayat Pahalı Ama Hayatımız Çok Ucuz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- Büyüyen Yoksulluk ve Sosyal Yardımlar
- Rakamların Ardına Gizlenen Gerçekler
- Sermayenin ve İktidarın Saldırılarını Püskürtmek İçin 1 Mayıs Ruhuyla Birleşelim
- İşçi Dayanışması 192. Sayı Çıktı!
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
Son Eklenenler
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta bir kez daha dünyanın ve Türkiye’nin dört bir yanında işçiler meydanlara çıktılar. Kapitalist sömürüye, emperyalist savaşa, yoksulluğa, baskılara, eşitsizliğe, adaletsizliğe...
- İngiltere’de 7 Ekimden bu yana her Cumartesi ulusal çapta eylemler düzenleyerek Filistin halkının yanında yer alan işçi ve emekçiler, egemenlerin savaşına karşı meydanlarda yerlerini almaya devam ediyor. 20 Nisanda ülke çapında çeşitli kent...
- İtalya’da büyük işçi sendikaları iş cinayetlerine karşı binlerce işçinin katıldığı kitlesel bir miting düzenledi. 20 Nisan’da işçiler “Artık Yeter!” sloganıyla işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği, kamu sağlığı hakkı, adil vergi reformu ve...
- İşyerinde, sokaklarda, toplu taşıma araçlarında insanların yüzlerinden okunan yorgunluk ve mutsuzluk dikkatimi çekiyor. Öfke, mutsuzluk, umutsuzluk bir virüs gibi yayılmaya başladı. “Ama insanlar neden bu kadar mutsuz?” diye düşündüm kendi kendime....
- 1 Mayıs’ın gelmesiyle emekçiler, kadınlar, üniversiteli gençler, emekliler kendi taleplerini haykırmak için alanları doldurmaya hazırlanıyor. Ben de genç bir işçi olarak kendi talebimi haykırmak için alanda yerimi alacağım. Benim talebim çalışma...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs yaklaşırken UİD-DER Mersin temsilciliğinde de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” başlıklı etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliğe çeşitli...
- Bugünün stajyer öğrencileri, yarının sağlık işçileri olarak 1 Mayıs’ta sesimizi duyurmaya geliyoruz. Kimimiz ailelerinden uzakta farklı şehirlerden gelip yurtlarda kalan, kimimizse aileleriyle İstanbul’da yaşayan öğrencileriz. Biliyoruz ki stajyer...
- 2021 yılı sonunda Mesleki Eğitim Kanunu’nda yapılan değişiklikle birlikte MESEM’e (Mesleki Eğitim Merkezleri) kayıtlı kişi sayısında patlama yaşandı. Bugün MESEM’e kayıtlı, 300 bini ise 18 yaşından küçük, 1,5 milyon öğrenci var. MESEM’lerin daha...
- Bizler Gebze’den işçi ve öğrenciler olarak 1 Mayıs yaklaşırken sizlerle duygu ve düşüncelerimizi paylaşmak istiyoruz. Birçoğumuz 1 Mayıs’ı UİD-DER’in geçen sene Uğur Mumcu Kültür Merkezinde gerçekleşen 1 Mayıs etkinliği ile tanıdık. Bu tanışma...
- UİD-DER’li işçiler, grevlerinin 9. gününde Mersen işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “İşçiler Boyun Eğmiyor Mücadele Ediyor! Yaşasın Sınıf Dayanışması!” pankartı arkasında grev çadırına yürüyen UİD-DER’li işçiler hep birlikte “Yaşasın Sınıf...
- Emekçi kadın kardeşimiz, nasılsın? Pek sorulmaz nasıl olduğumuz, neler hissettiğimiz ve en önemlisi ne istediğimiz. Bu düzende bir rol biçilmiştir biz emekçi kadınlara ve ona uygun davranmamız, rolümüzü iyi oynamamız beklenir bizden. Hem de öyle...
- Bizler kamuda çalışan sağlık emekçisi kadınlarız. 1 Mayıs yaklaşırken içimizdeki heyecan ve umutla bir araya geldik ve sağlık emekçileri olarak “neler talep ediyoruz?” diye konuştuk. Kadınların oldukça yoğun çalıştığı bir sektörde olmamıza rağmen...
- Sorunlarımız her geçen gün katmerlenerek büyüyor. Mutfak masrafları, faturalar, barınma sorunu, düşük ücretler… Ama yalnızca sorunları sıralamakla bir yere varamayız. Yaşadığımız sorunları çözüme kavuşturmak için öncelikle sorunun kaynağını...